Güncelleme Tarihi:
Yönetmen Zeki Ökten’in 1978 yılında çektiği ve başrollerinde Kemal Sunal, Şener Şen ile Ayşen Gruda’nın yer aldığı Çöpçüler Kralı şüphesiz hemen herkesin hafızasında yer etmiş kült bir film. Bir temizlik işçisinin hayatı üzerinden dönemin sosyo-ekonomik yönlerine ışık tutan ayrıca toplumun ahlaki ve etik değerlerini de gözler önüne seren harika bir film. Hepimizin aklında da ‘Parka gidecekmiş iki gözümün çiçeği’ repliğiyle kalan bu filmde vatandaşın camlardan temizlik işçisi Apti’nin üzerine nasıl çöpleri attığını da hatırlarsınız. Şimdilerde bu alışkanlık pek değişmemiş durumda.
ÖĞLEN VARDİYASI
Aradan tam 43 koca yıl geçti. Artık temizlik işçileri dev kamyonlarla sokaklarda mekik dokuyor. Ben de bu hafta onlarla birlikte işe koyuldum. Mesailerine ortak olup mesleğin zorluklarını görmeye çalıştım. İlk olarak Halıcıoğlu’nda bulunan Beyoğlu Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğü’ne gidip öğlen vardiyası için kıyafetlerimi giydim. Sahada beraber çalışacağımız temizlik personeli Sadık Cinek ve şoför Serkan Yılmaz beni kamyonun başında bekliyordu. Saat tam 13.00’da çıkmamız lazımdı ama ben biraz yavaş kalınca 5 dakika geçikmeli ayrıldık merkezden.
İLK DURAK CİHANGİR
17 günlük kapanma öncesi son güne denk geldiğimiz için sokaklarda hem araç trafiği hem de yaya trafiği çok fazlaydı. Bana araçta günlük iş rutinini anlatan Sadık Cinek, araç yoğunluğunu görünce “Bugün çok sıkıntı yaşayacağız. Sokaklarda çok hızlı hareket etmemiz lazım” dedi. Ardından Tarlabaşı’ndan İstiklal Caddesi’ne oradan da ilk görev yerimiz olan Cihangir’e ulaştık. Araçtan iner inmez ben daha önce gösterilen şekilde çöp konteynerlerini çekip kamyonun arkasındaki aparata takmaya ve çöpleri boşaltmaya başladım.
SABIRSIZ SÜRÜCÜLER
Ancak daha 10 saniye olmadan hemen ardımda 4-5 araç durdu ve kornaya basıp el işaretleri yapmaya başladı. Yaklaşık 40 saniye süren ve gözlerinin önünde gerçekleşen bu temizlik işlemine bile sabır göstermeyen sürücüler gerçekten temizlik işçileri için büyük dert... Ben de o an bunun stresini yaşadım ve hangi sokağa girsem bütün sürücüler sanki dünyanın en önemli işini yapıyormuş gibi tahammülsüzce korna çalmaya devam etti.
DAYANILMAZ BİR KOKU
İlk noktadan sonra kamyonun arkasındaki basamağa tutunarak yola devam ettim. Bu noktada dayanılmaz bir çöp kokusu ile burun burunasınız. Ve yaklaşık 50 sokak boyunca bu kokuyu içinize çekmek zorundasınız.
E-TİCARET ÇÖPÜ
Cihangir sokaklarında dolaşırken çöplerin içeriği de ilgimi çekti. Yapı marketlere ait eşyaların kartonları, kahve bardakları, suşi paketleri ve sanal market poşetleri çöpleri doldurmuştu. Cihangir çöplerinde hazır gıda ve e-ticaretin belirgin bir gücü hissediliyordu. Ben her köşede çöp konteynerlarını kamyona yüklerden yanımdan gazetelerde ve ekranlarda görmeye alışkın olduğum yüzler geçiyordu. Bazı denk gelen semt sakinleri ise ayrıştırdıkları çöpleri bizzat kendisi veriyordu.
