Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Gayrettepe-İstanbul Havalimanı metro hattının, Türkiye'nin "ilk hızlı metrosu" unvanını kazanacağını belirterek, "Bu hatla Havalimanı-Gayrettepe arasındaki ulaşım 35 dakikada sağlanacak." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gayrettepe-İstanbul Havalimanı Metro Projesi İlk Ray Kaynağı Töreni'nde yaptığı konuşmada, Gayrettepe-İstanbul Havalimanı Metro Projesi'nde sona yaklaşıldığını söyledi.
Projenin hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, Türkiye'yi son 17 yılda tarihinin en büyük projeleriyle tanıştırdıklarını, bu projelerin önemli bir bölümünü de İstanbul'da gerçekleştirdiklerini hatırlattı.
İlk etapta 90 milyon yolcu kapasitesiyle açılan ve 200 milyon yolcu kapasitesine kadar büyüme imkanı olan İstanbul Havalimanı'nın bu dev projelerden olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Havalimanımızı şehrimize kazandırırken elbette ulaşım boyutunu da ihmal etmedik. Açılışla birlikte havalimanı işletmesi kendi otobüs seferlerini zaten başlattı. Toplu taşımayı kolaylaştırmak ve hızlandırmak amacıyla metro hattının inşası için de hemen kolları sıvadık. Toplam uzunluğu 37,5 kilometreyi bulan ve 9 istasyondan oluşan bu metro güzergahı, İstanbul'daki diğer tüm toplu taşıma hatlarıyla da bağlantılıdır. Gayrettepe-İstanbul Havalimanı metro hattı, ülkemizin kazı çalışmaları en hızlı yürütülen projesidir. Sayın Bakanımızın da ifade ettiği gibi, 10 kazı makinesinin birden çalıştığı bu süreci hamdolsun başarıyla sürdürüyoruz. Kazı çalışmalarının yüzde 94'ü, tünellerin de önemli bir kısmı tamamlandı. Projenin genelinde de aşağı yukarı üçte ikilik gerçekleşme oranına ulaştık. Şimdi rayların döşemesine başlıyoruz. Amacımız 24 saat kesintisiz çalışmayla günde 470 metrelik ray montajını gerçekleştirmektir."
"İLK HIZLI METRO UNVANINI KAZANACAK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, projenin rayları ve bağlantı malzemelerinin yerli firmalarca üretildiğini, Türk mühendisleri ve işçileri tarafından da döşendiğini anlattı. Bu hattın sinyalizasyon sistemi ve metro vagonlarının da bu arada gerçekleştirilmiş olacağını belirten Erdoğan, "Özellikle içinden geçtiğimiz şu kritik dönemde ülkemizde üretimi mümkün olan hiçbir işin dışarıdan getirilmesine rıza gösteremeyiz. Bu konuda varsa yapılan yanlışlar, hepsinin de derhal düzeltileceğine inanıyorum. Aynı şekilde tamamlandığında saatte 120 kilometreyle ülkemizin en hızlı metro araçları burada faaliyet gösterecek. Böylece ülkemizin ilk hızlı metrosu unvanını da kazanacak bu hatla Havalimanı-Gayrettepe arasındaki ulaşım, 35 dakikada sağlanacak." diye konuştu.
