Güncelleme Tarihi:
Yurtdışı piyasalarda yaşanan dalgalanmanın boyutunun 2006'da yaşanandan yüksek olduğunu kaydeden Yılmaz, "riskler arttı belirsizlikler arttı" diye konuştu.
Önumuzdekı dönemde ekonomik büyümede yavaşlama olacağının görüldüğünü belirten Yılmaz, "Bugün itibariyle geldiğimiz noktada Türkiye'nin üzerinde fazla etkisini görmedik" diye konuştu.
Türkiye'deki bankaların kredi yenileme ve maliyette sıkıntısının olmadığına işarete eden Yılmaz, likiditelerinin de sağlıklı ve güçlü olduğunu belirtti.
DÖVİZ REZERVİ 74.9 MİLYAR DOLAR
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, reel sektörün dış şoklara karşı dayanıklılığı konusuna değinirken, Türkiye'de reel sektörün kısa vadeli borç yükünün, diğer gelişmekte olan ülkelerle kıyaslandığında daha yüksek olduğunun görüldüğünü bildirdi. Durmuş, şöyle konuştu:
“Son yıllarda borçlanma vadesinde sınırlı iyileşme sağlanmıştır. Benzer şekilde Türkiye'de reel sektörün borç dolarizasyon oranı yüksek seyrini korumakla beraber son dönemde azalma eğilimine girmiştir. Banka dışı kesimin yabancı para açık pozisyonu 2007 yılının 2'nci çeyreğinde 51 milyar dolar olmuştur. Kur riski her iki yöndedir. Dalgalı kur rejimi uygulanıyor olsa da, ülkemiz gibi gelişmekte olan ekonomilerde güçlü döviz rezervine sahip olmak, çıkabilecek olumsuz şokların etkilerinin giderilmesinde ve ülkeye duyulan güvenin artırılmasında büyük katkı sağlamaktadır. Merkez Bankamızın döviz rezervi önümle ölçüde güçlendirilmiştir. Şubat 2008 itibarıyla rezervimiz 74.9 milyar doları seviyesindedir. Ancak, bankacılık sektörünün, reel sektörün, Merkez Bankası'nın esnek ve etkin Türk Lirası likidite yönetimini ve sınırlı da olsa döviz likidite olanağını baz alarak risk yönetimi ilkelerinde rehavete kapılınmamalıdır. ABD ekonomisindeki yavaşlama ve finansal piyasalardaki dalgalanmanın etkileri tüm dünya ekonomilerinde hissedilmektedir. Mevcut göstergeler, Türk ekonomisinin geçmiş yıllara kıyasla küresel piyasalarda meydana gelebilecek dalgalanmalara karşı dayanıklılığın göreli olarak arttığını göstermektedir. Kırılganlıkların geçmiş dönemlere göre azalmış olmasının, risklerin mevcut olmadığı şeklinde alğılanmaması gerekir.”
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, hizmet grubu enflasyonunda belirginleşen yavaşlama eğiliminin, bu grupta yıllar boyunca gözlenen enflasyon katılığını kırdığını göstermesi açısından ‘umut verici' olduğunu söyledi. Durmuş, sözlerini şöyle sürdürdü :
“Yılın son çeyreğinde kuraklık ve enerji fiyatlarındaki artışlar, arz yönlü şoklar ve fiyatlardaki ayarlamalar enflasyondaki düşüş eğiliminin duraksamasına neden olmuştur. 2008 yılı, Şubat ayı itibarıyla enflasyon yüzde 9.1 seviyesindedir. Enflasyon beklentilerine bakıldığında, son dönemdeki gözlenen iyileşmeye rağmen, hedefin üzerinde seyretmeye devam etmektedir. 2008 yılı Mart ayı itibarıyla 12 aylık enflasyon beklentisi yüzde 6.03, 24 aylık enflasyon beklentisi ise, yüzde 5.32 seviyesindedir. 2002 yılı başından bu yana nominal faizler yüzde 70'lerden yüzde 16'lara düşerken, reel faizler yüzde 20- 30 aralığından yüzde 10'nun altına gerilemiştir. Ocak 2008 itibarıyla reel faizler yüzde 9.68 olarak gerçekleşmiştir. Dalgalı kur rejiminde ‘Yüksek Faiz, Düşük Kur' şeklinde bir politika uygulaması yoktur. Türk parasının değeri amaç değil, sonuçtur.”
KAYSO BAŞKANI: HADDİNİ AŞAN SÖYLEMLER DUYUYORUZ
Kayseri Sanayi Odası Başkanı Mustafa Boydak ise, Merkez Bankası'nın ekonomik istikrarın güvencesi durumunda olduğunu vurguladı. Boydak, son dönemde reel sektör temsilcilerinin, hatta kabinedeki bazı bakanların bile faizlerin yüksekliği konusundaki eleştirileri olduğunu anlatırken, “Hatta zaman zaman haddini aşan söylemlerini duyuyoruz. Merkez Bankası yönetimi, elinde bulunan parametrelere göre davranmakta, özellikle faiz indirimi ve artırımı kararlarını, hükümetin hükümetimizin reform, bütçe uygulamaları ve dünya piyasaları, gelişmekte olan piyasalar gibi konuları dikkat aldığını biliyoruz. Bunu kabul etmeliyiz ki, kısa süreli iyimserlikten, iş alemi hiç bir zaman artı değer yaratamamıştır” dedi