Güncelleme Tarihi:
Erciyes Dağı eteklerindeki Kayseri’nin Hacılar İlçesi'nden küçük yaşta mobilya döşemeciliğiyle ticaret hayatına atılan Saffet Aslan, askerlik sonrası 1981 yılında Ankara’daki kısa süreli ticaret hayatından elinde bir valiz ve dikiş makinasıyla döndü.
Saffet Aslan, bugün dünyanın dört bir yanına 20 milyon dolarlık mobilya, 50 milyon dolarlık çinko-kurşun ihraç eden İpek Grup’u başarıdan başarıya koşturuyor. Aslan, bir dikiş makinasıyla 25 metrekarelik atölyede başlayan ve TBMM’den, yaptırdığı okullar ve hayır işleri nedeniyle Üstün Hizmet Madalyası almasına kadar uzanan başarısı öyküsünü şöyle anlatıyor:
“Hacılar ilçesinde hemen hemen herkes, ben yaşlarda iken mobilyacıydı. Aileler çocuklarını ya okutuyor ya mobilyacı olması için Kayseri’ye yolluyordu. Önümüzde 2 seçenek vardı. Biri okumak, diğeri mobilyacı olmak. Ben de, mobilyacı olmak için, aile bütçesine katkıda bulunmak için, mobilya döşemeciliğine yollandım. Askere gidene kadar, makina başında döşemecilik yaptım. Askerliğimi, İstanbul’da Boydak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hacı Boydak ile birlikte yaptım. Sonra, tezkere alınca Ankara’ya geldim. Sitelerde mobilyacılık çok ünlüydü. Kendime vizyon ve hedef seçmek için üç yıl burada kaldım. Mobilya sektörünün püf noktasını burada ögrendim. 12 Eylül sonrası işler duraksayınca, 1981 yılında elimde bir valiz bir de dikiş makinasıyla Kayseri’ye döndüm. Küçükmustafa Mahallesinde 25 metrekarelik bir atölyede koltuk imalatı ve döşemeciliğe başladım. İşler iyi gidince, atölye sayısını 4’e yükselttim. Çalışanlara hisse vererek, kazan-al sistemini getirdim. Sonra fabrikalara sahip oldum.”
Saffet Aslan, başarının yolunun çok çalışmaktan geçtiğini, çok istekli olmanın zoru yendiğini, kendisini mal alanın, müşterinin, işçinin yerine koyarak bu sektörde marka haline geldiğini söyledi. 4 çocuk babası, 1 torun sahibi Aslan, “Ben merkezli değilim. Kul ve insan hakkını gözeterek, Anadolu insanının anlayışıyla, başkalaşmadan, bozulmadan yeni hedeflere, gelişim içinde taşımaktan yanayım. Ülkeyi sevmek, aklı gücü yeten herkesin çok çalışmasıyla mümkün olur. Devlet almadan, devlete vererek, ülkeye kazancından paylar vererek, hayır işleyerek hayır eserleri yapmak, bunun karşılığında TBMM tarafından ödüllendirmek çok onur verici. Böyle takdiri almış olmaktan mutlu oldum. Ödül, bundan sonraki hayır yapma isteğimizi de artırıyor. Ayrıca da içinizi bir mutluluk kaplıyor. Kendime bakıyorum, bu taktir beni mutlu etmiştir. Yani demek ki iyilikler görülüyor ve takdir ediliyoruz. En büyük teşekkürü alıyoruz. Ödülü almak kendimi çok iyi hissetmeme, yaşam sevincimin artmasına neden oldu. Bunun yanında daha gayretli olmaya dönük hevesimde de artış oluyor. Kendini çok iyi hissetmek pozitif birçok şeyi yapmaya davet ediyor” diye konuştu.