Hedeflerinin ilk 28 kilometrelik kısmı oluşturan ve Hasdal'a kadar olan bölümü bu yılın sonunda, Kağıthane bölümünü 2021 nisanında, Gayrettepe'yi de 2021 ağustosunda hizmete almak olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şu anda bulunduğumuz İhsaniye istasyonu da ilk hizmete girecek kısımda yer alıyor. İstanbul'a ulaşım hizmetlerinde gerçek anlamda çağ atlattık. Önce Marmaray, ne diyorlardı? 'Yaptırmayız. İstemezük.' Kim diyordu? Bu CHP zihniyeti diyordu. Allah'tan ki denizin altından geçtiği için göremediler, yaptık bitirdik. Açılışından bu yana son rakamı aldım az önce, ne kadar İstanbullu veya oradan insanlar geçti biliyor musunuz? 500 milyon. Biz buyuz. Onların hayalleri bile ulaşamaz bizim ulaştığımız yerlere. Biz karadan dikkat edin kadırgaları yüzdüren, geçiren Fatih'in torunlarıyız. Dedemiz Fatih karadan kadırgaları geçirdi ve Haliç'e indirdi biz de dedemizin izinden denizin altından hem Marmaray'ı yaptık, ardından da Avrasya Tüneli'ni açtık. Şimdi bu 'İstemezük' diyenler Marmaray'dan geçiyor mu? Geçiyor. Avrasya tünelinden geçiyor mu? Geçiyor. Ama bunlarda marifet iltifata tabidir diye güzel bir kelam var ya böyle bir şeyden anlamazlar, 'Saygı duyalım' demezler. Ama onlar isteseler de istemeseler de biz milletimize hizmete devam edeceğiz."
"İSTANBUL'U ÜLKEMİZİN DÖRT BİR NOKTASINA BAĞLAYACAĞIZ"
Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapılırken de aynı tepkilerle karşılaştıklarını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Ne dediler? İstemezük. Yaptık mı? Yaptık. İnşallah orada da bir raylı sistemi ayrıca köprüde üçüncü bir hat olarak yapacağız. Osmangazi Köprüsü'nü yaptık mı? Yaptık. İstanbul Havalimanımızın ilk etabını da onlarla beraber hizmete aldık. Düşünebiliyor musunuz şu anda İzmir-İstanbul arasını 3 saat 15 dakikaya indirdik. 8-8,5 saatlik bir yolu buraya indirdik. Bay Kemal, İzmir milletvekili, bir gün de kalk teşekkür et. Yok. Niye? Bunların zihniyetinde bu yok. Çünkü bunlar hem hizmet vermezler hem de hizmet edene teşekkür etmezler. İstanbul'un Ankara, Eskişehir, Konya, Bilecik, Kocaeli ve Sakarya ile olan bağlantılarını yüksek hızlı trenle sağladık. İnşası devam eden hızlı tren hatlarıyla İstanbul'u ülkemizin dört bir noktasına bağlayacağız. İstanbul inşallah böylece dünyanın mega kenti olarak dünyanın en büyük şehirlerinden birisi olarak bu namını daha da yayacaktır. Kuzey Marmara Otoyolu'nun Kınalı-Odayeri ve Kurtköy-Akyazı kesimlerinin bir kısmını trafiğe açtık. Kalan kısımları da önümüzdeki aylarda hizmete açıyoruz."
KANAL İSTANBUL PROJESİ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kanal İstanbul Projesi'ne ilişkin, "Aslında bizim açımızdan ortada tartışılacak bir şey yok. Kalkmışlar hala Montrö diyorlar. İstanbul'a alternatif bir su yolu ihtiyacını Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden beri savundum, savunuyorum. Tarih boyunca da hep böyle bir projenin hayali kurulmuştur. Biz bunun adını Kanal İstanbul olarak koyduk ve 2011 seçimlerinde milletimizin takdirine sunduk. Milletimiz seçimlerde ezici bir çoğunlukla bize destek vererek bu projeye sahip çıktığını gösterdi." dedi.
Bu projenin günlük 6,5 milyon yolcunun kullanacağı toplam 11 farklı raylı sistem hattını birbirine bağlayacak hızlı metro karakterinde bir raylı sistem olduğunu aktaran Erdoğan, Büyük İstanbul Tüneli'nin ihale hazırlık çalışmalarının da devam ettiğini dile getirdi.
Erdoğan, Marmaray'ın devamı niteliğindeki Gebze-Halkalı banliyö hatlarını baştan sona modernize ettiklerini, Büyükşehir Belediye Başkanı olduklarında İstanbul'un raylı sistem uzunluğunun yaklaşık 34 kilometre olduğunu, bugün 233 kilometre raylı sistemle İstanbul'a hizmet verdiklerini anlattı.
