"Devlet muhatap alsın, bir yılda 50 bin istihdam oluşturalım"

Güler, partilerin yurt dışından kendi belirledikleri ajanslar vasıtasıyla promosyon ürünleri ithal ettiğini, bunun da ülke ekonomisi ve bu işi yapan yerli üretici açısından büyük bir kayıp olduğunu aktardı.

7 Haziran seçimlerinde ithal ürünlerden depolara giren malların neredeyse tamamının eridiğini belirten Güler, yerli üretici açısından da bir hareketlilik olduğunu ancak toplamda 1 milyar dolarlık alımın 200 milyon dolarının yerli üreticiye, 800 milyon dolarının ithalata harcandığını söyledi.

AK Parti'ye 5 bin civarı aday adaylığı başvurusu geldiğini hatırlatan Güler, "Bu kişilerden toplamda 200 milyon TL gelir elde edildiğini varsayalım. Bunları 4 parti için hesapladığımızda bu gelir 350 milyon TL'ye tekabül ediyor. İş adamlarının bağışları hariç toplamda 900 milyon TL'lik bir bütçeyle promosyon ve reklam yatırımlarından bahsediliyor. Bundan insan gücüne dayalı hizmet sektörünü çıkardığınızda, sadece partiler için 400 milyon TL promosyon alımları yapılmıştır" diye konuştu.

Partilerin seçim promosyon stratejilerine de değinen Güler, 20 milyon insanın yaşadığı İstanbul'da sosyal medyanın etkin olarak kullanılmasının yanı sıra bina ve araç giydirmeleri, posterler ve bayrakların öne çıktığını anlattı.

İlçeler bazında ise kalem, saat, çikolata, anahtarlık, bayan önlük ve dikiş setleri ile usb bellek gibi bireysel hediyelerin ön plana çıktığını belirten Güler, Anadolu'da da genelde bireysel hediyelerin tercih edildiğini söyledi.

"Kasım seçimleri yerli üreticinin işine yaradı"
Ercan Güler, kasım seçimleri için de değerlendirmelerde bulunarak, bunun kısa vadede gerçekleşeceğini, dolayısıyla kasım seçimlerinin yerli üreticinin işine yaradığını söyledi.

Uzak doğudan ithal edilen malzemelerin ülkeye gelmesinin 3-5 ayı bulacağını belirten Güler, son yıllarda ilk kez yerli imalatçı firmaların, ithalat karşısında etkin rol oynama fırsatı yakaladığını ifade etti.

Partilere, "promosyon alımlarını yaparken ürünlerin sağlık ve kullanılabilirlik standartlarına uygun olması" çağrısında bulunan Güler, şöyle devam etti:

"Kullanılabilirliğin içinde ürünlerin dayanıklılık açısından kaliteli olmasının yanında, görsellik hususunda logoların çok göze batacak ölçüde olmamasını hatta mümkünse seyyar logo kullanılmasını tavsiye ederiz. Mesela bir polar berenin ön kısmına nakış yapılabilir ama ürünün önü uzun tutunca seçimden sonra insanlar ön tarafını katlayarak o ürünü uzun süre kullanabilir. Bize partilerden, 'çakmak bir kere yansın', 'tişört kullan at olsun' gibi talepler geliyor ama partilerin pazarlık yapması iyi olsa da kaliteden ödün verdirmeye çalışması yanlış.

Bununla beraber siyasi parti yöneticilerimiz ve milletvekili adaylarımızdan sektör olarak istirhamımız, değerinin çok altında ürün satın almamaları. Çünkü sektörümüzde fırsatçı diye tabir edilen unsurların seçime kısa süre içinde ortaya çıktığı, malzemeleri aldıkları fiyatın yarısına satarak piyasadaki üreticileri ciddi zarara uğrattığı geçmişten görülmektedir."

"Herkesin bu sektöre ihtiyacı var"
Ercan Güler, "Promotürk üzerinden kamu kurumlarının promosyon malzemeleri alımı" projelerinin devlet tarafından destek görmesi halinde sektörün kayıt dışılığının yüzde 75-80 azaltılabileceğini ifade etti. Bununla beraber ilk yılda 50 bin sigortalı personel istihdamını da gönül rahatlığıyla sağlayabileceklerini belirten Güler, "Bu büyük bir proje. Devlet bizi muhatap alsın, bir yılda en az 50 bin istihdam oluşturalım" dedi.

KOSGEB'in veri kaynaklarında 3 milyon 500 bin KOBİ'nin göründüğünü vurgulayan Güler, promosyon ve benzeri ürünlerle ilgili imalatçı, satıcı ve ithalatçı firma sayısının 62 bin civarında olduğunu söyledi. Güler, tüm bu firmaların organize olması adına, birlikteliğin bir çatı altında sağlanmasıyla ülke ekonomisine ciddi katkı sağlanacağını belirtti.

Siyasilerden ve ilgili bürokrasiden beklentilerinin, kayıt dışı ekonomiyle ilgili mücadelede sektörel derneklerle ilişiklerini geliştirip güçlendirmeleri olduğunu aktaran Güler, şunları kaydetti: "Bu kopukluk neticesinde ülkemizde promosyon sektörü kayıt dışı kalmakta, kurumsallaşamamakta ve dünyaya açılamamaktadır. Mevcut akaryakıt, ilaç ve plaket sektöründeki yasaklarla halihazırda kurumsallaşmaya ve istihdama gayret eden çoğu firma ya küçülmeye gitti ya da firmayı kapamak zorunda kaldı.

Herkesin bu sektöre ihtiyacı var. Ama sektörler içinde muhatap bulma konusunda en bahtsızı biziz. Devlet tüccar olmamalıdır ama tüccarlık vasfına haiz insanları da hep denetleyerek kontrol altında tutmalıdır. Bu da sektörel dernekler eliyle yapılır. Devlet, kamu ihale kurumuna tabi kamu kuruluşlarının promosyon hediyelik eşya alımının şartnamelerinde Promotürk'ün lisanslı firma olması veya bu derneğe üye olması şartını koymalı. Böylece kayıt dışı ekonomiyle ilgili mücadelede olumlu katkı sağlanacaktır."