Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in 19 Şubat'ta Milli Güvenlik Kurulu'nda Başbakan Bülent Ecevit'e Anayasa fırlatması Türkiye'yi tarihinin en ağır ekonomik krizine sürükledi. 14 ay uygulanan ekonomik programın iyileştirmeye başladığı göstergeler bir günde tersine döndü ve Türkiye, ekonomisinin dümenine Kemal Derviş'i geçirdi. Derviş'in 10'uncu ayını dolduran Devlet Bakanlığı, Türkiye'de sosyal, ekonomik ve siyasal dönüşümün ne kadar sancılı olabileceğini de gösterdi.
Kabinenin partisiz tek üyesi olan Derviş, inandığı ekonomik programı uygulayabilmek için bir taraftan hükümet üyeleri ile savaşmak zorunda kalırken, dalgalı kur ve uygulanan acı reçete yıl ortasından itibaren Derviş'in kamuoyu desteğini de azaltmaya başladı. Sonbahara doğru beklenen iyileşme bir türlü sağlanamadı. Piyasaların ve halkın tedirginliği yükselirken, 11 Eylül'de ABD'de yaşanan terör sonrasında değişen atmosfer, Türkiye ile birlikte Derviş için de yeni bir şans yarattı. Arjantin'de halk ayaklanmasına dönüşen kriz de, Türkiye'de Derviş'in politikalarına karşı direnişi kırdı.
1 Mart'ta Türkiye'ye gelen Derviş, hemen bir gün sonra kabineye ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı olarak girdi. 13 Mart'ta ise Meclis'te yemin etti.
ELELE ÇÖZERİZ
Türkiye'ye geldiğinde, ‘‘Bu sorunu elele çözeriz’’ mesajları veren Derviş, 10 aylık görev süresi boyunca, ekonominin gidişatı konusundaki tahminlerinde pek de başarılı olamadı. Mart ayında, ‘‘Sonbahara doğru büyüme başlar’’ diyen Derviş, yine aynı tarihlerde doların nisan ayı sonuna kadar 1 milyon 100 bin lirayı geçmeyeceği öngörüsünde bulundu. Ancak, ne ekonomi sonbaharda büyümeye başladı, ne de
dolar Derviş'in tahmin ettiği şekilde seyretti. Mayıs başında da ‘‘Bunalımdan zıkıyoruz’’ diyen Derviş, üçüncü kez yanıldı.
Sık sık Türkiye ile ABD arasında mekik dokuyan Derviş, yurtdışında Türk insanının pek de alışık olmadığı bir itibara sahipti. ‘Çat kapı’ ABD Hazine Bakanı ile görüşen Derviş'in Dünya Bankası Başkanı James Wolfenshon ile sarmaş dolaş fotoğrafları gazetelerde yeraldı. Derviş'in bu itibarı, Türkiye'deki kamuoyu desteğini de körükledi. Anketlerde Derviş'e verilen halk desteği yüzde 60'ların üzerinde seyrediyordu.
Göreve geldikten birkaç gün sonra ABD'ye giden Derviş, burada Dünya Bankası ve IMF ile yeni bir ekonomik destek paketi için görüşmelere başladı. Ve, Meclis'e Cumhuriyet tarihinin belki de en hızlı yasa çıkartma ünvanını kazandıracak mesajı ABD'den gönderdi. Destek için Türkiye'nin 15 günde 15 yasa çıkartması gerekiyordu. 15 günde olmasa da yasalar biraz da sancılı bir dönemin sonunda çıkarıldı.
Nisan ortasında Türkiye, Kemal Derviş'in ‘Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı’’ ile tanıştı. Programa piyasalardan destek geldi, borsa yükselirken 1 milyon 200 bin lirayı aşan dolar 1 milyon 170 bin liraya geriledi.
TÜRK TELEKOM
Derviş döneminde Türk Telekom IMF ile Türkiye arasındaki ilişkilerde bir simge haline geldi. IMF Türkiye için ne zaman bir adım atacak olsa, Türk Telekom hep ön koşul oldu.
Göreve geldiği günden beri Türk Telekom'un özelleştirilmesine direnen dönemin Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz ile Derviş'in ilk buluşması 2 Nisan'da bir sabah kahvaltısında oldu. Kahvaltı çıkışında her iki taraf da uzlaştıkları mesajını verdi. Ancak, bunun doğru olmadığı birkaç gün içinde ortaya çıktı. Öksüz, Telekom'da yabancı
hisse payının yüzde 51'in üzerine çıkmasına karşı olduğu söyledi. Bunun üzerine 7 Mayıs'ta Derviş ile Öksüz yine buluştu ve yine uzlaşma mesajları verdi.
Telekom krizi, haziran ayında iyice tırmandı. Bakanlar Kurulu'nda Derviş ile Öksüz arasında yaşanan tartışmaya Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli müdahale etti. Ve Derviş'e, ‘‘Uslubunuza dikkat edin’’ uyarısında bulundu. 22 Haziran'da IMF, 1.5 milyar dolarlık stand-by
kredi dilimini serbest bırakmak için Türk Telekom yönetimine profesyonellerin atanmasını beklediğini açıkladı. Yanıt Öksüz'den geldi; ‘‘Telekom yönetimi zaten profesyonel.’’
27 Haziran'da Derviş ile Öksüz arasındaki krizin ateşi iyice yükseldi. Türk Telekom'un Genel Kurulu 4 kez ertelenmesine rağmen yapılamamıştı. 28 Haziran'da kriz ‘‘4+2+1’’ formülü ile çözüldü. Telekom'a Uluştırma Bakanlığı 4, Hazine 2, Başbakanlık ise 1 üye atadı.
