Güncelleme Tarihi:
Rusya-Ukrayna krizinde yaşanan gerilim sıcak çatışmaya döndü. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna'nın doğusundaki Donbas'a özel askeri operasyon başlattıklarını duyurdu. Putin’in daha önce açıkladığı kararlar sonrası arka arkaya yatırım kararları alan dev ülkeler savaş ilanından sonra yeni yaptırımlar için hazırlık yapıyor. Almanya Ekonomi Bakanı, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırmasının Rusya için ağır siyasi ve ekonomik sonuçları olacağını ifade ederken, AB'den yapılan açıklamada ise Avrupa Birliği üyesi ülkelerin liderlerinin Rusya'ya eylemleri nedeniyle ağır yaptırımlar uygulanmasını görüşeceğini ifade etti.
ÇİN-ABD ARASINDAN DA GERİLİM VAR
Avrupa’da bunlar yaşanırken Uzak Doğu’da da gerilim yükseliyor. Pekin, ABD'nin Tayvan'ı kullanarak Çin'i kontrol altına alma girişimlerinin bir hata olduğu konusunda uyardı ve Washington tarafından zorlanan mevcut rekabetin bir çatışmaya dönüşebileceğini kaydetti. Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'e telefon görüşmeleri sırasında Tayvan'ı Hint-Pasifik planına dahil etme girişimlerinin tüm 'yanlış sinyaller' gönderdiğini söyledi.
Peki dünya devlerinin karşı karşıya gelmesi ve artan ekonomik yaptırımlar dünya ekonomilerini nasıl etkileyecek? Uzman isimler Hurriyet.com.tr’ye değerlendirdi.
EK YAPTIRIMLAR GÜNDEME GELEBİLİR
Serkan Gönençler – Gedik Yatırım Başekonomisti
Rusya’ya karşı açıklanan ekonomik yaptırımlar her ne kadar piyasalar tarafından hafif ölçekli olarak değerlendirildiyse de, Rusya’nın müdahale alanını genişletmesi halinde, özellikle ticareti sınırlandıracak ek yaptırımlar gündeme gelebilir. Bu yaptırımlar, Rusya’nın küresel ticaretteki önemli rolü nedeniyle, küresel tedarik zincirlerinde yeni sıkıntılar yaratarak küresel enflasyon problemine katkı yapabilir.
Bilindiği gibi, Rusya önemli bir doğal gaz ve petrol üreticisi ve Avrupa Birliği doğal gaz ithalatının yarıya yakınını, petrol ithalatının da yaklaşık dörtte birini Rusya’dan sağlıyor. Rusya bakır, nikel, alüminyum ve paladyum gibi metallerin de önemli bir üreticisi; örneğin dünya paladyum üretiminin yüzde 30’a yakınını Rusya karşılıyor ve burada ticarette potansiyel kesintiler, özellikle otomotiv endüstrisinde çip probleminin daha da sıkıntılı bir hale gelmesine yol açabilir. Bunlar dışında, dünyada tahıl ticaretinin üçte biri Rusya ve Ukrayna üzerinden gerçekleşiyor, ki buradaki kesintiler nedeniyle tahıl fiyatları, oradan da gıda fiyatlarının kayda değer oranlarda yükselişler yaşanabilir.
YAPTIRIMLAR ENFLASYONA EK YÜKSELİŞLER GETİREBİLİR
Özetle, yaptırımlar nedeniyle, enerji, metal ve gıda emtia fiyatlarında görülebilecek yükselişler, küresel enflasyonun zaten zirve yaptığı bir dönemde, enflasyonda ek yükselişlere neden olabilir. Genel olarak emtia fiyatlarındaki yükselişlerin sadece enflasyonu yükseltmekle kalmayıp, Global büyümede de yüzde 1’e varan bir yavaşlamaya yol açabileceği belirtiliyor, ki bu etki AB Bölgesi için yüzde 2 puana, hatta üzerine, çıkabilir. Buna göre, karşılıklı yaptırımların fiyatlarda yukarı yönlü baskı yapması halinde, stagflasyon ihtimali giderek daha ciddi bir risk haline gelebilir. Bu da, ABD Merkez Bankası (Fed) başta olmak üzere tüm merkez bankalarının para politikalarını şekillendirmelerini daha da zorlayıcı bir hale getirecektir.
