OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 14, 2001 00:00
IMF Batı ve Orta Avrupa Sorumlusu Michael Deppler, ekonomik programın iyi işlediğini; enflasyon hızının yavaşladığını ve faiz dışı bütçe fazlasında artış yaşandığını belirterek, programa güvenmeyen piyasalara, "Türkiye iyileşiyor" mesajı verdi. Deppler, piyasaların programa güvensizliğini ise "programın siyasilerce isteksiz uyguladığı" düşüncesi ve kamunun borçlarını döndüremeyeceği kaygısına bağladı. Micheal Deppler, Financial Times Gazetesi'nde yayımlanan "Türkiye İyileşiyor" başlıklı yazısında, Türkiye'nin IMF destekli "Güçlü ekonomiye geçiş" programının uygulama sonuçlarını değerlendirdi. Deppler, "Onlarca yıldır sorunlarla mücadele ettikten sonra, Türkiye sonunda yerleşmiş yüksek enflasyon konusunda etkili olmaya başladı. Piyasalar buna inanmayabilir ancak ekonomik reform çalışmaya başladı" dedi. Mayıs ayında yeniden formüle edilen ekonomik programın son derece iddialı olduğunu belirten Deppler, "Şubat ayındaki devalüasyonun ardından gelen sarsıntı ve bankacılık sektöründeki kötüleşmeden sonra iddialı olmak da zorundaydı. Birçokları Türkleri borçlarını yeniden yapılandırmaya çağırdı ancak Türkiye ekonomik istikrar için gerekeni yaparak, piyasa merkezli yaklaşıma devam etti" görüşüne yer verdi. İstikrarın son derece büyük bir güç gerektirdiğine dikkat çeken Deppler, bu yıl faiz dışı bütçe fazlasının milli gelire oranının yüzde 5.5, gelecek yıl ise yüzde 6.5 olmasının beklendiğini söyledi. Türkiye'de birçok güçlü yapısal reformaların da hayata geçirildiğini belirten Deppler, bunların en etkili olanının ise bankacılık reformu olduğunu kaydetti. Bu alanda en büyük değişikliğin ise yönetimde yaşandığını ifade eden Deppler, bankaların artık eskiden olduğu gibi politikacılar tarafından değil, bağımsız ve profesyonel kişilerce yönetildiğine işaret etti. Deppler, yönetimde yapılan değişikliğin üç önemli adımla tamamlandığını belirtirken, bu adımları, mevduat sahiplerini,
kredi veren kuruluşları korumak ve sistemi yeniden uygulamaya sokabilmeyi amaçlayan "sistemin finansal yapılandırılması", bankaları kazançsız görev zararlarından kurtaracak "gerçek bir yeniden yapılanma" ve geçmişte yaşanan sıkıntıların tekrarlanmaması için "sıkı denetimler" olarak sıraladı. Michael Deppler, özelleştirmenin önündeki engellerin kaldırılması için harekete geçildiğini belirterek Türk Telekom Kurulu ile şeker ve tütün yasaların yapılan değişikliklere değindi. Deppler ayrıca, düzenlemelerden kısa dönemde etkilenebilecek yoksulların korunması için Türk yetkililerin Dünya Bankası'nın desteği ile sosyal koruma programını güçlendirdiğini de söyledi. İYİLEŞMEYİ PİYASALAR GÖRMÜYOR Programın son derece güçlü ve yolunda olduğunu savunan ancak bunun piyasalar tarafından görülmediğini belirten Deppler, bunu iki nedene bağladı. İlk nedeni, piyasaların programın siyasiler tarafından isteksizce uygulandığına inanması olduğunu belirten Deppler, "Elbette, siyasi çatışmalar yaşandı. Ancak bunlar programın uygulanmasını önlemedi. Gerçekte siyasi çatışmalar, hükümetin koalisyon anlaşması olarak beyan ettiği temel ekonomik hedeflerin lehine olan konsensüsün gücünü maskeledi" dedi. Deppler, ikinci neden olarak da "Piyasalar, hükümetin borcunu ödeyemeyeceğinden korkuyorlar. Bu önemli konu, kısmen Türkiye'nin gerçekten yüksek oranda borçlu olmasından, büyük çapta ise kendi kendilerini doldurmalarından kaynaklanıyor" dedi. Programın, Türkiye'nin borçlarını ödeyebilmesini garanti etme yaklaşımı ile oluşturulduğunu anlatan Deppler, bunu iki yöntemle gerçekleştirileceğini belirtti. Deppler, bunları; büyüme için orta vadede borç oranını düşürecek "katı finansal düzenlemeler" ve "IMF'den tahsis edilen dövizin,
Merkez Bankası tarafından, faiz ile borçlandırılmasına verilen serbestlik" olarak özetledi. Deppler, Türkiye'nin en büyük ÅŸansızlıklarından birinin de ekonomideki radikal deÄŸiÅŸiklikleri, dünya ekonomisinin destekleyici olmadığı bir zamanda gerçekleÅŸtisi olduÄŸunu öne sürdü. Piyasaların, Türkiye'nin güçlü temellerini deÄŸerlendirmesinin zaman alabileceÄŸini kaydeden Michael Deppler, "Åžimdiden enflasyon yavaÅŸladı, bütçede bir artış var ve ihracat ve turizmin desteÄŸiyle büyüme göze çarpıyor. Disiplinli bir uygulamayla, bu program karşılığını ödeme sınırında olan bir program" dedi. Â
button