Güncelleme Tarihi:
1 Kasım Cuma günü sona erecek kongrenin ana teması ’Küresel Yeniden Yapılanma Sürecinde Türkiye Ekonomisi’ olarak belirlendi. Kongrede, küresel ekonomik gelişmeler ışığında Türkiye ekonomisi, yüksek ve istikrarlı büyüme, finans, sanayileşme, girişimcilik, Ar-Ge ve yenilik, nitelikli insan kaynağı, bölgesel gelişme, rekabetçi ve yaşanabilir kentler, kapsayıcı kalkınma politikaları, işgücü piyasası ve istihdam, sürdürülebilir kalkınma ve yeşil büyüme, tarım ve gıda, hizmetler sektörü, kamu ekonomisi, kamu yönetimi reformları, bilişim politikaları, uluslararası rekabet gücü, uluslararası ticaret ve benzeri konu başlıkları kapsamında ülkemizin önümüzdeki dönem politikalarına ışık tutacak tartışmalar yapılacak.
Kongrede 34 oturumda 241 panelist konuşacak. Panelleri 151’i yabancı 3 bine yakın davetli izleyecek.
Kongrenin zamanlamasında etkili olan İzmir'in EXPO 2020 adaylığı konusunda da özel bir oturumun düzenleneceği kongrede, İzmir ve Ege Bölgesi'ne özel 12 oturum düzenlenecek.
Kurtuluş Savaşı sonrası, Cumhuriyet'in ilanı öncesi Mustafa Kemal Atatürk'ün katılımıyla 17 Şubat - 4 Mart 1923 tarihinde düzenlenen ilk kongrede, yeni kurulan devletin ekonomik temelleri atılmıştı. 4'üncüsü 5-9 Mayıs 2004 tarihlerinde "bilgi toplumu ve AB'ye üyelik perspektifi" ağırlıklı temalarıyla gerçekleştirilen İzmir İktisat Kongresi'nin beşincisi de böylece 9 yıl sonra tekrar yapılmış oluyor.
"17 BİN KİLOMETRE YOL YAPTIK"
5. İzmir İktisat Kongresi'nde Başbakan Erdoğan konuşma yaptı. İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları...
"Bugün cumhuriyetimizin temel felsefesi gibi lanse eden uygulamalar cumhuriyetin değil sonraki dönemin uygulamalarıdır. Bunu çok iyi ayırt etmek gerekir
Anadolu sermayesini itelemek cumhuriyetin politikası değildir. Cumhuriyet sadece seçkinlerin cumhuriyeti değilse, zenginin de fakirin de cumhuriyettir
Sermayeyi renklerine ayırmak kesinlikle cumhuriyet anlayışı değildir. Cumhuriyet seçkin sermaye gruplarının değil 81 vilayetteki tüm çevrelerindir. Cumhuriyetimizi inşallah çok daha yüksek seviyeye çıkaracağız. İşle, emekle, birlikle be kardeşlikle büyüyeceğiz 90 yıl gösterdi ki Türk ekonomisi kardeşliğe paralel olarak yol kat etmiştir.
"Ekonomi yüzde 5.1 büyüme oranını yakalamıştır. Hızla artan nüfusa rağmen iş sağlamada da başarılı yol katetti Cumhuriyet tarihimizin büyük kısmı maalesef IMF gölgesinde geçmiştir.
"Borcumuz 23.5 milyar dolardı. Böyle devraldık. 14 Mayıs'ta bu borcu tamamen ödedik kapadık. MB rezervlerimiz 27,5 milyar dolardı. Bugün 132 milyar dolardır.
"Sadece son 11 yılda 4 milyon 700 bin kişye istihdam sağlandı. O güne kadar yapılanların üzerine kat katları inşa edildi. Ekonomik krizlered yatırımlarımızı durdurmadık, aynen devam ettik. Dışarıya yaptığımız yardımlarda da çok yol katettik. Resmi yardımlarımız 2012 itibariyle 2,5 milyar doları aştı. Cumhuriyetimizin demokrasinin güç kazandığı dönemde güçlenmiştir. 11 yıldır ekonomik büyümemizi bu anlayışın üzerine inşa ettik Güçlü bir ekonomi için 76 milyonun bir ve beraber olmasını şart olarak görüyoruz.
