Oya ARMUTÇU-Nurettin KURT
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 22, 2003 02:15
Ankara DGM'de açılan ‘Neşter’ davasının iddianamesinde, SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı'na medikal malzeme satan şirketlerin doktorlara ‘rüşvet’ diye kadın temin ettikleri bile yer aldı. Doktorlara kadın sunumunun kongre ve dış gezilerde yapıldığı belirtildi.
Aralarında KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın doktoru Prof. Dr.
Derviş Oral'ın da bulunduğu ‘‘Neşter Operasyonu’’ soruşturması çerçevesinde 9'u tutuklu 59 sanık hakkında dava açıldı. Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcısı Orhan Süha Aldan tarafından hazırlanan iddianamede sanıkların ‘‘çete kurmak, rüşvet almak, rüşvet vermek, ihaleye fesat karıştırmak’’ suçlarından cezalandırılmaları istendi. SSK'ya iyileştirici tıbbi malzeme alımına ilişkin başlatılan ve daha sonra Bağ-Kur ve Emekli Sandığı'nı da kapsayan ‘‘Neşter Operasyonu’’ soruşturmasını yürüten Aldan, iddianameyi, nöbetçi mahkeme olan Ankara 1 No'lu DGM'ye dün öğleden sonra gönderdi.
‘Neşter’ davasının SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı'ndaki vurgunu ve dönen rüşvet çarkını delilleri ile gözler önüne seren iddianamesinde, medikal firmalarının rüşvet olarak kadın bile temin ettikleri ortaya çıkarıldı. İddianamede, bazı firma temsilcilerinin kongre ve geziler sırasında doktorlara kadın sağladıkları açıkça belirtildi. Bazı özel hastanelerde balon ve katater gibi bir defa kullanılması gereken tıbbi malzemelerin on defa kullanılarak, parasının devlete fatura edildiği belirtildi. İddianamede adı geçen bazı özel hastanelerin ise hastalara ucuz fiyatlı tıbbi malzeme kullandıkları halde, pahalı malzeme kullanılmış gibi SSK'ya fatura çıkarıldığı belirtildi.
TUVALET KAĞIDINI ÖDETMİŞLER: İddianamede, başta Derviş Oral olmak üzere sanıkların tuvalet kağıdı, peçete, içtikleri kola, çocuklarının kurs parası, telefon faturalarına varıncaya kadar her türlü ihtiyaçlarının parasının firmalarca ödendiği belgelendi. Firmaların nakit rüşvetin yanında, gayrimenkul rüşveti verdikleri de belgelendi.
DANIŞMANA KADIN GÖNDERELİM: Davanın bir numaralı sanığı suç örgütünün beyni kabul edilen SESA Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş'nin sahibi İbrahim Erdoğan'ın, telefon kayıtlarına yer verilen iddianamede, ‘‘Sanık Sağlık Bakanı'nı toplu alımdan vazgeçirmek için bir yurtdışı seyahatine birlikte çıktığı bakan danışmanına kadın ikram ederek, etki altına almayı düşündüğünü bir görüşmesinde dile getirdi’’ denildi.
AKRABA ALBAYRAK: İddianamede adı geçen Yaşar Albayrak'ın Başbakan Tayyip Erdoğan'a yakınlığıyla bilinen Albayraklar Grubu sahiplerinin uzaktan akrabası olduğu ortaya çıktı. Akraba Albayrak'ın, iddianamede yer alan ifadelere göre, sahibi olduğu firmanın ürünlerinin satın alınması için ilgili bürokratlara ve doktorlara, dönemin kimi bakan ve milletvekillerini devreye sokarak baskı uyguladığı belirtildi.
SAVCIDAN ŞOK TESPİTLER
Ankara DGM Savcısı Aldan, kamu harcamalarının üçte birinin yolsuzluğa gittiği tespitini yaptı. Aldan, sağlık sektöründe yaşanan yolsuzluğa sadece iki malzeme açısından soruşturmasının dahi 15 ay tuttuğunu belirtirken, kamudaki yolsuzluğun önüne geçilebilmesi için e-devlete geçilmesi, milli savunma politikası gibi bir milli sağlık politikası oluşturulması ve sıkı denetim yapılması gerektiğini belirtti. Aldan, şöyle dedi:
Yolsuzluğun belki en tehlikelisi de geniş toplum kitlelerinin kamunun her işinde yolsuzluk olduğunu baştan kabul edip kanıksamasıdır.
Yolsuzluk öyle bir hal almış ki, bireyle devletin her ilişkisinde bu kavramın varlığı konusunda toplumda fikir birliği vardır. Kamu yıllardır yolsuzluğa büyük bir ekonomik krize düşecek kadar kaynak vermiştir. Kısaca tuz kokmuş, dağ tükenmiştir.
Medikal şirketler beni dövdürdü
‘Neşter’ tanığı eski SSK Ankara Eğitim Hastanesi Dahiliye Klinik Şefi Cahit Kocakavak, firmaların 2002 Şubat ayından itibaren boykot uygulayarak, hastaneye malzeme satmadıklarını sadece bir firmanın doğrudan ürün sattığını bu nedenle hastaları özel hastanelere sevk etmek zorunda kaldıklarını söyledi. Kalp piline ilişkin boykotun zamanın bakanıyla yapılan görüşme sonucu kırıldığını, ürünlerinin arızalı yönünde rapor yazdığı Reysaş firması yetkilerince dövüldüğünü ve halen bu yargılamın sürdüğünü, eski milletvekili olan Yaşar Albayrak, tarafından sürülmekle tehdit edildiğini söyledi.
25 dolarlık stenti 2450 dolara sattılar ‘Neşter’ davasının iddianamesinde, kalp stentinin, ithalinden itibaren yıllarca 2 bin 450 ABD dolarına satıldığı, SSK'nın, bu fiyat sistemini kıracak ihaleli sisteme geçme kararı karşısında, firmaların baskı ve direnci nedeniyle 6 ayda bir yapılması düşünülen ihalelerin yapılamadığı belirtildi. Stentin, ithal edilmeye başlandığı 1994’den 2000 yılına kadar 2 bin 450 dolara, 2000 yılından itibaren bin 715 dolara satın alındığı, fiyatın zamanla düştüğü ve günümüzde bir stentin SSK’ca 193 dolara satın alındığına bunun da vurgunu gözler önüne serdiği kaydedilen iddianamede, ‘‘Bazı sanıklar arasında gerçekleştirilen telefon görüşmesi ve bilgisayar kayıtlarından elde edilen bilgiye göre, stentin maliyeti 25
dolar civarındadır’’ denildi. İddianamede stentlerin düşük gösterilmemesi için ithalatçıların belgelerde sahtecilik yapıldığı ve faturaların şişirildiği de ortaya konuldu.
Atasoy: Albayrak için Okuyan ricacı oldu
‘Neşter’ sanıklarından SSK bürokratı sanık Aziz Demirhan Atasoy, dönemin Bakanı
Yaşar Okuyan'ı eski milletvekili Yaşar Albayrak için ‘‘ricacı olmakla’’ suçladı. İddianamede, şöyle denildi:
‘‘Kardiyoloji malzemeleri satan eski milletvekili Yaşar Albayrak yanıma gelerek bu malzemelere ilişkin uygulanan yüzde 30'luk indirimi zarar ettiği gerekçesiyle ortopedi malzemeleri gibi geriye almamı talep etti. Kabul etmedim, Yaşar Okuyan bu eski milletvekilini tam beş kez benim yanına göndererek ve telefon ederek milletvekiline yardımıcı olmamı istedi.’’