'Doğrudan yatırımlar seçim sonrası artar'

Bugün yılda yaklaşık 56 milyon yolcu taşıyan THY'nin bu kapasitesini 2023'e kadar 2'ye katlamasını hedeflediklerini bildiren Aycı, dünyada son 12 yılda havayolları sektörü yüzde 5 büyüme kaydederken, THY'nin ortalama yüzde 15 büyüyerek, hem bütün rakamları alt üst ettiğini hem de bu dönemde karlı olmayı başardığını anlattı.

Her yıl uçuşlarına 10-15 noktayı daha ekleyerek yollarına devam edeceklerini anlatan Aycı, bugün Afrika'da 26 ülkede 44 noktaya uçtuklarını, Afrika'ya direkt olarak en çok uçan havayolu unvanı aldıklarını dile getirdi.

Türkiye'nin önce finans ve sigortacılık alanında doğrudan yatırım çektiğine dikkati çeken Aycı, bunun sebeplerinden birisinin de kendisi olduğunu, 2006 yılında Başak Sigorta'yı Fransızlara satan genel müdürün kendisi olduğunu ifade etti.

Başak Sigorta satışının o yılın en iyi getiri sağlayan özelleştirmesi olduğunu vurgulayan Aycı, Başak Sigorta'daki yüzde 55'lik Ziraat Bankası payını 268 milyon dolara sattıklarını, o dönemde şirketin değerleme raporuna göre şirketin toplam değerinin 110 milyon dolar olduğu bilgisini verdi.

Aycı, 2011 yılında Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanlığı'na getirildiğinde bir çalışma yaparak, hizmet sektöründen Türkiye'ye gelen doğrudan yatırım oranının yüzde 71 olduğunu tespit ettiklerini anlatarak, burada imalat ile enerjinin katkısının ise yüzde 29 ile sınırlı olduğunun altını çizdi.

Bunun üzerine çalıştıklarını, 2014 itibarıyla hizmet sektörünün payının yüzde 49'a gerilediğini, imalat artı enerji sektörünün payının da yüzde 50'ye geldiğini anlatan Aycı, Türkiye'nin 12 senelik performansında yıllık ortalama doğrudan yatırım çekme miktarının 11,5 milyar dolara çıktığını, son 4 yılda ise 12,5 milyar dolar hedefini yakaladıklarını söyledi.

"Financial Times'in spekülatif iddiaları benim için bir şey ifade etmiyor"

WAIPA ve THY Yönetim Kurulu Başkanı Aycı, Türkiye'nin doğrudan yatırım çekmekle ilgili olarak bir ulusal milli stratejinin oluşmasına katkıda bulunduklarını belirterek, "Bu konuda bir strateji hazırladık. Yüksek Planlama Kurulu'na sunmak üzere hazırlıklarımızı tamamlayıp Kalkınma Bakanlığı'na teslim ettik" dedi.

Tıpkı OVP, ihracat ve sanayi stratejileri gibi Türkiye'nin yatırım çekmek ile ilgili bir stratejisi olacağını aktaran Aycı, taslak çalışmanın hazır olduğunu, bu konuda milli bir strateji olacağını kaydetti.

Türkiye'nin yurtdışındaki algısının bozulduğuna dikkati çeken Aycı, bunun algı operasyonu olarak da tanımlanabileceğini, ancak Financial Times'in seçimlere 10-15 gün kala, spekülatif olarak yatırımların Türkiye'de yüzde 50 düştüğünü iddia ederek, Türkiye'nin proje sayısı bakımından Avrupa'nın ilk 10'undan çıktığını, data ve veriye dayanmadan iddia etmesinin kendisi için bir şey ifade etmediğini kaydetti.

"Açıkçası tahminle, öngörüyle temenniyi birbirine karıştırmış, subjektif yorumlarla hazırlanmış Türkiye haberlerini gördükçe yaptığımız çalışmaların daha da hızlanması gerektiğini bana düşündürüyor" diyen Aycı, yurtdışındaki bu duruma cevap verelim diye düşündüklerini ve Türkiye'deki doğrudan yatırımcıları alarak, ajans olarak iş dünyası iyiniyet elçileri oluşturduklarını söyledi.