"Cumhuriyetimize yapılmış her eser belirli bir zümrenin değil, hepimizin gurur duyacağı gelişmelerdir, başarılardır. Cumhuriyet 76 milyonunda cumhuriyetin kazanımları da 76 milyonundur Belli bir zümrenin değildir. 79 senelik cumhuriyet döneminde 6100 km yol yapıldığı dönemden 17 bin km yol yapılan bir dönemdeyiz. Hızlı trene girdik. Bizim raylı sistemlerimiz adeta tarihten kalma kağnı sistemi gibiydi. İşte Ankara-Eskişehir etabını bitirdik. İstanbul yılbaşına kadar bitecek inşallah. Artık modern dünyanın yakaladığı huzur ortamını Türkiye yakaladı yakalıyor.
İnsanın sağlığını öne çıkaran bir anlayışı önemseyen bir anlayışla Türkiye ilerliyor.
"Bütün yatırım ve hizmetler hepimizin gururudur. Biz kaynak çeşitlendirmesinde başarıl olmuş bir ülkeyiz."
AB’YE GÖNDERME
Başbakan Erdoğan konuşmasında AB'ye de gönderme yaptı. Erdoğan "Her ne kadar AB bizim ağır hareket ettiğimizi de söylese de ben AB’ye gönderme yapmak istiyorum. AB önce kendi ülkelerine bir bakması lazım. Kendi ülkelerini incelemiyor. Özelleştirmeleri en başarılı yürüten biziz Bütün engellemelere rağmen ilerliyoruz. 76 milyonla birlikte 2023 hedeflerine ulaşacağız. Buradan halkımıza ve dünyaya sesleniyorum: Bizim ilk meclisimiz çok anlamlı bir meclistir.
Tablo görmek isteyenler ilk meclise bakmalıdırlar. Gazi Mustafa Kemal’in yanındaki, arkasındakilere bakmalılar. Bir şey öğrenmek isteyenler bu tabloya bakmalı İlk meclisteki birliği yeniden inşa etmek istiyoruz." dedi.
"REFORMLARIN BÜYÜK PAYI VAR"
Gül, Swissotel Grand Efes'te düzenlenen 5. İzmir İktisat Kongresi'nin açılışında yaptığı konuşmada, yüzyıllardır ülkenin dışa açılan kapısı dış ticaretin, sanayileşmenin öncüsü olan İzmir'de düzenlenen 5. İktisat Kongresi'nde bir araya gelmekten büyük mutluluk duyduğunu belirtti.
İlk İktisat Kongresi'nin 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında daha Lozan Antlaşması yapılmadan ve cumhuriyet kurulmadan toplam 1135 kişinin katılımıyla düzenlendiğini, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün riyasetinde düzenlenen 1. kongrenin tarihi özelliğiyle milletin hürriyet ve bağımsızlığının ekonomik bekadan geçtiğini bir kez daha hatırlattığını anlattı.
Milletin ve ülkenin o günkü şartları dikkate alındığında böylesine geniş katılımlı kongrenin düzenlenmesinin büyük bir vizyon içeren muazzam bir hadise olduğunu, esasen milletlerin tarihinin bir anlamda iktisadi vaziyetlerinin tarihi olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, ekonomik açıdan bekasını güvence altına alan milletlerin tarih sahnesinde varlıklarını ve medeniyetlerini sürdürebildiğini, ekonomik hayatiyetini yitirmiş veya bu bakımdan zayıflamış medeniyetlerin ise zamanla güçsüzleşip tarih sahnesinden silinip gittiğini ifade etti.
"Kurtuluş Savaşını yeni kazanmış bir milletin daha barış antlaşması imzalanmadan iktisadi mücadelesinin yol haritasını 1. İzmir İktisat Kongresi'nde çizmesi, bu ülkenin temellerinin ne kadar sağlam atıldığını göstergesidir" diyen Cumhurbaşkanı Gül, pekçok ülkenin milli birliğinin ekonomik kader birliği üzerine inşa edildiğini, ABD'nin oluşumunun, İtalya, Alman birliği gibi tarihi entegrasyonların bunun en çarpıcı örneklerini oluşturduğunu dile getirdi.
