Dede Tiflis’ten Doğu’ya geldi torunlar Bakü’de sanayici oldu

Güncelleme Tarihi:

Dede Tiflis’ten Doğu’ya geldi torunlar Bakü’de sanayici oldu
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 10, 2010 00:00

SSCB döneminde yerinden yurdundan olan Kafkasyalı Turanlı ailesinin temsilcileri Kars, Muş ve Erzurum’daki iskândan sonra İstanbul’da halıcılıkla dış ticareti öğrendi. Ailenin iki torunu Dağıstan ve Hakan, babaları Ali Bey’in isteği ile 1991’de Bakü’ye Türk sermayesi olarak girdi. İnşaat, akaryakıt dağıtımı, bankacılık ve tohum üretiminden sonra ülkenin en büyük demir çelik fabrikasını kurdu.

Haberin Devamı

TÜRK dünyasının en renkli simalarından Kafkasyalı Arslan Paşa’nın bu yüzyılın başında başlayıp SSCB döneminde büyük çatışmalarla devam eden sürgün macerasından, müthiş bir girişimcilik öyküsü çıktı. Önce Kars’a iskan edilen ancak SSCB yönetiminin Ankara’ya baskısıyla ikinci iskanla Muş Bulanık’a gönderilen Turanlı ailesinin, Erzurum’da hayvancılık ve mandıra, gaz dolum tesisi, akaryakıt istasyonları ve el halıcılığı şeklinde gelişen girişimciliği İstanbul’da dış ticaretle tanıştı. Arslan Paşa’nın oğlu Ali Bey ve torunları Dağıstan ile Hakan’ın 1980 ve 1990’larda uluslararası yatırım gücüne ulaşan sermayeleri, Azerbaycan’ın bağımsızlığını kazanmasıyla yeni bir vizyona kavuştu. 1991’de Haydar Aliyev’in özel ilgisi ve Ali Bey’in oğullarına nasihatıyla bu ülkeye yatırıma başlayan DHT Holding, Azerbaycan’da inşaat, akaryakıt dağıtımı, bankacılık ve tohum üretiminden sonra ülkenin en büyük demir çelik fabrikasını da kurdu. Yakında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in resmi açılışını yapacakları tesis 940 kişilik istihdam sağlayacak. Dağıstan Turanlı şöyle başlıyor anlatmaya:
Tiflis’ten Kars’a
“Dedem Arslan Paşa ve babam Tiflis’ten Türkiye’ye göç etmişler. İlk geldikleri yer Kars. Ailemiz geniş bir ailedir ve SSCB yönetimi Kars’ta iskana karşı çıkınca dedemi Ankara’ya çağırmışlar ve Diyarbakır’a yerleşmesini istemişler. Ruslar yıllarca bizimle bizzat uğraştılar. Dedem de Diyarbakır’a göçerken, ninemin ısrarı ile Muş Bulanık’a yerleşmiş. Çünkü orada Ahıska göçmenlerine rastlamışlar. Dedem orada uzun yıllar belediye başkanlığı da yaptı. Kendisi birkaç dil bilen, Pera Palas’ta günlerce kalan bir beyefendiydi. 1941’de bir Alman mühendisle Muş’ta ayçiçek yağ fabrikası kurmuş.”
Atayurdu özlemi
11 kardeş olduklarını söyleyen Dağıstan Turanlı, dedesinin de babasının da hep geldikleri toprakları özleyerek yaşadıklarını belirtiyor ve “Babam çocuklarına Azer, Baycan, Turan, Perihan, Türkistan, Dağıstan, Şebnem, Hakan, Yasemin, Çiğdem, Oğuzhan isimlerini kuymuş. Hayali birgün SSCB çökecek ve biz vatanımıza kavuşacağız şeklindeydi” diyor. 1960’ta da Muş’tan Erzurum’a göç ettiklerini anlatan Dağıstan Turanlı şöyle devam ediyor: “Bizimle ABD’liler soğuk savaş döneminde çok ilgilendi. ABD Büyükelçisi Erzurum’a geldi ve aileye ABD vatandaşlığı, maddi destek sözü verdi, gitmedik. İkinci teklifi de 1974’te yaptılar. Yine gitmedik.”
Erzurum’da ticaret büyüdü
Erzurum’da, tarım, besi ve süt hayvancılığı yaptıklarını, mandıra sahibi olduklarını söyleyen Dağıstan Turanlı, “Akaryakıt bayiliklerimiz oldu. Babam 1962’de İstanbul’a yerleşti ama dedemizin isteğiyle 1968’de tekrar Erzurum’a döndü. İşler daha da büyüdü. Doğu Gaz’ı kurdu. 1985’te üçüncü kuşak olarak şirket merkezlerimizi İstanbul’a taşıdık” diyor.

