Demirel’e karşı ilk raundu TMSF aldı
Güncelleme Tarihi:
Uğur DÜNDAR
Oluşturulma Tarihi: Aralık 07, 2005 12:11
Oğlu Murat Demirel’in Egebank borçlarını ödemediği gerekçesiyle 9 şirketine el konulan Şevket Demirel, TMSF hakkında açtığı davayı kaybetti. Başta Göltaş Çimento olmak üzere şirketlerine haksız yere el konulduğunu savunan Demirel’in başlattığı hukuk savaşında böylece ilk raundu TMSF kazanmış oldu.
TASARRUF Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF), Demirel ailesinin mal varlıklarına el koyma kararına, yargıdan onay çıktı. İstanbul İkinci İdare Mahkemesi, Şevket Demirel’in yürütmeyi durdurma istemini reddetti. Böylece oğlu Murat Demirel’in Egebank borçları nedeniyle şirketlerine el konulan baba Şevket Demirel’in başlattığı hukuk savaşında ilk raundu TMSF aldı.
TMSF, bir süre önce batık Egebank’tan kaynaklanan alacaklarını tahsil edebilmek amacıyla, aralarında Isparta’daki Göltaş Göller Bölgesi Çimento Sanayi’ nin de bulunduğu 9 şirkete el koymuştu. TMSF’nin bu kararına Şevket Demirel ve ailesi, İstanbul İkinci İdare Mahkemesi’nde itiraz etmiş ve yürütmenin durdurulmasını istemişti. Mahkeme, 30.11.2005 günü aldığı kararla, Demirel Ailesi’nin yürütmenin durdurulması talebini reddetti. TMSF yetkililerinin önümüzdeki hafta Isparta’ya giderek, Demireller’e ait tüm mal varlıklarını satışa hazırlayacağı öğrenildi.
DEMİREL ‘İLGİMİZ YOK’ DEMİŞTİ:
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Yahya Murat Demirel’in eski sahibi olduğu batık Egebank’tan kaynaklanan alacaklarını tahsil edebilmek için 23.06.2005 Tarihinde Göltaş Göller Bölgesi Çimento Sanayi ve Tic. A.Ş’nin yanısıra, bazı Demirel Ailesi üyelerinin ortakları arasında yer aldığı 9 şirkete el koymuştu. Büyük yankı yaratan bu kararın ardından, 9 ncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tepki göstermiş ve ‘Şevket Demirel’in herşeyine el konmuştur. Bu bir gasptır’ demişti. Demirel’in bu çıkışının yanısıra, Şevket Demirel’in avukatları, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun el koyma kararının durdurulması için İstanbul İkinci İdare Mahkemesine başvurmuştu. Avukatlar dilekçelerinde batık Egebank ile Şevket Demirel Holding bünyesindeki şirketler arasında hiçbir bağ bulunmadığını iddia etmişlerdi.
TMSF KANITLARINI SUNDU:
Bu iddiaya karşılık TMSF avukatları savunmalarında, Egebank’ın alımı sırasında Şevket Demirel’in bizzat yer aldığını vurgulamış ve bankanın Murat Demirel’den önceki sahibi işadamı Hüseyin Bayraktar ile Murat Demirel’in avukatı Aydoğan Semizer’in 2000 yılında verdikleri ifadeleri kanıt olarak göstermişlerdi. Ayrıca, Egebank’ın alımı sırasında, bankanın eski sahibi Bayraktar Grubu’nun bankaya olan 45 milyon dolar tutarındaki borcunun, Şevket Demirel Holding A.Ş tarafından üstlenildiğine dikkat çekilmişti. TMSF avukatları savunmalarında şu iddiaya yer vermişti: ‘Şevket Demirel Holding’in çok küçük bir şirket olduğu beyan edilmektedir. Oysa bu küçük sermayeli şirketle Egebank satın alınmıştır. Ayrıca, imzalanan borç nakil sözleşmeleri ile 45 milyon dolarlık borç -ödenemeyeceğinin bilinmesine karşın- devralınmıştır. Nihayetinde de bu borç, bankaya ödenmemiştir. Bu da alım operasyonu sırasında banka kaynaklarının kullanıldığını açıkça göstermiştir.’