1923 yılında 12 milyon nüfusu olan Türkiye'nin ekonomik geleceğini planlamak için 1. kongrede büyük bir adım atıldığını vurgulayan Gül, şöyle konuştu:
"1923'ten beri aradan geçen 90 yıl içinde ülkemiz bu hedeflerine ulaşma noktasında elbette büyük başarılar elde etti. Bugün Türk ekonomisi 1 trilyon dolara yaklaşan Gayri Safi Yurt İçi hasılasıyla dünyanın 16, Avrupa'nın ise 6. büyük ekonomisi haline gelmiştir. Küresel ekonomiyle entegre olmuş bir ülkeyiz. Dolayısıyla bugün 5'incisini düzenlediğimiz İzmir İktisat Kongresi'nin serüveninin milliden küresele 90 yıllık seyahat olarak adlandırılması ve bu kongrenin temasının küresel yeniden yapılanma sürecinde Türkiye ekonomisi olarak belirlenmesini son derece isabetli buluyorum.
Yaşanan küreselleşme sürecinin tarihin akışını hızlandırdığını, toplumların kimyasını değiştirdiğini, ülkelerin de kıtaların da kaderini derin şekilde etkilediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, bu süreçte geride kalmanın ve tarihin akışının aksi istikametinde yer almanın sadece bugünkü nesiller açısından değil gelecek nesiller bakımından da telafiisi güç sonuçları olacağını kaydetti.
Bütün bu risklere rağmen küreselleşmenin büyük fırsatları da beraberinde getirdiğini, enformasyon çağında bilgiye erişimin son derece kolaylaştığını, bu fırsatlardan yararlanan pekçok ülkenini ekonomik gelişme ve beşeri kalkınma alanında önemli sıçramkalar gerçekleştirdiğini bildirdi.
Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu:
"Küreselleşmenin hızlandığı son 20-30 yıllık süreçte dünyanın ekonomik ağırlık merkezi 200 yıllık aradan sonra yeniden Asya'ya kaymıştır. Bilgi ve iletişim teknolojileriyle sosyal medya alanında yaşanan devrim demokrasinin yakın coğrafyamıza doğru genişlemesinde de önemli bir rol oynamaya başlamıştır.
Türkiye gerek dünyanın ekonomik ağırlık merkezinin Asya'ya doğru kayması gerek demokratik değerlerin Ortadoğu ve Kuzey Afrika'ya doğru yayılması bakımından kritik bir coğrafyada bulunmaktadır. İçinde bulunduğumuz yüzyılın bu iki temel dinamiğinin de kesişme noktasında bulunan ülkemiz eşsiz bir tarihi fırsatla da karşı karşıyadır. İktisat Kongresi sırasında yapılacak bütün değerlendirmelerde, ileriye yönelik projeksiyonlarda bu temel dinamiklerin gözönüne alınacağı da muhakkaktır."
Dün Cumhuriyetin 90. yıl dönümünü büyük bir heyecanla kutladıklarını, bu anlamlı günü taçlandıran asrın projesi Marmaray'ı hizmete açtıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam etti:
"Çok şükür bugün Türkiye, kendisine iddialı hedefler koyan ve bu hedeflere bir bir ulaşan ülke haline gelmiştir. Bu neticelerin alınmasında ülkemizdeki siyasi istikrarın ve son 11 yılda hayata geçirilen hukuki, demokratik ve ekonomik reformların çok büyük bir payı vardır. Tüm dünyanın takdir ettiği bu başarılı neticelerin alınmasında özveriyle çalışan hükümetimizi ve ekonomi yönetiminde yer alan kurumları bu vesileyle bir kez daha tebrik ediyorum. Ancak tarihin hızla aktığı ve milletler arasındaki yarışın küresel düzeyde devam ettiği bir ortada millet olarak alacak daha çok mesafemiz vardır. Gerçekçi bir vizyon etrafında geleceğimizin yol haritasını bugünden çizmemiz muhakkakki zarurettir ve bu toplantılarla bunlar yapılmaktadır. Bu bağlamda 2014-2018 arasını kapsayan onuncu 5 yıllık kalkınma planının ışığında düzenlenen bu kongrenin ülkemizin 2023 yılı hedeflerine ulaşması bakımından son derece yararlı bir zamanlama ve platform olduğuna inanıyorum. Son 5 yıldan beri devam eden küresel ekenomik kriz birçok kabullerin sorgulanmasını da beraberinde getirmiştir. Üretimden tüketime, dış ticaretten kur rejimi ve uluslararası finans piyasaları uygulamalarına, uluslarararısı rekabetten milli ve milletler arası otoritelerin gözetim, denetim ve düzenlemelerine kadar pekçok husus yeniden şekillenmektedir."