Ayrıca uzunluğu 14,2 kilometreyi bulan tünellerin ve 288 kilometre uzunluğundaki metro hatlarının yapımlarının da sürdüğünü belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hedefimiz İstanbul'u inşallah 190 kilometreyi bulan tünelleri ve 1100 kilometrelik metro hatlarıyla dünyanın en yaygın ulaşım ağına sahip kılmaktır. Hala hizmet veren veya inşası süren 318 kilometrelik raylı sistem ağının 165 kilometresini, yani yarıdan fazlasını Ulaştırma Bakanlığımız gerçekleştirdi. Çünkü İstanbul'un projeleri bu şehrin mahalli yönetimlerine bırakılamayacak kadar önemlidir, hayatidir, büyüktür. Ülkemizin adeta vitrini ve göz bebeği olan İstanbul'a ibadet şevkiyle hizmet ediyoruz. 81 ilimizin tamamında da büyük projeleri yine hükümet olarak üstleniyor, milletimize ihtiyacı olan hizmetleri hızlı ve etkin bir şekilde sunuyoruz. Bizim için hizmette rekabet, siyasi rekabetten önde gelir. Şayet bir şehrimizin hizmete ihtiyacı varsa, biz orada oy oranına, milletvekiline, belediyesine bakmayız. Bakanlıklarımızın her biri kendi alanlarında tespitlerini yapar, hazırlıklarını tamamlar ve çalışmaya başlar. İşte bu anlayışla Türkiye'nin tamamına 17 yılda Cumhuriyet tarihinde yapılanların hepsinden katbekat fazla hizmet götürmeyi başardık. Eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, toplu konuttan spora, şehircilik altyapısından sosyal yardımlara kadar her konuda 82 milyon insanımızın her birini kucaklamanın gayreti içinde olduk."
"ŞEHRİNE HİZMET GETİRMEK İSTEYEN HER BELEDİYEYE DESTEK VERİYORUZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "100 bin sosyal konut" dediklerini hatırlatarak, "Ne diyorlardı, 'Toplu konut olmaz, yapılmaz.' Müracaatlar ne oldu biliyor musunuz? 1 milyonu aştı. Niye? Benim milletim eğer inanıyorsa bir kuruma, hele hele devletine orada akan sular durur. İşte TOKİ'ye inanıyor ve inandığı için de müracaatlarını yoğun bir şekilde yaptılar. Faizleri de indirdik mi? İndirdik. Daha da inecek. Faizler indikçe benim vatandaşımın bu noktadaki müracaatları daha da artacak. Çünkü ben gecekondularda kardeşlerimin, vatandaşımın oturmasını istemiyorum. Çünkü benim vatandaşım insanca yaşama erdemine buralarda ulaşacak." diye konuştu.
Milletin de kendilerinin bu hasbi çabalarını gördüğünü ve daima yanlarında yer aldığını ifade eden Erdoğan, milletin hizmette rekabet yerine, kişisel siyasi gündemlerini öne çıkartanların derslerini daima verdiğini söyledi.
Erdoğan, "Hatırlarsanız 1989 yılında ülkemizdeki belediyelerin çok büyük bir bölümü CHP çizgisindeki bir siyasi anlayışın eline geçmişti. Ardından yapılan 1994 seçimlerinde hizmet yerine lafta, sloganda, göz boyamada yarışanların hepsi tarihe gömüldü. Biz de aynı dönemde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak başladığımız yolculuğumuzu Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı ile sürdürdük. Ülkeyi ve şehirleri yönetme yetkisi almak, böyle ağır bir sorumluluğun altına girmek herkese nasip olmaz. Şayet milletin size verdiği bu fırsatı, Hakk'a ve halka hizmet anlayışıyla en güzel şekilde değerlendirirseniz önünüzde uzun ve aydınlık bir yol açılır. Ama işi siyasi şaklabanlığa vurup sadece kendi hesaplarınızın ardından giderseniz, millet de size ilk fırsatta dersinizi verir." şeklinde konuştu.