TMSF, Demirel Ailesi’ni kendi reklam kampanyası ile vurdu
ŞEVKET Demirel ‘Benim el konulan şirketlerimin, batan EGEBANK ile hiçbir ilgisi yok’ derken, TMSF yetkilileri mahkemeye ‘Demirel Grubu Şirketleri’nin tanıtıldığı reklam kitapçıklarını delil olarak sunmuştu. Egebank Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nce hazırlanan kitapçıkta banka, Demirel Grubu Şirketleri’nin içinde gösteriliyordu. TMSF yetkililerinin delilleri arasında ‘Bir türlü yapılamayan Egebank tahsilatı’ da yer aldı. Savunma dilekçesinde ‘Alacağın tahsilatında bütün yolların tükendiği, yine kanunun verdiği yetkiler kullanılarak şirket yönetimlerine el konulduğu’ vurgulandı. Egebank’ta toplam zararın 21.12.1999 tarihinde yaklaşık 1 milyar 220 milyon doları bulmasına karşılık 30.06.2005 tarihi itibarıyle tahsilat tutarının sadece 37 milyon dolar civarında kaldığı, Egebank’a devletçe el konulmasının üzerinden 6 yıl geçtiği halde, kamu alacağı tahsilatının yapılamadığı belirtildi.
Şevket Demirel’in avukatları ise mahkemede, TMSF’nin şirketlerini kötü yönetmesi nedeniyle zarar ettiklerini iddia etti. Buna karşılık TMSF avukatları şirketlere el konulmasından sonra Göltaş A.Ş’nin İMKB’da yüzde 53 değer kazandığını öne sürdü. Taraflar, kararın tebliğ edilmesinden sonra 7 gün içinde Bölge İdare Mahkemesi’nde itirazda bulunabilecekler.
Merrill Lynch davası da TMSF lehine sonuçlandı
TMSF’nin düzenlediği ikinci alacak satış ihalesinin yürürlüğünün durdurulması ve iptali istemiyle, ihalede elenen Merrill Lynch tarafından açılan dava İstanbul 2’inçi İdare Mahkemesince reddedildi. TMSF tarafından 29 Nisan 2005 günü ilan edilerek başlatılan ihale, 9 Eylül’de tarihinde Fon Kurulu tarafından Lehman Brothers-Finansbank, Fiba Holding konsorsiyumunun kazanan yatırımcı olarak onaylanmasıyla sonuçlanmıştı. Konsorsiyum, 1 milyar dolarlık alacak portföyünün satışı için yapılan ihaleyi 161 milyon dolarlık peşin ve yüzde 43 hasılat paylaşımı esasına dayalı revize teklifleriyle kazanmıştı. İhaleye TSKB ile birlikte katılmış ve teklif veren 4 gruptan birisi olan Merrill Lynch ise, sundukları teklifin kazanan tekliften daha iyi olduğunu öne sürerek yürürlüğün durdurulması ve iptali istemiyle mahkemeye başvurmuştu.
TMSF açıklamasında ise şöyle denildi: ‘Yürütmenin durdurulması talebi, İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 30 Kasım’daki kararıyla ‘yasalara ve alacak satış ilkelerine usul ve esas yönünden açık bir aykırılık bulunmadığı’ gerekçesiyle reddedildi.’
TMSF, bir süre önce batık Egebank’tan kaynaklanan alacaklarını tahsil edebilmek amacıyla, aralarında Isparta’daki Göltaş Göller Bölgesi Çimento Sanayi’ nin de bulunduğu 9 şirkete el koymuştu. TMSF’nin bu kararına Şevket Demirel ve ailesi, İstanbul İkinci İdare Mahkemesi’nde itiraz etmiş ve yürütmenin durdurulmasını istemişti. Mahkeme, 30.11.2005 günü aldığı kararla, Demirel Ailesi’nin yürütmenin durdurulması talebini reddetti. TMSF yetkililerinin önümüzdeki hafta Isparta’ya giderek, Demireller’e ait tüm mal varlıklarını satışa hazırlayacağı öğrenildi.
DEMİREL ‘İLGİMİZ YOK’ DEMİŞTİ:
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, Yahya Murat Demirel’in eski sahibi olduğu batık Egebank’tan kaynaklanan alacaklarını tahsil edebilmek için 23.06.2005 Tarihinde Göltaş Göller Bölgesi Çimento Sanayi ve Tic. A.Ş’nin yanısıra, bazı Demirel Ailesi üyelerinin ortakları arasında yer aldığı 9 şirkete el koymuştu. Büyük yankı yaratan bu kararın ardından, 9 ncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tepki göstermiş ve ‘Şevket Demirel’in herşeyine el konmuştur. Bu bir gasptır’ demişti. Demirel’in bu çıkışının yanısıra, Şevket Demirel’in avukatları, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun el koyma kararının durdurulması için İstanbul İkinci İdare Mahkemesine başvurmuştu. Avukatlar dilekçelerinde batık Egebank ile Şevket Demirel Holding bünyesindeki şirketler arasında hiçbir bağ bulunmadığını iddia etmişlerdi.
