Güncelleme Tarihi:
MARMARAY Projesi ile birlikte yapılan kazılarda insanlık tarihine ışık tutan bulguların ardından, Boğaz’ın altından otomobillerin geçişini sağlayacak Avrasya Tüp Geçiş Tüneli Projesi için de kazılar başlıyor. Tarihi yarımadanın içinde Bizans dönemine ait Bukaleon Sarayı’nın hemen yakınında başlayacak kazılar için tarihçiler uyarıda bulunarak, “Çalışmaların titizlikle yapılması gerekiyor. Kazılarda neler çıkacağını tahmin edemeyiz. Ancak Maramaray’da olduğu gibi birçok sürprizle karşılaşabiliriz” uyarısında bulunuyor.
ARKEOLOGLAR DEVREDE
Temeli 26 Şubat 2011’de atılan ve tüp batırma çalışmaları devam eden, Asya ile Avrupa yakasını denizin altından karayolu ile bağlayacak Avrasya Tüneli’nde önemli yol alındı. Bulunduğu güzergahın yolculuk süresini 100 dakikadan 15 dakikaya indirecek projede, an itibariyle “köstebek” diye tabir edilen tünel kazma makinesi ile Boğaz’ın altında yaklaşık 1 kilometrelik tünel yapıldı. Proje kapsamında Avrupa Yakası’nda Kazlıçeşme-Çatladıkapı arasında yollar genişletilecek kavşak ve yol bağlantıları gerçekleştirilecek. Deniz altında çalıştırılan tünel kazma makinesi Çatladıkapı’da, tarihi Bukoleon Sarayı’nın yaklaşık 70 metre yakınından çıkarılacak. İşte bu noktada devreye arkeologlar giriyor ve kazı başlıyor.
ÇATLADIKAPI’DA KAZI
Marmaray Projesi’nde olduğu gibi Avrasya Tüneli Projesi’de de kazılar İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü’nün gözetiminde yapılıyor. Marmaray Projesi’nde projenin yaklaşık dört yılını oluşturan kazıların yeni projede nasıl bir etki göstereceği ise toprağın altında “gizli”. Deniz altında günde ortalama 8-10 metre hız ile ilerleyen köstebeğin Avrupa yakasındaki çıkış noktası için Çatladıkapı’da yapılacak kazıların önümüzdeki günlerde başlayacağı öğrenildi. Bu kazılar sırasında gözler, günümüzde önünden Kennedy Caddesi geçen ancak Bizans döneminde deniz kenarında olduğu için sahil sarayı olarak kullanılan Bukoleon Sarayı’nın çevresinde olacak.
Önemli bir sorumluluk
PROJE kapsamında yapılacak kazılar için görüşlerine başvurduğumuz, Arkeolog-Editör Nezih Başgelen, tarihi yarımadanın değerini hatırlatarak, büyük projelerin ciddi riskler taşıdığına dikkat çekti. Başgelen, “Lastik tekerlekli taşıtlar için tasarlanan bu tünel Göztepe’den dalmakta, Sur içinde Çatladıkapı’da, tarihi Bukoleon Sarayı’nın önünde yüzeye çıkmakta, 4 şerit gidiş, 4 şerit dönüş olmak üzere sahili izleyen bir otoyolla Sur dışına yönelmektedir. Bu otoyolun, tarihi İstanbul yarımadasının denizle olan ilişkisini tümüyle yok edeceği anlaşılmaktadır. Oysa tarihi yarımada bir Müze-Kent haline getirilerek korunması gereken, İstanbul için yadsınamaz bir övünç kaynağı olan değerlere sahiptir” değerlendirmesini yaptı.
GELECEK KUŞAKLARA AKTARILMALI
Bukoleon Sarayı’nın tarihine vurgu yapan Başgelen, şunları söyledi: “Tünelin çıktığı alandaki Bukoleon Sarayı’da bu değerlerden birisidir. Tünel çıkışının yer alacağı binlerce yılın birikiminden gelen dolguların olduğu Çatladıkapı kesimindeki arkeolojik kurtarma kazılarının da Yenikapı’da olduğu gibi bilimsel çerçevede titizlikle yapılması gerekir. Dünya Kültür Mirası’nın da bir parçası olan bu kesimde çıkacak arkeolojik değerlerin, Bukoleon Sarayı ve çevresindeki mevcut tarihi eserlerin akılcı artı değerler katılarak gelecek kuşaklara aktarılması üzerimizdeki önemli bir sorumluluktur.”
