Güncelleme Tarihi:
Jüri Özel Ödülü’nü kazanan, ANKAmall AVM için yaptığınız çalışmanın hikayesini anlatabilir misiniz? (Nasıl bir brief ile yola çıkıldı, hangi “insight” üzerinden ilerlendi, bulunan yaratıcı fikir nasıl doğdu, tasarım aşamasında neler yaşandı, ANKAmall AVM’nin yaklaşımı nasıldı, revizyon sürecinde neler yaşandı gibi…)
Bilindiği gibi son yıllarda insanlar AVM'lerde daha çok vakit geçirmeye başladı. Bu duruma karşı da negatif bir sosyal algı oluştu. Biz de bu algıyı değiştirmeye çalışmak yerine sahiplenmeye karar verdik. Alışverişi bir amaç değil, hayatı dolu dolu yaşamak için bir araç olarak konumlandırdık. ANKAmall, insanlara ilk kez "AVM'ye gideceğine açık havada dolaş, yıldızları seyret, çocuklarınla kurabiye yap..." diyen bir AVM markası oldu. "Sen hayatı dolu dolu yaşarken bir şeye ihtiyaç duyarsan, ben buradayım." mesajını verdi.
Jürinin çalışmanızı özel ödüle değer bulmasını sağlayan özellikler sizce neler?
Bu uygulamayla indirimler ve avantajları değil, insanı odağımıza aldık. Onun mutluluğunu, yapmak istediklerini ve özgürlüğünü ön plana çıkardık.
“En büyük benim, aradığın her şey bende…”, “En kazançlı benim…”, “Ama en büyük farkım: Ben senin yanındayım, seni düşünüyorum.” konumlandırması yaptık.
İnsanları, AVM içerisinde vakit geçirmeye değil, dışarıda yıldızları izlemeye ya da evde keyif yapmaya yönlendirdik.
Sanırım AVM’nin yapmak istediklerimiz için bir araç olduğu bakış açısı bize bu ödülü getirdi.
Türk reklamcılığının önündeki fırsatlar ve riskler nelerdir? Sektörün geleceğine ilişkin görüş ve beklentilerinizi paylaşabilir misiniz?
Türk reklamcılığını ayırmadan “dünya reklamcılığı nereye gidiyor”a bakacak olursak…
“Yeni ve daha iyi” arayışı devam ettikçe “yeni” kavramı da gelişmeye devam ediyor. Öyle görünüyor ki bu arayış, gelecekte tüketicilerin giderek daha fazla kendilerini sorgulamasına sebep olacak. Yüz milyonlarca şanslı ve zengin tüketici ve küresel orta sınıfa atlayan yüz milyonlarcası daha, “neye sahibim”i değil “ben kimim”i sorgulamaya başladı bile. Bu insanlar iç dünyalarında sonsuz bir statü arayışı içindeler. Bu arayış sürecinde onlara dokunan anlamlı, zeki ve yaratıcı markalar güçlenecektir.
Dijital deneyimlerin bulunduğu bir ortama ayak uydurabilen, kendileriyle birlikte tüketicilerine de statü sağlayan, onların etik hayatlarını geliştiren markalar önem kazanmaya devam edecek. Bu fırsatı değerlendiren markalar da teknoloji, statü ve kişisel gelişim arasındaki ilişkiye oynayanlar olacak.
Kısaca reklamcılık artık algı değiştirmekten çok hayatlarımıza anlam kazandırmak ve değerli kılmak için var olacak.
Reklamlarınızda yaratıcılık nasıl bir yer tutuyor, rol oynuyor, ne kadar önemli?
Tahir Yılmaz: Elbette markaların kendini ifade dillerinde yaratıcılık her zaman önemli bir yer tutuyor.
Uçsuz bucaksız bir dünyayı ifade eden yaratıcılık, markanın sektörü, içeriği, hedef kitlesi ve konsepti gibi parametreler çerçevesinde şekilleniyor. Marka dilini kurgularken kendinizi ne kadar farklılaştırabilirseniz, ne kadar ilgi çekici anlatırsanız o kadar büyük bir dalga ile etkisini görüyorsunuz. İşte o nedenle yaratıcılık ve özgünlük her zaman önemlidir…
Reklam yaratıcılığı ödülleri sektöre ne katıyor, ne kadar önemli, ajansınızın yaratıcılık ödülü kazanması ne kadar önemli?
Tahir Yılmaz: Ödüllendirilmek marka kimliği açısından prestij, marka ekibi açısından motivasyon demek…
Rekabetin gücünü hissettiğiniz böylesi bir ortamda, markanızı benzerlerinden ayıran bir kriter haline geliyor ödül. Bu markanızı hem profesyonel sektör piyasası içinde hem de kitleler bazında tanıtıyor.
Ajansımızın yaratıcılık ödülü kazanması çok önemli ama daha da önemlisi böyle bir ödül için çaba sarf etmesi, markayı sahiplenmesi, markaya karşı hissettiği güçlü aidiyet duygusu… O yüzden evet ödülü kazanmak da ödül için çaba sarf etmek de çok güzel ve mutluluk verici…