Dağda bayında turizm yapılmaz

Güncelleme Tarihi:

Dağda bayında turizm yapılmaz
Oluşturulma Tarihi: Şubat 19, 2007 10:30

Türkiye Otelciler Federasyonu Başkanı Ahmet Barut, turizm politikalarının iktidarlar değiştikçe değişmemesi gerektiğini belirterek, stratejilerin özerk bir üst kurul tarafından belirlenip uygulanmasını istiyor. Barut 'Türkiye gibi turizm ekonomisi büyük bir ülke tanıtım stratejisini bir senelik yapıyor. Böyle bir rezalet olmaz. Her sene her sene aynı dedikodular. Bu konuda da sürdürülemez noktaya gelinmiştir' diyor.

Haberin Devamı

Türkiye’de otel yatırımları bugün 35 milyar doları buldu. Son yıllarda 350 bin kişilik yatak kapasitesine yenileri eklendi. Turist sayısı da 20 milyona yaklaştı. Ancak 2006’da yıllardır büyümeye alışmış sektör derin bir hayal kırıklığı yaşadı. Politik ve doğal krizlerle yüzde 8 gerileme oluştu. Ve sektör 2007 için de çok umutlu görünmüyor.

Turizm alanında iki bin tesis sahibi otelciyi bir araya getiren 12 örgütü temsil eden Türkiye Otelciler Federasyonu’nun Başkanı Ahmet Barut, turizmdeki sıkıntıları iletişim yetersizliği ve politikasızlığa bağlıyor. Ahmet Barut Türk turizminin hali pür melalini şöyle anlatıyor.

SEÇİMLER TURİZMİ ETKİLEMEZ

2007’de Türkiye iki seçim yaşayacak. Bu turizme nasıl yansır?
Seçimler talep yönüyle turizmi etkilemez. Bizi etkileyebilecek husus; ekonomide seçimler nedeniyle ortaya çıkacak dalgalanmalar olur. Türkiye’ye gelecek Alman seçimle ilgilenmez. Tabii ki karışıklıklar, demokrasiye yönelik tartışmalar, bizim marka değerimizi düşüren etkenlerdir. Turizmde son yıllarda yaygın bir durum var. Turizmci bir kolaycılık içinde. Her şeyi dış etkenlere bağlıyoruz. Rahip cinayeti, islamafobi gibi. Ya da Orhan Pamuk Nobel aldı,  Papa Türkiye’ye geldi, işlerimiz düzelecek gibi. Yok böyle bir şey. Bunu tanıtım için kullanabilirsin. Papa geldi diye 5 milyon Alman daha fazla gelmez Türkiye'ye. Papa İtalya’da oturuyor. Öyle bir şey olsa tüm dünya İtalya’ya akardı.

Haberin Devamı

Turizm açısından 2006 parlak bir yıl olmadı, yüzde 8 oranındaki gerilemeyi bekliyor muydunuz?

Aslında 2000 ile 2005 arasında yaşanan büyümenin 2006'da biraz yavaşlayacağını bekliyorduk. Bu gerilemenin Batı Avrupa pazarlarından olacağını tahmin ediyor ve bu talep daralmasının da normal olacağını düşünüyorduk. Ancak bunun üzerine gelen kuş gribi, Trabzon'da rahip Santoro’nun öldürülmesi, Danimarka’daki karikatür krizi düşüşü tetikledi. Sonuçta 2006'da yüzde 2-3 düşüş beklenirken, bu oran yüzde 8'lere çıktı. Sinyalleri almaya başlayınca, biz turizm camiası olarak KDV ve ÖTV'nin indirilmesi gibi konularda bazı destekler istedik. Bunların hiçbiri yapılmadı, yapılsaydı kaybımız biraz daha düşük olurdu. Bunun dışında kendi kendimize de hatalarımız oldu. 2005’te altyapı konusunda çok açık verdik. Antalya’da yaşanan bazı altyapı sorunları Almanya’da medyada çok ciddi olarak ön plana çıktı. Bu konuda agresif bir tanıtım yapmamız gerekirken, bunu da yapmadık. Dünyada bir sürü yeni pazar giriyor devreye. Biz bu kadar önemli pazarlarımıza konsantre olmak varken, yayla turizmi gibi alternatif alanlara kaymaya başladık. Oysa başta Yunanistan olmak üzere, tüm rakiplerimiz ürünlerini geliştirdi.

Haberin Devamı

Türkiye’nin turizmde bir stratejisi var mı?

