"Dönem başkanlığına hazırız"

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin G20'de 2015 dönem başkanlığı için şimdiden hazırlıklara başladığını belirterek, ana akım konuların yanısıra G20'nin dışa açılım faaliyetlerine, G20'nin en az gelişmiş ülkeler açısından da nasıl daha yararlı hale gelebileceği gibi konulara da odaklanacaklarını söyledi.
Babacan, ABD'nin başkenti Washington'da Uluslararası Finans Enstitüsü'nün iki gün süren toplantısının "G20 ve Küresel Ekonomik Yönetimin Geleceği" başlıklı oturumunda konuştu.

Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı olduğu dönemde ilk kez 2002 yılında G20'nin bakanlar düzeyindeki toplantısına katıldığını ifade eden Babacan, o tarihten bu yana zaman içerisinde G20'nin evrim geçirdiğini, ilk başta bakanlar ve merkez bankası başkanları düzeyinde toplanan G20'nin, 2008-2009 finansal krizinden sonra, liderler düzeyinde toplanmaya başladığını belirtti.Bunun nedenini, G7'nin artık küresel ekonominin ağırlığı açısından tek temsil gücü olma ayrıcalığını yitirmesi ve bunun yanında, gelişmekte olan ülkelerin ve yükselen piyasaların geçen yılın sonunda dünya gayrisafi milli hasılasının neredeyse yarısını oluşturduğu gerçeği olarak tanımlayan Babacan, "Bence G20'yi önemli kılan unsur, temsil gücüdür; hem gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler, hem de coğrafi bakımından temsil gücü" dedi.

"G20 çok önemli siyasi meşruiyete de sahip"
Babacan, bu temsil gücünün G20'ye çok önemli düzeyde siyasi meşruiyet de sağladığını belirterek, temsil tabanı genişledikçe, meşruiyetin de o kadar güçlü hale geldiğini söyledi.

G20'de ne kararlaştırılsa kararlaştırılsın, bu kararı örneğin Dünya Bankası ya da IMF kararlarına taşımanın çok kolay olduğuna değinen Babacan, şu değerlendirmeyi yaptı:

"G20 bir konu üzerinde anlaştığında, bu mutabakatı dünya genelinde sergilemek çok kolay, çünkü G20, en az gelişmiş ülkelerden de temsile sahip, Afrika temsil ediliyor. Çok sayıda uluslararası teşkilat temsil ediliyor. Dolayısıyla uzlaşı inşa etmek için iyi bir ortam, ancak uzlaşı inşa etmek aynı zamanda taviz anlamına da geliyor. Bu nedenle de, bazı konular açısından uzlaşmaya varmak kolay değil. Ancak bence G20'nin sahip olduğu değer çok aşikar, çünkü kriz sırasında, ülkeleri siyasi koordinasyon ve işbirliği için biraraya getiren tek uluslararası platformdu."

Babacan, şu ana kadar tüm G20 zirvelerine liderlerce çok periyodik biçimde katılım gösterildiğine işaret ederek, "Herhangi bir G20 zirvesini kaçırmaya gönüllü bir lider bilmiyorum. G20, sadece ekonomik konuları tartışmak için değil, dünyanın 20 ülkesi arasında çok sayıda ikili görüşme için de iyi bir platform. Dolayısıyla gelişmekte olan ülkelerin, yükselen piyasaların önümüzdeki yıllar içerisinde dünya gayrisafi milli hasılasının yarısından fazlasına sahip olacağı gerçeği düşünüldüğünde, G20'nin rolü giderek daha fazla önem kazanacak" dedi.

"G20'nin yerini alacak alternatif yok"
G20 toplantılarının sonuçlarına, üzerinde mutabakata varılan noktalara baktıklarında bazen, "buna değer miydi? Tek bir konu üzerinde anlaşmak için bir sürü zaman harcadık, bu bir vakit kaybı mıydı, değil miydi?" diye düşündüklerini dile getiren Babacan, şunları kaydetti:

"Ancak G20 olmasa, ona alternatif, onun yerini alacak bir mekanizma yok. G7 var, ama bir yanda G7'nin etkisine, aldığı kararlara bakın, diğer yanda da bunu G20'nin son 5-6 yıl içerisindeki etkisiyle karşılaştırın, Bu dev boyuttaki temsil gücü ve dolayısıyla siyasi meşruiyetin devam ettirilmesinin önemli kalmayı sürdürecek olması çok doğal."

Babacan, somut sonuçlara bakıldığında da, bunlardan birini G20'nin kurduğu Finansal İstikrar Kurulu (FİK) gibi yapılar olarak göstererek, FİK'in
küresel bankacılık düzenlemeleri konularında teknik olarak büyük kapasiteye sahip bir yapı olduğuna işaret etti.

ABD ve Avro Bölgesi'nde görülen büyümenin, artık büyümede sırf rakamlara bakmaktan ziyade kaliteyi daha çok önemli hale getireceğine dikkati çeken Babacan, bunun da finansal, sosyal ve çevresel büyümeler olduğunu belirtti.

Babacan, bu nedenle finansal kapsayıcılık, gıda güvenliği, insan kaynakları gibi konular üzerinde G20 içindeki 20 ülkenin kabul edebileceği ortak yaklaşım bulmaya çalıştığında, bunu başka yerlere de ihraç etmenin kolay olacağını anlattı.

"Dönem başkanlığına şimdiden hazırlanıyoruz"
Türkiye'nin 2015 yılında G20'nin dönem başkanlığını üstleneceğini de hatırlatan Babacan, kendi dönem başkanlıklarına yönelik şimdiden hazırlıklara başladıklarını belirtti. G20'deki ana akım konularla ilgilenmeye devam edeceklerini dile getirden Babacan, bunun yanında G20'nin dışa açılım faaliyetlerine, en az gelişmiş ülkeler açısından da nasıl daha yararlı hale gelebileceği, insani ya da çevresel konular olsun, G20'nin küresel konularda nasıl daha güçlü duruş sergileyebileceği gibi konulara da odaklanacaklarını anlattı.

Babacan, G20'de kararların zor alınabildiğini, tek cümle için bile üç gün zaman harcanabildiğini ama bir kere karar çıktığında bunun daha yararlı şekilde kullanılabileceğini ifade ederek, "Örneğin, eğer G20 çevresel bir konuda mutabakata varırsa, aynı şekilde BM üyelerinin hepsi tarafından da bunun kabul edilmesi çok kolaylaşır. Masa etrafında herhangi bir spesifik konuda anlaşma ihtimali olursa, onu başka yere taşımanız da kolay olur" dedi.

Bir soru üzerine dünyadaki ülkelerin birbirine çok bağlı hale geldiğini anımsatan Babacan, "Dolayısıyla dünyanın herhangi bir büyük ekonomisinde ne olursa olsun, ister gelişmiş ister gelişmekte olan ülkeler, derhal diğerlerini de etkiler. Herhangi bir ülke, kendi ekonomisi için ne yaparsa yapsın, bunun diğer ekonomilere de etkisi olur" diyerek, G20'nin de ülkelerde bu bilinci geliştirdiğini belirtti.

Babacan, G20'nin ne karar almayı önleyecek kadar çok üyeli, ne de temsiliyet sorunu olacak kadar küçük olduğuna işaret ederek, "Bence masa etrafında gerçek tartışma olabilecek oranda doğru boyuta sahip" dedi. Babacan, bu boyutun bakanlar ve yetkililer arasındaki ilişkilerin gelişmesini de sağladığını kaydetti.