Güncelleme Tarihi:
Denizli Ticaret Odası (DTO) Başkanı Necdet Özer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Denizli kebabının tescil ettirilmesi için yönetim kurulu olarak girişim başlattıklarını söyledi.
Denizli'nin sadece tekstil ve mermercilik değil, alternatif sektörlerdeki değerlerine de sahip çıkması gerektiğini belirten Özer, kebabın tekstilden de önce ünlü olduğunu, bu sektörün de ön plana çıkarılması için çalışma başlatıldığını ifade etti.
Denizli kebabını yiyenlerin tadına hayran kaldığını vurgulayan Özer, “İlimize gelen devlet büyüklerimiz, sporcu kafileleri, turistler ve misafirlerimiz tadına hayran kalıyorlar. Sırf Denizli kebabı yemek için ilimize yeniden geliyorlar. Denizli'nin bu özelliğini öne çıkarmak istiyoruz” dedi.
DTO Yönetim Kurulu olarak, Denizli kebabının Türk Patent Enstitüsü tarafından tescil edilmesi için çalışma başlattıklarını dile getiren Özer, şunları kaydetti:
“Şimdiye kadar tescil konusunda bir girişim olmadı. Kebapçılarımız da bu konuda maalesef eksik kaldılar. Denizli ile özdeşleşen kebabımızı kimselere kaptırmak istemiyoruz. Denizli kebabı diye tescilli bir markamız yok. Biz yönetim kurulundaki arkadaşlarımızla birlikte bu konuya el atıyoruz. Denizli kebabının tescili için bugünden itibaren müracaatımızı yapıyoruz. Daha önce Denizli'de çıkan travertenleri Denizli taşı diye tescil ettirmek için müracaatımız oldu. Kebabımız için de girişimde bulunduk. Çalışmalara başladık. En kısa sürede tescil ettirip sadece Türkiye'ye değil, dünyaya açmayı planlıyoruz.”
NESİLDEN NESİLE DEVAM EDEN DENİZLİ KEBABI
Yaklaşık 4 nesildir ustaları tarafından bugüne kadar getirilen Denizli kebabı, tarihi çarşı olarak bilinen Bayramyeri'ndeki 13 kebap lokantasında hizmet veriyor.
Kebap, bu yörede yetişen 1 yaşını geçmemiş erkek kuzulardan yapılıyor ve elle yenmesiyle tanınıyor. Denizli kebabına lezzet veren bir diğer özellik ise, sakız ağacı odunun kullanıldığı kara fırınlarda pişirilmesi.
Denizli Kebabı ustası Mesut Dal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bu kebabın özelliğinin fırın ateşinde pişirilmesi olduğunu, sakız ağacı odunu dışında yakacak kullanılmadığını söyledi.
Her odundan kebap yapılmayacağını belirten Dal, “Bildiğimiz sakız ağacı odununu kullanırız. Bu odun is yapmaz. Kebap, 14-15 kilo ağırlığındaki taze kuzulardan yapılır. Dağda, ovada yetişen kuzu daha lezzetli olur. Besi kuzuları suni yem yedikleri için fazla lezzetli olmuyor. Herkes kebapçı olamaz. En azından bir 20-25 sene bu işin içinde pişmesi lazım” dedi.
Saray Kebap Salonu sahibi Tahir Metinöz de Ege yöresinde artık istedikleri gibi kuzu bulmadıklarına işaret etti.
Metinöz, şöyle dedi: “Eskiden Denizli'deki her köyde 8-10 çoban olurdu. Kuzu bulmakta zorlanmıyorduk. Çobanlık ölünce ovada otlayan kuzu yetişmesi de azaldı.”
4 nesildir kebapçılık yaptıklarını belirten Alibaşoğlu Kebap'ın sahibi Halil Albaş ise son yıllarda kuzu bulmakta zorlandıkları için ihtiyaç duydukları eti Doğu Anadolu'dan getirttiklerini, bunun da kebabın lezzetini azalttığını öne sürdü.
Albaş, şunları kaydetti:
“Özellikle son iki aydır kuzu fiyatları fırladı. Bunda Kurban Bayramının yaklaşmasının da etkisi var. Eskiden 20 kuzu kesiyorduk, şimdi bulabildiğimiz kadarıyla kesiyoruz. Çok büyük mal sıkıntısı var. Bundan 3-5 sene önce 15-16 bin hayvan varken, şimdi 9 bine düştü. Paramız var ama hayvan bulamıyoruz.”
Damızlık Koyun, Keçi Yetiştiricileri Birliği Başkanı Hasan Öner, kebapçıların kuzu bulamadıklarını doğrulayarak, son yıllarda küçükbaş hayvancılığın azalmasının bunun en büyük nedeni olduğunu, hayvan otlatma yerlerine sınırlama getirilmesi nedeniyle eskisi gibi dağlarda ve ovalarda hayvan beslenemediğini söyledi.
DENİZLİ KEBABININ ÖZELLİKLERİ
Denizli kebabı, yaşını doldurmamış erkek kuzulardan yapılıyor.
Sakız ağacının gövdesinden ve kollarından kesilen kütüklerin kullanıldığı kara fırınlarda pişirilir. Bütün kuzu boydan ikiye ayrılır, ikiye ayrılan her boydan ön kol, kürek (kol üstü) kaburga, fileto (Böbrek Yatağı) olmak üzere dört parçaya ayrılır.
Denizli kebabının lezzeti, etin kendi sırtındaki yağ ile pişmesinden gelir. Sekiz parçaya ayrılan kuzu, paslanmaz demir şişler ile iki tarafından karşılamalı olarak şişlenir.
Hiçbir terbiye ya da işleme yapılmaz. Tav olan fırının sağ tarafına 50 santimetre çapında kalaylı ve elde dövme iki bakır tava yerleştirilir. İlk önce kürek (kol üstü) ardından fileto (böbrek yatağı) daha sonra ön kol, en son olarak da kaburga fırının sağ köşesinden başlayarak dizilir. Fırının sol tarafında yanan ateşle sağ tarafındaki parça etler arasındaki boşluğa çeneleri fırının iç duvarlarına değecek şekilde dizilmiş kuzu kelleleri dizilir. Bu şekilde Denizli kebabı kendi kendine pişmeye bırakılır.
Denizli kebabının pişirme süresinin bir zamanı bir saati yoktur. Bütün maharet ustanın deneyimi ve göz kararıdır. Fırına dizilen etler sondan başa doğru kaburga, ön kol, fileto, kürek aktarılarak pişirilir.
Pişen etler kilo ile çift kefeli oturak terazi ile tartılarak servis yapılır. Müşterinin isteğine göre kemikli ya da kemiksiz, yağlı yada yağsız olarak servis edilir. Kesinlikle çatal bıçak verilmez. El ile yenir. Kebabı yapan ilk ustalar bunu ilk olarak elle servis etmişler ve bu bir adet halini almıştır. Denizli kebabının yanında domates ve kuru soğan verilir. Kebapta olduğu gibi domates ve soğan da elle yenir.