Güncelleme Tarihi:
Derviş, düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorusu üzerine, gelecek kaynağın miktarının oldukça ciddi bir boyutta olduğunu ve Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) sınırlarını zorladığını ve olağanüstü bir kaynak seferberliği olduğunu belirtti.
Gelecek kaynağın iyi kullanılması gerektiğinin altını çizen Derviş, „Türkiye olarak bu kaynağı iyi kullanamazsak o zaman bir daha böyle bir kaynağı bulmamız güç olur, hatta olanaksız“ diye konuştu.
Bunun Türkiye’nin şansı olduğunu, bunalımı yenmek için bu kaynağın seferber edilebildiğini anlatan Derviş, şöyle devam etti:
„Ama tabii ki 6 ay, 12 ay sonra yeniden darboğaza veya bunalıma girersek, o zaman buna benzer bir kaynağı bulmamız çok çok zor olur. Sanıyorum Amerikan Hazine Bakanı’nın da mesajı bu.“
Bu programın çok önemli parçasının yapısal yenileme, bunun da önemli bir boyutunun yolsuzlukları ortadan kaldırmak, şeffaflık, etkin devlet ve siyasal alanla ekonomik alanın birbirine fazla karışmaması olduğunu ifade eden Derviş, şöyle konuştu:
„Tabii ki siyaset çok önemlidir ve her toplumsal kesim, siyasi ve demokratik mekanizmaları kullanarak isteklerini belirtecek, gerçekleştirmeye çalışacaktır. Bu doğaldır. Dolayısıyla hiçbir şekilde siyaset düşmanlığı olarak algılamamız lazım.“
"EK KREDİ DESTEĞİ ÇOK GÜÇLÜ VE SAMİMİ"
Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, Türkiye’ye sağlanacak yeni 10 milyar dolarlık ek kredinin 8 milyar dolarının Uluslararası Para Fonu IMF’den, 2 milyar dolarının ise Dünya Bankası’ndan gelmesinin teklif edildiğini bildirdi.
Derviş, IMF ve Dünya Bankası’nın 10 milyar dolarlık ek kredi teklifinin çok güçlü ve samimi destek bulduğunu, böylece İcra Kurulu üyelerinin, Türkiye’nin programına destek vermiş olduklarını söyledi.
Derviş, yeni ek kredi teklifinin henüz karar olarak çıkmadığını, ancak IMF İcra Kurulu’nun Mayıs ortasında bu karara varmasının beklendiğini kaydetti.
TBMM’de çalışmaların Mayıs ortasına kadar devam etmesi gerektiğini belirten Derviş, özellikle bankacılık ve Telekom yasalarının çok büyük önem taşıdığını, bu yasaların, IMF İcra Kurulu kararından önce mutlaka çıkması gerektiğini bildirdi.
Bakan Derviş, Dünya Bankası’ndan gelecek 2 milyar doların, 1.2 milyar dolarını özel yapısal uyum kredisinin oluşturduğunu belirtti.
Washington’daki temaslarda, Türkiye’nin programına ciddi destek olduğunu belirten Derviş, „Türkiye’yi bu yolda destekliyorlar. Türkiye’nin gayretini anlıyorlar. Parasal olarak olağanüstü boyutta destek var. Destek, normal ölçülerin çok üstünde. ABD Hazine Bakanı Paul O’Neill, programı çok kesin şekilde desteklediklerini söyledi. Uzun, samimi bir görüşme yaptık. ABD’den tam destek aldık“ dedi.
Derviş, hızlı, istikrarlı büyüme, gelir dağılımının düzelmesi, dar gelirlilerin de faydalanacağı, bir daha bunalıma meydan vermeyecek şekilde, Türkiye’nin hak ettiği şekilde ekonomik yapının yenilenmesinin, dünya ve Avrupa ekonomisiyle bütünleşmenin esas amaç olduğunu da vurguladı.
"ÖZEL SEKTÖR VE YATIRIMCILARLA DA TEMASLARDA BULUNACAĞIM"
Devlet Bakanı Kemal Derviş, Türkiye’ye dış kaynak sağlama arayışının bir parçası olarak, özel sektör ve yatırımcılarla da temaslarda bulunacağını ve gelecek haftalarda Türkiye’ye yabancı banka ve yatırımcıların çekilmesine çalışılacağını bildirdi.
Özel sektör ve bankaların, ilk önce durumu izlediklerini belirten Derviş, uluslararası finans kuruluşlarından alınan ciddi destek çerçevesinde, yabancı yatırımcı ve bankalara güven vererek Türkiye’ye çekmek istediklerini söyledi.