Genel Başkanı olduğu AK Parti'ye mensup belediye başkanlarına da aynı tespitleri ifade edip, aynı tavsiyelerde bulunduklarına işaret eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çünkü bizim amacımız kimseyi dövmek, rencide etmek, kimseyi haksız şekilde hizmetten alıkoymak değildir. Tam tersine bu ülkenin ve 82 milyonun Cumhurbaşkanı olarak halka hizmet eden herkese destek vermekle görevli olduğumuzu biliyoruz. Nitekim İzmir, Diyarbakır, Eskişehir, Mersin gibi farklı partilere mensup belediye başkanları tarafından yönetilen şehirlerimize nice büyük yatırımların yapılmasını biz sağladık. Üstelik bu yatırımların çoğu da o illerimizin belediyelerinin sorumluluk alanındadır. Bugün de şehrine hizmet getirmek isteyen her belediyeye partisine bakmaksızın destek veriyoruz. Ama belediyeler görevlerini yerine getirmiyor diye halkımızın mağduriyetine göz yumacak da değiliz. Söz verdiler, sözlerini yerine getirdiler mi? 'Suyu ucuzlatacağız' dediler, ucuzlattılar mı? 'Otobüslerdeki ücretleri düşüreceğiz.' dediler, düşürdüler mi? Çünkü bunların en büyük marifeti yalandır."
Erdoğan, her zaman verdikleri sözlerin arkasında durduklarını aktararak, "İstanbul'da da yapılan her hayırlı işin yanında yer alırken, bizim hayata geçirmeye çalıştığımız hayırlı işlerin önünün kesilmesine de izin vermeyeceğiz." dedi.
"BİZİM AÇIMIZDAN ORTADA TARTIŞILACAK BİR ŞEY YOK"
Erdoğan, "Ücretsiz süt vereceklerdi hala süt gelecek. Nerede kaldı bu süt? Su fiyatları düşecekti, ne oldu? Neyse Allah'a dua edelim de sularımız, yağmurlarımız kesilmesin. İnşallah sular devam etsin." ifadelerini kullandı.
Konuşmasında Kanal İstanbul Projesi'ne de değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İstanbul'da bir Kanal İstanbul tartışması yaşanıyor. Bugün de bir toplantı yapmışlar. Hani bunların bir Millet İttifakı var ya, millet midir zillet midir ayrı bir konu. Aslında bizim açımızdan ortada tartışılacak bir şey yok. Kalkmışlar hala Montrö diyorlar. İstanbul'a alternatif bir su yolu ihtiyacını Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden beri savundum, savunuyorum. Tarih boyunca da hep böyle bir projenin hayali kurulmuştur. Biz bunun adını Kanal İstanbul olarak koyduk ve 2011 seçimlerinde milletimizin takdirine sunduk. Milletimiz seçimlerde ezici bir çoğunlukla bize destek vererek bu projeye sahip çıktığını gösterdi. Hatırlarsanız adını da ne koymuştum? Çılgın Proje. Daha önce de ifade ettiğim gibi bu tartışma ülkemizde icraat yapanlarla, tek misyonu yapılanları engellemek olanlar arasındaki farkı bir kez daha ortaya koymuştur. Benzer tartışmaları İstanbul'a son 70 yılda kazandırılan her eserde görmek mümkündür. Rahmetli Menderes bugün İstanbul trafiğinin nefes boruları olan dev yolları açarken 'Buraya uçak mı indireceksiniz?' diye suçlanmıştı. İşte bunun örneği Vatan Caddesi'dir. Boğaziçi Köprüsü, yani bugünkü 15 Temmuz Şehitler Köprüsü inşa edilirken CHP zihniyeti ne demişti biliyor musunuz? 'İstanbul'un başına gelen en büyük felaket' diye karşı çıkmıştı. Özal'ın eseri olan Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün inşasında da benzer yaygaralar koparmıştı. Biz de Marmaray'ı ve Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü inşa ederken çok büyük saldırılara maruz kaldık."