DERVİŞ SORUN OLUYOR
Türk Telekom krizinin çözüldüğü gün, MHP lideri ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'nin, ‘‘Derviş Türkiye'ye sorun olmaya başladı’’ sözleri kamuoyuna yansıdı. Bu, Derviş'in hükümetin MHP kanadı ile olan gerginliğinin iyice artığının göstergesiydi.
Bir gün sonra, IMF Başkanı Horst Köhler Başbakan Bülent Ecevit'i arayarak, Türk Telekom konusundaki rahatsızlığını iletti. Köhler'e göre atanan yönetim yine profesyonel değildi. Bu görüşmeden 2 gün sonra, IMF Türkiye'nin kredi dilimini görüşecveği İcra Direktörleri Kurulu toplantısını ertelediğini duyurdu ve resmen Telekom'a yeniden atama yapılmasını istedi. Bu kez IMF'ye yönelik tepkilerde Başbakan Bülent Ecevit'de MHP'nin yanında yeraldı.
Öksüz, ‘‘IMF beni de mi değiştirecek?’’ derken Bülent Ecevit, IMF'nin Türkiye'nin içişlerine karışmaya başladığı mesajı verdi.
KİMİN ADAMISINIZ?
Temmuz ayının ilk haftası liderlerin Türk Telekom için yaptıkları zirvelerle geçti. Sonunda, Telekom konusunda Öksüz ikna edildi ve Telekom yönetimine üç yeni atama yapıldı. 3 gün sonra da IMF 1.5 milyar dolarlık kredi dilimini onayladı.
17 Temmuz akşamı, Devlet Bahçeli'nin Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ü görevden aldığı açıklandı. Ertesi gün gazetelerde Öksüz'ün istifası, ‘‘Nihayet gitti’’ manşetleriyle duyuruldu.
HAVA DÖNÜYOR
Ağustos ayına gelindiğinde, ekonomide hava yeniden olumsuzlaşmaya başladı. Ekonomide beklenen iyişelme bir türlü sağlanamıyordu. Sanayi üretimi hızla düşerken, enflasyondaki tırmanış artıyordu. Birkaç ay öncesine kadar kamuoyundan büyük destek alan Derviş'in bu desteği kaybetmeye başladığı hissediliyordu. Derviş'in, ekonominin ek desteğe ihtiyaç duyduğu açıklamalarından birkaç gün sonra, 11 Eylül'de ABD'ye yönelik terör saldırıları dünya ve Türkiye için yeni bir dönemi başlattı.
VE 11 EYLÜL
Türkiye, ABD'nin terörle mücadele için gösterdiği adres için önemli bir ülkeydi. Bu jeopolitik önem, Türkiye'nin dış firnansal ilişkilerinde de etkisini gösterdi. Uluslararası finans kuruluşlarından Türkiye'nin ek desteğe ihtiyaç duyduğu açıklamaları yapıldı. Türkiye, 2 yıl içinde 3'üncü kez IMF ile stand-by yapmaya hazırlanıyordu.
Kemal Derviş'in, Meclis ve iç kamuoyu desteği konusunda yaşadığı sıkıntılarda imdadına yetişen bir diğer gelişme de Arjantin'de patlayan kriz oldu. IMF'nin 1.3 milyar dolarlık kredi dilimini serbest bırakmaması, Arjantin'de yağmalamaları ve sonunda da hükümetin ve devlet başkanının eistifasına yolaçan gelişmeleri doğurdu. Türkiye, Arjanti ile avunmaya başladı. ‘‘Beterin beteri var’’ diye düşünen Türk halkı, Arjantin'e 1.3 milyar dolar vermeyen IMF'nin Türkiye'ye karşı para musluklarını açmasının memnuniyetini yaşamaya başladı.
‘Kadın görmek istiyorum’ dedi kıyamet koptuDevlet Bakanı Kemal Derviş, ekonomik ve siyasi yaklaşımları dışında da sık sık Türkiye'nin gündemine geldi. Güne tenis oynayarak başlayan Derviş, bir sabah kaldığı otelden çıkarak şort ve atleti ile Ankara sokaklarında yürüyüş yapıp dönüşte de otelinin taksi durağında çayını içince, Türk halkı farklı bir siyasetçi ile tanıştı. Ancak, Meclis'teki arkadaşları, Derviş'in bu farklılığını sık sık siyasi malzeme yapmaya çalıştı. Derviş'in şort ile Ankara'da dolaşması, onlara göre bir siyasetçiye hiç de yakışmıyordu.
Derviş ile hükümetteki kendi arkadaşlarını ve Meclis'teki milletvekillerini sık sık karşı karşıya getiren gelişmelerden biri de, onun Türkiye'de kadın milletvekili sayısının azlığı konusunda yaptığı değerlendirmeler oldu. Derviş'in ‘‘Bakanlar Kurulu'na girdiğim zaman 36 tane erkek görüyorum, kabine toplantılarında 36 erkekle çalışmaktan memnun değilim. Kabinede kadın bakan görmek istiyorum’’ sözleri büyük tepki aldı.
Kimlerle sorun yaşadı? Enis Öksüz (MHP'li eski Ulaştırma Bakanı): Türk Telekom ve THY özelleştirmesi.
Faruk Bal (MHP'li Devlet Bakanı): Emlak Bankası'nın kapatılması.
Hüsnü Yusuf Gökalp (MHP'li Tarım Bakanı): Çiftçi borçlarının ertelenmesi.
Abdülkadir Akcan (Bayındırlık Bakanı): İhale Yasası.
Yüksel Yalova (ANAP'lı eski Devlet Bakanı): Tütün Yasa Tasarısı.