BABACAN’DAN KÜRESEL KRİZİN ETKİLERİ UYARISI
Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 2023 hedeflerinin ulaşılmasında küresel ekonominin değerlendirme açısından İktisat Kongresi’nin çok önemli olduğunu belirtti. 2008 Yılında başlayan küresel ekonomik krizin 5 yıl geçmesine rağmen etkilerinin devam ettiğini söyleyen Babacan, “Gelişmiş ülkelerde finans sektöründe belirsizlik biraz azaldı ama zayıf yapı hala devam ediyor. Gelişmiş ülkelerde toparlanma hala söz konusu değil. OECD’nin yaptığı açıklamada halkın devlete güveni düşük seviyededir. Ancak buna rağmen gelişmekte olan ülkelerde ise ciddi bir gelişim söz konusudur. Bu yüzden dünyadaki ekonomik güç dengeleri değişiyor. Bu durum ileriki dönemde siyasi güç dengesinin de değişeceğini işaret ediyor. Biz reformlarımızı güven üzerine oluşturduk. Tabi bu güven kendiliğinden oluşmadı. Asla tutamayacağız sözler vermedik. Programlar açıkladık ve samimi bir şekilde o hedeflere doğru ilerledik. Ülkeler arasında ürünlerin, insanların ve sermayenin serbestçe dolaşabildiği bir sistem için çalıştık. Dışa açık bir ekonomik yapının halkın refahını artıracağını söyledik. Son 10 yılda milli gelirimiz 3 kattan daha fazla arttı. Bu çizgimiz tutarlı vizyonumuz sebebiyle arttı. Ekonomik reformların kararlılık ile devam etmesi bizi daha iyi başarılara taşıyacakö dedi.
KATMA DEĞER KATARAK GELİŞEBİLİRİZ
2023 hedeflerine ulaşmak için eğitim alanında reformlar önem kazanacağını belirten Babacan, “Gelişimimiz genç nüfusumuzu daha iyi eğiterek olacaktır. Önemli olan katma değerlerin toplamıdır. Daha fazla katma değer üreterek gelişmiş bir ülke olabiliriz. Tabii yargı reformları sağlanamazsa gelişmiş bir ülke olamayız. Büyümenin sürdürülebilir olması çok önemlidir. Gelecek yıla değil orta ve uzun vadeli büyümeye odaklanılmış programlar gerekiyor. Ekonomimiz büyürken kamu gelir dengesinin bozulmaması ve finans sektörünün sağlam kalması önemlidir. Eğitim sağlık adalet ve güvenlik gibi alt yapılarının düzelmesi gerekiyor. Bütün bunlar Türkiye için önemli olduğu gibi gelişmekte olan ülkeler için önemlidir. Enerjide dış bağımlılığın azaltılması gibi konular önümüzdeki reformların önemli konuları arasındadır. Bu kongrede, tartışmalar da ekonomik reformlarımızı Etkileyecektirö diye konuştu.
