Devlet fonları, 2008'de dolardaki düÅŸüÅŸü tersine çevirebilir

Güncelleme Tarihi:

Devlet fonları, 2008de dolardaki düşüşü tersine çevirebilir
Oluşturulma Tarihi: Aralık 28, 2007 09:35

ABD'de ortaya çıkan emlak krizi sonrası ABD Merkez Bankası'nın (FED) seri faiz indirimleri, Arap ülkelerinin dolar çıpasından çıkma tehditleri ve Çin'in 1,43 trilyon dolarlık döviz rezervi yapısında dolar payını azaltma kararı ABD Doları'nın 2007 yılında hiç olmadığı kadar ciddi bir kan kaybı yaşamasına neden oldu.

Haberin Devamı

Bu sene içinde euro karşısında yüzde 10 değer kaybeden doların son 7 yıl içindeki değer kaybı ise yüzde 40'ı buldu. Yüzyıllardır kredibilitesi en yüksek para birimi iken mankenlerin bile sözleşmelerinde tercih etmemeye başladıkları bir para birimi haline gelen dolar, dünya çapında 2 trilyon dolardan büyük bir varlığı yöneten Asya ve Ortadoğulu devlet fonlarının ABD finans sektörüne yaptığı yüklü yatırımlar sayesinde 2008'de rahat bir nefes alabilir.

Referans Gazetesi'nin haberine göre doların düşüşünü çıpadan çıkacakları söylentileri ile körükleyen Arap ülkeleri için ise yüzde 15'lere yaklaşan enflasyon oranları da gözönüne alındığında revalüasyona gitmek ya da dolar çıpasından çıkmaktan başka şans yok gibi görünüyor. Çin ise dolardaki düşüşten etkilenmemek için döviz yapısında doları azaltmak konusunda somut çalışmalar yapıyor.

 Ancak tüm bunlara rağmen kimi uzmanlara göre dolar iki yıldır devam eden kan kaybını, gelişmiş piyasa fonları sayesinde sağlanan likiditenin yardımıyla 2008'de durdurabilecek. Bloomberg'de yer alan bir habere göre 42 kur stratejistinin katıldığı anketin sonuçları, bu fonların yatırımları ile doların 2008 yılında euro karşısında yüzde 3,5 değer kazanarak 1,40 seviyesini görebileceğini ortaya koyuyor. Doların euro karşısında son günlerdeki seviyesi ise 1,45 civarında. Hatta kimi uzmanlara göre dolar euro karşısında 1,23 seviyesine kadar bile çıkabilir. ABD ekonomisinin "ölü dalları temizlemek" konusuna başarılı olduğunu söyleyen araştırma şirketi Aberdeen'in baş stratejisti Gerry Celaya'ya göre devlete ait yatırım fonları mortgage krizi sonrası hisse fiyatlarında yaşana düşüşler sayesinde satın almaları ucuza kapatmaya başladı. Bloomberg'e konuşan Celaya, doların değerlenmeye başlayacağını, euro karşısında 1,23 seviyesini görebileceğini belirtti. Sadece euro değil bir çok para birimi daha 2007 yılında dolar karşısında yükseliş yaşadı. Japon Yeni bu yıl içinde dolar karşısında yüzde 4,23 yükselerek 114,21 seviyesini gördü. 41 ekonomistin tahminine göre ise 2008 yılında yenin dolar karşısında yükselmeye devam edip yüzde 3,7'lik bir artışla 110 seviyesini görebilir.

 Ağustos ayında yaşanan subprime krizinin ardından ABD'li yatırım bankaları Merrill Lynch, Morgan Stanley, Citigroup ve Bear Stearns bu ay içinde kredi piyasalarında yaşadıkları kayıpları 20 milyon dolar değerindeki hisse senetlerini gelişmiş piyasalara ait devlet fonlarına satarak telafi etmeye ve nakit sağlamaya çalıştı. ABD Hazine Bakanlığı'nın verilerine göre sadece ekim ayında bile ABD finans sektöründe uluslararası fonlar tarafından yapılan satın almaların boyutu 114 milyar doları buldu. Bu 5 ay içindeki en hızlı satış olarak gösteriliyor. 10 milyar dolar zararı olan İsviçreli UBS, Singapur ve Ortadoğulu yatırım fonlarına 11,5 milyar dolarlık hissesini sattı. ABD'li Citigroup'un Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) devlete ait yatırım fonuna 7,5 milyar dolarlık hisse satışı ise oldukça tartışma yarattı. Hollanda-Belçika ortaklıklı bankacılık devi Fortis de yüzde 4,18'lik hissesini Çin'in en büyük ikinci sigorta şirketi olan Ping An Insurance'a 2,7 milyar dolara sattı.Barclays ise temmuzda Singapur'un devlete ait yatırım fonu Temasek'e 2 milyar dolarlık bir hisse satışı yapmıştı. Asya ve Ortadoğu ülkelerinden sermaye yatırımı alan diğer finans devleri arasında ABD'li yatırım bankası Bear Stearns ile İngiliz bankası HSBC de var.
     
