Demet CENGİZ BİLGİN
Oluşturulma Tarihi: Kasım 27, 2008 01:38
Reklam ve pazarlama uzmanı Sarah McCartney, "Devletler ekonomiyi büyüttüğü için vatandaşlarını lüks ve daha çok tüketime yönlendiriyor. Bazı insanlar markalara koltuk değneği gibi yaslanıyor" dedi.
REKLAM ve pazarlama alanında yaptığı sivri çıkışlarla bilinen, Shell, Cadbury Schweppes, Unilever gibi şirketlere pazarlama stratejileri sunan Sarah McCartney, marka bağımlılığını "İnsanların gerçekten ihtiyaç duymadıkları ürünler için güçlerinin yettiğinden çok daha fazla para harcamaları" sözleriyle açıkladı. Ekonomik büyüme sağladığı için devletlerin vatandaşlarını lüks ve daha çok tüketime yönlendirdiğini söyleyen McCartney, Yürekli tarafından 27-28 Kasım’da düzenlenen Marka 2008 Konferansı’nda konuşacak.
Markayla tamamlıyorLüks markalı ürünlere bağımlılık geliştirenlerin, markaları yakalarında rozet gibi taşıdıklarını ve böylece hayatta neler başardıklarını göstermeye çalıştıklarını belirten McCartney, burada özgüven eksikliğinin de bir faktör olduğunu, bazı insanların kendi kimliklerini oluşturmak için markalara bir koltuk değneğine yaslanır gibi yaslandığını söyledi. Marka bağımlılığını "İnsanların gerçekten ihtiyaç duymadıkları ürünler için güçlerinin yettiğinden çok daha fazla para harcamaları" olarak açıklayan McCartney, şunları söyledi: "Bu psikolojik bir bağımlılık. İhtiyaç duymadığınız bir şeye sahip olmak için kuvvetli bir istek duyarsınız ve o ürüne sahip olana kadar da bu duygudan kurtulamazsınız. Bazen bu antika koleksiyonculuğu ya da bir hobi gibi gösterilerek kamufle edilir."
Meritokratik düzen yükselttiMarka bağımlılığının binlerce yıldır hayatımızda olduğunu, edebi eserlerin zengin numarası yapan insanlarla dolu olduğunu anımsatan McCartney, marka bağımlılığının gelişimini şöyle anlattı: "Sanayi devrimi ile ortaya çıkan seri üretimin, pek çok markanın logolarını ürünlerin dış yüzeylerine de koymaya başladıkları 1980’lerde marka bağımlılığı iyice arttı. Amerika ve İngiltere başta insanlar herkesin zengin olabileceğine ve bunun insanları gerçekten mutlu edeceğine inandığı meritokratik (liyakata dayalı yönetim) toplumsal düzenin yükselişi etkiyi artırdı. Markalar mutluluğun, kendini gerçekleştirmenin bir aracı olarak lanse edilmeye başlandı. Daha önce gücü yetmeyen insanların erişimine sunuldular. Dior elbise alamayan rujunu alabiliyor. Devletler vatandaşlarını para harcamanın ve daha çok, daha büyük, daha hızlı, daha lüks ürünlere sahip olmanın kendilerini gerçekten mutlu edeceğine inandırdılar. Çünkü bu durum ekonomik büyüme sağlıyor ve devletlerin de işine geliyordu."
Son birkaç yıllık sahte ürün ticareti 650 milyar dolarSARAH McCartney, taklit ürünlerin dünya ticaretindeki payının yüzde 10 olduğunu belirterek, "Bu oran tehlikeli düzeylerde bir büyüme gösteriyor. Son birkaç yılda küresel ölçekte yaklaşık 650 milyar
dolar düzeyinde işlem gerçekleşti" diye konuştu. Sahtecilikte dünya çapında en büyük pazarı bilgisayar yazılımları oluşturuyor. Avrupa’daki en büyük pazarı ise lüks deri ürünler çantalar ve cüzdanlar oluşturuyor. Güneş gözlükleri de büyük bir pazar. Tatilde ya da iş gezisinde taklit lüks ürünler satın alıp daha sonra kendilerini cimri ya da kötü hisseden çok sayıda insanın daha sonra o ürünün orijinalini satın aldığını dile getiren McCartney, "Eve döndüklerinde, tasarımı beğendiklerini ve orijinal ürünü satın alabilmek için tasarruf ettiklerini düşünüyorlar. Bu biraz, çocukken oyuncağına sahip olduğunuz arabanın büyüyünce gerçeğini satın almaya benziyor" dedi.