Güncelleme Tarihi:
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi ile Mercator Vakfı arasındaki stratejik ortaklık alanlarını tanımlayan anlaşmanın imzalanması vesilesi ile Almanya'nın Essen kentinde dün Mercator Vakfı tarafından düzenlenen yıllık konferansa katılan Sabancı, "Die Zeit" adlı haftalık gazetesinin Ortadoğu Temsilcisi Michael Thumann'ın sorularını yanıtladı.
Türkiye'nin makro ekonomik anlamda çok iyi bir pozisyonda olduğunu, ancak mikro ekonomik alanda yeni reformlara ihtiyaç duyduğunu belirten Sabancı, "Türkiye'deki son 10 yıldaki başarıya baktığımızda, bu başarı ve büyümenin temelini, 2001 yılında yaşanan ekonomik krizden sonra Kemal Derviş'in hazırladığı ekonomik tedbir paketi oluşturdu. Kemal Derviş'in getirdiği reformlar Türkiye'deki ekonomik gelişimin temelini oluşturdu. Onun getirdiği bankacılık sistemi krizi çabuk yenmemize neden oldu. Onun getirdiği reformlara daha sonra gelen hükümetler de sadık kalınca Türkiye'deki gelişme kesintisiz olarak bugüne kadar devam etti" şeklinde konuştu.
"ATOM ENERJİSİNDEN VAZGEÇME SEÇENEĞİ YOK"
Thumann'ın, "Türkiye'de atom enerjisi olmalı mı, yoksa yenilenebilir enerjiye mi geçilmeli?" şeklindeki sorusuna karşılık da Sabancı, “Keşke Türkiye'nin atom enerjisinden vazgeçme şansı olsaydı. Ancak öyle bir seçeneği yok. Atom enerjisinden Türkiye'nin vazgeçip vazgeçmeyeceğini değil, atom enerjisinin verimliliğini nasıl artırabiliriz, en iyi nasıl kullanabiliriz, onu tartışmamız gerekir” şeklinde yanıt verdi.
Türkiye'nin ve Almanya'nın kendi bölgelerinde iki önemli ve istikrarlı ülke olduğuna dikkati çeken Sabancı, iki ülkenin birlikte çalışması halinde yeni bir dinamik doğacağını ve bunun da tüm ülkelerin çıkarına olacağını söyledi.
Ortadoğu'daki son gelişmeleri de değerlendiren Sabancı, Türkiye'nin, Arap ülkelerine demokratikleşme açısından örnek teşkil ettiğini, Arap ülkelerinin Türkiye'yi örnek almasında, bu ülkeler ile Osmanlı İmparatorluğu döneminden beri süregelen tarihi ve kültürel bağlarının büyük etkisinin olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin, AB'yi bir dünya gücü haline getireceğine inandığını kaydeden Sabancı, "AB, bölgesel bir güç mü, yoksa dünya gücü mü olmak istiyor ona karar vermeli. Yunanistan'ın, dünya ekonomisinde sadece yüzde 0,5 oranında yeri olmasına rağmen, Yunanistan'ın ekonomik olarak çöküntüye uğraması halinde, bu durum hem Türkiye'yi hem de Almanya'yı olumsuz etkileyecektir" dedi. Türkiye'nin Avrupa'nın enerji köprüsü olduğuna ve Avrupa'nın da ihtiyaç duyduğu enerjinin belli bir kısmının Türkiye üzerinden Avrupa'ya aktarıldığına işaret eden Sabancı, Türkiye'nin enerji açısından önemli bir transit ülke konumunda olduğunu ifade etti.
Sabancı, "Gerek Türkiye'de gerekse AB'de sürekli bir değişim olmakta. Yapılacak ortaklıkların, birlikte çalışmanın, gelecek kuşaklar açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinde bu denli çıkmaza girmiş olmasının nedeni 2008 yılında yaşanan ekonomik krizdir. Bu krize bir an önce çözüm bulunmalı" diye konuştu.
Türkiye ile Avrupa arasında birlikte çalışmanın, Türkiye'de yeni dinamiklerin oluşmasına ve toplumun modernize olmasına katkıda bulunduğunu kaydeden Sabancı, "Türkiye'nin Rusya ve Ortadoğu ülkeleri ile ilişkilerini geliştirmesinin, AB ile olan ilişkilerine hiçbir şekilde olumsuz etkisi olmaz. Aksine Türkiye'nin köprü fonksiyonu, Avrupa'ya yeni şanslar ve imkanlar sunmaktadır" dedi.