Temel kazılarında ortaya çıkan tarihi eserler sebebiyle inşa süresi uzayan Marmaray'ı karalamak için her gün çeşitli iftiralarla meydanlara çıkıldığını ifade eden Erdoğan, "Hatırlarsanız Yavuz Sultan Selim Köprüsü için de mahkemenin verdiği kısmi bir yürütmeyi durdurma kararını yanlış anlayış 'Üçüncü köprü artık iki kuleden ibaret' manşetleri atmışlardı. Kuzey Marmara Otoyolu'na da 'asfalt izinden ibaret' bir proje yaftası takmaya kalkmışlardı. Bu hastalıklı zihniyetin o kadar çok örneği var ki hangi birini sayacağımızı şaşırıyoruz. Peki sonuçta ne oldu? Marmaray yapıldı ve hizmete girdi." değerlendirmesinde bulundu.
GALATAPORT PROJESİ
Erdoğan, konuşmasında, Tophane'deki Galaport Projesi'ni incelediğini söyledi.
Projenin, inşallah mayıs sonunda ilk etabının biteceğini, yıl sonunda da tamamlanacağını dile getiren Erdoğan, Galataport'un dev cruise gemilerinin yanaştığı turizmde en önemli bir atak merkezi olacağını, dünya turizmine açık, otelleriyle alışveriş ve tarihi mekanlarıyla gerek ülkedeki vatandaşları gerekse tüm dünyayı hayran bırakacağını kaydetti.
Erdoğan, bugün Galataport alanında yaptığı incelemede gördüklerinin müjdesini verdiğini, İstanbul'a yakışan neyse bunları özel sektörle beraber yapmaya devam edeceklerini dile getirdi.
Bugüne kadar Marmaray'dan 500 milyon kişinin iki yaka arasında gidip geldiğini, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün boğaza çizilen üçüncü gerdanlık olarak hizmet verdiğini, Kuzey Marmara Otoyolu'nun İstanbul'un transit ve trafik yükünü büyük ölçüde aldığını belirten Erdoğan, yine en çok saldırılan İstanbul Havalimanı'nın gurur abidesi olarak çalıştığını söyledi.
Aradan bunca zaman geçtiği halde hala ilgisiz, alakasız resimlerle İstanbul Havalimanı'nı kötülemenin peşinde olunduğunu vurgulayan Erdoğan, "Neymiş efendim? 'Putin, İstanbul Havalimanı'na inmemiş.' Biz de İstanbul Havalimanı'na inmiyoruz. Devlet başkanlarıyla birlikte Atatürk Havalimanı'nın uçak seyahatleri için özel yaptırdığımız şeref salonu var, onları orada ağırlıyoruz ve biz de orayı kullanıyoruz. Sayın Putin de oraya gelmiştir, orada karşılanmıştır. 15 Temmuz gecesi darbecilere karşı milletimizle birlikte destansı bir mücadele verdiğimiz bu şeref salonu uzun yıllar boyunca da hizmet verebilecek bir durumda. Biz de elimizde böyle bir imkan varken İstanbul Havalimanı'nda yeni bir şeref salonu inşasına şimdilik gerek duymadık."
Tarifeli uçuşlara kapanmış olsa da havalimanı statüsü hala devam eden Atatürk Havalimanı'nın bu amaçla kullanıldığını dile getiren Erdoğan, Putin'in de Rusya Devlet Başkanı sıfatıyla şeref salonunun bulunduğu Atatürk Havalimanı'na indiğini anlattı.
