Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE kadınların işgücüne katılım oranının en düşük olduğu OECD ülkesi. OECD ülkelerinde kadınların işgücüne katılım oranı ortalama yüzde 62.8, Türkiye’de yüzde 33.6. Bu sorun sürekli ele alınsa da doğru politikaların ortaya konması ve uygulanması bir türlü mümkün olmuyor. Ancak İstanbul Teknik Üniversitesi ve Levy Ekonomi Enstitüsü’nün Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlenmesi Birimi (UN Women) işbirliğinde gerçekleştirdiği araştırma somut katkılarla bu oranın nasıl artırılabileceğini ortaya koyuyor. Aydın Doğan Vakfı’nın desteğiyle İTÜ ve Levy Enstitüsü, Sosyal Bakım Hizmetlerine Kamu Yatırımlarının İstihdam, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Yoksulluğa Etkileri: Türkiye Örneği başlıklı araştırmasıyla kadın istihdamını arttırmak için kadınları eve zorunlu bağlayan çocuk bakım hizmetlerinde Türkiye’nin OECD seviyesine çıkarılmasını öneriyor. Türkiye’de şu anda 3 yaşından sonra başlayan ve en yüksek orana 5 yaşında olan çocuk bakım ve okul öncesi eğitim kurumlarına katılım oranı yüzde 9.1- yüzde 51.4 aralığında. OECD ortalaması ise 3 yaşından önce yüzde 30, 5 yaşında ise yüzde 100 seviyesinde. Araştırma Türkiye’nin OECD ortalamasına ulaşmak için kamunun 20.7 milyar lira yatırım yapması gerektiğini ve bunun sonucunda 718 bin 693 yeni istihdam yaratılacağını ortaya koyuyor.
DÜNYADA SON 15’TE
Sosyal Bakım Hizmetlerine Kamu Yatırımlarının İstihdam, Toplumsal Cinyiset Eşitliği ve Yoksulluğa Etkileri: Türkiye Örneği başlıklı araştırmanın sonuçları dün açıklandı. Araştırma öncelikle Türkiye’nin en acı gerçeğine dikkat çekiyor: Türkiye, kadınların işgücüne katılımı açısından OECD sonuncusu olmasının yanı sıra tüm dünyada da en kötü 15 ülke arasında yer alıyor. Türkiye’de 0-5 yaş grubu çocukların çocuk bakım hizmetlerine ve okul öncesi eğitim kurum-larına kazandırıl-ması ekono-miyi her yönüyle destekleyecek. Şu anda 0-2 yaş grubu çocuk sayısı 1.2 milyon, 3-5 yaş çocuk sayısı ise 2.07 milyon. OECD ortalaması olan yüzde 100’e erişmek için 0-5 yaş grubunda 3 milyon 270 bin çocuğun bakım hizmetinden yararlandırılması ve okul öncesi eğitime geçirilmesi gerekiyor. Bunun için araştırmanın hesabına göre kamu ek olarak yılda 20.7 milyar lira harcasa bu sorun çözülecek. Bu miktar Türkiye’nin milli gelirinin sadece yüzde 1.18’ine denk geliyor. Çocuk başına yapılacak harcama ise 6 bin 333 lira olacak.
Bu noktada araştırma şu soruyu soruyor. 20.7 milyar lira sosyal bakım hizmetlerine harcandığınd, inşaat sektörüne harcandığında ve nakit yardım olarak verildiğinde ekonomi ne kazanacak?
719 BİN YENİ İSTİHDAM
Sosyal bakım hizmetlerine 20.7 milyar lira yatırım yapıldığında doğrudan ve dolaylı olarak diğer sektörlerde yaratılacak ek istihdam 718 bin 693 kişiye ulaşıyor. Bu yatırım inşaata yapılsaydı yeni istihdam 289 bin 806 kişi olacaktı. Bu sosyal hizmetlerdeki istihdamın ancak yarısı. Sosyal hizmetlerde yaratılacak işlerin yüzde 85.7’si doğrudan istihdam yani eğitim sektöründe. Başta satış olmak üzere imalat, madencilik, elektrik -gaz-su sektörleri de istdihdam yaratabilecek. İnşaatta ise doğrudan istihdam payı yüzde 70. Nakit olarak 20.7 milyar lira gelir dağılımının en altında olan yüzde 20’lik birime aktarılsa ise hanehalklarının harcamasıyla yaratılabilecek yeni istihdam 255 bin 175 kişi oluyor. Yani sosyal bakım hizmetlerine yatırım nakit yardımdan 2.8 kat daha fazla istihdam yaratıyor.
