OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 03, 2004 00:00
Merkez Bankası, 2004 yılı Para ve Kur politikası genel çerçevesini açıkladı. Buna göre Dalgalı kur rejimine 2004 yılında da devam edilecek, kurlar piyasa koşullarına göre oluşacak. Parasal büyüklüklere dikkat edilecek.Yapılan açıklamaya göre Merkez Bankası, 2004 yılında da dalgalı kur rejimi altında örtük enflasyon hedeflemesine devam edecek. Bu çerçevede parasal büyüklüklere de dikkat edilecek, ancak öncelik gerçekleşecek olan enflasyonun hedeflenen düzeye yakınsaması olacak. Bir diğer deyişle, ve daha evvel bir çok defa Merkez Bankası rapor ve sunumlarında belirtildiği gibi; para tabanındaki gelişmeler, enflasyondaki düşüş eğilimi sırasında para talebinin tahminindeki güçlükler de dikkate alınarak, kesin bir hedef niteliğinden ziyade, gelecek dönem enflasyonuna dair içerdiği bilgiler açısından değerlendirilecek.    Açıklamada 2004 yılı enflasyon hedefinin yüzde 12 olarak belirlendiği vurgulanırken, 2004 yılına girilirken enflasyon bekleyişleri ile hedef arasındaki farkın 1,9 puana düştüğü hatırlatıldı.    Söz konusu rakam 2002 ve 2003 yıllarına girilirken, sırasıyla 15,1 ve 4,7 düzeyindeydi.   Açıklamaya göre bu veriler, 2004 yılında enflasyondaki düşüş eğiliminin hedeflenen şekilde süreceğine ilişkin inançların giderek güçlendiğine işaret ediyor. Açıklamada, bu bekleyişlerin, önümüzdeki dönemde imzalanacak sözleşmelerde geçerli olacak ücret, fiyat, kira artışı ve faiz oranlarına, şüphesiz son derece olumlu katkıları olacağı vurgulandı.Merkez Bankası'nın açıkladığı 2004 yılı Para ve Kur politikası genel çerçevesine göre, 2004 yılında piyasadaki fazla likidite miktarı; Hazine'nin net döviz cinsi borçlanmasına, ters dolarizasyon, sistem dışı döviz ve efektif girişi ile yabancı yatırımcı girişi sonucu oluşabilecek döviz arz fazlasının Merkez Bankası'nca sterilize edilmesine, İmarbank mudilerine yapılacak ödemeler karşılığında TMSF'nin Merkez Bankası'ndan kullanacağı
kredi miktarına bağlı olarak dönem dönem önemli ölçüde dalgalanabilecek, ancak yılın genelinde 2003 yılı ortalamaları düzeyinde seyredeceği bekleniyor.NELER YAPILABİLECEK?Bu çerçevede, 2004 yılında likidite yönetimi stratejisinde önemli bir değişikliğe gidilmesi öngörülmüyor. Piyasadaki fazla likidite, İMKB Repo-Ters Repo Pazarı'nda gerçekleştirilen ters repo işlemleri ile çekilmeye devam edilecek.2004 yılında likidite sıkışıklığı beklenmemekle birlikte, herhangi bir likidite sıkışıklığı halinde standart ve gün içi repo ihaleleri aktif olarak kullanılacak, kısa vadeli faiz oranlarının Merkez Bankası faiz oranları çerçevesinde oluşması sağlanacak. Bu çerçevede, halen yürürlükte olan ve 2004 yılı boyunca uygulanması öngörülen piyasa düzenlemelerinin tekrar edilmesinde fayda görülüyor. Merkez Bankası, gün içi işlemler ile Geç Likidite Penceresi uygulaması çerçevesindeki işlemler için borçlanma ve borç verme faiz oranlarını enflasyon hedefi ile uyumlu olarak ilan etmeye devam edecek. Böylece, kısa vadeli para piyasası faiz oranlarının belli bir bant içinde oluşması sağlanacak. Merkez Bankası, gün sonunda likidite ihtiyacı olan bankalara, yeterli teminat bulundurulması kaydıyla "Nihai Kredi Mercii" fonksiyonu çerçevesinde, "Geç Likidite Penceresi (LON)" ile BBP'nda 16.00 - 16.30 saatleri arasında gerekli likiditeyi sınırsız olarak sağlayacak. Piyasa yapıcısı bankalara açık piyasa işlemleri çerçevesinde repo işlemleri ile sağlanan likidite imkanı uygulaması devam edecek, söz konusu işlemlerin faiz oranları Merkez Bankası'nın gün içinde borç verme işlemleri için uyguladığı faiz oranından düşük olacak.   