Direndim diye benden habersiz patronuma krediyi verdiler

Güncelleme Tarihi:

Direndim diye benden habersiz patronuma krediyi verdiler
Oluşturulma Tarihi: Şubat 05, 2002 02:23

Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı (TEGV) Başkanı İbrahim Betil, bankacılık anılarını ‘Hafiften Bankacılık’ kitabında topladı. Betil kitapta, "Yönettiğim bankanın patronu küçük bir kredi rica etti.Ben uygun görmedim, vermedim. Benden habersiz yardımcımı ikna edip aldı" diyerek ilginç bir kredi öyküsü de anlatıyor.

Çukurova Grubu'nun patronu Mehmet Emin Karamehmet, İbrahim Betil'in hem Robert Kolej'den arkadaşı, hem de Pamukbank'ın Genel Müdürü olduğu dönemde, doğal olarak patronudur da. Ama, Patron'unun şirketlerinden birine kredi vermemek için uzun süre direnir Betil.

‘‘1985 Ağustos ayında Mehmet (Emin Karamehmet) şirketlerinden biri için küçük bir kredi istedi. Ne ben, ne kredilerden sorumlu genel müdür yardımcısı, ne de kredi komitesi bu krediyi uygun gördük. O zaman prensiplerime çok bağlı, inatçı, nedense her şeyin doğru dürüst olması gerektiğinde ısrar eden birisiydim. Biraz da ters bir tiptim galiba! Sonradan yorum yapan Freud okulunun savunucularından Psikoloji Hocam Gökçe Cansever'e göre bu tavrımın temelinde ‘Genel müdür olmayı yeni öğreniyor olmam!' yatıyordu.

Mehmet sürekli olarak bir ay boyunca krediyi ısrarla istedi. Aslında isteyiş şekli, bankanın sahibi gibi falan değildi. Sık sık telefon edip rica ediyordu. Diğer yandan bizim gerekçelerimiz sağlamdı. Sık sık onun telefonlarına ret cevabı veriyorduk. Yani patronun kredi isteğini kabul etmedik. Aslında adam sahibi olduğu bankadan bir şirketine kredi istiyor, biz de buna bilimsel bankacılık gerekçelerini öne sürerek karşı koymaya çalışıyor, gibi bir durumdaydık. Buna rağmen bir süre sonra kredinin son derece ‘sakin ve sessiz' bir şekilde, hiçbirimiz farkında olmadan kullanıldığını öğrendim. İşte buna çok şaşırdım. Çünkü o ana kadar ben, genel müdür olarak kabul etmedikçe bankada kredi kullandırılamaz sanırdım. Gelen bilgiye göre benden bankacılık konusunda daha deneyimli olan Mehmet (onun üç bankası ve kredi kullanan onlarca şirketi vardı) bizim Çınar'ı ikna etmiş ve benim haberim olmadan kredi kullandırılmış.’’

YÜCEKÖK'ÜN YAPTIĞI

İbrahim Betil, kitabında basınla ilişkileriyle ilgili bazı anılarını da aktarıyor. Bunlardan biri de Ahmet Yücekök'le ilgili.

Başbakan Turgut Özal, İbrahim Betil'e, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı görevini teklif eder. Harbiye Orduevi'nde gerçekleşen görüşme sırasında, meseleyi henüz Yusuf Özal'a bile açmadığını belirten Özal, Betil'den bu işi gizli tutmasını ister. Ne var ki Betil, bir gece önce kendisine çıtlatılan konuyu tartışmak için yakın arkadaşı Can Paker'le yemeğe çıkmıştır: ‘‘Aramıza Can'ın yakın arkadaşı Ahmet Yücekök de katıldı. Ahmet daha önceleri Başbakan Ecevit'in danışmanlığını yapmış. O sıralarda da muhalefetteki SHP'nin Genel Sekreteri Deniz Baykal'ın çok yakını ve herhalde danışmanı olmalıydı. Ertesi günkü buluşmanın ve yapılacak teklifin ağırlığı altında ve biraz da konuyu tartışmak ihtiyacıyla, gizli tutulmasını rica ederek konuyu Can ve Ahmet'e açtım. Düşüncelerini sordum. Yaklaşık bir saati aşkın görüş alışverişinden sonra, Ahmet bana dönerek; ‘‘İzin verirsen bu bilgiyi Deniz'e (Baykal) verebilir miyim’’ şeklinde nazik bir soru yöneltti. Ben de ‘Bana yapılmış resmi bir teklif yok. Dolayısıyla konuyu şimdiden dillendirirsek doğru olmaz. Yalnız Deniz bilecekse ve onda kalacaksa, olur ama beni zor durumda bırakmayın' dedim.’’

Buraya kadar her şey normaldir. Normal olmayan, Özal'la yaptığı görüşmeden sonra Davos'a giden Betil'in bir sabah neye uğradığını şaşırmasıdır. Gerisini yine kendisinden dinliyoruz: ‘‘Zürih'te cumartesi sabahı giyinmiş, odamdan çıkmak üzereydim ki, telefon çaldı. İstanbul'dan arıyorlardı. Milliyet gazetesinde benim konumla ilgili ayrıntılı bir haber vardı. Ahmet Yücekök imzasıyla... Eski başbakan danışmanı, yeni muhalefet partisi baş danışmanı ve sosyal demokratların teorisyenlerinden, Profesör Ahmet Yücekök. İki gece önce kendisine konuşmalarımızın gizli kalmasını rica ettiğim ve yalnız Deniz'e söylemek için benden büyük bir incelikle izin isteyen Ahmet Yücekök, tüm sohbetimizi gazete haberi yapmıştı.’’

Adana'da uçak tarifesini Nihat'ın garsonu yapardı

İbrahim Betil'in kitabının satır aralarında ilginç bilgiler var. Söz gelişi, Irak-İran savaşının en civcivli günlerinde, Betil'in randevusuna yetişebilmek için Kuveyt-Bağdat arasını karayoluyla katedişini heyecanlı bir film gibi takip ediyorsunuz. Adana Havaalanı'nda uçakların kalkış saatini, aslında Nihat Restoran'ın garsonunun belirlediğini; Bakanların kendi bölgelerinin futbol takımlarına bağış yaptırmak için nasıl canla başla çalıştıklarını; Garanti Bankası Moskova Şubesi'nin açılışı sırasında yaşananları da aynı hayranlıkla okuyorsunuz. Kastelli'nin Avrupa'nın göbeğinde hüngür hüngür ağlaması kadar, Libyalı bankacının İbrahim Tatlıses merakı da; Betil'in Moskova'da şube açmasına fena halde bozulan Amerikan konsolosunun selamı sabahı kesmesi de ilginizi çekecektir mutlaka. Ama en güzeli, kitabın bütün gelirinin Eğitim Gönüllüleri Vakfı'na bağışlanması elbette.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!