Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Dolmabahçe'de ekonomist ve akademisyenlerle bir araya geldi. Toplantıya, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Mehmet Ali Akben, Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Alpaslan Çakar, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Erişah Arıcan, Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Göksel Aşan, Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi Meltem Taylan Aydın, Cemil Ertem, Servet Bayındır, Gülsüm Azeri, Yiğit Bulut da katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan toplantı öncesi ekonomiye ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
Akademisyenler, medya temsilcileri ve ekonomistlerin olduğu toplantıda çözüm önerilerinin karşılıklı masaya yatırıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan kura dikkat çekti ve dövizdeki düşüşle ilgili, "Hızla indi, daha da insin telaşına kapılmayalım" dedi.
Kur korumalı mevduat paketinin gündemde olduğu toplantıda Erdoğan, "Vatandaş Merkez Bankası’nın garantör olduğunu görecek" dedi. Kur stabilizasyonu önemli vurgusu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan "(Dövizdeki düşüş) İhracatçıyı, sanayiciyi korkutmamalıyız" dedi.
Hızlı çıkışları gördüğümüzü gerek market raflarında, gerek otomotivde gerek konutta hangi hızda çıkardılarsa aynı hızda indirmelerini bekliyoruz diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, fahiş fiyat denetimleri için tüm imkanların kullanılacaklarını da belirtti.
Erdoğan swap anlaşmalarıyla ilgiliyse, "Yeni Swap anlaşmaları olacak mı? Körfez ülkeleri, Azerbaycan ve uzak bölgelerle görüşüyoruz" ifadesinde bulundu.
Kripto paralarla ilgili de konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kripto para yasası hazır. Gecikmeden Meclis'e göndererek bu konuda adım atacağız" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, IMF ile olan ilişkilerin 2013 yılında son taksit borcun bitmesiyle tamamlandığını, yeni ekonomi politikasıyla tarihi bir değişim başlattıklarını söyledi.
Erdoğan "Tehditlere aldırış etmeden kendi programımızı uygulamakta ısrar ettik. Tedbir paketiyle birlikte kurun üzerindeki köpüğün bir günde ortadan kalktığını gördük. Bu neticenin ortaya çıkmasında paketin içeriği kadar ekonomi politikamızın başarısı ve kararlılığımızı göstermemiz de çok etkili olmuştur" dedi.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar...
"Ülke olarak İzmir İktisat Kongresi'nden beri ekonomide kendimizi bizi hedeflerimize ulaştıracak yön tayin etmenin içerisindeyiz.
Hep söylediğim gibi 1923 İktisat Kongresi kararlarının ömrü 1929 büyük buhranına kadar sürmüştür. Rahmetli Menderes ve Özal'ın başlattıkları atılımların akıbetleri de hepinizin malumu. Türkiye Büyük Ekonomik hamlemizi yapabilmemiz için önemli ölçüde tamamlamayı başardık.
Bir konuyu vurgulamak istiyorum. Mayıs 2013 faiz 4.5'e kadar indirdiğimiz dönemdir. Enflasyon yine o dönemde 6.51.
"IMF İLE OLAN İŞİMİZİ BİTİRDİK"
Arkadan patlayan ne oldu Taksim Gezi olayları patladı. Bizim bu manevramızı hazmedemeyen güçler bu adımı attılar. Bununla orada adeta duvara çarpma olayı oldu. Bir konu daha var. Göreve geldiğimizde IMF'e olan borç 23.5 milyar dolardı. Biz bu IMF'e olan borcumuzu yine Mayıs 2013'te son taksiti ödeyerek IMF ile olan işimizi bitirdik.
Şu anda IMF'e borcumuz olmadığı gibi IMF'le herhangi bir kontağımız da yok. Ana muhalefet ve yanındaki birileriyle otellerin arka kapılarında malum bazı çalışmaları IMF ile yaptılar. Ana muhalefetin sözcüsü eski hazineci midir nedir o da kulislerin içerisinde bizzat bulundu. Bunlar bize de zaman zaman IMF'i tavsiye edenlerdir. IMF ile bağlarımızı kopardıktan sonra kendileri IMF ile ana muhalefet, yavru muhalefet beraber banka ya da otellerin arka kapılarında kulislerinde kendilerine göre çalışmalar yürüttüler.