Son yirmi sene de kat ettiğimiz yola, geldiğimiz seviyeye baktığımız da önemli gelişmeler kaydettiğimizi görüyoruz. Turizmde yirmi senede dünyanın en büyük 8'inci ekonomisi olduk. Turist sayısı bakımdan da ilk 10’dayız. Hangi sektörde bu kadar kuvvetliyiz? Otomotivde mi tekstilde mi? Kamuoyunu tatmin edemedik ama turizm sektörü küçümsenecek sektör değil!

Hatalar yapılmadı mı? Betonlaşma olmasın, yanlış yatırımlar yapılmasın diye diye bugün ciddi sıkıntılar yaşanıyor.

AHMET BARUT KİMDİR

Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Ahmet Barut otelciliği meslek edinmiş bir aileden geliyor. TÜROFED başkanlığına seçilmeden önce 1999-2003 yılları arasında Akdeniz Turistik Otelciler Birliği AKTOB'un yönetim kurulu başkanlığını üstlenen Barut aynı sürede Türkiye Otelciler Birliği Başkan yardımcılığını da yürüttü. 1993-1999 arasındaki dönemde ise Ahmet Barut aynı kuruluşun yönetim kurulunda görev aldı.

1987'den bu yana aile mesleği olan otel işletmeciliğini yürüten Barut, aynı zamanda Turizm Yatırımcıları Derneği (TYD) Yüksek Danışma Kurulu üyesi.

Barut, 1963 yılında Antalya'da dünyaya geldi. İlköğretim ve liseyi (Antalya Lisesi) 1980 yılında Antalya'da bitirdi. 1981-1982 yıllarında Viyana'daki Goethe Enstitütüsü'nde Almanca eğitimi aldı. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yabancı Diller Eğitimi Bölümü İngilizce Anabilim dalından 1987 yılında mezun oldu.

Evli ve 1 Çocuk babası olan Ahmet Barut , Barut Hotels yönetim kurulu üyeliğini sürdürüyor ve grup içindeki otellerin Satış ve Pazarlama görevini yürütüyor.

Haberin Devamı

Bizim tek hatamız, yanlış yapılaşma. Bazı yerlerde gereksiz yoğunluk, yapılaşma oldu. Altyapı yetersiz kaldı. Betonlaşma Kuşadası'nda, Alanya'da, Antalya’da bağıra bağra gerçekleşti. Turgut Özal döneminde yerel yönetimlerin özerkleşmesini biz de istedik. Özerklik olsun, merkeziyetçilik olmasın diye. Ancak gördük ki belde belediyeleri turizme çok zarar verdi. Tarlaları imara açmaktan başka şey yapmadı. Şimdi bakanlığın son aldığı turizm alan merkezlerinde nihai plan yetkisinin Kültür ve Turizm Bakanlığı'na geçmesini destekliyoruz.

Hükümet turizmde 2023'e kadar bir strateji oluşturdu. Değerlendirmeniz ne?

Bu stratejide doğru şeyler var tabi ki ama uygulanabilirliği tartışma konusu. Neticede emek verilmiş bir çalışma. Bir iyi niyetler manzumesi. Ancak iktidarlar değiştikçe bu hedeflerde de değişmeler olabiliyor. Turizmciler olarak artık bu politika değişikliklerinin olmaması için üst kurul gerekliliğini duyuyoruz. Ülkenin turizm politikalarının, turizm stratejilerinin iktidar değişikliklerinden etkilenmeden uygulanabilmesi için bağımsız bir kuruluşa ihtiyaç var. Bu kurulda hem özel sektörün hem de kamunun temsil edilmesini istiyoruz. İşte hükümet gayet güzel bir çalışma yapmış ama ne kadar uygulayabilecek? Seçimler geliyor, iktidara AK Parti de gelebilir, başkası da. Yeni hükümet yeni kadrolar demek.

Haberin Devamı

Kitle turizminde belli bir noktaya gelindi. Çeşitlendirmeye ihtiyaç yok mu?

Türkiye'de artık yılda yüzde 20 büyüme beklememek lazım. Gerçekçi olalım. Beklentilerimizi revize etmeliyiz. Biz bazı sloganlar yaratıyoruz, hedefler koyuyoruz ama o hedeflerin altında eziliyoruz. Tamam Türkiye’nin geleceğinde turizm çok önemlidir, çok büyük katkımız olacaktır. 18 milyar dolarlar 30-40 milyar dolara çıkacaktır ve mutlaka bizim jenerasyon da bunu görecektir ama her şeyi de turizmden beklememek lazım bu bir. Türkiye’nin her yerinde turizm olmaz bu iki. Bu klişeden vazgeçmek lazım. Antalya’nın bile her yerinde turizm olmayabilir. Antalya’nın sahilinde turizm vardır. Burdur’da turizm olmaz. Burdur, Isparta ve Antalya’nın et deposu olabilir. Oradaki bir firma belki Antalya’daki turizm merkezinden daha çok para kazanabilir. Dağda bayırda turizm diyerek doğru yapmıyoruz. Yayla turizmi diyoruz bugün Karadeniz’de, Doğu Anadolu’da kaç tane yatak var.Yani kaç turist ağırlayabilir.Yatak artsın buralarda istiyoruz ama bu süreçtir zaman alır. Termal turizm oranına bakarsak yüzde 3 ila 4 oranındadır.