Derviş, Pazartesi günü New York’ta bu amaçla toplantılar yapacağını ve aynı çabaları Avrupa’da da sürdüreceğini belirtti.
Bir gazetecinin, ABD Hazine Bakanı Paul O’Neill’in, New York Times gazetesine verdiği demeçte, Türkiye’ye verilen kaynak için „son şans“ sözlerini kullanmasını değerlendiren Derviş, bütün dünyanın, Türkiye’nin programını yakından takip ettiğini söyledi ve Türkiye’ye kaynak verme çerçevesinde, IMF’nin sınırlarını zorladığını belirtti. Derviş, „Allah saklasın, iyi kullanamazsak, bir daha böyle kaynak bulmamız zor olur. 6 veya 12 ay sonra yeniden bunalıma girersek, kaynak zor olur. ABD Hazine Bakanlığı’nin mesaji da bu çerçevede“ dedi.
Dünya Bankası Başkanı James Wolfensohn’un, Le Monde gazetesine verdiği demeçte söylediği, „Derviş’i Türkiye’ye biz gönderdik“ sözlerini de bir soru üzerine değerlendiren Derviş, „Biliyorsunuz, Basbakan çağırdı, ben Dünya Bankası’ndaki görevimden istifa edip gittim. Dünya Bankası’ndan bu gelişmeye sevindiler. Bu sözler de bu anlamda söylenmiş“ diye konuştu.
IMF Başkanı Horst Köhler’in, Türkiye’ye destek açıklamasında, yolsuzlukla ilgili önlemlerin önemini vurgulamasına ilişkin bir soruyu yanıtlayan Derviş, şunları söyledi:
„Yolsuzluk, bu programın çok önemli bir parçası. Şeffaflık, etkin devlet önemli. Siyasal alan ile ekonomik alan birbirine saygılı olmalı, karışmamalı. Her toplumsal kesim, siyasi ve demokratik mekanizmalar içinde istediklerini anlatacaktır. Ancak siyaset, piyasada kurallara saygılı davranır. Saygılı olmazsa, toplumdan destek görmez. Ekonomiyi kazaya uğratacak haksız kazanca yol açar. Türk toplumu, siyasi elden ekonomik kar isteyenlere karşı çıkıyor. Siyasi ve ekonomik ayrışma, Türkiye’de kabul gören bir ilkedir. Ekonomik çevreler de siyaseti olağanın üstünde etkilememelidir. Bu programla bunu sağlayacağız.“
"İLK ETAPTA 3,5-4 MİLYAR DOLARLIK BİR KAYNAK BEKLENİYOR"
Derviş, IMF ve Dünya Bankası’ndan Türkiye’ye verilmesi teklif edilen ek kaynak desteği çerçevesinde, ilk etapta Haziran ayı öncesinde 3 buçuk-4 milyar dolarlık bir kaynak beklendiğini bildirdi.
Derviş, bu desteğin piyasaları rahatlatacağını belirterek, gelen kaynağın en iyi şekilde değerlendirilmesinin önemli olduğunu, bunun ardından diğer kaynak dilimlerinin çeşitli miktarlarda geleceğini söyledi.
Bakan Derviş, „Bu kaynak, imzalanmış beyaz çek değildir. Programın uygulanmasına destektir. Bu programın özü, Türkiye’yi güçlü ekonomiye dönüştürmektir“ dedi.
Bir gazetecinin, TÜSİAD’in, Derviş’in siyasi görüş belirtme yönündeki açıklamalarını eleştirmesine ilişkin sorusu üzerine Derviş, “İnsan, Bakanlar Kurulu’nda bakan olunca, siyasi kişiliği de oluyor. Siyasi düşüncem var. Sadece teknokrat bir bakan, zaten çok demokratik olmaz. Ama şu anda bütün gücümüzü ekonomiye harcıyoruz. Siyasal kampanya içinde değilim, ekonomiyle uğraşıyorum. Tabii benim de bir dünya görüşüm var. Sosyal adalet, demokrasi ve toplumsal dayanışmaya önem verdim. Söylemekten de çekinmem. Zamanı gelince, partisiz bir bakanın kabinede kalması doğru olmaz“ diye konuştu.
Siyasi istikrarın önemine ilişkin bir soruya karşılık Derviş, TBMM’nin hızla çalıştığını ve programa destek verdiğini, bu destek çoğunluktan geldiği için de istikrarın olduğunu söyledi.