İstihdamın dağılımı da kadınlar için umut verici. Sosyal bakım hizmetlerinde yeni istihdamın 523 bini kadın istihdamına giderken 165 bini erkek istihdamını oluşturacak. İnşaat sektöründeki yeni istihdamın ise sadece 17 bini kadınlara yönelik olacak. Nakit yardımlardan ise kadın istihdamına düşen pay sadece 42 bin kişi. Sosyal bakım hizmetlerine kamu yatırımıyla sağlanacak yeni işlerde iş bulacakların yarısından fazlası ev işleriyle uğraşan kadınlar olacak. Araştırmaya göre 394 bin 203 ev kadını bu sayede istihdam kapsamına alınacak. İnşaatta ve nakit transferlerinde ise çoğunluğu işsiz erkekler oluşturacak.
Devlet 20.5 yatırıp 15.7 kazanacak
Sosyal bakım hizmetlerine yapılan yatırımlarla yaratılacak iş ve vergi gelirleri artışı kamuya da kazandıracak. Çalışan ve işveren toplam prim ödemelerinde 8.8 milyar TL’lik bir artış sağlanırken kişisel gelir vergisi ödemelerinde ortaya çıkacak artış 6.5 milyar TL, hanelerin ek talebiyle KDV ise 153.7 milyon lira olacak. Sosyal bakım hizmetlerinin yaygınlaşması, bu sayede yaratılacak işler ve hane halkı gelirlerindeki artış devletin vergi gelirlerini 15.7 milyar lira arttıracak. Yani kamu yaptığı yatırım harcamasının yüzde 77’sini ilk yıl geri kazanacak. İnşaat sektöründe prim ödemelerinde 5.5 milyar TL’lik bir artış sağlanacak. Gelir vergisi ödemelerinde ortaya çıkacak artış 5.2 milyar TL, hanelerin ek talebiyle birlikte KDV ise 76.8 milyon lira olacak. Böylece, inşaatta yaygınlaşma yaratılacak doğrudan ve dolaylı işler ve hane gelirlerindeki artış, devletin vergi gelirlerinde 10.7 milyar TL artış sağlayacak.
Sosyal güvenceli işler yaratılıyor
SOSYAL bakım hizmetlerine yapılacak kamu yatırımının yaratacağı işlerin dikkat çekici diğer özelliği ise sosyal güvenceli olması. Araştırmaya göre sosyal bakım hizmetlerine yapılan yatırımla oluşacak 719 bin kişilik istihdamın 614 bini yani yüzde 85.4’ü sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı istihdam oluyor. İnşaatta sadece 88 bin kişi yani 30.1’i kayıtlı ekonomiye dahil olacak. Yeni işlerin sözleşmeleri de sektörlere göre farklılık gösteriyor. Sosyal bakım hizmetlerinde yaratılacak istihdamın yüzde 83.4’ü süresiz sözleşmeli daimi işlerden oluşurken inşaatta yüzde 24.6’sı süresiz sözleşmeli daimi iş olacak. Nakit yardımla yaratılan yeni işlerde ise yüzde 68’i süresiz sözleşmeli daimi iş olacak.
Kamunun harcaması düşük
ARAŞTIRMADA kamu bütçelerinden sosyal bakım ve okul öncesi eğitime aktarılan kamu paylarına da yer veriliyor. Buna göre OECD ülkelerinde erken çocukluk bakımı ve okul öncesi kurumlar için yapılan toplam kamu harcamaları ortalama yüzde 0.80’de. En yüksek payı yüzde 2 ile Danimarka ayırıyor. Türkiye’de ise yapılan toplam kamu harcamaları milli gelire oranı sadece yüzde 0.17. Bu oran OECD ortalamasının yarısı. Erken çocukluk bakım ve okul öncesi eğitim kurumları için kamu harcamaları, ilkokullardaki ana sınıfları dâhil olmak üzere 2014 yılı için 3.2 milyar TL. Bu miktar, toplam eğitim harcamalarının yüzde 4.17’sine karşılık geliyor.