Erdoğan, "Bunların derdi hakikatleri öğrenmek değil de çamur atmak olduğu için 'Acaba niye böyle oldu' sorusunu sormak akıllarına bile gelmiyor. Şimdi aynı tartışmayı Kanal İstanbul konusunda yaşıyoruz. Kanal İstanbul'a karşı çıkanların hiçbirinin bu projenin aslında ne olduğu konusunda en küçük bilgileri veya fikirleri bulunmadığından eminiz." ifadelerini kullandı.
"KANAL İSTANBUL'U YAPMAKTA GEÇ BİLE KALDIK"
Kanal İstanbul'u 2011'den beri defalarca anlattıklarını dile getiren Erdoğan, projeyi bir kez daha anlatacağını ancak gözleri olup da görmeyenler, kulakları olup da duymayanlar, dilleri olup da konuşamayanlara faydası olup olmayacağını bilemediğini söyledi.
İstanbul Boğazı'ndan yılda ortalama 45 bin gemi geçtiğini, her gün şehrin iki yakası arasında 500 bin kişinin gidip geldiğini ifade eden Erdoğan, boğazın üzerindeki yük ve insan trafiği baskısının her geçen yıl arttığını vurguladı.
Erdoğan, Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ne göre, geçen ticari gemi trafiğini engelleme imkanının olmadığını belirterek, şöyle konuştu:
"Fakat, bunların Montrö Sözleşmesinin nereyle ilgili olduğundan haberleri bile yok. Kanal İstanbul'u Montrö Sözleşmesi bağlar mı, bağlamaz mı, bundan da haberleri yok. Bir defa Kanal İstanbul'un Montrö Sözleşmesiyle yakından uzaktan alakası yoktur, bu böyle biline. Boğazda şu anda kılavuz kaptan ve römorkör gibi uygulamalar da kazaları önlemede yetersiz kalıyor. Boğazı ortadan kaldıramayacağımıza göre soruna kökten bir çözüm bulmamız gerekiyordu. Dünyadaki örneklere baktığımızda Kanal İstanbul tarzı su yollarının hem yaygın hem de oldukça karlı olduğunu görüyoruz. 2011'de milletimize bu sözü verdikten sonra adım adım dersimizi çalıştık. İşin doğrusu 2023 hedeflerimizden biri olan Kanal İstanbul'u yapmakta geç bile kaldık."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, projenin ön hazırlıkları kapsamında jeolojik, jeoteknik, hidrolojik araştırmalar, dalga ve deprem analizleri, trafik etütleri, altyapı deplase ihtiyaçları, çevresel etki çalışmaları gibi süreçlerin tamamlandığını anlattı.
Bu çalışmalarda 34 ayrı bilim dalına mensup 200'ün üzerinde bilim insanının görev aldığını, sonuçta kanal için belirlenen 5 farklı güzergahtan en uygun olanının kararlaştırılarak millete ilan edildiğini ifade eden Erdoğan, bu kanal güzergahı boyunca 304 ayrı noktada 17 bin metrenin üzerinde sondaj ile 248 jeofizik etüdünün yapıldığını aktardı.
Erdoğan, laboratuvar deneyleri ve zemin çalışmalarının ardından bu alanda dünyanın en önde gelen firmalarıyla birlikte kanalın modellemesine geçildiğini, mühendislik projelerinin ve ÇED çalışmalarının tamamlanmasıyla bugünkü aşamaya gelindiğini söyledi.
"Kanal İstanbul'un inşa maliyetinin birilerinin söylediği gibi 125 milyar lira değil, şu an itibarıyla 75 milyar lira olarak hesaplanıyor." diyen Erdoğan, güzergah boyunca iki liman, bir yat limanı, bir lojistik merkezi, 7 köprü, 2 demir yolu ile 2 hafif raylı sistem hattının yer alacağını kaydetti.
Erdoğan, kanal etrafında büyük bölümü kentsel dönüşüm çerçevesinde sadece 500 bin kişilik konut alanına izin verileceğini belirterek, inşaat sürecinde ortaya çıkacak hafriyatın bu projeye mahsus bir yöntemle değerlendirilerek şehrin olumsuz etkilerinden korunmasının sağlanacağını anlattı.