FED'in hamleleri belirleyecek

ABD'nin 1991 yılından bu yanaki en kötü emlak krizinin yaşandığı 2007 yılında, şu ana kadar dev finans şirketleri subprime kredilerine dayalı SIV ve CDO gibi yatırım araçlarına yaptıkları yatırımlar yüzünden 80 milyar doların üzerinde zarar yazdı. Bu zararlar hem ABD hem de Avrupa'da bankalar arası kredi verme becerisini kısıtlamaya başlayınca ise devreye merkez bankaları girdi. Piyasaya sürülen trilyonlarca dolar ve faiz indirmlerine rağmen ise piyasalar halen rahatlamış değil. Üstelik FED'in gösterge faizini yüzde 4,25'e çekmesinin ardından doların değerindeki düşüş de keskinleşmeye başlamış durumda. Dolar son bir kaç gündür diğer para birimleri karşısında ABD'de beklentilerin altında geleceği tahmin edilen tüketici güveni, düşen ev satışları ve FED'in faiz indirimlerinin hızlanacağı beklentileri ile düşüşünü sürdüyor. Son olarak dolar dün euro karşısında 1,4568 seviyesini gördü. Ekonomistlerin beklentisi ise bu ay tüketici güveninin son 2 yılın en düşük seviyesini göreceği yönünde.
     
IMF: İhracatçı sevinemeyecek
Dolardaki düşüş sayesinde son yıllarda değeri düşük para birimi sayesinde uluslararası ihracatın efendisi haline gelen Çin karşısında ABD biraz olsun avantaj sağlamayı başarabildi. Dolardaki düşüşle birlikte ABD'nin 3'üncü çeyrekteki dış ticaret açığı 178,5 milyar dolara gerileyek son 2 yılın en düşük seviyesini görebilmişti. Ancak ABD'li ihracatçılar dolardaki düşüşten memnun olsa da, kurun değer kaybı ABD'li şirketleri daha fazla av haline getirmeye de başlıyor. Bu da elinde nakiti olan gelişen piyasa yatırımcılarının ülkenin finans ve bankacılık gibi kritik köşelerinde güç kazanmaya başlamalarını sağlıyor. Dolayısıyla bir dönem Arap sermayesine verdikleri liman ihalesini iptal eden ABD, bu alımlardan ileriki zamanlarda yeniden rahatsızlık duymaya başlayabilir. Üstelik kimi uzmanlara göre dolardaki değer kaybı ile sağlanan ihracat artışı resesyona sürüklenip sürüklenmeyeceği tartışılan ABD ekonomisinin 2008 yılında yüzde 1,9'lük büyüme oranına düşmesini engelleyemeyecek. IMF'nin tahminlerine göre ABD ekonomisi yüzde 2 bile büyüyemeyecek, Avrupa yüzde 2,1, dünya ekonomisi ise yüzde 4,8 büyüyecek.
     
Açık pozisyon taşıyan şirketler zorlanacak
   Â
    2002 yılı sonrasında uluslararası piyasalarda yaşanan risk alma iştahındaki artış ve global likidite bolluğu, Türk şirketlerinin önemli ölçüde borçlanmasına neden oldu. Özel sektörün 2002 sonunda 43.2 milyar dolar olan dış borçu, şu an itibari ile 140 milyar dolara ulaştı. Likidite fazlalılığının etkisiyle, Türkiye'ye giren yabancı sermayenin hızla artması içerde YTL'nin değer kazanmasına neden oldu. Bu durum, dövizle borçlanan ve açık pozisyon şirketlerin önemli ölçüde kur farkı geliri elde etmesine neden oldu. Öyleki; Türkiye'nin dev şirketlerinden oluşan İMKB-30 Endeksi'nde yer alan şirketlerin dokuz aylık karları, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 88,1 artarak 16.3 milyar YTL'ye ulaştı.

    Eylül sonu itibariyle doların 1 yıllık dönemde yüzde 20 civarında gerilemesinin etkisiyle şirketlerin kârı, dolar bazında ise yüzde 133 oranında artarak 13 milyar 466 milyon dolara çıktı. Türk şirketlerinin ulaştığı yüksek kârlılıkta, dolarda yaşanan düşüşün etkisiyle, açık pozisyondan kaynaklanan kur farkı gelirleri de etkili oldu. Fakat, son dönemde piyasalarda yaşanan dalgalanma ve önümüzdeki dönemde dolardaki değer kaybının duracağı öngörüleri 2008'in açık pozisyon taşıyan şirketler için zor geçeceğini gösteriyor. Öte yandan, satışlarını euro cinsinden yapan ihracatçıların da dolardaki değer kaybının durması nedeniyle kâr marjlarında daralma bekleniyor.

Döviz açık pozisyonları

Haberin Devamı

Åžirket
Bin dolar
Koç Holding
6.696.237
Tüpraş
1.801.822
Petrol Ofisi
1.553.323
Vestel
1.057.435
Erdemir
962.857
THY
943.427
ÅžiÅŸecam
562.236
Hürriyet
523.975
Anadol Efes
295.335
Aygaz
288.735

Haberin Devamı

* Kaynak Tacirler Menkul DeÄŸerler

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!