Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE’nin dünya çapında en güçlü olduğu sektörlerden ‘hazır giyim’ de dünya markası olmayı başaran Damat’ın öyküsü, Osmanbey Samanyolu Sokak’ta Zafer Han’daki 16 metrekarelik dükkânda başlıyor. Orka Group’un patronu Süleyman Orakçıoğlu o dükkânda toptan pantolon ticareti yaparak işe başladıklarını anlatıyor ve “İlk inovasyonumuz da kırpıntı derileri pantolonda kullanmaktı. Deri cep fletosu, deri köprü, deri düğmeler yaptık ve öyle bir talep oldu ki, normal pantolonlar 8 ay vadeli zor satılırken biz parayı peşin alıp satmaya başladık. Böylece işletme sermayesi elde ettik” diyor. 2012’yi 240 milyon lira ciroyla kapatmaya hazırlanan Orka Grup’un patronu Orakçıoğlu 2004’te Türkiye’de ‘Yılın Girişimcisi’ seçildikten sonra şirketin daha kurumsal hale geldiğini ve Monte Carlo’daki finalde ilk 10’a girmelerinin de kendilerine yeni vizyon kazandırdığını söylüyor. Orakçıoğlu şöyle anlatıyor öyküsünü:
DÜKKÂNI BULMAK BİLE ZORDU
Bizim başlangıcımızda bir aile şirketi ya da hazır sermaye yoktu. 16 metrekarelik küçük ve yeri çok zor bulunan bir dükkanda başladık. Samanyolu Sokak’ta Zafer Han’da, arayanın belki 20 kişiye sorarak bulabileceği bir dükkândı. Yıl 1986’ydı ve pantolon toptancısı olarak başladık. Üretim yapmıyorduk. Kumaşları seçiyor, malzemeyi alıyor, tasarım bilgimizi aktarıp bir atölyede diktiriyor, sonra da toptan satıyorduk.
KALIP VE İNOVASYON
Baştan itibaren kalıbın çok önemli olduğunu gördüm. Çünkü pantolon almak isteyen giyince, kalıp iyiyse kasaya gidip parayı ödüyordu. Kumaşı işçiliği ne kadar iyi olursa olsun kalıbı uymadıysa bırakıp gidiyordu. Şimdi buna ‘fitting’ deniyor. Biz bunu 26 yıl önce de biliyorduk. Şimdi inovasyon deniyor ki biz o konuda da en baştan çok iyiyiz. Mesela ilk inovasyonumuz deri aksesuarları pantolonda uygulamaktı. O dönemde piyasada normal, klasik, standart pantolonlar 8 ay vadeli satılabilirken biz bu derili ürettiğimiz pantolonları parasını peşin alıp satmaya başladık. Üstelik çok büyük maliyet yükü de yoktu. Kapalıçarşı’dan pastaldan artan kırpıntı derileri kiloyla alıyordum. Pantolonda cep fletosunda, düğmelerde, köprülerde kullanıyordum. İnanılmaz siparişler aldık ve böylece işletme sermayemiz kendiliğinden oluştu.
TASARIM VE KOLEKSİYON
Erkekte tasarım çok eksikti. Renk konusunda ciddi sıkıcılık vardı. 1990’ların başında cekete girdik. Kısa ceketler yaptık çok tuttu. Renkli blazer, metal düğmeli ceketler ürettik. Saks maviler, bordolar, sarılar, turuncular, yeşiller... Önce ‘kim alır’ diyenler, sonra taklit ettiler. Nasıl ceket sattık anlatamam...
MAĞAZA AÇINCA ŞAŞIRDIK
1994’te ilk mağazamızı Akmerkez’de açtık. Galleria’da da bayimiz mağaza açtı. Ama toptancılıkta sattığımız adetlere, kazançlara öyle alışmıştık ki mağaza işi çok küçük geldi. Mağazanın aylık cirosuna, giderlere bakıp ‘bu iş bizim işimiz değilmiş’ diyorduk. Yine de belli bir süre daha direndik ve mağazacılıkta da inavasyonlar uygulamaya başladık. Sonunda bu konu da çözüldü ve mağazalarımızın sayısı artmaya başladı.
Global krizde 2.5 kat büyüdü
ORKA Group, 2008’de başlayan küresel kriz sürecinde de 2.5 kat büyüdü. Erkek hazır giyiminde Damat ve Tween markalarıyla küresel pazarlarda önemli bir oyuncu haline genel firma 2012’yi yurt içinde 160, yurt dışında 45 mağaza ile kapatıyor. Ciro ise 240 milyon TL’olacak. 2013’te mağaza sayısı yurt içinde 180’e yurtdışında 60’a çıkacak. 2013 ciro hedefi de 300 milyon TL. New York merkezli uluslararası yatırım şirketi Investcorp, yıl içinde Orka Group’a ortak oldu. Grubun Damat ve Tween markaları sanat, müzik ve spor camiasının dünyaca ünlü isimleri tarafından tercih ediliyor.
