Güncelleme Tarihi:
Özyeğin, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) International ile Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) bünyesinde faaliyet gösteren Türk-Çin İş Konseyi tarafından düzenlenen “Çin'i Anlamak & Çin ile İş Yapmak” başlıklı konferansta yaptığı konuşmada, Türkiye'nin aslında Çin ile ilişkilerini kendisi açısından geliştirmek zorunda olduğunu söyledi.
Gelişmekte olan ülkelerin birbirleriyle daha iyi ticari ve ekonomik ilişkiler içine girmeleri halinde büyüme fırsatı elde edeceklerinin altını çizen Özyeğin, şöyle konuştu:
“Çin'den cari açığımız açısından zaman zaman şikayetçi oluyoruz. Ben buna tersten bakıyorum. Biz İstanbul'daki limanımız için Çin'den vinçler satın aldık. Bu vinçler sadece Japonya, Almanya ve Çin'de yapılıyor. Biz bu konteynerleri Çin'den aldığımız zaman Türkiye cari fazla verdi. Bunları biz Çin'den almak yerine Almanya'dan alsaydık, yüzde 30'dan fazla döviz ödeyecektik. Türkiye'nin Çin ile cari açığını konuştuğumuz zaman biraz da kendimize bakmamız lazım.
Türkiye'nin Çin'e yaptığı ihracatın en önemli 4 kalemi ham maden... Biz mermer blokları konteynerlere koyup Çin'e yolluyoruz. Sonra da o bloklar Çin'de kesiliyor, parlatılıyor, bize tekrar geri geliyor. Yine de İtalya ve diğer mamul mermer üreten ülkelerin fiyatlarından daha ucuza geri geliyor. Onun için cari açığı konuştuğumuz zaman kendimize bakmamız gerekiyor. Çünkü bir yerde dünya ticareti fiyatlarla, üretim maliyetleriyle çok ilişkili.”
İleriye dönük olarak Çin ile iş yapmayan şirketin verimli bir şirket olmayacağına inandığını dile getiren Özyeğin, “Çin'den mal alırsınız veya Çin'e mal satarsınız. Çin'e gidip oradaki üretim tesislerini görmeden, orada ürünler kaça alınıyor kaça satılıyor, onların çalışma tarzını görmeden eğer iş yaparsanız o işinizi verimli şekilde yapmıyorsunuz demektir” dedi.
Kendisinin Çin'de son 3 yılda ciddi tecrübeler yaşadığını ifade eden Özyeğin, “Çünkü bir ülkeye 200 milyon dolar sermaye yatıran biri olarak ki bunun içine krediyi koymuyorum, Çin'de bilfiil yatırım yapacak kuruluşlara şunu söylemek istiyorum; eğer Çin'de yatırım yapacaksanız mutlaka bir Çinli ortakla yapmalısınız. Bunu özellikle söylüyorum. Çünkü ben Çin'li ortakla yapmadım” şeklinde konuştu.
Çin Büyükelçisi Xiaosheng
Çin'in Ankara Büyükelçisi Gong Xiaosheng de konuşmasında Türkiye ile Çin arasındaki ilişkilerin çok yoğun olduğunu, her iki ülkenin birbirlerini stratejik ortak olarak gördüklerini söyledi.
Geçtiğimiz 3 yılda iki ülke arasındaki ticaretin çok hızlı bir artış kaydettiğini vurgulayan Xiaosheng, şöyle konuştu:
“Türk liderler, sayın bakanlar her zaman ticaret açığından bahsediyorlar. Ama genel olarak baktığımızda Türkiye ile Çin arasında iyi bir ticaret ilişkisi olduğunu söyleyebiliriz. Önümüzdeki 3 yıl içinde yılda 15 milyar dolarlık bir hacim elde edeceğimizi ümit ediyoruz. 2020 yılına geldiğimiz zaman ise sayın Erdoğan (Başbakan) 100 milyar dolar demişti. Bu ne demektir? Ekonomik işbirliğinin büyük bir potansiyeli var. Her iki tarafın da katetmesi gereken yol söz konusu.”
Çinli firmaların Türkiye'ye yatırım yapmasını teşvik ettiklerini belirten Xiaosheng, çok sayıda Çinli firmanın Türkiye'ye gelip yatırım fırsatlarını değerlendirdiğini, madencilik, otomotiv ve diğer bazı sektörlerde bazı firmaların Türkiye'ye yatırım yaptığını veya yapmayı planladığını ifade etti.
“Ticaret masalarına Çin'i de ekleyeceğiz”
Citibank Türkiye Genel Müdürü Serra Akçaoğlu da banka olarak dünya ekonomisini ve dünya ekonomisine yön veren trendleri devamlı incelediklerini, dünya ticaretini analiz ettiklerini, doğunun büyük bir hızla ekonominin merkezi olma yolunda ilerlediğini söyledi.
Dış ticarette gelişmekte olan pazarlar arasındaki ticaretin arttığına işaret eden Akçaoğlu, “Çin ve Türkiye, 2011 yılında dünyanın en hızlı büyüyen ekonomileri arasında yer alıyor. Tüm bu gelişmelerin, her iki ülke arasındaki ticareti artıracağına inanıyoruz. Bu amaçla Citibank olarak daha önce Rusya ve Mısır gibi ülkelerde kurduğumuz ticaret masalarına Çin'i de ekleyerek Çin ile ticaret yapacak müşterilerimize destek olmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.