TMSF KANITLARINI SUNDU:
Bu iddiaya karşılık TMSF avukatları savunmalarında, Egebank’ın alımı sırasında Şevket Demirel’in bizzat yer aldığını vurgulamış ve bankanın Murat Demirel’den önceki sahibi işadamı Hüseyin Bayraktar ile Murat Demirel’in avukatı Aydoğan Semizer’in 2000 yılında verdikleri ifadeleri kanıt olarak göstermişlerdi. Ayrıca, Egebank’ın alımı sırasında, bankanın eski sahibi Bayraktar Grubu’nun bankaya olan 45 milyon dolar tutarındaki borcunun, Şevket Demirel Holding A.Ş tarafından üstlenildiğine dikkat çekilmişti. TMSF avukatları savunmalarında şu iddiaya yer vermişti: ‘Şevket Demirel Holding’in çok küçük bir şirket olduğu beyan edilmektedir. Oysa bu küçük sermayeli şirketle Egebank satın alınmıştır. Ayrıca, imzalanan borç nakil sözleşmeleri ile 45 milyon dolarlık borç -ödenemeyeceğinin bilinmesine karşın- devralınmıştır. Nihayetinde de bu borç, bankaya ödenmemiştir. Bu da alım operasyonu sırasında banka kaynaklarının kullanıldığını açıkça göstermiştir.’
TMSF, Demirel Ailesi’ni kendi reklam kampanyası ile vurdu
ŞEVKET Demirel ‘Benim el konulan şirketlerimin, batan EGEBANK ile hiçbir ilgisi yok’ derken, TMSF yetkilileri mahkemeye ‘Demirel Grubu Şirketleri’nin tanıtıldığı reklam kitapçıklarını delil olarak sunmuştu. Egebank Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nce hazırlanan kitapçıkta banka, Demirel Grubu Şirketleri’nin içinde gösteriliyordu. TMSF yetkililerinin delilleri arasında ‘Bir türlü yapılamayan Egebank tahsilatı’ da yer aldı. Savunma dilekçesinde ‘Alacağın tahsilatında bütün yolların tükendiği, yine kanunun verdiği yetkiler kullanılarak şirket yönetimlerine el konulduğu’ vurgulandı. Egebank’ta toplam zararın 21.12.1999 tarihinde yaklaşık 1 milyar 220 milyon doları bulmasına karşılık 30.06.2005 tarihi itibarıyle tahsilat tutarının sadece 37 milyon dolar civarında kaldığı, Egebank’a devletçe el konulmasının üzerinden 6 yıl geçtiği halde, kamu alacağı tahsilatının yapılamadığı belirtildi.
Şevket Demirel’in avukatları ise mahkemede, TMSF’nin şirketlerini kötü yönetmesi nedeniyle zarar ettiklerini iddia etti. Buna karşılık TMSF avukatları şirketlere el konulmasından sonra Göltaş A.Ş’nin İMKB’da yüzde 53 değer kazandığını öne sürdü. Taraflar, kararın tebliğ edilmesinden sonra 7 gün içinde Bölge İdare Mahkemesi’nde itirazda bulunabilecekler.
Merrill Lynch davası da TMSF lehine sonuçlandı
TMSF’nin düzenlediği ikinci alacak satış ihalesinin yürürlüğünün durdurulması ve iptali istemiyle, ihalede elenen Merrill Lynch tarafından açılan dava İstanbul 2’inçi İdare Mahkemesince reddedildi. TMSF tarafından 29 Nisan 2005 günü ilan edilerek başlatılan ihale, 9 Eylül’de tarihinde Fon Kurulu tarafından Lehman Brothers-Finansbank, Fiba Holding konsorsiyumunun kazanan yatırımcı olarak onaylanmasıyla sonuçlanmıştı. Konsorsiyum, 1 milyar dolarlık alacak portföyünün satışı için yapılan ihaleyi 161 milyon dolarlık peşin ve yüzde 43 hasılat paylaşımı esasına dayalı revize teklifleriyle kazanmıştı. İhaleye TSKB ile birlikte katılmış ve teklif veren 4 gruptan birisi olan Merrill Lynch ise, sundukları teklifin kazanan tekliften daha iyi olduğunu öne sürerek yürürlüğün durdurulması ve iptali istemiyle mahkemeye başvurmuştu.
TMSF açıklamasında ise şöyle denildi: ‘Yürütmenin durdurulması talebi, İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 30 Kasım’daki kararıyla ‘yasalara ve alacak satış ilkelerine usul ve esas yönünden açık bir aykırılık bulunmadığı’ gerekçesiyle reddedildi.’