Oluşturulma Tarihi: Ocak 21, 2009 10:36
TBB Başkanı Ersin Özince, "İş Bankası’nda ekimde sağladığımız 800 milyon doları hálá elimizde tutuyoruz. Bu durum likit kalma ihtiyacı ve kredide seçici davranmaktan kaynaklanıyor" dedi. TBB Yönetim Kurulu Üyesi Ergun Özen de "Global krizde devlete tek kuruş fatura çıkarmadık, başarılıyız" diye konuştu.
TÜRKİYE Bankalar Birliği (TBB) Başkanı ve İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, sadece kendi bankasında, ekimden bu yana 800 milyon dolarlık bir kaynağı tuttuklarını açıklarken, "Çok saçma gibi gelebilir ama maalesef öylesine belirsizlikler var" dedi. Bankalar Birliği Genel Sekreteri Ekrem Keskin de, tamamı hemen krediye çevrilebilir olmamakla birlikte sektörün elinde 18 milyar dolarlık bir para olduğunu açıkladı. Bunun üzerine gündeme gelen, "bankacı paranın üzerinde oturur mu" sorularına TBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen’den, "ABD’de, Avrupa’da bankalar devletlerine trilyon
dolar fatura çıkardı. Biz devletimize tek kuruş yük olmadık" yanıtı verdi.TBB Yönetim Kurulu üyelerinin katılımıyla Türkiye ekonomisi ve bankacılık sektöründe yaşanan güncel gelişmelerin değerlendirildiği toplantıda gündeme gelen bu durum,karşısında, bankacılar iflas erteleme uygulamalarına ve zimmet maddesine dikkat çekti. "Enseyi karartmadık. Sermayemiz de var, kredibilitemiz de var" diyen Özince, bankaların likidite sorunundan ziyade ellerinde nakdi kaynakları krediye dönüştürememe sorunu yaşadıklarını vurguladı.Faize çok duyarlı blok mevduat hareketlerini hatırlatan Özince, sözlerine şöyle devam etti: "Kısa vadede bankadan bankaya giden bir para var. Bunu da zamamında biz icat ettik ama sadece bu tür mevduatın hareketi dahi başlı başına ciddi bir likidite sunmasını gerektirir oldu."
İtibar için taşıyoruzÖzince, sözlerine şöyle devam etti: "Likiditeyi itibar için taşıyoruz. Likidite ile ilgili endişeler ’likidite yetmiyor’ değil, likidite konusunda endişesi olan her banka ’likiditesinin fazlasıyla ihtiyaçlara cevap vermesi’ endişesi taşıyor. Mesela dış borcunuz varken, eliniz müsait olursa pazarlık gücünüz fazla olur veya müşteriniz mevduata dolara 10 istiyorsa belki 4 ya da 8 teklif etmeye gücünüz olur. Bankacılık sektöründe likiditenin ne tür sorunlar yaratabileceği geçmişte de görülmüştür. Fazla likiditenin Türkiye açısından hiçbir risk olmadığını düşünüyorum."
Pırasa gibi kredi vermişlerGaranti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, kendilerini şu an itibariyle devlete 1 TL dahi yük getirmeyen bir bankacılık sektörü olarak gördüklerini belirterek, sözlerine şöyle devam etti: "ABD’ye baktığınız zaman bankacılık sektörü pırasa gibi kredileri vermiş, ondan sonra ne olduğunu hepimiz gördük. Devlete trilyon dolar yük. Bugün abd, fransa, İngiltere ve italya’da olanlara baktığınız zaman 1 TL devlete yük olmamışız."
Çalışanlarımız 170 binin altına düşmezBANKACILIK sektöründeki istihdam durumuna ilişkin bir soru üzerine TBB Yönetim Kurulu Üyesi ve Denizbank CEO’su Hakan Ateş, şu bilgileri verdi:
2001 krizi öncesinde bankacılık sektöründe çalışanlar 178 bin dolayındaydı.2001 krizinde 55 bin bankacı işsiz kaldı.
Şimdi yeniden 175 bin çalışana ulaşmış durumdayız.Global krize rağmen sektörümüzde şube açılışları sürüyor.