Bu elçileri alarak başta Amerika olmak üzere bazı ülkelere götürdükleri bilgisini veren Aycı, önemli kanaat önderleri ile New York Yimes ile Wall Street Journal ile Washington Post ile görüştürdüklerini dile getirdi.

Türkiye ile ilgili yazı yazan gazetecilere, "Bu şirketlere Türkiye ile ilgili ne istiyorsanız sorun" dediklerini aktaran Aycı, bu gezilere hukuk firmalarını da götürdüklerini, haberlerde iddia edildiği gibi "Biz Kuzey Kore'den bile mi daha kötü bir yatırım ortamına mı sahibiz?" diye sorduklarını ifade etti.

Aycı, konuşmasına şöyle devam etti:

"Türkiye küçülmüyor. Her şeye rağmen şikayetçi olsak bile büyüyor ve bu büyümenin daha da hızlanacağını biliyoruz. Çünkü 4 yıllık seçimsiz bir sürece gidiyoruz. Ben doğrudan yatırımların seçim sonrası daha da artacağını söylemek isterim. Çünkü şimdi aylık göstergelere bakıp yüzde 10-15'lik sallanmaların, volatilitelerin seçim sonrası yerini daha ciddi bir yükselişe bırakacağını ve yatırımcıların tercihini Türkiye'de artırmaktan yana kullanacaklarını söyleyebilirim. Zira yatırımcılar ile olan dirsek temasımız, masadaki dosyalar bize bunu söylüyor.

Türkiye'nin siyasi risk priminin düşeceğini, yatırımcıların güvenlerinin artacağını, Türkiye'deki portföylerini daha da artıracaklarını düşünüyorum. Çünkü siyasi istikrar ile ilgili soru sorabilecekleri bir konu kalmayacak. Seçimli bir süreçte bize soruyorlardı, ama artık sormayacaklar. Senenin ikinci yarısında doğrudan yatırımlarda bir tırmanma göreceksiniz."

"BRICS, oraya giden yatırımcıları memnun edemedi"

İlker Aycı, devlet fonlarını Türkiye'deki yatırımlara çekmek istediklerini belirterek, "Keşke hep birlikte Çin'in devlet fonunu da buraya çekebilsek" dedi.

Büyük fonların elinde yüksek meblağlar olduğuna dikkati çeken Aycı, söz konusu bu fonların muhafazakar hareket ettiğini, nakitlerini park etmiş durumda olduğunu, bu paraları Türkiye'ye çekebileceklerini dile getirdi.

Japonya'nın 3 büyük bankası ile yakın çalışma yürüttükleri bilgisi veren Aycı, BRICS gibi son 10 yılda yatırım modası haline gelen ülkelerin, oraya giden yatırımcıları memnun edemediğini ifade etti.

Aycı, markalaşmanın yatırım ve sabır gerektirdiğini vurguladı.

Kriz öncesi doğrudan yatırımların dünyada ulaştığı miktarın 2,1 trilyon dolar olduğunu anımsatan Aycı, bugün gelinen noktada 1,4-1,5 trilyon bandında dolaştığını, kriz öncesi döneme ulaşılamadığının altını çizdi.

Enerji yatırımlarını çekmeyi kendilerine öncelik olarak addettiklerini anlatan Aycı, Türkiye'nin yıllık 2-2,5 milyar dolarlık enerji yatırımı çektiğini, ama bu rakamı yeterli görmediklerini, bunun minimum 5 milyar dolar olması gerektiğini söyledi.

WAIPA ve THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı, enerji yatırımlarının artırılmasında ellerinde çok mega proje olduğu bilgisini vererek, Afşin-Elbistan gibi ellerinde projeler olduğunu, spekülasyon olmasın diye söyleyemeyeceği bazı görüşmelerin içinde olduklarını, yine aynı şekilde Konya'da bir enerji bölgesi olduğunu ifade etti.

Aycı, Türkiye'nin bugün madencilikten 14-15 milyar dolar kazancı olduğunu, ama Türkiye'nin bu konuda potansiyelinin 45-50 milyar doları bulduğunu vurguladı.