Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE’de elektriğin yüzde 51’inin doğalgazdan üretilmesine bağlı olarak yeni doğalgaz santrallerine rekor sayıda başvuru yaşanması hükümeti yeni önlemler almaya itiyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, yatırımcılardan kendi doğalgazını tedarik etmesini isteyebileceklerini belirterek, “Yeni lisans başvurusu yapan yatırımcıya ‘Tedariğini sağlama’ koşulu getirebiliriz” dedi. Mevcut lisanslar için de belki aynısının söz konusu olabileceğini kaydeden Yıldız, bunu rekabetçi şirketlerin sisteme girmesi için ve daha rekabetçi bir yapının gelmesi için yapacaklarını söyledi.
Özelleştirmede değişiklik yok
Yıldız, doğalgaz ve elektrik dağıtım özelleştirmelerinde gelinen son noktayla ilgili olarak ise, “Özelleştirmeyle ilgili irademizde herhangi bir değişiklik yok, en önemlisi bu. Şu ana kadar kamu eliyle verilen bu hizmetlerin özel sektör eliyle verilmesinin doğru olacağına inanıyoruz. Zaten doğalgaz dağıtımında istisna olarak bir tek İstanbul ve Ankara var. Bunların da iklim şartlarını gözeterek, iyi bir havada tekrar özelleştirmeye çıkartılması lazım. İGDAŞ ilk defa çıkacak” açıklamasını yaptı.
Gökçek katkı koyar
Başkent Doğalgaz ihalesi için ise yüzde 100’üyle alakalı yatırımcının yekpare görmek istediği bir yapıyı gördüğünü kaydeden Yıldız, şunları söyledi: “Bunun bir problem olarak dönebileceği bize çok söylenmemişti ama yatırımcılarımız kalan yüzde 20 hissenin kendisine sonradan bir problem olarak dönme ihtimalini gördüler ki, böyle bir şey istiyorlar. Yatırımcının bu tedirginliğini gidermemiz lazım. Büyükşehir Belediye Başkanımız Melih Gökçek, bu konuda katkı koyacağına inandığımız bir arkadaşımız.”
Arkasında durulacak teklif
Bakan Yıldız, elektrik dağıtım ihalelerine yönelik ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Önemli olan; bir yatırımcı bakınca ‘Ben bu parayı kazanabilir miyim’ diyecek. Kendisinin bu parayı kazanabileceği ve çevireceği bir sistemi biz sunacağız. Bundan sonrayla alakalı tercih tabii ki özel sektöre kalmış. Onun vereceği fiyatı, hesaplamasını, ‘Ucuz veya yüksek verdi’ değerlendirmesini biz yapmıyoruz. Yatırımcının arkasında durabileceği teklifi vermesini isteriz. Böyle yapamayacaksa hem bizim zamanımızı, hem de kendi zaman ve paralarını alan bir sistem haline gelir. Bunu doğru bulmuyoruz.”
İptal edilen teminatlardan gelen paraya sevinmiyoruz
TANER Yıldız, iptal edilen ihalelerde aldıkları teminatlardan çok mutlu olmadıklarını vurgulayarak, bunun da çok istisnai bir durum olduğuna dikkat çekti. Yıldız, şöşye konuştu: “200 milyon dolardan fazla kamunun böyle bir gelir elde etmesini çok tercih etmezdik. Biz sevinmediğimiz bir gelir kapısıyla karşı karşıyayız. Kamu bir gelir elde ediyor ama ben bu gelirden memnun değilim. Keşke özel sektör teminatlarını irat kaydettirmeseydi, bu gelir bizde oluşmasaydı da, bu sonuçlansaydı. Kamunun elde ettiği gelirden hoşlanmadığı bir ortamdayız şu anda. Maliye Bakanımız da kesinlikle böyle düşünüyordur. Bizim kurgularımızın bu şekliyle harcanıyor olması bir maliyettir, biz bu hataya çok düşmek istemiyoruz.”
S&P’nin bize yaptığı penaltılık bir fauldür
KREDİ derecelendirme kuruluşu Standard and Poors’un (S&P) Türkiye’nin not görünümünü pozitiften durağana indirmesine yönelik Bakan Yıldız, şu değerlendirmede bulundu: “S&P’nin bu yorumunu ‘poor’ bir standart olarak değerlendiriyorum. S&P’nin yorum kazalarını bizler tolere edebiliyorduk. Ama Yunanistan gibi bir ülkenin notunun yükseltilmesi, Türkiye’nin düşürülmesi penaltılık faul. Siz bütün kurumlarınızla beraber bir ülkenin yükseltilmesi için uğraşıyorsunuz ve çok ciddi işlemler yapıyorsunuz. Bunu bir cümleyle samimiyeti tartışılabilecek, kredibilitesi tartışılabilecek bir hale geliyorsunuz. Bir ülkenin yerine başka bir ülkeyi koyduğunuzda standart değişiyor mu? Burada kaybeden kesinlikle Türkiye değil. Türkiye’nin reel gücü ve algılanması şu anda S&P’nin verdiğinin çok önünde. Bazen algı gerçeğin önünde gider ama bu gerçek S&P’nin algısının çok daha önünde gidiyor. S&P, sağlam bir kayaya çarpmış bulunuyor. Kredibilitesini bile tartışılır hale getirecek. Bize verebileceği üç-beş rakamın bu gerçeği değiştirmeyeceğine inanıyorum.”
İspanya sübvansiyon verdi yatırımlar gecikmeli geldi
2011’de en çok doğrudan yatırım gelen sektörün enerji olduğuna işaret eden Taner Yıldız, şöyle devam etti: “Bu yıl içerisinde de öyle alırız. Yatırımcının para kazanabileceği, işletme olarak da tesislerini 6 yıldan 8-9 yıllara tekrar geri çevirebileceği bir yapı bu. Birinin çok daha fazla kâr ettirdiği, birinin daha az kâr ettirdiği bir ortam olsa, yatırım çekmekte zorluk çekebiliriz. Mesela İspanya’da yenilenebilir enerji kaynaklarıyla alakalı çok fazla sübvansiyonlu fiyat verdiler. Bize bu yatırımlar gecikerek geldi. Biz verdiğimiz fiyatın arkasında duruyoruz, bazı ülkeler sübvansiyonlarını kaldırıyor. Yatırımcı istikrar istiyor, sürdürülebilir bir rejim istiyor. Bu avantajın devam edeceğini düşünüyorum.”
Dışa giden paraya neşter vuracak
YENİ teşvik sistemiyle özellikle madenciliğe yönelik yatırımların artmasını beklediklerini dile getiren Taner Yıldız, “Özellikle izabe tesislerin kurulmasıyla, dışarıya verdiğimiz paraların önemli bir kısmını vermemiş olacağız. Kömürle, yerli ve yenilenebilir kaynaklarımızla alakalı yatırımcının kendini rahat hissedeceği bir ortam olacak” dedi.
2025’te ‘yerli nükleer’i tamamlarız
‘HÜKÜMETİN yerli otomotiv gibi yerli nükleer santral projesi var mı’ sorusuna ise Yıldız şu yanıtı verdi: “Gerçekçi olmamız lazım. Bugün Güney Koreli insan kaynaklarını yetiştiren bir grupla görüştük. Güney Kore bunu 20 yılda yapabildi. 70’li yıllarda başladı, anahtar teslimle bunu satın aldı ve tamamını yapmayı 20 yılda başarabildi. 2025 gibi insan kaynaklarıyla beraber bu teknolojinin de yerli kaynak haline dönüşmesini sağlarız diye düşünüyoruz.”