Güncelleme Tarihi:
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, gelecek dönemde Türkiye'nin dış ticaretteki en önemli konu başlıklarından birinin European Green Deal (Avrupa Yeşil Anlaşması) olacağını belirterek, "'Yeşil yaşam' olarak da değerlendirebileceğimiz bu konu çerçevesinde, üretimin her alanında yeşil standartları yakalamak için çalışmalıyız. AB ülkeleri çok sıkı şekilde bu standartlara hazırlanıyor. Türk iş dünyası olarak biz de en hızlı şekilde bu sürece adapte ve hazırlıklı olmalıyız." dedi.
2020 yılına ilişkin değerlendirmelerini ve 2021'den beklentilerini AA muhabiri ile paylaşan Olpak, Türkiye ekonomisinin 2020'ye iyi bir başlangıç yaptığını ve ilk çeyrekte yüzde 4,5'lik büyüme kaydettiğini hatırlattı.
Bu pozitif görünümün devam etmesi beklenirken, tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye'yi de olumsuz etkilediğini ifade eden Olpak, ekonomik aktivitenin durma noktasına geldiği, insan hayatının küresel ölçekte tehlikeye düştüğü, sınırların kapatıldığı ve tüm günlük yaşam disiplinlerinin bir anda değiştiği sarsıcı bir dönemin ilk şokunun yaşandığını kaydetti.
İş dünyası olarak ilk başlarda endişe, belirsizlik ve ümitsizliğin oluşturduğu bir tablo gördüklerini aktaran Olpak, "Sürece çok hızlı adapte olduk, kötümserlik kısa sürede ortadan kalktı ve yeni şartlarda işimize odaklandık. Devletimizin ve ekonomi yönetimimizin verdiği destekler, süreci en az hasarla atlatmamızda kilit rol oynadı. Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi, işe devam kredisi, düşük faizli konut ve tüketici kredileri, esnaf kredileri, kısa çalışma ödeneği gibi pek çok enstrüman aynı dönemde hayata geçirildi ve 3. çeyrekte kısıtlamaların azalmasıyla ekonomik aktivitede canlılığı yeniden yakalamayı başardık." diye konuştu.
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşların Türkiye'yi en az daralacak ülkeler arasında gösterdiği olumlu bir tablo içinde, Türkiye ekonomisinin yılın 3. çeyreğini yüzde 6,7 büyümeyle kapattığını anımsatan Olpak, şunları kaydetti:
"3. çeyrekte yakaladığımız olumlu havanın ardından yeniden kısıtlamalarla yaşamamızın zorunlu hale geldiği bir sürece girdik. Elbette salgının seyrine göre ekonomi ve ticarette dönemsel gerilemelerin yaşanması çok normal. Yılın son çeyreğini de mümkün olan en iyi seviyede tamamlayarak 2020'yi yaklaşık yüzde 1 pozitif büyümeyle kapatacağımıza inanıyorum.
Gelecek yıl açısından ise ekonomide ertelenen tüketici ve yatırım taleplerinin devreye girmesi ve düşük baz etkisi nedeniyle 2021'de ülkemiz ekonomisinin iyi bir sıçrama yapması beklenmektedir. Bu çerçevede 2021 büyümesinin olağanüstü bir gelişme yaşanmazsa yüzde 5 seviyesinin üstünde olabileceğini öngörüyorum. Ekonomik aktivite üzerindeki en büyük risk, hiç kuşkusuz salgının seyri ve buna ilişkin alınan tedbirler olacak. Bu yılın son ayında aşıyla ilgili umutların artması, 2021'e daha olumlu bakmamızı sağlıyor. Bu kapsamda, ekonomik aktivitenin 2021'in ikinci çeyreğinden itibaren toparlanmasını bekliyoruz."
Olpak, bu yıl dış talebin büyümeye olumsuz katkı yaptığına işaret ederek, 2021'de bu etkinin azalacağı değerlendirmesinde bulundu.
"SALGIN SÜRECİ YENİ FIRSATLAR DA ÇIKARIYOR"
Nail Olpak, iş dünyası açısından en tehlikeli durumun belirsizlik olduğuna vurgu yaparak, "TL'deki değer kaybı ve buna bağlı enflasyonla uyumlu değişkenlik çerçevesinde oluşan yüksek faiz, elbette arzu etmediğimiz konular ancak iş dünyası olarak belirsizlik dışında mücadele edebiliriz. Yeter ki belirsizlikleri minimize edelim." dedi.
Salgın ile sanayide yükselen potansiyel, yerli üretim gücü ve sürece hızla adapte olma kabiliyetinin öneminin bir kez daha anlaşıldığını belirten Olpak, Kovid-19 sonrası günlük hayata yeni kavramlar girdiğine işaret etti.
Olpak, dijital teknolojiler ve yapay zekanın düşünülenden daha fazla ve hızlı şekilde günlük hayatta yer almaya başladığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Globalleşmenin yanında glokalleşmeyi de konuşmaya başladık. Rekabetçilikte, ölçek ekonomisinin tek kaynağa bağlı olma risklerini de getirdiğini ve kaynak çeşitliğinin önemini daha net anladık. Lojistikte ise uzaklık ve yakınlık kavramlarının yanında artık ulaşılabilirlik kavramı ortaya çıktı. Dolayısıyla tedarik zinciri kavramı daha önemli hale geldi. Son kavram da 'güven' kelimesi. Ülke, firma ya da sektör ayırımı yapmadan, tedarik zincirini kopartmadan ayakta kalanlar ve muhataplarına güven duygusunu daha iyi verebilenler bu yeni sürecin kazananları olacak. Özetle, salgın süreci yeni iş alanları ve yeni iş yapış biçimleri oluşturmakla birlikte karşımıza yeni fırsatlar da çıkarıyor."
"GELİŞMELERİ İYİ OKUMALI, ANALİZ ETMELİ VE AKSİYON PLANLARIMIZI OLUŞTURMALIYIZ"
DEİK Başkanı Olpak, 2020'de dünyada salgınla birlikte birçok dengenin değiştiğine dikkati çekerek, Asya-Pasifik'te RCEP ve Afrika olmak üzere iki ticari blokun oluştuğunu hatırlattı.
Bu gelişmelerle doğan fırsatlar ve tehditlerin iyi okunması gerektiğini vurgulayan Olpak, "Önümüzdeki dönemde Türkiye'nin dış ticaretteki en önemli konu başlıklarından biri European Green Deal olacak. 'Yeşil yaşam' olarak da değerlendirebileceğimiz bu konu çerçevesinde, üretimin her alanında yeşil standartları yakalamak için çalışmalıyız. AB ülkeleri çok sıkı şekilde bu standartlara hazırlanıyor. Türk iş dünyası olarak biz de en hızlı şekilde bu sürece adapte ve hazırlıklı olmalıyız." diye konuştu.
Olpak, Doğu Akdeniz, Libya ve Azerbaycan politikaları ile Karadeniz gazının da gelecek yılın önemli gündemlerinden olacağına işaret ederek, ABD ile ilişkilerin da odakta kalacağını, ABD'nin başkanlık değişimini de sadece Türkiye'nin değil, tüm dünyanın takip edeceğini söyledi.
Olpak, "Salgını nasıl sadece biz yaşamadıysak ve tüm dünya etkilendiyse önümüzdeki dönem yaşanacak gelişmeler de tüm dünyayı etkileyecek. Gelişmeleri iyi okumalı, analiz etmeli ve aksiyon planlarımızı oluşturmalıyız." dedi.