Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE’de hiç eskimeyen bir sorudur, “Dizel araç mı alırsak kâr ederiz yoksa benzinli mi?” Soru değişmez ama cevabın yıllar içinde çok değiştiğini
Çünkü ucuz diyebileceğimiz sınıftaki dizel araçlarla benzinli araçlar arasında neredeyse yüzde 25’e yakın fiyat farkı var. Araç lükse doğru gittikçe fiyat farkı yüzde 12’lere kadar geriliyor. Ancak bu dizel araçların ekonomik olduğu anlamına gelmiyor, çünkü lüks araçların fiyatlarının yüksek olması aradaki farkı TL bazında daha da büyütüyor. Yani avantaj dediğinizi aslında daha araç satın alırsanız peşin ödemiş oluyorsunuz. Bu yüzden de işin içine başka hesaplar giriyor.
POMPA FİYATI KAPANDI
Öncelikle belirteyim. Son 15 yılda Türkiye’de benzin fiyatı ile motorin fiyatı arasındaki fark iyice daraldı. 2002 yılında Türkiye’de 1 litre benzin 1 lira 40 kuruşa satılırken 1 litre motorin sadece 1 liraya satılıyordu. Yani arada yüzde 40 fiyat farkı vardı. Oysa günümüz Türkiye’sinde 1 litre benzinin fiyatı 5 lira 12 kuruşken motorinin fiyatı 4 lira 49 kuruş. Aradaki fiyat farkı yüzde 14’e inmiş durumda.
Özetle fiyat farkı bakımından motorin ile benzini kıyaslarsak zaman motorinin aleyhine işlemiş durumda. Ben de güncel fiyatlarla bir hesap yapıp yakıt tüketimi açısından benzinli ve dizel araçları kıyaslamaya çalıştım. Öncelikle Türkiye’de üretilen ve en çok satılan popüler küçük sınıf bir aracı masaya yatırdım. Bu aracın en baz 75 beygir 1.5 lt dizel modeli anahtar teslim 68 bin 700 TL fiyatla satılıyor. Aynı markanın benzer özelliklerdeki 75 beygir 1.2 lt benzinli modeli ise 55 bin 200 TL’ye satılıyor. İki araç arasındaki fiyat farkı 13 bin 450 lira. Peki siz bu aradaki fiyat farkını çıkarmak için kaç km yol yapmalısınız ki avantajlı bir alışveriş yaptığınızı varsayalım. Benzin ile motorin arasındaki fiyat farkı ve iki aracın km’de tükettiği yakıtı göz önüne alırsak en az 112 bin km yol yapmanız gerektiği ortaya çıkıyor.
Üsteki tabloya göz atarsanız araç fiyatları arttıkça dizel ve benzinli modeller arasındaki fark da artıyor. Bu durumda sizin aradaki fiyat farkını kapatmak için yapmanız gereken yolu da artırıyor. Şöyle ki lüks sınıfın Türkiye’de en çok talep gören bir modelini ele aldığımızda dizel aracınızla benzinli modele göre kâra geçmek için en az 234 bin km yol yapmanız gerektiği gibi bir gerçekle yüzleşiyorsunuz.
Yılda 50 bin kilometre yapacak ve bu aracı 5 yıldan fazla süre kullanacaksanız sorun yok. Ama daha az kilometre ve yıl söz konusuysa zarar etmeniz işten değil. Dizel motorlu araçlar daha yüksek teknolojiye sahip olduğu için bunların periyodik bakım maliyetleri daha yüksek. Benzinli araçlarda genelde bakımlar 20 bin kilometredeyken bu dizel araçlarda yine genelde 15 bin kilometreye iniyor. Bu da daha sık bakım ve masraf anlamına geliyor. Peki ya aracınızı kullandınız ve satışa çıkardınız, bu aşama da durum ne derseniz orada da dizel ve benzinli araçların prim ya da kayıp bakımından benzer bir seyir izlediğini belirtmem gerekiyor. İkinci elde dizel araçlar daha çok prim yapıyor gibi bir durum yok günümüzde. Yani nereden bakarsanız bakın çok yol yapmayacaksınız ya da alacağınız aracı çok uzun süre kullanmayacaksanız, ibre kesinlikle benzinli araçtan yana...
Bilinçsiz tercih ön plana çıkıyor
PEKİ, motor bakımdan tarihi süreç nasıl işledi. Burada sözü işin uzmanına, Hürriyet Otomotiv Editörü Emre Özpeynirci’ye bırakıyorum:
“Uluslararası açıklamalara bağlı olarak, “Dizel ölüyor mu?”, “Dizelin sonu geldi” başlıklarıyla dünyada artık dizel motorlu araçların sonuna gelindiğini defalarca yazdım. Saldığı zararlı partiküller ve NOx (azot oksitleri) nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından çevreye ve insan sağlığına zarar verdiği raporlarla ortaya konan dizel otomobiller bugün sigaradan daha zararlı olarak gösterilmeye başlandı.
Birçok ülke özellikle ABD’de yaşanan Volkswagen skandalı sonrası dizel motorlu araçlar konusunda radikal önlemler almaya başlarken, firmalar da dizel motor geliştirmekten hızla vazgeçiyor. Yapılan açıklamalar önümüzdeki 10 yıl içinde hem firmaların artık dizel motor geliştirmeyeceğini hem de büyük şehirlerde dizel yakıtlı araçların tamamen yasaklanacağını ortaya koyuyor. Bugün Paris, Meksika, Madrid ve Atina belediye başkanları yayımladıkları ortak bildiriyle dizel yakıtlı araçları 2025 itibarıyla trafikten tamamen men etmeyi taahhüt ederken, Almanya ise bu süreyi 2030 olarak açıkladı. Yani trafikteki dizel araçların yerine artık otomotiv üreticileri yenilerini eklemeyecek.
Önümüzdeki dönemde üretilecek yeni nesil otomobillerin çoğu elektrikli ve düşük emisyona sahip benzinli otomobillerden oluşacak. Türkiye’de ise ‘Az yakıyor’ düşüncesiyle hâlâ popülaritesi yüksek olan dizel otomobillerin bugün toplam satışlardan aldığı pay yüzde 62 gibi çok yüksek bir oranda. Biz ne kadar yazsak, anlatsak da vatandaş kulaktan duyma sözlerle, bilinçsiz olarak dizel araç tercih ediyor. Alırken ödediği yüksek bedel farkını düşük yakıt maliyeti ile ne kadar sürede amorti edeceğinden bir haber.
Bugün bu süre ortalama 5.5 yıla çıktı ki, bu kadar süre içinde birçok araç kullanıcısı otomobilini satıyor. Unutulmaması gereken nokta, dizel maliyeti Avrupa Birliği’nde (AB) emisyon sınırları nedeniyle yükselirken, dizel ve benzinli arasındaki pompa fiyatı farkı da hızla daralıyor. Bu da dizelin avantajını tamamen ortadan kaldırıyor. Tabii bir de işin bakım maliyeti kısmı var. Dizel araçların periyodik bakım maliyetleri benzinli araçlara göre yüzde 15’e yakın yüksektir. Örnek vermem gerekirse, benzinli Mercedes C Serisi’nin 100 bin km bakım maliyeti 12 bin 500 TL iken, dizel versiyonunun maliyeti 14 bin TL’ye çıkıyor. Aradaki 1500 TL’lik farkı da dikkate almak gerekir.”
Emre’nin yorumunu özetlersek tarihi süreç de dizel otomobillerin aleyhine işlemiş gözüküyor.