Güncelleme Tarihi:
ALMANYA’da mı doğdunuz, yoksa sonradan mı geldiniz?
İzmir’de doğdum ve Almanya’ya 14 yaşında babamla beraber geldim. İlk önce Gesamtschule’de Almanca öğretilen bir sınıfa başladım. Orada altı ay kaldım. Türkiye’de Anadolu lisesinden geldiğim için İngilizce biliyordum. İnatla çalışarak Almancayı da kısa sürede öğrendim ve sekizinci sınıfı hiç okumadan bir kaç sınava girerek doğrudan dokuzuncu sınıfa başladım. Gösterdiğim başarıya öğretmenlerim çok şaşırdı ancak Türkiye’den iyi bir okuldan gelmenin avantajını yaşadım. Sonra da Wuppertal Üniversitesinde Ekonomi Bilimleri okudum.
Üniversiteyi bitirdikten sonra neler yaptınız ve döner sektörüyle tanışmanız nasıl oldu?
Şans mı ya da şansızlık mı desem üniversite yıllarında çalışmak durumunda kaldım. Babam döner işiyle meşguldü o yıllarda. İlk önce yanında yardımcı eleman olarak çalışmaya başladım. Zaten kısa süre sonra firmada işlerin büyük kısmını devraldım. Şu anda üretim bölümüyle kısmen babam ilgileniyor, diğer tüm işleri ben yürütüyorum. Büro işleri ve finansal işler benim sorumluluğum altında.
Firmaya sizin ne gibi bir katkınız oldu?
Biz ilk başta bir döner firmasını devralmıştık ama firmanın durumu pek parlak değildi. Bir firmanın hesap işlerini ne derece iyi takip ederseniz kredibiliteniz ve kazancınız o derece artıyor. Döner sektöründe bu konularda çok sorun yaşanıyor. Batan firmalar, ödenmeyen krediler, bankalarla sorunlar çok oluyor. Zaten ‘Dönerciyiz’ dediğinizde bankalarda doğrudan negatif bir yaklaşıma maruz kalıyorsunuz. Ben işleri düzene sokarak firmanın kredibilitesinin artmasını sağladım. Ayrıca araba sayımız, üretimimiz, makine sayımız ve köfte gibi yan ürünlerin sayısı arttı. Geçen yıl ise Mönchengladbach’da yeni binamızı satın aldık; binanın bir kısmını kiraya verdik. Bu şekilde büyümeye devam ediyoruz.
Şu anda günlük üretiminiz ne kadar ve kaç ülkeye gönderiyorsunuz?
Günlük üretimimiz 5 ton civarında. Aslında bunu bir anda kat be kat artırmak mümkün fakat ben firmanın ağır ama sağlam adımlarla büyümesinden yanayım. Bir anda büyür ve tahsilatlarda sorun yaşarsanız sıkıntı olabilir. Ben böyle bir şey istemiyorum. Ürünlerimizi Fransa, Belçika, Hollanda, İtalya ve Almanya’ya veriyoruz.
Bu sektörde hedefleriniz neler?
Dediğim gibi hedefim emin adımlarla üretim ve kaliteyi artırmak. En çok değer verdiğimiz şey ürünlerimizin kaliteli olması. Özellikle köftede daha fazla pazar payına sahip olabileceğimizi umuyorum. Şu anda 15 çalışanımız var. Fakat yakın zamanda çalışan sayımızı iki katına çıkartacağız.
Sizce döner sektörünün ne gibi sorunları var?
Döner sektöründeki en önemli sorun eğitimsizlik. Mesela bu sektörde çok fazla kişi çalışmasına rağmen dönerciliğin bir meslek eğitimi yok Almanya’da. Oysa döner üretiminin profesyonel kişiler tarafından yapılması gerek ve özellikle hijyen konusunda çok ağır kurallar var. Avrupa’da dönerin en güçlü olduğu ülke Almanya ve fastfood yiyeceklerin tüketiminde sürekli bir azalma olmasına rağmen döner tüketimi artıyor. Şu anda Avrupa çapında ise toplam pazar payı 3.5 milyar dolar. Fakat bizim döneri daha iyi tanıtmamız ve kaliteyi yükseltmemiz lazım.
Döner sektöründe kadın olmanın zorlukları var mı?
Erkeklerin tamamen egemen olduğu bir sektör ve bazen zorlandığım oluyor. Çalışanlarımıza bir patron gibi değil de arkadaşça yaklaşmayı tercih ediyorum. Bir kadının söylediğini yapmak veya işle ilgili bir eleştiriniz, döner sektöründe çalışanların pek hoşuna gitmiyor. Hakeza bir kadın işverenden para almak da hoşnut olmadıkları bir şey. Benim bildiğim kadarıyla Almanya’da döner sektöründe işveren olarak sadece iki kadın var.
Kaliteli bir ekmek arası döner ne kadar olmalı?
Bugün en ucuz pizzayı 6-7 Euro’ya ancak alabilirsiniz. Döner ise iyi bir yerde 3.5-4 Euro civarında. Tabii bu fiyatlar tüm dönercileri zora sokuyor. Et fiyatları ve işçilik maliyetleri herkesçe malum. Bence ekmek arası döner 5 Euro’dan aşağı olmamalı. Daha kaliteli bir sunuma ve kaliteli ete Almanlar rahatlıkla 5 Euro verebilirler. Çünkü döneri çok seviyorlar.
Pelin Bilici boş zamanlarında neler yapar?
Çocukluktan beri sporla büyüdüm. Kitap okumayı çok sevdim. Çocukken İzmir’de koşulara katılırdım. Okulda voleybol oynardım. Yüzmeyi severim, cirit attım, gülle attım. Tabii iş yaşamına girince fazla boş zamanım kalmadı. Ama son bir yıldır ata binmeye başladım. Ata bindiğimde hem hayvanlarla bir arada olmanın huzurunu yaşıyorum hem de çok etkili bir spor. Dulana isimli uysal bir ata biniyorum. Bütün hayalim ileride çiftlik almak. Üniversiteyken haftasonu eğlencelere giderdim ama şimdi nadiren gidebiliyorum. Fırsat bulursam farklı ülkeler görmeye de gayret ediyorum. Atatürkçü Düşünce Derneği’nde bir süre faaliyet yürüttüm. Şimdi ise Almanya Türk İşadamları Derneği ATİAD’da yönetim kurulu üyesiyim.