Bugün artık Türkiye, eğitimden sağlığa, ulaştırmadan enerjiye, sanayiden turizme kadar her alanda ihtiyacı olan altyapıya sahiptir. Sizlere dağıttığımız bilgi notunda da görebileceğiniz gibi tüm veriler bu altyapının hazır olduğuna işaret ediyor. Bu güçlü altyapı üzerinde ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokmaktır. Küresel ekonominin iplerini ellerinde tutan ülkeler 2008 finans krizinden beri ciddi bocalama içindedir. Türkiye'nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin üst lige çıkmak için yaptıkları baskının etkisiyle bocalama daha da artmıştır. Gelişmiş ülkeler bir yandan kendi aralarında mücadele ederken bir yandan da gelişmekte olan ülkelerin pastadan aldıkları payın artışını engellemenin peşindedir.
Koronavirüs bu tablonun net görülmesini sağlamıştır. Finans krizini çözmek için başlatılan para arzı pek çok sorunu da beraberinde getirmiştir. Bu tablo Türkiye için gelişmiş ülkeler sınıfına çıkma hedefini hayata geçirmesi açısından oldukça uygun zemininin varlığının ispatıdır.
"EKONOMİ POLİTİKASINDA TARİHİ BİR DEĞİŞİM BAŞLATTIK"
Bu amaçla ekonomi politikasında tarihi bir değişim başlattık. Bu değişim yeni de başlamamıştır. Uzunca bir süredir devam etmektedir. Öncelikle klasik ekonomi anlayışının yüksek faizle enflasyonu kontrol altında tutma anlayışını bir kenara bıraktık. Bunun yerine yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkeyi büyütme temelli bir ekonomi politikasına yöneldik. Böylesine büyük bir değişim bu risklerin hepsini göze almaya değdiğine inanıyoruz. Döviz kurundaki anormal dalgalanma bu risklerden biri olarak kapımıza dayanmıştır. Uzunca bir süre bu dalgalanmayı faizleri artırarak durdurma baskılarına maruz kaldığımızı hepimiz biliyoruz. Kendi arkadaşlarımız arasında da aynı yönde değerlendirmeler yapanlar olduğunu da itiraf etmek isterim. Tehditlere aldırış etmeden kendi programımızı uygulamakta ısrar ettik. Tedbir paketiyle birlikte kurun üzerindeki köpüğün bir günde ortadan kalktığını gördük. Bu neticenin ortaya çıkmasında paketin içeriği kadar ekonomi politikamızın başarısı ve kararlılığımızı göstermemiz de çok etkili olmuştur.
İnşallah bundan sonra da aynı kararlılıkta yolumuza devam edeceğiz. Estirilmeye çalışılan fırtınaların, karabulutların aksine ekonomimizin istihdam ve üretim tarafında işler mükemmel denecek seviyede iyi gitmektedir. Bütçe tarafında da hiçbir sıkıntımız mevcut değildir. En çok tedirginliğe neden açan finans sistemini oturttuğumuzda önümüzdeki yaz aylarında ekonomimizin bambaşka iklime girdiğine şahitlik edeceğiz.
"FAHİŞ FİYATLARDA ISRAR EDENLERİN ÜZERİNE GİDECEKLERDİR"
Fırsatçılar bu dönemde de kendilerini belli etmiştir Kurdaki ve küresel emtia fiyatlarındaki yükselişi bahane ederek maliyetlerindeki gerçek değişimle orantısız fahiş fiyat artışı yapanlar oldu. Tüm milletime sesleniyorum. Aynı şekilde tüm esnaflara sesleniyorum. Sanayicilere sesleniyorum. Günde birkaç defa fiyat artıranlarla stokçuların fahiş fiyatlarda ısrar edenlerin üzerine gideceklerdir. Vatandaşımızı huzursuz eden hiçbir hadiseye göz yumamayız. Bu makamda bulunmamızın gereği budur. Milletimiz bu makama boşu boşuna getirmedi. Benim haklarıma sahip çıkacaksın diye getirdi. Biz de onların haklarını korumak zorundayız. Ülkemizi yüksek faiz ve hormonlu kur artışı cenderesinden çıkardığımız gibi yüksek fiyat artışı bataklığından da uzak tutmakta kararlıyız.