YOKUŞLAR ZORLUYOR
Sürekli kamyonun arkasında durmak ve konteyner boşaltmak dar ve yokuş sokaklarda büyük dertmiş onu anladım. Cihangir’in ardından ise ikinci mahallemiz Hacıahmet oluyor. Burası yokuşu daha bol bir mahalle. Çöpleri de o yüzden yokuş aşağı inerken topluyoruz. Burada çöpler sokağa daha düzensiz atılmış. Kamyondan inip her kaldırımdan poşet toplamak da zor oluyor. Çöp konteynerına atmak zor geliyor sanırım bazı semt sakinlerine!
İSRAFIN BOYUTU ÇOK BÜYÜK
Mesai arkadaşım Sadık Cinek daha yola çıkmadan çöpe atılan şeyleri görünce şaşıracaksın diye uyarmıştı. Gerçekten de öyle oldu. Taze ve dokunulmamış ekmekler, meyveler, hazır yiyecekler, yeni kıyafetler... Hepsi çöpe atılmıştı. Üstelik her sokakta durum böyleydi. Türkiye’de gıdaların israf edildiğini hepimiz biliyoruz ama çöpe bakınca durumun ne kadar vahim olduğunu gördüm. Her konteynerın içinde ve yanında onlarca paketlenmiş ekmek var. Bazı mahallelerde ise çöpün yanına asılmış. Ama onlar da nihayetinde çöpe gidiyor.
STADYUMA YETER
Görev yerimiz olan iki semt Cihangir ve Hacıahmet gelir düzeyi ve yaşam tarzı bakımından da ayrışıyor. Ancak tek ortak gözlemim iki semtte de çöpe atılan ürünlerin markaları, kaliteleri ve çeşitleri değişse de ekmek ve gıda değişmiyor. Cinek, “Çöplerde bazen bir stadyuma yetecek kadar ekmek buluyoruz. Biz anlam veremiyoruz neden bu kadar israf yapıldığına...” sözleriyle anlatıyor yaşadığı şaşkınlığı.
625 BİN ÇÖP KAMYONU KADAR GIDA İSRAFI VAR
Geçtiğimiz günlerde Hürriyet muhabiri Meltem Özgenç’e konuşan Tarım Bakan Yardımcısı Ayşe Ayşin Işıkgece, “Türkiye’de her yıl 18.8 milyon ton gıdayı çöpe atıyoruz. Bu, 625 bin adet çöp kamyonu dolusu gıda demek. Biz gıdanın nasıl korunacağını bile tam bilmiyoruz” demişti. Yine Hürriyet’te Erdinç Çelikkan imzasıyla yayınlanan bir haberde ise Türkiye İsrafi Önleme Vakfı’nın (TİSVA) hazırladığı raporda Türkiye’de bir yılda 214 milyar liralık gıda israfının yapıldığı açıklanmıştı.
KİŞİ BAŞI İSRAF 121 KİLOGRAM
BM’nin Gıda Atık Endeksi 2021 raporuna göre dünyada her yıl tüketiciye sunulan gıdanın 6’ta biri çöpe gidiyor. Kişi başına düşen gıda israfı ise yıllık 121 kilogram. The World Counts’un verilerine göre, yalnızca bu yıl 433 milyon 27 bin 486 ton gıda israf edildi veya kayboldu ve bu her geçen dakika hızla artıyor.
NE KADAR KAZANIYORLAR?
Temizlik işçilerinin maaşları ise 3 bin 700 liradan başlıyor. Her belediyede durum farklı. Bazı belediyelerde bu son zamanlarda 5 bin 500 liraya kadar ulaşmış. Ama hep bahsedilen çöp toplayıcılarının 7-8 bin lira maaş aldığı söylentisi öğrendiğim kadarıyla doğru değil. Üstelik haftada 6 gün yapılan iş oldukça ağır bir o kadar da zahmetli.
YASAKLI GÜNLERDE ÇÖP ARTIYOR
Pandemi döneminde temizlik işçileri için işlerin daha da zorlaştığını söyleyen Sadık Cinek, “Çöpe atılan maddelerden hastalık kapma ihtimalimiz var. Bu hem bizi hem ailemizi korkutuyor. Olabildiğince dikkat etmeye çalışıyoruz” dedi. Cinek, kısıtlamaların olduğu dönemlerde mahallelerde çöp üretimin artığını da aktardı.