Haberin Devamı

Halı ihracatıyla dünyayı tanıdık Johannesburg’a uzandık

Haberin Devamı

DAĞISTAN Turanlı, şöyle konuşuyor: “1980’lerin başında Erzurum’da el halısı dokuma işine girdik. Bir ABD’liyle birlikte üretip satıyorduk. Eski SSK binasında kurulmuş yüzlerce tezgahta Kazak el halıları üretiyorduk. Yünü Urfa’dan alıyorduk, kök boyalarla boyayıp, elde eğirip dokuyorduk. Doğu Anadolu Halıcılık olarak çok yüklü miktarlarda ihracatar yaptık. Turanlar Hakan Halıcılık olarak da Hereke halıları üretip sattık. O dönemde Güneş Taner bizim dış ticaretimizin gelişmesi için çok destek oldu. Onun sayesinde Afrika’yı çok önceden keşfettik. 1989’a geldiğimizde halı, deri, battaniye ve daha başka 200’e yakın ürünün dış ticaretini yapabilen bir güce ulaşmıştık. Johannesbourg merkezli Afrika’da çok güzel ticaretlere ulaştık. Ben Güney Afrika vatandaşı da oldum. Babam halı işini tezgahları çalışanlara bağışlayarak tasfiye etti. Ama biz de 1990’larda İstanbul’da dış ticarette güçlü bir grup olmuştuk. Çin’den bile ürün alıp üretim yaptırıp ihraç ediyorduk. Halıcılıktan çok para kazandık. Akaryakıt istasyonları çok iyi para kazandırdı.”

Haberin Devamı

Bakü’de demir çelik, tohum ve inşaatla devam ediyoruz

DAĞISTAN Turanlı, Azerbaycan’ın bağımsızlığını kazanmasından sonra Rusya’da ailesiyle ilgili siyasi yasakların kalkmasıyla birlikte Azerbaycan Eski Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in babası Ali Bey’i kabul ettiğini ve çok güzel ağırladığını belirtiyor. Turanlı, şöyle devam ediyor: “Babam bu gelişmeler üzerine bizi topladı ve Azerbaycan’a gidip hizmet etmemizi istedi. Onun bu nasihatı, vefatından sonra vasiyeti oldu. 1991’in sonunda Azerbaycan’a gittik ve önce inşaat işine girdik. Bakü’nün ilk modern cam giydirilmiş binasını, çivisinden tahtasına kadar Türkiye’den götürüp yaptık. Merkez Bankası binasını, kendi şirket binamızı yaptık. Akaryakıt dağıtım şirketi kurduk, işlettik, Lukoil’e devrettik. Yüzde 100 sermayeli ilk özel bankayı da kurduk. Aslında İş Bankası ile yüzde 50’şer ortak oluruz diye kurmuştuk ama İş Bankası gelmedi. 10 yıl yönetim kurulu başkanlığını yaptım ve 2004’te bir yerel bankaya sattım. En son Socar ile ortak şirket kurduk ve Hazar Denizi’ndeki petrol sahası metalleri temizliyoruz. Bunun için iki gemi aldım. Birine annemin (Bedirma) birine babamın (Ali Bey) adını verdim. Buna paralel demirçelik tesisi kurduk. 200 milyon dolarlık bir yatırım oluyor. Hurdayı eritip inşaat çeliği yapacağız. Bir de tohum fabrikası kurduk. 22 milyon dolarlık yatırım oldu. Ayçiçek ve mısır tohumu üretiyoruz. Hedefimiz, bölgeye tohum da satmak.”

Haberin Devamı

Şekerbank’tan turizmciye ‘çevreci’ kredi

ŞEKERBANK, “Ekokredi Turizme Destek Kampanyası” ile turizm işletmelerine kredi imkanı sağladı. Kampanya yıl 30 Eylül’e kadar süreceği belirtildi. Bankadan yapılan açıklamada “Bu kampanya ile 36 ay vade ve 6 ay taksit erteleme imkanı sağlandı. Aylık yüzde 1.25 sabit faiz ve 36 aya kadar vade uygulanacak. Küçük işletmeler, 750 bin liraya kadar Ekokredi kullanabilecek ve isteyen, altı ay taksit erteleme seçeneğinden de yararlanabilecek. Turizm işletmeleri, yalıtım, doğal gaz dönüşümü, A sınıfı enerji, güneş ve rüzgar enerjisi sistemleri yatırımlarını bu kredilerle yapabilecek” denildi. Şekerbank İşletme ve Tarım Bankacılığı Genel Müdür Yardımcısı Halit Haydar Yıldız, “Ekokredi’yi geliştirirken, enerjisinin yüzde 70’ini ithal eden bir ülke olarak Türkiye’nin enerjiyi verimli kullanılmasının hayati önemini dikkate aldık. Ekokredi ile binlerce kişi ve işletmeyi enerji tasarrufuyla tanıştırıyoruz” dedi.