Merkez Bankası, piyasadan çekilen likiditenin vadesini uzatmak ve para politikasını etkinleştirmek amacıyla başladığı Türk lirası depo ihalelerine, piyasa koşulları uygun olduğu sürece devam edecek.2004 yılında fazla likiditenin devam etmesi beklenmekle birlikte, piyasa gelişmeleri çerçevesinde Türk lirası likidite ihtiyacının ortaya çıkması halinde normal repo ihaleleri ve gün içi repo ihalelerine başlanacak. Bankalar, Döviz ve Efektif Piyasaları Döviz Depo Piyasası'nda kendilerine tanınan borçlanma limitleri çerçevesinde Merkez Bankası'ndan döviz deposu alabilecekler. Bunun yanında, söz konusu piyasada kamu bankalarının 2001 yılı içinde TMSF bünyesindeki bankalardan devraldıkları depolarla sınırlı olmak üzere aracılık işlemlerine devam edilecek.Açıklanan 2004 yılı Para ve Kur politikası genel çerçevesine göre Merkez Bankası, 2004 yılında da sınırlı kalmak kaydıyla, kurlarda aşırı dalgalanma görüldüğünde alış ya da satış yönünde müdahalede bulunabilecek. Ayrıca ödemeler dengesindeki ve ters dolarizasyon sürecindeki gelişmelerin uygun olması halinde, Merkez Bankası döviz rezervlerini güçlendirmeye devam edecek. Tersi bir durum oluştuğunda, dönem sonunu beklemeden, kısa ya da uzun süreli olarak önceden kamuoyuna duyurmak suretiyle döviz alım ihalelerine ara verilebilecek. Döviz rezervlerinin geldiği düzeyin hiç de azımsanmayacak bir düzeyde olduğu ve Merkez Bankası'nın hiçbir zaman aşırı bir tavır içinde olmayacağının altı çizilirken, güçlü rezerv pozisyonuna sahip olmanın yanı sıra bir ülkenin ulusal varlığı olan bu rezervlerin basiretli bir biçimde yönetilmesine eskiden olduğu gibi 2004 yılında da büyük önem verecek. AÇIK YA DA FAZLA DÖVİZ POZİSYONU TAŞIMA RİSKLERİ Merkez Bankası, dalgalı kur rejiminde açık ya da fazla döviz pozisyonu taşıma risklerine de dikkati çekti. Dalgalı kur rejiminde kurların dışsal şoklar, ekonomik gelişmeler ya da bekleyişlerdeki değişmeler nedeniyle önemli ölçüde aşağı ya da yukarı hareket edebildiğine işaret edilen açıklamada, şöyle denildi: ''Açık ya da fazla döviz pozisyonu tutma eğilimi, bu dalgalanmaların şiddetini daha da artırmaktadır. Bu nedenle, ekonomik birimlerin döviz pozisyon riski almamaları, ve döviz pozisyonlarını vadeli işlemlerle dengelemeleri önem kazanmaktadır.''    Bu noktada vadeli işlemler piyasasının kullanımı ve yaygınlaşmasının büyük önem taşıdığı vurgulanırken, şu görüşlere yer verildi: ''Merkez Bankası, vadeli işlemler piyasasının gelişmesine yönelik vergi ve altyapı düzenlemelerine büyük destek vermiş, vadeli işlemler piyasalarının tanıtımına yönelik çalışmalara aktif olarak katılmıştır. Bu tür tanıtım faaliyetlerinin 2003 yılında vadeli işlemler piyasalarının gelişmesine yaptığı katkı memmuniyetle izlenmektedir. Ancak, mevcut gelişmeler yeterli görülmemektedir. Bu nedenle Merkez Bankası, vadeli işlemler piyasalarının gelişmesine yönelik teknik ve tanıtım desteğini 2004 yılında da devam ettirecektir.''GEÇMİŞ VE ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEME İLİŞKİN DEĞERLENDİRME   Açıklamaya göre, Merkez Bankası para politikasının etkinliğini artırmaya yönelik atılacak her türlü adım, fiyat istikrarına ulaşılabilmesine ve bu istikrarın kalıcı olmasına katkıda bulunacak. Özellikle, kamu sektöründe verimliliğin ve bütçe faiz dışı fazlasının kalitesinin artırılmasına yönelik reformların devamı, borç dinamiklerine ilişkin yaratacağı olumlu etki kanalıyla, risk primindeki dalgalanmaları azaltarak enflasyonla mücadelede Merkez Bankası'nın temel politika aracı olan kısa vadeli faiz oranlarının etkinliğini artıracak bir gelişme olacak. Makroekonomik ve siyasi alanda olumlu gelişmelerin olduğu dönemlerde Merkez Bankası'nın, bekleyişleri ve dolayısıyla daha uzun vadeli faiz oranlarını etkileyebilme gücünün arttığı gözleniyor. Dolayısıyla, ekonomik aktörlerin daha uzak mesafeyi görmesini sağlayacak her türlü çaba ve bu yönde atılacak her adım enflasyonla mücadelenin kalıcılığına katkıda bulunacak.     