Güncelleme Tarihi:
Milliyet gazetesinden Kadife Şahin’in haberine göre, ING Bank Türkiye ve Sabancı Üniversitesi, Türkiye’nin Tasarruf Eğilimleri adlı bir araştırmaya imza attı. Buna göre Türkiye’de tasarruflar 1990’dan bu yana düşme eğilimini koruyor.
90’larda yüzde 20’lerin üzerinde tasarruf oranlarıyla dünya ortalamasına yakın olan Türkiye’de şimdilerde oran yüzde 10’lara geriledi. Bireylerin tasarruf etme oranı son üç yıl içinde yüzde 10 - 15 arasında kaydediliyor. Düşük alt gelir grubunda tasarruf oranı sadece yüzde 6 olarak tespit edilmiş.
Araştırmada öncelikle bireylerin gelir seviyelerine bakılmış. Gelir arttıkça tasarruf etme isteği de artıyor. Gelir seviyesi 3 bin TL ve üzerine çıktığında bireylerin yüzde 40’ndan fazlası tasarrufa yöneliyor.
Bireylerin yüzde 45’i tasarruflarını finansal sistem dışında tutuyor. Yastık altında ise TL, döviz ve altın saklanıyor. Finans sistemini tercih edenler ise mevduata güveniyor.
GENÇLERİN HAYALİ TATİL
Araştırmada, tasarrufların düşük oluşunun yatırımlar ve ekonomik büyümeye olan olumsuz etkisinin kaygı yarattığı görüşüne yer veriliyor. Prof. Dr. Alpay Filiztekin ve Dr. Muhammet Mercan imzalı çalışmada öne çıkan noktalar şöyle:
Yurtiçi tasarruf oranlarının düşük olması, dış finansman gerekliliğini artırıyor. Bu da cari işlemler dengesinde büyük açıklar yaratıyor.
18-34 yaş grubunda tasarruf edenlerin oranı yüzde 16 civarında. 55 yaş ve üstü grupta tasarruf isteği yüzde 8’e düşüyor.
İktisatçılar için çalışmadaki şaşırtıcı sonuç, 35-44 yaş grubundakilerin tasarruf eğilimlerinin daha da düşük olması. Buna karşın yaş ilerledikçe daha az oranda birey, daha yüksek oranda tasarruf ediyor. Gençler ise daha çok evlilik ve tatil gibi harcamalar için tasarruf ediyorlar.
ÇALIŞAN KADIN FARKI
Araştırmaya göre erkeklerin yüzde 16’si tasarruf ediyor. Ev bütçesini yöneten kadınlar ise erkeklerden daha az oranda tasarruf ediyorlar. (Yüzde 9)
Kadınlar iş yaşamına katılıp çalışmaya başladıkça çalışan erkeklerden daha fazla ve daha uzun vadeli tasarruf ediyorlar.
‘YALNIZ’ TASARRUFÇULAR!
Eğitim tasarruf bilincinin gelişmesinde önemli bir faktör. Eğitim seviyesi arttıkça tasarruf eğilimleri de artıyor. Yaşanılan hane de farklı tasarruf eğilimlerine yol açıyor. Yalnız yaşayanlar yüzde 19.8 ile en fazla tasarruf edenler. Ailesiyle birlikte yaşayanların yüzde 16.7’i tasarruf ediyor. Evi olan, ya da lojmanda oturanların da tasarruf eğilimi yüksek.
‘OKUL PARASI’ VURUYOR
Çocuk sahibi olmak tasarruf isteğini etkiliyor. Okul çağı öncesinde çocuğu olan insanlar daha yüksek oranda tasarruf ediyorlar. Okula giden çocukları olan bireyler daha düşük oranlı tasarruf grubunda.
Araştırmada gelir durumu ile tasarruf etme nedenleri çok değişmemekle beraber üst gelir grubunda çocuklarla ilgili kaygılar öne çıkıyor.
YASTIK ALTINA DEVAM...
Ev alma ve emeklilik için birikim yapma isteği daha çok orta gelir gruplarında öne çıkıyor. Üst gelir ve düşük gelir grupları ev ve emeklilik için tasarruf etmiyor. Emeklili için tasarrufta az bir oranla da olsa gençler öne çıkmış. Ev için de daha çok gençler tasarruf ediyor.
Bireylerin yüzde 45’i tasarruflarını finansal sistem dışında tutuyor. Yastık altında TL, döviz ve altın saklanıyor. Mevduat tasarrufta adeta kral. yatırıyor. Hisse senedi, tahvil ve fon alanların oranı yüzde 12.
- Çocuklar için (% 32.5)
- Yatırım amaçlı (% 31.6)
- Beklenmedik (% 29.6)
- Özel harcama (% 27.6)
- Gayrimenkul (% 14.7)
- Emeklilik (% 11.2)
İKTİSATÇILAR NE DİYOR?
‘Hep harcama teşvik ediliyor’
Taner Berksoy:
Türkiye’de son çeyrek yüzyılda tasarruf oranlarında gerileme var. Bizim ekonomimizde sanayi kesimi harcama üzerine teşvik edilmiştir. Üretilen ürünler rekabetçi değil. İçe dönük üretim yapılır, dışa kapalıdır. İhracat hedefli üretim yeni yeni başladı. Sanayi kesiminin üretim ölçekleri düşüktür ve maliyetleri de yüksek. İçeri satarlar. Bu devlet tarafından desteklenmiştir.
Dolayısıyla bu harcama politikası tasarruflar üzerinde etkili olmuştur. Türkiye’de tasarruf oranları en fazla yüzde 17- 18 olmuştur. Uzakdoğu ülkelerinde tasarruf oranları yüzde 30’lardır. Gelişen bir ülkeyiz. Tasarruf oranlarımızın yüksek olması lazım. 1990’larda biraz iyiydi çünkü faiz oranları ve tasarrufu teşvik eden bir mali sistem vardı.
Daha sonra sürekli düştü. 2001’deki mali krizden sonra alınan tedbirlerle tüketim gözetiliyor. Bunun sonucunda da yatırım ortamı kısıtlanıyor. Yatırımın kısıtlanması büyümeyi olumsuz etkiliyor.
Bu da ülkeyi dış kaynağa bağımlı bir hale getiriyor.
‘Tek önemli etken düşük reel faiz oranları’
Mahfi Eğilmez:
Tasarrufların artmamasının, gerilemesinin bence tek nedeni faiz. 1990’larda yatırımlar biraz arttı. Ancak tasarruflar artmadı. Tasarruflar artmayınca ekonomide cari açık haline geliyor. Bence Türkiye’de tasarrufların artmamasının tek nedeni, cari açığın oluşmasının en önemli nedeni faiz. Tasarruf için yeterli faiz yok. Faizin olmadığı yerde tasarruf olur mu?
2000’de ve öncesinde yüksek olan, yüzde 12 - 13 olan reel faiz şimdi 1 ve sıfır. Tek düşme nedeni budur.
Bazı araştırmalar tasarruf eğilimlerinde gelirin etkisini ölçüyor. Düşme nedeni olarak gelir gösteriliyor. Neden gelir olsun. Kişi başına gelir düzeyimiz 3 bin dolardan 10 bin dolara yükseldi, neden tasarruflar artmıyor?