Paha biçilemez eserler
MARMARAY’ın temeli 9 Mayıs 2004’te Erdoğan tarafından atıldı. Nisan 2009’da bitirilmesi planlanıyordu. Üsküdar ile Yenikapı arasında 13.6 kilometrelik Boğaz tüp geçişi için kazılar başladı. Ancak İstanbul’un en eski yerleşimlerinden olan bu bölge nereye kazma vurulsa tarih fışkırıyordu. Üsküdar, Yenikapı ve Sirkeci’de yapılan kazılarda eserler çıktıkça proje de gecikmeye başladı. Projenin bitiş tarihi en son 29 Ekim 2013 olarak belirlendi. Ertelemenin maliyeti de yaklaşık 500 milyon lira oldu. Uzmanlara göre Marmaray kazılarından çıkan eserler paha biçilemez nitelikte.
Projenin özellikleri
AVRASYA Tüneli Projesi (İstanbul Boğazı Karayolu Tüp Geçişi Projesi), Asya ve Avrupa yakalarını, deniz tabanının altından geçen bir karayolu tüneli ile birbirine bağlayacak. İstanbul’da araç trafiğinin yoğun olduğu Kazlıçeşme-Göztepe hattında hizmet verecek olan Avrasya Tüneli, toplam 14,6 kilometrelik bir güzergâhı kapsıyor. Projenin 5,4 kilometrelik bölümü, deniz tabanı altına özel bir teknoloji ile inşa edilecek olan iki katlı tünelden ve diğer metotlarla inşa edilecek olan bağlantı tünellerinden oluşurken Avrupa ve Asya yakalarında toplam 9,2 kilometrelik güzergâhta ise yol genişletme ve iyileştirme çalışmaları yapılacak. Sarayburnu-Kazlıçeşme ile Harem-Göztepe arasında yer alan yaklaşım yolları genişletilecek. Araç alt geçitleri ve yaya üst geçitleri inşa edilecek.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü (AYGM), Avrasya Tüneli Projesi’nin tasarımı, inşaatı ve 24 yıl 5 ay işletmesini gerçekleştirmesi için Avrasya Tüneli İşletme İnşaat ve Yatırım A.Ş.’yi (ATAŞ) görevlendirdi. İşletme süresinin tamamlanması ile Avrasya Tüneli kamuya devredilecek.
Şehrin sahilsarayı
BUKOLEON Sarayı, tarihi yarımadada Cankurtaran ile Kumpkapı arasında Çatladıkapı’da yer alıyor. Bugün sadece doğu yakasının kalıntılarıyla tarihi yarımadada yer alan Bukoleon Sarayı, şehrin sahil surları üzerine kurulmuş bir yapı. İmparatorun, Bukoleon Saray’ı ve aynı isimli sarayın limanını kullanarak Büyük Saray’a ulaştığı düşünülüyor. Bizans imparatorlarını ağırlayan saray, taripte sahilsarayı olarak biliniyor. Saray hakkında en eski bilgi orta Bizans döneminin ortalarına ait. Faros denilen fener burcu ile imparatorluk iskelesi olarak kullanılan burun arasında, surların üzerinde uzanan Bukoleon Sarayı’nın temelinde ilkçağdan kalma mermer bloklar kullanılmış. Sur duvarlarının arasında görülebilen yaklaşık 300 metre uzunluğundaki ön cephe, başlıca iki bölümden oluşuyor. Öndeki küçük limanla sarayı birbirine bağlayan ve güney-kuzey doğrultusundaki kısa bir duvarın içinden geçen anıtsal bir merdiven, bu iki parçayı birbirinden ayırmakta.
Marmaray’da bulunanlar
KÜLTÜR ve Turizm Bakanlığı, Marmaray projesi kapsamında yapılan kazılarda 35 bin envanterlik eserin kayda girdiğini, 3 bin 250 etüdlük eserin restorasyon ve konservasyonlarının gerçekleştirildiğini, Bizans dönemine ait 37 gemi kalıntısının da açığa çıkarıldığını açıkladı. Kazılarda 60 arkeolog, 7 fotoğrafçı, 6 mimar, 6 restoratör, 600’den fazla işçi görev aldı. Ayrıca adli tıp uzmanları, zeolog, arkeobotanik, antropolog, sualtı arkeologları gibi farklı disiplinlerden çok sayıda bilim insanı da projeye destek verdi. 38 bin envanterlik yani müzelik değerde yaklaşık 40 bin kasadan fazla eser ortaya çıkarıldı.