Hiç bir zaman fason üretmedik kendi markamızla yol aldık
SÜLEYMAN Orakçıoğlu, 1994’ten itibaren yurt dışına ürün satmaya başladıklarını söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Fason üretim hiç yapmadık. Kâr da etsek zarar da etsek kendi markamızla devam ettik. İlk yurt dışı mağazamızı da 1994’de Johannesbourg’da açtık. 1998’de de Osmanbey’den çıktık ve şu anda bulunduğumuz binayı aldık. İş modelimize uygun yapılanmayı uyguladık. Bizi piyasa büyük ölçüde 2001 krizinde tanıdı. Birçok firma sorun yaşarken biz yüzde 50 büyüdük. Rakiplerle mesafeyi kapattık. 2002, 2003 artık çok dikkat çekiyorduk. Yurtdışı mağzacılıkta da hızlandık.”
2004’te ‘Yılın Girişimcisi’ oldu şirketi 6 kat büyüdü
ORKA Group Başkanı Süleymen Orakçıoğlu, Ernst&Young tarafından düzenlenen Yılın Girişimcisi Yarışması’nda 2004’te Türkiye’de Yılın Girişimcisi seçildiğini belirtiyor ve ödül sürecinin şirketi nasıl etkilediğini şöyle anlatıyor: “İş hayatında bir yere gelmişsiniz, bir değer ortaya koymuşsunuz ama bunun farkında değilsiniz. Bu yarışma ile bu değerin farkına vardık ve kurumsal yapıda uluslararası standartlar açısından ne durumda olduğumuzu anladık. Kendimize çeki düzen verdik. 2003’te ciromuz 20 milyon dolardı. Bu yıl 240 milyon lira bekliyoruz. 6 kattan fazla büyümüşüz. Yarışmanın prosedürleri bile çok önemli deneyim kazandırdı. Monte Carlo’ya 20 kişi gittik. Mükemmel bir organizasyondu. 32 ülkeden birinciler gelmişti. Malezya birinci oldu. Biz de ilk 10’a girdik. Dünya Girişimcilik Akademisi’ne seçildim. CNBC World’de 30 dakika canlı röportajımız yayınlandı. Biz kurumsal açıdan kendimizi başka bir seviyeye çıkarmış olduk. Yıllar sonra uluslararası bir yatırımcının bize ortak olmasında da bu yarışmanın büyük katkısı olduğunu söyleyebilirim.”
İKİ KONU ÇOK ÖNEMLİ
Süleyman Orakçıoğlu Yılın Girişimcisi yarışmasına katılacak ve belki de Türkiye’yi temsil edecek olan mevkidaşlarına iki konuya dikkat etmelerini öneriyor. Orakçıoğlu, “Jüri için iki konu çok önemli. Jüri öncelikle başarının başlangıcında senin bir başarın var mı ona bakıyor. Aileden kalma işler ya da sermayesi zaten var olanların yaptığı işler o kadar başarı sayılmıyor. İkinci nokta ise sosyal ‘sorumluluk açısından ne yaptığın’ çok önemli. Parayı sadece kendine mi kazanıyorsun? Yoksa topluma da ayrıca katkıların oluyor mu? Ben katılacak arkadaşların bu iki noktaya çok dikkat etmesi gerektiğini söylüyorum” diyor.
Yılın Girişimcisi Yarışması başladı
ERNST&Young’ın düzenlediği ‘Yılın Girişimcisi Yarışması’ ile her alandaki girişimcilik ulusal ve uluslararası düzeyde ödüllendiriliyor. Bu yıl Hürriyet ve CNN TÜRK’ün de katkılarıyla düzenlenen yarışma için başvurular başladı. Yarışmada birinci olan girişimci, Haziran 2013’te Monte Carlo’da yapılacak finallerde Türkiye’yi temsil edecek ve ‘Dünya Yılın Girişimcisi’ olmak için yarışacak. Yılın Girişimcisi Yarışmasının bu yıl 25’inci yıldönümü kutlanıyor. 25 yılda yarışma 50 ülkede, 140’ı aşkın kente yayıldı ve dünya genelinde en başarılı ve en yenilikçi 900’ün üzerinde girişimciye ödül verildi.