Haliç'te bunu gerçekleştirdiklerini dile getiren Erdoğan, "Onlar Haliç'i toprakla dolduracaklardı. Biz ise Haliç'i bugünkü haline getirdik." dedi.
Erdoğan, balçığın Alibeyköy'deki taş ocağına doldurulduğunu ifade ederek, Kanal İstanbul projesinin tüm unsurları ve boyutlarıyla iyi çalışılmış her ayrıntısı düşünülmüş proje olduğunu kaydetti.
Projenin finansmanında ve inşasında inşallah herhangi bir sıkıntı yaşanmayacağını dile getiren Erdoğan, "Türkiye'nin tüm büyük projelerinde olduğu gibi Kanal İstanbul'u da kör düşmanlık yapanlara rağmen Allah'ın izni ve milletimizin desteğiyle tamamlayacak ve bu abide eseri ülkemize kazandıracağız." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yarın Almanya'dayım. Bay Kemal, herhalde bunu da görmezsin. Görsen de görmesen de oradayız." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:
"Ülkemizin güney sınırları boyunca bir terör koridoruyla kuşatılma gayreti, ilkokul çocuklarının bile anlayabileceği açıklıkta yürütülen bir projedir. Buna rağmen hala 'Ne işimiz var bizim Suriye'de' diye sorabilen bir kafa, Türkiye ve Türk milletiyle tüm gönül bağlarını koparmış demektir. Türkiye'nin Suriye'de ne işi olduğunu bütün dünya anladı, bir tek bizim muhalefet partisi yöneticileri anlayamadı. Şimdi de her ağızlarını açtıklarında, 'Ne işimiz var bizim Libya'da' diye soruyorlar. Üstelik bunu söyleyen zat daha birkaç ay önce 'Akdeniz'de herkes var' ülkeleri sayıyor, 'Türkiye yok' diyerek yine bizi suçluyordu. Akdeniz'de Libya ile yaptığımız anlaşma sayesinde tüm dünyayı şaşırtan ve hayran bırakan bir denklem kurduk. Bay Kemal bunu görmedin mi? Bundan haberin yok mu? Barbaros'u görmedin mi orada Yavuz'u görmedin mi orada? Sismik araştırma gemilerimizi görmedin mi? Hepsi oralarda çalışıyor. Onların etrafında bizim Silahlı Kuvvetlerimizin, Deniz Kuvvetlerimizin fırkateynlerini de mi görmedin? Ama gözü var görmüyor, kulağı var duymuyor. Dili var ama konuşamıyor. Ülkemizin Libya'da ne işi olduğunu sormakla Akdeniz'de ne işimiz olduğunu sormak aynı şeydir."
"TÜRKİYE, LİBYA'DA OLMAYI SÜRDÜRECEK"
Erdoğan yarın Almanya'da olacağını hatırlatarak, "Bay Kemal herhalde bunu da görmezsin. Görsen de görmesen de oradayız ve orada bütün Akdeniz ile Libya ile ilgilenenlerle bunları konuşacağız. Tabii devlet yönetimini, diplomasiyi, güç dengelerini kurmayı parti içi ayak oyunlarıyla karıştıran sığ bir zihniyetin başka türlü bir refleksi olamaz. Yine de belki kalbi biraz yumuşar da kulağına iki kelam gider umuduyla bir kez daha tekrarlıyorum. Türkiye güney sınırlarını ve oralarda yaşayan kardeşlerinin huzurunu tamamen sağlayana kadar Suriye'de olmaya hatta daha da ilerlemeye devam edecektir. Sen katil Esed ile her türlü flörtü yapmaya devam et." diye konuştu.