YILMAZ: HEDEF 1 TRİLYON DOLARLIK EKONOMİ
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, bugüne kadar dört kez yapılan İktisat Kongresi’nin hep dönüm noktalarında gerçekleştirildiğini, 5. İktisat Kongresi’nin de dünyayı kapsayın kırılma noktasında düzenlediklerini söyledi. Yılmaz, Mustafa Kemal Atatürk ve Kazım Karabekir Paşa’nın askeri ve siyasi başarıların ekonomik başarılar olmadan bir anlam ifade etmeyeceğini 1923 yılında yapılan ilk İktisat Kongresi’ne net şekilde ortaya koyduklarını söyledi. İktisat Kongresi için İzmir’in tercih edilmesinin tesadüf olmadığın belirten Yılmaz “Doğunun batısı, batının doğusu bir ilimiz. Tarihe baktığımızda dünya ekonomisi ile Türkiye ekonomisinin kesişim noktasındaki en önemli illerden biridir. O tarihlerde dünya ekonomisi ile ilişki olmadan kalkınma olmayacağı kongrede ortaya konmuş. Daha liberal bir yapı tercih edilmiş. O dönemde sosyalist düzen de söz konusu olduğu halde tercih etmediler. Günün koşullarında daha piyasa düzenine yakın politikayı belirlediler. Dünyadan sermaye gelmesi için çağrıda bulunmuşlar" dedi.
İktisat Kongreleri’nin hep dönem noktalarında gerçekleştirildiğine dikkat çeken Yılmaz, “1923’teki ilk kongrenin ardından 1981 yılında Türkiye’nin dışı açılma politikalarının başladığı yılda ikinci kongre gerçekleşti. Kapalı ekonomiden açık ekonomiye geçişte yapıldı. Üçüncü kongre soğuk savaşın bittiği 1992 yılında yapıldı. Dördüncü kongre ise Türkiye’nin AB sürecinde önemli aşamaya geldiği 2004 yılına denk geldi. Beşinci Kongre’yi ise dünyanın önemli kırılma noktasında yapıyoruz . Küresel kriz bir süredir tüm dünyayı etkiliyor. Önemli bir dönüşüm sürecinden geçiyoruz. Üretim eksenin ağırlık merkezi Asya’ya kaydığı dönemdeyiz. Gelişmekte olan ülkelerin söz sahibi olduğu evredeyiz. Biz de ‘Yeniden yapılanma sürecinde Türkiye ekonomisi’ başlığı ile 5. İktisat Kongresini yapıyoruzö dedi.
Cumhuriyet kurulduğunda 579 bin dolarlık ekonomiye sahip olunduğunu tarımın ekonomideki payının yüzde 40 olduğunu dile getiren Yılmaz. İthalatın 87 milyon dolar, İhracatın ise 51 milyon dolar olduğunu söyledi. 1930’lu yıllarda okuma yazma oranının yüzde 20 seviyesinde bulunduğunu belirten Yılmaz “90 yılda önemli mesafe alındı. Son 10 yıldaki reformlar büyük ivme katarak ekonomimizi önemli yere getirdi. Geçen yıl 786 milyar dolarlık ekonomimiz vardı. İhracat 152,5 milyar dolar. 500 milyar dolar ihracat hedefledik. 2023’ de 1 trilyon dolarlık ekonomiyi hedefledikö dedi.
DÜNYA BANKASI BAŞKANI KİM TÜRKİYE’Yİ ÖVDÜ
Dünya Bankası Baüşkanı Jim Yong Kim, Türkiye’nin 1 yılda Küresel liderlikte önemli rol oynayacağını ve G-20 Başkanlığı’nı üstleneceğini söyledi. Türkiye’nin pek çok sektörde önemli başarılar elde ettiğini sağlık reformu başta olmak üzere pek çok konuda diğer ülkelerin örnek alması gerektiğini belirtti. Kim, Türkiye’de İzmir İktisat Kongresi’nde konuşma yapmanın kendisi için onur olduğunu söyledi. Kore kökenli olduğunu belirten Kim, “İki ülke yakın bağlar taşımaktıdır. 1950 yılında Türkiye BM’in çağrısına yanıt veren ikinci ülke olarak Kore Savaşı’nda ön saflarda yeraldı. Üç yıl içinde Anadolu’dan dağlardan, küçük kasabalardan Kore’de çarpışmak üzere 15 bin gönüllü Kore savunmasına katkı sağladı. Müthiş kahramanlıklar yaptılar. Koreli bir ABD’li olarak 1959’da doğduğumda Türk askerlerin çok şeyler borçlu olarak doğduğumu biliyordum. Ayrıca 2002 yılında Türkiye-Kore maçında maç bittiğinde 3-2 kazanan Türk futbolcular Koreli arkadaşlarını teselli ettiler. Seyirciler Türk ve Kore bayraklarını beraber salladılar. Ülkeler arasında gerçek dostluğun ne olacağı mesajını verdiö dedi.
