Güncelleme Tarihi:
Â
Dağdeviren, "2012’ye tedirgin başlanan uluslararası piyasalarda Ocak ayının ortasından itibaren Avrupa ve A.B.D.’de parasal genişlemenin devam edeceği beklentileri ve A.B.D.’den gelen olumlu veri akışı ile yeni bir iyimserlik dalgası yaşanmaya başladı. Bu olumlu havanın kısmen devam etmesi mümkün görünüyor. Ama gerek makroekonomik belirsizliklerin devam etmesi gerekse de euro/dolar paritesinde düşüş öngörülerimizi grup olarak korumamız nedeniyle temkinli bakışımızı koruyoruz" dedi.
Dağdeviren, bu ay global ve Türkiye tahminlerinde çok belirgin bir değişim yapmadıklarını, son dönemde artan risk iştahının etkisini kur öngörülerine kısmen yansıtmalarına rağmen kur ve faizde mevcut düzeylerin en azından kısa vadede kırılgan olduğunu düşündüklerini belirtti.
ENFLASYONDA İLK YARIDA ÇİFT HANE GÖRÜNÜYOR
Dağdeviren, enflasyonun yılın ilk yarısında iki haneli düzeyde kalma olasılığı hala çok güçlü olduğuna da dikkat çekti ve bu durumun Merkez Bankası'nın sıkı para politikasına devamı da beraberinde getireceği öngörüsünde bulundu. Dağdeviren, makroekonomik görünümde en belirleyici unsurun ise yurtdışından sermaye akımları olmaya devam edeceğinin altını çizdi.
Dağdeviren değerlendirmesinde şu görüşlere yer verdi:
"Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) bu yıl (ikinci çeyrekte) hala bir faiz indirimi yapabileceğini düşünüyoruz. Daha kısa vadede ise gözler 29 Şubat’taki ikinci uzun vadeli fonlamada ve Yunanistan’ın Mart ayındaki yüklü borç geri ödemesi öncesi kaynak bulup bulamayacağında olacak. Fed’in 2014’ün sonuna kadar faizlerde bir değişiklik öngörmediği açıklaması gelişmekte olan ülkelere sermaye akımları, risk iştahı konusunda iyimserliği arttırdı ama bunun son işsizlik verileri ile çok uyumlu olmadığı düşünülecek olursa bu konuda da beklentilerin değişebileceğini vurgulamakta yarar var.
"Özellikle Avrupa’da parasal genişlemenin euro üzerinde baskı yaratacağını düşündüğümüz için yılın ilk yarısında risk iştahında dalgalanmanın kaçınılmaz olduğunu düşünüyoruz. Buna ek olarak ülkeler arasında ayrışmalar da görebiliriz. Türkiye’de çoklu faiz içeren para politikası bileşiminin sinyal gücündeki zayıflık, çift haneli enflasyon ve cari açıktaki düşüşün kredi yavaşlamasına oranla daha geriden gelme olasılığının güçleniyor olması da temkinli duruşu gerekli kılıyor.
"Enflasyon bugünkü dünya konjonktüründe özellikle geliÅŸmiÅŸ ülkelerde temel öncelikli sorun olmaktan çıktı, hatta bir miktar enflasyonun "iyi" olacağı bile tavsiye edilir hale geldi. Ancak geliÅŸmekte olan ülkeler için durum aynı deÄŸil çünkü yüksek enflasyon uzun vadede bir rekabet sorunu dolayısıyla sürdürülebilir büyüme için bir risk. Dolayısıyla kısa vadede Türkiye’de öncelikli konunun enflasyonla mücadele olmaya devam etmesi çok önemli. 24 ay sonrası için enflasyon beklentisinin hala MB’nin öngörüsünden 120-130 baz puan yukarıda olması da bu anlamda para politikasının kredibilitesinin hala risk altında olduÄŸunu düşündürtüyor. Mevcut politika çerçevesinde kurdaki deÄŸerlenme de tek başına fazla bir ÅŸey getirmeyebilir.   Â