Türkiye'nin güney sınırlarının güvenliğini artık Mardin'de, Şanlıurfa'da, Gaziantep'te, Hatay'da değil daha ötesinde başlattıklarının da altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:
"3 yaşında, 5 yaşında, 7 yaşında, ayakları çırılçıplak olan yavruların İdlib'deki halini görmüyor musun Bay Kemal? Onlara sessiz mi kalacağız? Onlar bizim kardeşlerimiz. Zaten bu değil miydi o bombalardan kaçıp da bize sığınanlara, 'Biz bunları tekrar Suriye'ye göndereceğiz' diyen. Ah kardeşlerim ah. Bunlarda vicdan yok vicdan. Ama biz ensar ve muhacir olmanın idraki içindeyiz. Biz o kültürle yetiştik. Allah göstermesin böyle bir şey bizim başımıza gelseydi halimiz ne olurdu? Terör örgütlerini kendi inlerinde kıstırıp şimdi onları biz etkisiz hale getirebiliyoruz. Türkiye, Akdeniz'deki hakları teslim edilene, 500 yıllık kardeşlerinin bağlarının olduğu Libya halkının meşru yönetimi güvene kavuşana kadar Libya'da olmayı sürdürecektir. Bu konuda yalan yanlış lakırdı edenleri Turgut Reis başta olmak üzere, o topraklarda yatan binlerce şehidimize saygılı olmaya davet ediyoruz. Hiç değilse Gazi Mustafa Kemal gibi Libya topraklarında canları pahasına mücadele yürüten kahramanlarımızın hatıralarına hürmeten en azından susmayı deneyebilirler. Ne diyor? 'Biz Atatürk'ün partisiyiz.' Hadi oradan, geç o işi geç, kimleri aldatıyorsun. Kabrinden kalksa size bu ülkede yaşam hakkı tanımayacağına inanıyorum. Osmanlı'nın en zayıf olduğu dönemde yürüttüğü Trablusgarp ve Bingazi savunmalarıyla çekilirken bölgede kurulmasını sağladığı cumhuriyet, çok değil bir asır öncesinin hadiseleriydi. Libya halkının bugün ülkemizi bağrına basması, herhalde bir anda ortaya çıkan bir ruh halinin eseri değildir. Gerisinde çok derin bir tarih ve medeniyetin arka planı vardır."
Suriye, Akdeniz ve Libya konularında siyasetin, diplomasinin ve askeri gücün tüm imkanlarını sonuna kadar kullanmakta kararlı olduklarını vurgulayan Erdoğan, bu mücadelede kendilerini destekleyen Cumhur İttifakı ve MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye şükranlarını sundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Böyle bir desteği vermedikleri gibi kısır siyasi hesaplarla bilerek veya bilmeyerek yeminli düşmanlarımız tarafından üretilen kampanyalara alet olanları da milletimize havale ediyorum. Bizi 2023 hedeflerimizi gerçekleştirmekten kimse alıkoyamayacaktır. En büyük mirasımız, evlatlarımıza 2053 ve 2071 vizyonlarını hayata geçirebilecekleri bir Türkiye bırakmak olacaktır. İnşallah büyük ve güçlü Türkiye idealimize her geçen yıl biraz daha yaklaşıyoruz." ifadesini kullandı.
Erdoğan, merhum Başbakanlardan Bülent Ecevit'in eşi Rahşan Ecevit'in hayatını kaybettiğini hatırlatarak, "Kendilerine rahmet diliyorum ve tüm sevenlerine aynı şekilde ben de bu duygularımı kendileriyle paylaşıyorum." diye konuştu.
Gayrettepe-İstanbul Havalimanı metro hattının hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, bu projenin hayata geçirilmesinde emeği geçen herkesi tebrik etti.
METRO TÜNELİNDE İNCELEME
Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, asansörle metro tüneline inerek incelemelerde bulundu. Erdoğan'a burada çalışmalarla ilgili brifing verildi. Baret takan Cumhurbaşkanı Erdoğan, işçilerle hatıra fotoğrafları da çektirdi.
Öte yandan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, Erdoğan'a ray demirinden bir anı hediye etti.