Güncelleme Tarihi:
BAŞBAKAN Yardımcısı Ali Babacan, sanayinin toplam milli gelirden aldığı payın düştüğünü ifade ederek, bunun iyi bir trend olmadığını söyledi. Türkiye’nin öncelikle sanayileşmesi ve üreten bir toplum olması gerektiğine işaret eden Babacan, bu konuda istenilen noktada olunmadığına da dikkat çekti.
KOLAY PARA KAPISI
Dün katıldığı bir televizyon programında sanayi yatırımlarının göreli olarak daha cazip hale gelmesi gerektiğini belirten Babacan, bir başka alanda daha kolay para kazanma ihtimali olduğunda sermayenin oraya kaydığını anlattı. Babacan, sanayi yatırımlarından para kazanmaya başlamanın 5-6 seneden önce mümkün olmadığını buna karşılık AVM ya da bir lüks konut projesinin hemen tamamlanıp satılabildiğini ifade etti.
RANTIN ADİL DAĞITIMI
Bir yandan yatırım ortamını iyileştirirken öte yandan imar mevzuatı ile ilgili konulara da el atılması gerektiğine işaret eden Babacan, imar mevzuatındaki problemler nedeniyle Türkiye’de dikey yapılaşmanın arttığını belirtti. 2-3 katlı yapılara izin verilen bir bölgede, bir anda çok katlı binalara izin verilebildiğini anlatan Babacan, şöyle konuştu: “Bu durum hem şehirleri çirkinleştiriyor hem kolay ve hızlı para kazanma kapısı açıyor hem de rantın da adil dağıtımı konusunda bizde kuşkular uyandırıyor. Bütün bunlara el atmak gerekiyor. Bu, seçimden önce yetişir mi, yetişmez mi bilmem. Ne zaman fiili olarak uygulanabilir bunun da bir planlaması yapılması lazım. Bu el atılması gereken bir konu. Eğer biz dikey değil de yatay mimari istiyorsak, bunu gerçekten hukuk devletine yakışır bir şekilde fırsat eşitliği perspektifinde düzenlenmesi gerekiyor. Güçlü bir otorite gerekiyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın rol tanımının yeniden yapılması gerekiyor. Bakanlığın kendisine, düzenleme ve ülke genelinde harmonizasyonu sağlamak gibi bir misyon biçmesi gerekiyor. Biz sadece sanayimizin önünü açmak değil, diğer taraftaki aksaklıkları da gidermek zorundayız ki sermaye ‘oraya mı, buraya mı gideyim’ kararını daha sağlıklı verebilsin. Aksi halde üretmeden çok lüks binalar yapan, taşa toprağa para harcayan bir ekonomi oluyoruz.”
Faize ‘Merkez’ karar verecek
GIDA ürünlerinin fiyatının artmasının kuraklık ve don problemiyle de ilgili olduğunu söyleyen Ali Babacan, “Enflasyonun yüksek çıkması Merkez Bankası politikaları ile alakalı değil, enflasyonun çift haneye çıkmasına yüzde 1 bile şans vermiyorum. Enflasyon bu yıl yüzde 7’nin biraz üzerinde çıkabilir” diye konuştu. Babacan, Merkez Bankası’nın temel önceliğinin enflasyonla mücadele, fiyat istikrarı olduğunun altını çizerek “Merkez Bankası fiyat istikrarı ile çelişmeden büyümeyi ve istihdamı destekleyebilir. Faiz oranlarının seviyesine Merkez Bankası karar verir” dedi.
Kredi kartında gelire göre taksit olacak
İÇ tüketimi kontrol altına almak amacıyla geçen yıl tüketici kredisi ve kredi kartlarına yönelik limit ve taksit sınırlamasına giden Hükümet şimdi de bireylerin bir ayda ödeyecekleri toplam taksit miktarının, gelirine göre belirleneceği yeni bir paket üzerinde çalışıyor. Ali Babacan, tüketici harcamalarına yönelik çalışmaya ilişkin, “Bireylerin borçlanmasının kontrollü ve ölçülü olması için gelirle aylık taksit arasında bir bağ kuracak bir çalışma başlattık. Bunun için 1 yıl kadar veri toplanacak” dedi. Babacan, bireylerin borçluluğuna ilişkin şunları kaydetti: “Servet ve gelire orantılı borç olsun, vatandaş borçlanmada ölçülü olsun istiyoruz, Biz önden tedbirimizi alıyoruz. Testi kırılmadan yapıyoruz. Amacımız istikrarsa önden ölçülü gitmek önemli. Bizim adımlarımızı 2005’te ABD atsaydı küresel kriz olmazdı. TL ile ilgili tüketici kredilerinde yapılan düzenlemeler devam edecek.”
Şirketlere bakıldığında bilançoların çok borçlu olduğunu belirten Babacan, “Krediyi değil, sermayeyi teşvik eden bir çalışma başlatmış durumdayız. Talimatlarımızı bundan yaklaşık 3-4 hafta önce verdik. Sermaye Piyasası Kurulu ve Maliye Bakanlığı beraber bir şey hazırlıyorlar” dedi.