Haberin Devamı

Alternatif turizme pek sıcak bakmıyor gibisiniz. Türkiye'de şansı yok mu çeşitlenmenin?

Beklentilerimizin doğru olması lazım. Hedefleri bu kadar dağıtmak, konsantrasyonumuzu bozuyor. Her ile havaalanı, her ile üniversite işine döndü. Böyle bir şey olmaz. Öncellikle bölgeleri öne çıkararak tanıtıma girmeliyiz. Bölgeler belirlenmeli. Turizm türleri belirlenmeli. Bakanlığın bu konuda iyi çalışmaları var, haklarını yemeyelim. O küçümsediğimiz deniz-kum-güneş turizmini, kongre, iş turizmini elden kaçırmadan bunlara yatırım yapmak lazım.

Güneş, kum, deniz üçlüsünden kopmamak gerektiğini mi söylüyorsunuz?

Kamuoyunda güneş, deniz, kum turizmi çok kötü bir şeymiş gibi yansıtılıyor. Tabii ki kültür turizmi de önemli ama kültür değerlerimiz diğer asetlerinizin değerini artırır. İşte Efes’in Aydın'da olması, Aspendos’un Antalya'da olması, Kapadokya, turizme çok büyük değer katar. Burada gastronomik ürünlerinizi, zeytinyağınızı, fındığınızı başka türlü ürünlerinizi de öne çıkartırsanız, bunlar marka değerinizi artırır. Bir Avrupalı Antalya’ya tatil amaçlı gelir ama uzak destinasyonlu; Japon, Koreli, Hindistanlı o bölgeleri daha çok ziyaret eder. Burada hep bir kafa karışıklığı var. Birini yapan diğerini yok sayıyor. Kitle turizmini çok küçümsüyoruz ama yüzde 60 -65 lik pasta budur. İnsanlar dinlenme amaçlı tatile gider. Özellikle soğuk ülkelerden gelenler Akdeniz’de sıcak ülkeye gidip iki hafta ailesiyle tatil yapıp, dinlenir gider. Otelden çıkmıyorlar diye kızmak da anlamsız. Ben de her yıl belli bir süre böyle tatil yaparım.

Kitle turizmine yönelik eleştirileri arttıran her şey dahil sistemi değil mi?

Herşey dahil, turizm sektöründe artık dünyanın birçok ülkesinin uyguladığı ve talep edilen bir sistem. O talebin önünde karşı durmamız tabii ki mümkün değil. Ama bu talebi biraz da biz yarattık. 1999’daki krizden kurtulmamızda her şey dahil en büyük etkendir. Orada bazı otelci arkadaşlarımız kolaycılığa kaçtı. Niye? Böyle bir talep vardı, tesislerimiz pat diye ona döndü ve tesisler doldu. Ama bu o kadar çoğaldı ki, rekabet sadece fiyatla olmaya başladı. Bu da sektörde verimsizliği getirdi. Son birkaç yıldır maliyet artışları bu verimsizliği had safhaya çıkardı, sürdürülemez hale getirdi. Bugün Antalya'da her şey dahilin oranı yüzde 70 civarında.

Yani ciddi bir tıkanma yaşanıyor?

Evet. Çünkü hem kurdan kaybediyoruz, hem talep daralmasından dolayı fiyatımız düşüyor. Bu arada yeni giren yatak kapasiteleri yüzünden, arzdan dolayı da fiyat düşüyor. Fiyat düşünce kalite standartlarından ödün veriyorsunuz. Burada artık bir tıkanma noktasına gelindi. Ancak dünyada hala talep en fazla bu sisteme yönelik geliyor. Turizm araştırması yaptık. En büyük talep herşey dahile geldi. Pazarın bir gerçeği bu. Rusya gibi bazı pazarlar başka sistem tanımıyor. Çok eleştirel yaklaşmıyorum ben ama Türkiye gibi bu kadar büyük potansiyele sahip bir ülkede de, bu oranın daha düşük olması gerektiğini düşünüyorum.