SAĞDUYU HÂKİM OLABİLİR
Rusya ve Batı arasındaki iplerin gerilmesi, Rusya ve Çin’in daha fazla yakınlaşmasını ve mevcut ittifakların perçinlenmesini beraberinde getirebilir ki bu durumda ‘Soğuk Savaş 2’ ifadesi daha ciddi bir hal alacaktır. Bu durum, Çin’in de Tayvan konusunda benzer adımlar atmasına ve kamplaşma alanının genişlemesine yol açabilir. Ek olarak, ABD ve Çin arasındaki hegemonya mücadelesi, ticarette korumacılık eğilimlerini güçlendirerek, küreselleşmeye de darbe vurabilir.
Saydığımız bu potansiyel risklere karşın, ülkelerin birbirine ekonomik olarak aslında bağımlı olmaları ve tüm ülkelerin böyle bir süreçten olumsuz etkilenecek olmaları nedeniyle, bir noktada sağduyunun hâkim olacağı ve belli ölçülerde karşılıklı uzlaşmaya gidileceği de düşünülebilir.
YAPTIRIMLAR RUSYA’NIN ALIŞIK OLDUĞU TİPTE
Enver Erkan – Tera Yatırım Başekonomisti
Aslında teoride daha ağır yaptırımlar olabileceği düşünülüyordu, ancak bunlar genel olarak Rusya’nın alışık olduğu tipte yaptırımlar gibi gözüküyor.
Rusya ve Ukrayna arasındaki kriz, stratejik anlamda derin anlamlar kazanarak risk oluştururken; genel belirsizlik ve endişelerin ekonomi ve piyasa yaklaşımında da bazı sorunlar oluşturduğu görülüyor. Ekonomi perspektifi açısından oluşacak dizginlenemeyen enflasyon etkisi konusu izlenme radarında. Ve bu aşamada da göstergemiz, krizin hali hazırda zirve noktasını görmüş olup olmaması algısı.
MOSKOVA, AVRUPA'YA VERDİĞİ DOĞAL GAZIN FİYATINI ARTIRABİLİR
Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi durumunda, Avrupa'nın petrol ve gaz tedarikinde önemli kesintiler yaşanması bir risktir. Rusya'nın siyasi kazanç için petrol ve gaz akışlarını kesme stratejisi, Avrupa'yı alternatif enerji tedarikçileri bulmaya teşvik edecektir. Nord Stream 2 henüz piyasaya sürülmediği için, Almanya'da sertifikasyonun askıya alınması ve Biden'in açıklamaları normalde yeni bir arz sıkıntısı yaratmaz.
Ancak Moskova, mevcut boru hatlarıyla Avrupa'ya verdiği doğal gazın fiyatını artıracak gibi görünüyor. Bu da yaptırım veya çatışma gibi enerji akışını ve sözleşme fiyatlarını artıracak gelişmeler olması durumunda petrol ve doğalgaz fiyatlarının yükselmesi anlamına gelecektir.
Bu yakıt kaynaklarının fiyatlarının artırılması elbette birçok ülkede yönetilmesi daha zor olan enflasyon sorunlarını da beraberinde getirecektir. Özellikle yüksek derecede dışsal enerji kaynaklarına ihtiyaç duyan ve yerel kaynaklarla ikamesi olmayan Avrupa’nın faydasına olmayacak bir gelişme. ABD ise bu etkiyi kısmen yerel petrol kuyuları ve üreticilerle yönetebilir.
KONJONKTÜREL YAVAŞLAMA RİSKİ VAR
Arz darboğazlarının enflasyon baskısını sürdürdüğü bir noktada, jeopolitik kriz kaynaklı yeni boyutlu enerji fiyatlamalarının etkisi olayı katmanlandırabilecek bir potansiyele sahip. Sert iniş riskini dengeleyecek yavaş politika geçişlerine veya mali desteklere ihtiyaç duyulabilir. Kriz olgusunu tetikleyecek gelişmelerin canlı kalması, senaryo analizlerinde yeni vaka çalışmaları yapılması gerekliliğini ortaya koymakta.
Yani eğer siyasi dinamikler düzelmezse, bunun küresel yavaşlama etkisi üzerinden oluşturabileceği bir kötü senaryo stres testi, eğer faizler bu ortamda artırılırsa ne olacağı ekseninde denenmeli. Üretim ağındaki zayıflama endüstriyel aktiviteyi aşağı çekeceği ve azalan üretim talebi bir süre sonra aşağı çekeceği için konjonktürel yavaşlama riski var.
BU VİDEO İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR