Türkiye'de piyasaların hakça işlemediğini, bir takım insanların bir takım etik olmayan yollardan kazanç elde ettiğini belirten Devlet Bakanı Kemal Derviş, ‘‘Bu yüzden toplumda piyasa ekonomisine karşı bir tepki var’’ dedi. Derviş, piyasa ekonomisinin iyi işlemesi için saydamlığın büyük önem taşıdığını belirterek, halk ile piyasa ekonomisini barıştırmak için şeffaflığın şart olduğunu vurguladı.
Derviş, Hazine Müsteşarlığı'nda Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) üyeleri ile yaptığı sohbet toplantısında şöyle konuştu:
‘‘Hırsızlık yapan, rüşvet alan, siyasi ve ekonomik gücünü yasadışı biçimde kullanan insanlarla bir takım yatırım,
kredi gibi konularda karar verirken hatalı davrananları birbirinden ayırmak gerekir. Bir çete kurmakla, bankayı hortumlamakla, biraz daha açılıp, bir kuruluşa daha fazla kredi verip bunu batıran arasında fark var.’’
Derviş, gelinen aşamada bankacılık sektöründe kimsenin risk almak istemediğini, kredi kullandırmada katı davrandığını, bu yüzden de reel sektörde canlanma sağlanamadığını vurguladı.
Kemal Derviş, kamu bankalarının mali yapısında ciddi bir düzelme olduğunu, bu bankaların reel sektöre bir miktarda olsa kaynak aktaracak düzeye gelme aşamasında bulunduğunu kaydetti.
Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı'nın iki temel boyutu olduğunu anlatan Derviş, bunlardan birinin piyasaların istikrara kavuşturulması olduğunu kaydetti. Derviş, diğer boyutun ise 90'lı yıllarda yüzde 4'ün altına inmiş olan ortalama büyümenin yüzde 7'ler seviyesine çıkarılması olduğunu belirtti.
Yapısal reformların aslında bu sorunları yenmekle ilgili olduğunu, Türkiye'nin yapısının özel sektör deneyiminin, insan gücü ve coğrafyasının yıllık yüzde 7 büyümeyi mümkün kıldığını anlatan Derviş, bunun gerçekleştirilmesi için reformların tutması gerektiğini kaydetti.
Piyasaların işleyişinde de finans kesiminin çok büyük önemi olduğunu anlatan Derviş, ‘‘Finans sektörü düzeltilmeden, reel ekonomiyi düzeltmek mümkün değil’’ dedi.
Uluslararası kuruluşlarla Türkiye'deki ekonomik politika arasındaki ilişkiye de değinen Derviş, programla ilgili tüm yasal düzenlemelerin aslında Türkiye'de yıllardır hazırlanan şeyler olduğunu ve bunların dışarda icat edilmiş reformlar olmadığını kaydetti.
IMF ve Dünya Bankası ile ilişkiler konusunda ekonomi yönetimi içinde zaman zaman görüş ayrılıkları olabileceğine işaret eden Derviş, ‘‘Ancak Türkiye'deki ekonomi yönetiminin doğru bulmadığı hiç bir şeye de imza atmış değiliz’’ dedi. Ancak bazı konularda uzlaşma zorunluluğu bulunduğuna işaret eden Derviş, bazen ikna olduklarını, bazen de kendilerinin karşı tarafı ikna ettiklerini kaydetti.
EMD İLE KAHVALTI
Devlet Bakanı Kemal Derviş, Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) Yönetim Kurulu ile sabah kahvaltısında bir araya geldi. Maruf Buzcugil başkanlığındaki, Çahit Uyanık, Hanife Şenyüz, Ali Doğanoğlu ve Çiğdem Toker’den oluşan EMD heyetinin Derviş'i ziyaretine, Hazine Müsteşarı Faik Öztrak, Müsteşar Yardımcıları Ferhat Emil ile Aydın Karaöz de katıldı. Nezaket ziyareti niteliğindeki yaklaşık birbuçuk saat süren görüşmede, mesleki konular gündeme geldi.