MALİ SEKTÖR REFORMUYapısal düzenlemelerin para politikası açısından ikinci önemli ayağının, 'mali sektör reformunun derinleştirilmesi' olduğuna dikkat çekilen açıklamada, böylece Merkez Bankası'nın temel politika aracı kanalıyla enflasyon üzerindeki etkinliği ve bu mekanizmanın öngörülebilirliğinin artacağı belirtildi. Sürekli değişen bir dünyada, para politikası aktarım mekanizmasının işleyişi konusundaki belirsizlikleri sıfırlamanın mümkün olmadığına dikkat çekilen açıklamada, ancak kamu borç dinamiğinin sağlamlaştırılması ve finansal sistemin işlevselliğinin artırılmasının söz konusu mekanizmaya katkısının her durumda yüksek olacağı, bunun yolunun da yine yapısal reformlardan geçtiği ifade edildi.     ENFLASYON AÇISINDAN RİSKLER    Açıklamaya göre, 2004 yılında enflasyon hedefine ulaşılabileceği yönündeki bekleyişler güçlenmiş olmakla birlikte, bu yıl için enflasyon açısından altı çizilmesi gerekli bazı riskler de bulunuyor. Kamu borcunun milli gelire olan oranında gerçekleşen çarpıcı azalmaya karşın, borç dinamikleri henüz arzu edilen düzeyde değil. Böyle bir yapı, ekonomide istikrarsızlıkların uzun süreli olması veya ekonomik programdan sapmaya yönelik sinyaller alınması durumunda enflasyon beklentilerini olumsuz yönde etkileyebilecek.     YEREL
SEÇİMLER VE ŞÜPHELERYapılacak yerel seçimler öncesinde, ekonomik aktörlerin geçmiş deneyimlerinden kaynaklanan bazı şüpheleri gündeme getirmeleri riski bulunduğuna dikkat çekilen açıklamada, bu şüpheleri ortadan kaldırmanın tek yolunun, 'ücret ve gelirler politikasını program hedefleriyle uyumlu biçimde devam ettirmek olduğu' kaydedildi. Bu konuda gelebilecek olumsuz bir sinyalin, başta enflasyon ve cari açık olmak üzere genel makroekonomik dengeler konusundaki bekleyişler üzerinde olumsuz etkilerde bulunacağı uyarısında bulunulan açıklamada, ''dahası, makroekonomik hedeflerle uyumlu olarak algılanmayan bir ücret ve gelirler politikası, sonradan bu etkilerin telafi edilmesine yönelik tedbirler alınsa bile, belirsizlik ve risk algılamasının artmasına neden olarak bekleyişlerde bozulmaya yol açacak ve enflasyon üzerinde olumsuz etki yaratabilecektir'' denildi.    GIDA VE TARIM FİYATLARI Açıklamaya göre, gıda ve tarım fiyatlarının olası seyri, her zaman bir risk unsuru olarak değerlendirilebiliyor. Bu gruplarda fiyat artışlarındaki yavaşlamanın, 2003 yılının ikinci ve üçüncü çeyreğinde enflasyondaki düşüş sürecine olumlu katkı yaptıkları gözlenmişti. Bu eğilimin 2004 yılında arz yönlü şoklar sonucu devam etmeme olasılığı, her durumda enflasyon açısından risk oluşturuyor. "KUR, ENFLASYON İÇİN HALA ÖNEMLİ"Diğer yandan bekleyişlerdeki gelişmeler, enflasyondaki ataletin kırılması yolunda önemli mesafe kaydedildiğine işaret etmekle birlikte, geçmiş enflasyona endeksli fiyatlama davranışlarının tam olarak kırılamadığı görülüyor. Açıklamaya göre bu noktada, ekonomik birimlerin 2004 yılına ilişkin fiyatlama kararlarını verirken enflasyon hedefine uygun davranmaları büyük önem taşıyor. Türkiye'de dalgalı kur rejimi uygulaması henüz yeni olmakla beraber, yapılan ön çalışmalar döviz kurunun enflasyon üzerindeki geçişkenlik katsayısının azalmaya başladığına işaret ediyor. Ancak
döviz kurları hala enflasyon dinamikleri içinde en belirleyici unsurlardan biri olmaya devam ediyor. Döviz kurlarının izleyeceÄŸi seyrin, geçmiÅŸte olduÄŸu gibi, 2004 yılı enflasyonu açısından da önemli olacağı vurgulanan açıklamaya göre, 2004 yılında ekonomik programla uyumlu bir maliye ve para politikası uygulanması ve yapısal reformlarda süreklilik saÄŸlanması durumunda, döviz kurlarında enflasyon hedefini tehlikeye sokacak bir geliÅŸme beklenmemekle beraber, kamu mali disiplininin kalitesini orta ve uzun dönemde daha da saÄŸlamlaÅŸtıracak yapısal reformlar gerçekleÅŸmedikçe, döviz kurundaki dalgalanmalar bir risk unsuru olmaya devam edecek.Â
button