Bu krizde çalışan sayımızı toplam 170 binin altına düşürmeyeceğimizi sanıyorum.Borçlu batmasın diye alacaklının battığı olduİCRA İflas Yasası’nın zamanında Dünya Bankası ile birlikte hazırlanıp, şirketleri korumak amacıyla hazırlandığına, o zaman da bankacıların bu sistemin borçluyu ’aşırı koruyacağı, ihtisas mahkemeleri olmadan bu işin yürümeyeceğini’ anlattıklarına dikkat çeken Özince, sözlerine şöyle devam etti: "İflas ertelemesi, Amerikan modeli olarak bizde de devreye girdi. Bu konu ihtisas sahibi ellerde olmadığı için borçlu batmasın diye alacaklıların battığı durumlar bile söz konusu. İyi niyetli, borcunu ödeme niyetinde, kapasitesinde olan borçlularla ilgili hiçbir tereddütümüz yok. Fakat alacaklıların özellikle mali durumları da borçlular kadar gözetilmeli. O nedenle icra iflasla ilgili hukukun, ticari hayatın gereklerine uygun süreçle desteklenmedikçe fayda değil, zarar getirdiği kanaatindeyim."
Bankacı zimmet maddesi korkusu yaşıyorKRİZ dönemlerinde sorunlu
kredi oranındaki artış ile birlikte bankacıların da riskinin arttığına değinen Ersin Özince, sözlerine şöyle devam etti: "Bankacıların bu konulardaki şikayetleri ’bahane’ olarak algılandı. Bankalar Kanunu’nun 160’ıncı maddesinde banka yönetimlerine kredi hataları hedeniyle kredi kullanan lehine kaynak aktarmış gibi bir değerlendirme var. Tabi biz işimizi ciddi yapmalı, dolandırıcılığa izin vermemeliyiz ama zaten biz hata yaptığımızda değerlendirecek kurullar var. BDDK’nın yanı sıra bankaların yetkili heyetleri, isterlerse ’güveni suistimalden’ mahkemeye verip yargılanmamızı sağlayabilirler. Bu maddenin kalkmasını istedik ama sonuç alamadık. TOBB ile birlikte sunduğumuz pakette iyi niyetli kuruluşların kredilerinin yeniden yapılandırılması önerisi de var. Bunu yapmak için de zimmet maddesinin kalkması gerekiyor."
Ölümlü kazası olan bir şoförü işe alır mısınızERSİN Özince, "Sicil Affı’nın çıkarılmasıyla sicilleri temizlenecek olanlar eskisi gibi kredi müşteriniz haline gelebilecek mi?" sorusunu şöyle yanıtladı: "Biz bugünkü ortamda kredilerimizde çok seçici olma tavrımızı sürdüreceğiz. Sicili yasayla temizlenenen birisinin yeni alacağı kredi borcuna sadık kalacağından nasıl emin olabiliriz. Düşünün, bir şirkete şoför alacaksınız. O şoförün de geçmişte ölümlü bir kazası var. Bu durumda diğer adaylara mı bakarsınız, yoksa ölümlü kaza yapmış şoförü hemen işe alır mısınız?"
Yabancılar sektöre kamyon yüküyle para getirdilerTÜRKİYE Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince, Türkiye’nin her zaman ulusal bir bankacılık politikası olması gerektiğini savunduğunu, ancak son küresel kriz ortamında yabancı ortakların sınavı başarıyla geçtiğini söyledi. Özince, şöyle konuştu: " Mevduat garantisi olmamasına karşın Türkiye’deki iştiraklerine sermaye ya da sermaye benzeri fon sağlayarak likidite desteği verdiler. Türkiye’ye kamyon yüküyle para getirdiler iştiraklerine destek olmak için. Keşke benim de öyle bir tane ortağım olsa da bugün getirip o kadar parayı kafamdan boca etse o zaman 800 milyon dolar likidite tutmama ihtiyaç kalmazdı."
Birçok ülkede bankalar garantiyle ayakta duruyorERSİN Özince, bankaların kredi vermeye niyetli ve kararlı olduğu için reel sektör büyüdüğünü savunurken, şöyle konuştu: "Dünyada bankacılık, devlet desteği ve garantileri ile ayakta dururken, Türkiye’de bankalar garantiye dahi ihtiyaç duymadan, en ufak bir yük getirmeden mali yapılarını güçlü tutmayı başardılar. Ekonominin lokomotif sektörü olan ve bugün yurtdışına en çok borçlu olan inşaat ve gayrimenkul sektörü başta olmak üzere sektörlere kredi vermeye devam ediyoruz. Konutta 4-5 bankanın birden faizi 1.49’a çekti. Daha ne yapsınlar, reel sektörün arkasında olmak için, bilemiyorum. Yani başka ne yapmaları gerekir?"