Devlet Bakanı Derviş, bir başka soru üzerine, 10 milyar dolar ek desteğin dışında, programın kazaya uğraması halinde, 4.3 dolarlık önceki proje ve kredilerden oluşan desteğin de tehlikeye gireceğini kaydetti.
Derviş, Telekom ve bankacılık yasalarının, Türkiye’nin programı için „kesin şart“ olduğunu belirterek, „Onsuz olmaz. Programda yer verdik. Bu kuruluşlar da bizden yerine getirmemizi bekliyorlar. Yapmamak söz konusu değil. Mutlaka yapacağız“ dedi.
Programın gidişatını incelemek üzere, 1 ay ile 3 ay arasında ekiplerin gelip rapor hazırlamasının beklendiğini belirten Derviş, başlangıçta programın denetlenmesinin daha sık olmasının beklendiğini söyledi. Derviş, bir gazetecinin, „ilk dilimin serbest kalması için bankacılık ve Telekom yasası çıkmalı mı?“ sorusunu yanıtlarken, „Bu iki yasa, IMF İcra Kurulu’nda ek destek kararı çıkmadan önce çıkacak“ dedi.
"DEVLETİN HARCAMALARDA SAĞLIK VE EĞİTİME YÖNELMESİ ÖNEMLİ"
Derviş, kaynak akışı için son çalışmaların yapıldığını, daha sonra para politikası hedeflerinin belli olacağını söyledi.
Derviş, kaynağın bütçeye geleceğini ve Türk hükümetinin, bu kaynağı, öncelikleri çerçevesinde kullanacağını kaydetti.
Kaynakların çoğunun borca ve faizlere gittiğini belirten Derviş, „Bunu zaman içinde azaltıp yatırımlara yönelmeliyiz. Sağlık ve eğitimde Türkiye’nin büyük ihtiyaçları var. Devletin harcamalarda sağlık ve eğitime yönelmesi önemli“ dedi.
Derviş’in yanında yer alan Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti de, Bakan’ın kendisine söz vermesi üzerine, „Para politikalarında dış destek zamanlaması önemliydi. Mayıs ayının ilk yarısında para politikalarının açıklanması söz konusu“ dedi.
Devlet Bakanı Derviş, bir soru üzerine, uluslararası finans kuruluşlarıyla borç takası konusunu görüşmediklerini de söyledi. Derviş, “Çeşitli borç yönetimi araçlarımız var. En yararlı şekilde kullanmalıyız“ ifadesini kullandı.
Bir gazetecinin, armatörlere vergi kolaylığı sağlanmasına ilişkin sorusu üzerine Derviş, „Henüz bu imzalanmadı. Ayrıntısına bakmak lazım. Ancak çok olağanüstü bir durum dışında belli kesime borç ertelemesi, vergi kolaylığı olmamalı“ diye konuştu.
Derviş, Türkiye’nin niyet mektubunun ne zaman hazır olacağı sorusunu yanıtlarken, „Biz ayrılmadan bitmesi gerekiyor“ dedi. Bakan Derviş, Washington’dan Pazartesi günü ayrılarak New York’a geçecek.
Programa ilişkin kamuoyundan gizlenen hiçbir şey olmadığını belirten Derviş, „Neyi vaat ediyorsak, kamuoyu bunu bilmeli. Piyasa açısından sakıncalı olmayan bilgileri, Merkez Bankası kur politikası gibi açıklayacağız. Bilmediğiniz taahhütler söz konusu değil“ diye konuştu.
Devlet Bakanı Derviş, şunları söyledi:
„Olumsuzlukları düşünmeyelim. Ciddi bir dış destek sağladık. Hepimiz uygulamaya omuz verelim. Sanırım biz de hata yapacağız. Kamuoyunun eleştirileri ve önerileriyle düzelteceğiz. IMF ile de aynı. Çok ciddi ve olumlu insanlar. Dinamik yapıda götüreceğiz. Türkiye, bundan çok daha iyisine layık. Ben Türkiye’nin ortalama yüzde 7 büyüyeceğine inanıyorum. 5-6 yıl içinde bu hedefe ulaşabiliriz.“
Devlet Bakanı Derviş, bugün ayrıca Japonya Maliye Bakan Yardımcısı Haricho Kurata, İtalya Hazine Bakanı Vincenzo Visco ve Alman Maliye Bakanı Hans Eichel ile ayrı ayrı biraraya geldi.
(aa)