Kim, Doğu Akdeniz’in öneli kenti olan İzmir’de Kongre’yi yapmanın önemli olduğunu söyledi. Kim, “Dünya ekonomik sistemi dönüşürken Türkiye’de aynı şekilde değişiyor dönüşüyor. Takdire şayan şekilde. Kurucu Atatürk bunu da vurgulamış ‘Türkiye daha refah içinde bağımsız ve güçlü yapabilmenin önemli noktalarından birisinin ekonomik kalkınmanın belkemiği olarak tesis etmektir’ demiştir. Başbakan Erdoğan’ın 2023 yılı için ortaya koyduğu son derece önemli hedeflerle bu yolda yürüdüğün göstermektedir. Makro ekonomi ve yapılan reformlarda gelişme kaydettiler. Dünya Bankası olarak elimizden gelen katkıyı veriyoruz. 2030 yılı itibariyle dünya üzerinden yoksulluğu ortadan kaldırmak ve refahın en yoksul yüzde 40 tarafından paylaşılması için ilave tedbirler alacağızö dedi.
Dünya Bankası Başkanı Kim, ciddi hamlelerde Türkiye’nin önemli rol oynacağını, Türk Hükümeti’nin kendi başarılarını dünya politiklarıyla paylaşmasının önemli olduğunu belirtti. Malezya, Kosova, Moritanya gibi ülkelerle Türkiye deneyimini paylaşmak için çalıştıkların belirten Kim, “Türkiye özellikle son 10 yıl için sağlık reformunu başardı. Bebek ölümlere üçte iki, anne ölümlere yüzde 80 azaldıö dedi. Türkiye’nin mali olarak enerji verimliliğinin üzerinde ihtiyaç duyulan tüm yatırımları doğru şekilde yönlendirdiğini belirten Kim, ayrıca Türkiye’nin 1999 Marmara depreminde çok şeyler öğrendiğini ve şoklara karşı nasıl direnç göstereceğini, doğal afet riskine yanıt vereceği acil eylem planında başarı kaydettiğini söyledi. Dünya Bankası’nın bu planı örnek gösterdiğini belirten Kim, bankacılık sektöründe de önemli adımlar atıldığını belirtti.
Dünya’da gelişmekte olan piyasaların payını beşte birden üçte bire çıktığına dikkat çeken Kim, Türkiye’ninde bu başarıda payı olduğunu söyledi. Ancak kazanımların hassas ve kırılgan olduğuna dikkat çeken Kim, “Dünyanın 2007 öncesi büyüme oranlarının yakalanması lazım. Türkiye krizden çabuk toparlandı. ABD’deki mali durum ve Avrupa’da kriz sonrası hayalet kriz olarak tabir edilecek etkiler iddialı hedefleri aşağıya çekebiliyor. Suriye gibi çatışma bölgelerinin yaratığı olumsuzluklar var. Türkiye 500 bin mülteciye kucak açtı. Her şey hızlı değişmekte. Yeni bir program işlemesi gerektiğini düşünüyorum Daha iddialı hedefler ortaya koyarak, esnek olunması ve dünya bankası olarak müşterilerin ihtiyaçlarına yanıt verecek yapı için çalışıyoruz. İstanbul’da İslam finans merkezin açacağız. İslam finansmanı 1.5 trilyon dolarlık küresel varlığı temsil ediyor. Dünya üzerinde daha fazla iş yaratılacakö dedi.
Kim, 90. kuruluşunu kutlayan Türkiye Cumhuriyeti’nin 1 yılda küresel liderlikte önemli rol oynayacağını söyledi. Türkiye’nin G 20 Başkanlığı’nı gerçekleştireceğini belirten Kim, İktisat Kongresi’den de önemli sonuçlar çıkacağını söyledi.