Güncelleme Tarihi:
Borsa, 9 binlerde başladığı, 6 binleri gördüğü haftayı 8 bin 345 puandan kapadı. Faizler astronomik rakamları gördü. Bonoda Asya krizinden bu yana ilk kez reel faizler yüzde 100 sınırını aştı, gecelik piyasada faiz ise 7.500'lere kadar çıktıktan sonra haftayı yüzde 500 seviyelerinden kapattı.
KRİZİN HİKAYESİ
Pazartesi sabahı ne bankaların ne de borsacıların gündeminde devalüasyon ile ilgili hiç bir şey yoktu. Gerçi 22 Kasım krizinden bu ana ekonomi kulislerinde devalüasyon olasılığının arttığı ve bunun engellenebilmesi için Haziran'dan sonra geçilecek bant sisteminin erkene, hata Ocak ayına alınması konuşuluyordu ama, Şubat ayı kriz ve devalüasyon için beklenen bir tarih değildi.
Pazartesi Günü Milli Güvenlik Kurulu'nda Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Başbakan Bülent Ecevit arasında çıkan tartışma ve Ecevit'in toplantıyı terketmesi, 14 aydan bu yana uygulanan ekonomik programın sonu oldu. Ecevit'in üç ayrı açıklama yaptığı Pazartesi günü sorunun adını ısrarla "devlet krizi" olarak tanımladı.
Krizin ilk etkisi döviz piyasasında yaşandı. Hızla alıma geçen bankalar, bir gün içerisinde Merkez Bankası'ndan 7.6 milyar dolar aldı. Bono piyasasında bileşik faizler yüzde 70'ten 150'lere, gecelik piyasada faizler ise yüzde 50'lerden yüzde 3 binlere fırladı. Borsa ise yüzde 14,67 değer kaybetti.
Salı günü kaçan doları geri almak isteyen Merkez Bankası, repo ihalesi açmayarak piyasayı fonlamadı. Böylelikle bankaları döviz satarak TL yaratmaya zorladı ve Pazartesi günü çıkan 7,6 milyar doların 6.1 milyar doları geri döndü. Tüm piyasalarda krizin yatıştığı fikri uyandı. Borsa günü yüzde 0,98 oranında değer kazanarak kapattı. Ama piyasanın dev hisseleri örneğin İş Bankası ve Erdemir yüzde 10'un üzerinde değer yitirdi.
Krizin aslında devam ettiği akşam geç saatlerde bir kez daha ortaya çıktı. Salı gecesi Türkiye'nin en büyük iki kamu bankası olan Ziraat Bankası ile Halk Bankası açık pozisyonlarını kapatamayınca, döviz krizi bu kez Türk Lirası krizine dönüştü. Çünkü bu iki bankadan başlayarak bankalar zincirleme olarak birbirlerine olan yükümlülüklerini yerine getiremediler. Bankalar arası para piyasası gece geç saatlere kadar kapanamadı.
Çarşamba günü Türkiye'nin ödemeler sistemi kilitlendi. Bankalararası piyasada işlemler durdu. Devalüasyon beklentisiyle döviz talebi bir kez daha patladı ve Merkez Bankası bankalara 3.6 milyar dolar sattı. Aynı gün borsa tarihinin en büyük düşüşünü yaşadı. Endeks yüzde 18,11 oranında değer kaybetti.
Çarşamba günü hükümet ve ekonomi bürokrasisi saat 13.30'da krize çare bulmak için bir araya geldi. Bu toplantıdan, döviz kurunun serbest bırakılacağı kararı çıktı. 14 saati aşkın süren toplantı, perşembe sabaha karşı 2.30'ta sonuçlandı.
Hükümet, ekonomik istikrar programının enflasyonu düşürecek en önemli aracı olan sabit kur uygulamasından vazgeçildiğini açıkladı. Döviz kuru dalgalanmaya bırakılacaktı. Bu hem programın iflası, hem de adı konulmamış bir devalüasyon anlamına geliyordu.
Perşembe günü piyalar açıldığında tam bir kaos yaşanıyordu. Çarşamba gününü 689 bin liradan kapatan dolar, 1 milyon liranın üzerine fırladı. Hem Kapalıçarşı'da hem bankalararası piyasada döviz işlemleri durdu. Piyasada döviz fiyatı oluşmuyordu. Gecelik Türk Lirası faizleri yüzde 7.500'e kadar yükseldi.
Merkez Bankası doları 957 bin liradan alıp 964 bin liradan sattı. Perşembe gününün devalüasyonu yüzde 28'di.
Döviz piyasasındaki karmaşa, haftanın son işlem gününde de devam etti. Gün içinde dolar fiyatı serbest piyasada 1 milyon 200 bin liraya kadar çıktı. Ancak gün kapanışında, Merkez Bankası resmi dolar kurunu 1 milyon 78 bin lira olarak açıkladı. Dolar, Türkiye'de ilk kez resmen 1 milyon liranın üzerine çıktı.
Dalgalı kur nedeniyle hisse senetlerinin dolar bazındaki fiyatları düşünce borsaya alım geldi. İMKB-100 endeksi Perşembe günü yüzde 9,88 ve Cuma günü yüzde 5,76 oranında değer kazandı. Deniz Bayramoğlu