Haberin Devamı

Büyük bedende marka oldu, mağazalaşıp büyüme kararı aldı

İSTANBUL’da Nişantaşı, Profilo Alışveriş Merkezi ve Suadiye’de olmak üzere 3, Balıkesir ve Konya’da da birer mağazası olan büyük beden kadın giyim markası Sumak XL, 15 Eylül’de de Adapazarı’nda mağaza açıyor. Ürünleri 112 satış noktasında tüketiciyle buluşan firmanın önümüzdeki dönemde hızlı mağazalaşmaya gideceği bildirildi. Adapazarı Ada Alışveriş Merkezi’inde açılacak 150 metrekarelik mağazanın ardından Bursa, Ankara, İzmir, Adana, Kocaeli ve Bakırköy’de de yeni mağazar açacaklarını söyleyen firma sahibi Ali Rıza Tatlısumak, ihracatlarının da yükseldiğini söyledi. Halen üretimlerinin yüzde 50’sini Rusya, Ukrayna, Almanya, Avusturya, İspanya, Yunanistan,  Suriye, BAE, Lübnan, İsrail, Mısır ve İran gibi çok sayıda pazara sattıklarını söyleyen Tatlısumak, şöyle konuştu: “1970 yılından beri büyük beden kadın giyim markası olarak yola devam ediyoruz. Sumak XL Fashion markasıyla her sezon 200 parçadan fazla ilkbahar, yaz ve sonbahar ve kış kolleksiyonları hazırlanıyoruz. Türkiye nüfusunun yüzde 28’i büyük beden, büyük beden kadınlar da şık olmak istiyor. 44 bedenden 54 bedene kadar, penyeden kota, bluzdan cekete, abiyeden manto ve kabana bir çok ürünü yapıyoruz. Ayrıca Sumak XL Fashion Abiye grubunda da oldukça iddialıyız. Büyük beden olmak şık olmamak için mazeret değil.”

Girişimcilik bağımlılık yaptı 11 ülkede, 73 şirkete ulaştı

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ana sponsorluğunda, LabX ve Özyeğin Üniversitesi’nin önderliğinde, WMG Universty of Warwick, Genç Yönetici ve İşadamları Derneği (GYİAD), Microsoft, UK Trade and Investment ve Kariyer.net’in desteği ile hayata geçirilen ve bu yıl 3’üncüsü düzenlenen ‘Bir Fikrin mi var?’ Üniversitelerarası Girişimcilik Serüveni yarışmasında Abdullah Erdoğan, ‘Kolay Ulaşılabilir, Yeni Nesil Eğitim Aracı’ projesi ile birinciliği elde ederek 1 milyon TL ödül kazandı.
Bağımlılık yapıyor
İstanbul’daki İngiltere Başkonsolosluğu’nda düzenlenen törende konuşan Fiba Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin, girişimciliğin doğuştan mı yoksa sonradan mı edinildiği konusunda sürekli olarak bir tartışma yapıldığını belirterek, “Girişimciliği madde bağımlılığına benzetiyorum. Bir kere yaptınız mı buna devam etmek istiyorsunuz. Tıpkı bir ressamın sürekli olarak eser yaratması gibi. Ben 23 yılda, 11 ülkede 73 şirket kurdum. Bunların çoğunu para için değil, ben ve ekibimin bunu başarabileceğini göstermek için kurduk” dedi.
Yeni girişimler
Kendisi ile birlikte çalışan bir çok yöneticinin ayrılıp kendi şirketlerini kurduğunu belirten Özyeğin sözlerini şöyle sürdürdü: “Girişimcilik yeni girişimciler de doğuruyor. Rusya’da sıfırdan banka kuran ilk Türk benim.  Benden sonra sıfırdan bir banka kuran Türk benimle birlikte çalışmış bir genel müdürümdü. 13 trilyon dolarlık ABD ekonomisinin yüzde 40’ını 1980 sonrasında kurulan şirketlerden geliyor. Bu girişimciliğin ülke kalkınmasında ve zenginliğin artmasındaki katkısına çok büyük bir örnek. Türkiye’nin işsizlik sorunun en önemli çözüm yollarından biri girişimcilik. Holdinglerin büyük kuruluşların eleman alması ile Türkiye’de işsizlik çözülmez. İşsizlik yeni işlerle çözülür.”
En ulvi meslek
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da, dünyada herkesin zenginleşmek istediğini bunun yolunun da girişimcilikten geçtiğini belirterek şunları söyledi: “Zenginleşme beraberinde işsizlik gibi pek çok soruna da çözüm getirir. Kişilerin zenginleşmesi ülke ekonomisini de büyütür. Bu anlamda en ulvi meslek, kişilere iş imkanı sunan girişimciliktir. Geçtiğimiz günlerde İngiltere Başbakanı David Cameron Türkiye’yi ziyaretinde 10 girişimci ile görüşmek istedi. Bu bize girişimciliğe destek verme konusunun İngiliz devletinde nasıl yerleşik olduğunu gösteriyor. Türkiye’de de girişimciliğe destek verilmeli, devlet politikaları ile teşvik edilmeli.”

Girişimcilik işsizliğin en etkin çözümü

TOBB Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Ali Sabancı da “Türkiye’de müthiş genç ve dinamik bir nüfus var. İyi değerlendirilmezse işsizlik patlamaya hazır bir bombaya dönüşür. İşsizliğin en etkin çaresi girişimcilik” dedi.  TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Aynur Bektaş da, “Türkiye’de 1 milyon 300 bin erkek ama sadece 80 bin kadın girişimci var. Kadınlar üretici konumuna geçtiğinde kalkınmada büyük fark çıkacak” diye konuştu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!