Ekonomi acil servisten normal servise çıkıyorDevlet Bakanı Kemal Derviş, Türkiye ekonomisinde şubat ayında finansal kriz şeklinde başgösteren yangının büyük ölçüde söndürüldüğünü ifade ederek, ‘‘Bunalımı yeneceğiz, aşağı yukarı yendik’’ dedi. Derviş, bir hastaya benzettiği Türkiye onomisinin artık yoğun bakımdan normal iyileşmenin sağlanacağı hastanenin ilgili servisine alınması noktasına geldiğini ifade ederek, temmuz başı gibi geçilmesi öngörülen reel ekonomiye konsantre olma aşamasına biraz gecikmeyle de olsa ulaşıldığını söyledi.
Türkiye ekonomisinde acil durumun büyük ölçüde atlatıldığını vurgulayan Derviş, yıllık ortalama yüzde 7 büyüme olarak tanımladığı asıl iyileşme süreci içinse daha uzun bir zamana gereksinim olduğunu vurguladı. Derviş, gelinen noktada ‘‘bardak yarıya kadar dolu’’ diyebildiklerini, çünkü bunalımdan çıkıldığını söyledi.
Finans çökerse tüm ekonomi çöker Planlı ekonominin kaynak dağıtma konusunda günümüzde çözüm olmaktan büyük ölçüde uzaklaştığını belirten Kemal Derviş, ‘‘Çağdaş piyasa ekonomilerinde kaynak işini artık piyasalar yapıyor. Finans sektöre o nedenle önemli. Finans sektörü iyi işlemezse, tasarruflar yatırıma dönüşemezse o ekonomi yavaş yürür. Finans sektörü çökerse, bütün ekonomi çöker’’ diye konuştu. Şu sıra reel sektörden vergi oranlarının düşürülmesi konusunda yoğun talepler aldıklarını da kaydeden Derviş, bu konuyu kendi aralarında tartışmaya başladıklarını, ancak şu aşamada Türkiye'nin vergi gelirini azaltacak lüksünün olmadığını söyledi.
Hazine'ye IMF modeli basın sözcüsü geliyorHazine Müsteşarı Faiz Öztrak, mayıs ayında uygulamaya başlanılan programla şubat krizinin yarattığı etkileri kaldırmayı hedeflediklerini ve iç piyasada güven ortamının sağlamaya çalıştıklarını kaydetti. Öztrak, Hazine Müsteşarlığı'na IMF'de olduğu gibi bir basın sözcülüğü birimi oluşturulması yönünde düşünceleri olduğunu kaydetti.
Öztrak, programa bakıldığında belirli bir gelişme görüldüğünü belirtirken, faiz dışı fazlanın bu sene gayri saf milli hasılanın yüzde 5.5 oranında bir seviyeyi rahatlıkla yakalayabileceğine işaret etti. Programın sonuna kadar uygulanacağını belirten Öztrak, yapılanlara bakıldığında kısa sürede sıkı işler yapıldığını belirtti. Öztrak, şirketleşme, özelleştirme gibi konularda ciddi adımlar atıldığını belirtirken, diğer doğal tekel olan sektörlerde de önemli adımlar atmak için çalıştıklarını vurguladı.
Bu parçalı yapıyla siyası istikrar zorDevlet Bakanı Kemal Derviş, Türkiye'de parlamenter sistemdeki mevcut parçalı yapının devamı durumunda siyasi istikrarı sağlamanın güç olduğunu, bürokrasinin buna rağmen belli bir istikrara kavuşması ve iyi işlemesi gerektiğini anlattı. Ekonomiyle ilgili alanlarda oluşturulan özerk kurullara ve
Merkez Bankası bağımsızlığı açısından kaydedilen gelişmelere işaret eden Derviş, ‘‘Bu yapı içinde ekonomi yönetimi kendini bağımsız hale getirirse, devlet iyi işlerse belki içinde bulunduğumuz durum önümüzü çok fazla kapatmayacak’’ diye konuştu.