"ÇÖZÜM ÖNERİLERİ YOL GÖSTERİCİ OLACAKTIR"
Gerektiğinde arkadaşlarımıza da söz vererek tüm sorularınızı açık yüreklilikle cevaplayacağız. Sizlerden tek isteğim durum tespitinden çok çözüm önerilerinizi almak. Bu çözüm önerilerini bizlere açık yüreklilikle söylersiniz bu bize aynı zamanda yol gösterici olacaktır. Türkiye ekonomisi konusundaki değerlendirmelerinizi özellikle de yalan yanlış malum bilgiler geliyor. Bunlar değil burada konuşulanlar üzerinden yapalım. Eğer bunu yaparsak bu bizim için yol gösterici olur ve bu yol gösterici tavsiyelerinizle birlikte de bizler bu başlattığımız özellikle kur endeksli TL konusunda çok daha süratle yol almış oluruz ve halkımızı vatandaşımızı kimseye de ezdirmeyiz. Şimdi sözü sizlere bırakıyorum."
TOPLANTIYA KATILAN EKONOMİSTLERDEN AÇIKLAMALAR
Toplantıya katılan ekonomistler, konuşulan konu başlıklarıyla ilgili açıklamalarda bulundu.
Ekonomist Doç. Dr. Cüneyt Dirican, "Ekonomi yorumcuları, ekonomistler, ekonomi medyasının olduğu ve her şeyin açık açık konuşulduğu, sorulduğu ve samimi şekilde de cevaplandığı bir ortamdı. Bu anlamda bence kıymetliydi. Belli başlıklar gündeme geldi, kamu bankalarının piyasaya bir müdahalesinin olup olmadığından tutun da swap anlaşmalarına kadar, kripto varlıklara kadar, kamuoyunun özellikle çok merak ettiği bütün başlıklar şeffaf bir şekilde konuşuldu. Bizzat bürokrasi tarafından da samimi bir şekilde hepsine cevap verildi. Bu anlamda bilgilendirme doğru kanaldan, doğru şekilde yapılmış oldu. En azından benim anladığım buydu. Benim bir akademisyen olarak en çok dikkatimi çeken kısım da şuydu; notlar alındı, bizzat bürokrasi tarafından ve en önemlisi Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından tek tek dinlendi bütün herkes, bütün görüşler, öneriler ve not alındı. Bu ne demek? Demek ki; belli aksiyonların bu anlamda ev ödevi olarak çalışılacağı ve bir şekilde herkesin faydasına sunulacağı şeklinde. Merak edilen başlıklardan bir tanesi de kripto varlıklarla ilgili olarak düzenlemenin çok yakında meclise geleceğini söyledi. Bu anlamda halkımızın da büyük bir ilgisi olduğunu ve beklentisi olduğu hepimizin malumu. O anlamdaki geri bildirimleri de aldı ve bununla ilgili düzenlemenin yakında geleceği, bunun özellikle finans merkezi ve Türkiye ekonomisi gelişimi anlamında ürün çeşitliliği anlamında bir kazanıma nasıl dönüşebileceği noktasında konuşuldu. Buradan hareketle bence en önemlisi şuydu; durum tespitinden çok çözüm önerisi söyleyin denildi. İhtiyaçlar, gereksinimler ve çözüm önerileri bu anlamda her türlü boyutuyla iletildi" şeklinde konuştu.
DÖVİZ KURLARI
Ekonomist Prof. Dr. Ege Yazgan ise, "Merkez Bankası başkanı şunu net söyledi; ’biz reel kura bakıyoruz, reel kurun bu gelmiş olduğu düzeyin, döviz inmeden önce gelmiş olduğu düzeyin çok düşük bir düzey olduğunu düşünüyoruz. Herkes bunda hem fikir. Ama şimdi geldiğimiz yerde hızla eskisi gibi TL’nin değerlenmesine doğru giderse onu da istemiyoruz. Hatta 80-90’lara doğru gitmesini istemiyoruz reel kurun’. Ama bir seviye vermez, vermemesi de doğrudur. Çünkü Merkez Bankası başkanları dünyada hiçbir yerde seviye vermez. Keza Cumhurbaşkanının da böyle bir şeyi olmadı. Ama yönelim olarak bu politikanın böyle bir çerçevesi olduğunu belirtiler" şeklinde konuştu.