Siz normal karşılıyorsunuz ama turist otelinden çıkmayınca, bu durum toplam turizm gelirini de düşürüyor?

Turistik ürün demek sadece otel değildir. Otellere çok fazla yükleniyor. Bu tamamen yanlış bir şey. Otel tabii ki önemli bir unsur ama turistik ürün otel değil, bölgedir. Türkiye'de ise cazibe merkezleri oluşturulamadığı, turistin ilgisini çekecek atraksiyonlar olmadığı için oteller cazibe merkezi oldu. Turist otelden çıkmadan dönmeye başladı. Burada suçlu biziz. Neden bölgemizi ürün haline getiremiyoruz, cazibe merkezleri yaratamıyoruz?

Turist otelden çıktığına çıkacağına da pişman oluyor bazen değil mi?

Turizm Bakanlığı'ndan Tanıtma Genel Müdürü Özgür Özarslan tur operatörleri ile ortak tanıtım için bütün Avrupa'yı dolaştı. Aldıkları en büyük şikayet, esnafın davranışlarına yönelik oldu. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve TÜROFED olarak biz esnaf eğitim çalışmalarına başlıyoruz bu ay. Bölge esnafına eğitim vereceğiz. Bunun yanı sıra turistin rahat alışveriş yapacağı ortamların yaratılması gerekli. Gastronomide, tekstilde çok iyi yerlerdeyiz ama turistle buluşturamıyoruz bunları. Ayrıca toplu taşımacılığın gelişmemiş olması da sorun. Türkiye'ye 20 milyon turist geliyor, hepsi milyoner değil. Aslında turistlerin otellerden çıkmaması, otelcilerin de istediği bir şey değil. Bizim ana işimiz konaklama. Oysa hem karnını doyur, hem eğlendir bunlar çok fazla yük bir otel için.

TURİZME ÜST KURUL ŞART

Türkiye'nin tanıtım sorunu da bir türlü çözülemedi. Her yıl yeni tartışmalar yaşanıyor. Niye çözülemiyor bu sorun?

Artık tanıtımda üst kurul olmazsa olmaz noktaya gelmiştir. Üst kurul olmalı ve planlama ile tanıtım aynı yerden yönetilmelidir ama şimdilik bu uzak görünüyor. Tanıtım uzun vadeli bir planlama ile yapılmalıdır. İktidar değişikliklerinden etkilenmemelidir. Kamunun da özel sektörün de temsil edildiği, bakanlığın tanıtım bütçesinin aktarılacağı, belki özel sektörden de kaynak sağlanabileceği bir sistem, bir yapı kurulması şarttır. Biz bakanlığın tanıtım politikalarını sık sık eleştiriyoruz ama birçok konuda bakanlığın da eli kolu bağlı. Çünkü bir seneden fazla ihale açılamıyor. Böyle bir rezalet olmaz.

GELİR ARTARSA YERLİ TURİST KAZANIRIZ

Dış turizmde sıkıntı olunca sektör iç turizme yöneldi. Şu anda durum nedir?

“Yabancı gelmeyince, yerli turiste sarıldınız” yorumları yapıldı. Ancak durum bu kadar basit değil. İstanbul'da 1000 denek üzerinde araştırma yaptık. Bugün Türkiye’nin kişi başı geliri 10- 15 bin dolar seviyesine çıksa 10-15 milyon Türk vatandaşı tatil yapar. Yabancı turist kadar yerli turist kazanırız. Bu araştırmadan da görüyoruz ki tatil lüks değil, bizim ülkemizde de modern toplumun bir ihtiyacı olarak kabul görüyor. Ancak hem sürelerden hem de ayrılan bütçeden görüyorsunuz ki  ekonomik durum çok etkili.

MÜLK SATIŞI BÖLGELERİ CANLANDIRIR

Yabancılara mülk satışını nasıl karşılıyorsunuz?

Destekliyorum. İspanya Projesi doğrudur ama bu arada çok doğru projeler yapmak gerekiyor. Hep altını çiziyorum önemli olan 30- 40 bin poundluk yerler değil. Birkaç yüz bin euro ile başlayan konseptler, yaşam alanları. Bunları oluşturmak gerekiyor.70-80'li yıllarda Ege'de yaşadığımız ikinci konut furyasını -ki Ege’nin betonlaşmasının sebebi odur- burada da yapmayalım. İspanya 5 milyar dolar kaldırıyor bu işten. Bu satışlar tarifeli seferlerin konulmasını sağlar. Tur operatöründen bağımsız bir talep yaratırsınız. Bölgenin canlanmasını sağlarsınız.

 

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!