Çin, bankacılıkta öne çıkacak İstanbul’u ‘kaliteli insan’ kaynağı finans merkezi yapacak

Güncelleme Tarihi:

Çin, bankacılıkta öne çıkacak İstanbul’u ‘kaliteli insan’ kaynağı finans merkezi yapacak
Oluşturulma Tarihi: Haziran 03, 2010 00:00

İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, Türk bankacılık sektöründeki hızlı gelişmenin teknoloji, para ve pulla değil kaliteli insan kaynağıyla yaşandığını söyledi. Özince, “Türkiye, İstanbul; büyük finans merkezi haline gelecekse bu tamamen uygun kaliteli insan kaynağı sayesinde olacak” dedi.

Haberin Devamı

TÜRKİYE İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, Türkiye’de bankacılığın ve kaliteli genç insan yapısının hızla geliştiğini söyledi. İş Bankası tarafından Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nda (BTSO) düzenlenen ve Dünya Gazetesi’yle ortaklaşa gerçekleştirilen “Değişen Gündem ve Yeni Konumlanma” konulu “İş’le Buluşmalar” toplantısında konuşan Özince “Türkiye ve İstanbul finans merkezi olacaksa, bu parayla pulla teknolojiyle olmayacak. Uygun kaliteli insan kaynaklarıyla olacak” dedi. Özince, “Dünyada bankacılığı daha çok gelişme potansiyeline sahipken ve buna dünya insanının refahı için ihtiyaç varken, iskambil kağıtlarından yapılan kuleler gibi bir çöküş yaşandı. Avrupalı bankacılar, önümüzdeki 10 yıl içinde dünyanın ilk 10 bankasına en az 3-4 Çin bankasının gireceğini söylüyor. Avrupa’nın 30 önemli bankasının önemli bölümü devlet kontrolüne geçmiş durumda. Bir İngiliz bankasının müdürüyle yaptığım görüşmede, ‘Biz bankacılık temel prensiplerini yok ettik. Talebe göre kredi verdik. Bu bize müstahaktır’ dedi. Dünyada yaşanan bankacılık krizinin politik sonuçları daha uzun yıllar gündemi meşgul edecek” diye konuştu.

Haberin Devamı

Uzakdoğu avantajlı

Kriz sonrasında bazı önemli noktaların ortaya çıktığını da belirten, Özince şöyle konuştu: “Bunlardan biri kriz sonrasında kimin nerede olacağıdır. Görüldüğü gibi Uzakdoğu ülkeleri hem ölçek açısından hem ekonomileri ve insan gücü açısından çok avantajlı çıkış içindedir. Türkiye ise, bu krizde bankacılık sektörü açısından olumsuz etkilenmedi. Bütün yakınmalara rağmen reel sektör de nispeten az etkilendi. Talep daralması oldu. Üretim ve istihdam azalmasının acıları meydanda. 2001 krizinde bankacılık sektörü, çalışanlarının yüzde 30’unu kaybetmişti. O rakamları, yakalamamız 9 yılı aldı.”

Bursa’nın özel önemi

/images/100/0x0/55eadb93f018fbb8f89b2980

Ersin Özince, büyük önder Atatürk tarafından kurulan İş Bankası’nın ilk genel müdürü Celal Bayar’ın Bursalı, 37 kurucunun içindeki en kalabalık grubun da Bursa’dan olduğunu belirtti. 9 Bursalı’nın bankanın sermayesinin önemli bölümünü taahhüt ettiğini vurgulayan Özince, şöyle devam etti: “Mahmut Celal bey, 26 Ağustos 1924’te bankayı kuruyor. Dışarda açılan ilk şube de 1 Ocak 1925’te Bursa şubesi oluyor. O günden bu yana bizim en fazla yatırım yaptığımız illerin arasında Bursa geliyor. Dokuma, bazı sanayi  yatırımları, kaplıca, oto cam sanayi yatırımları yapılıyor. Tofaş’ın kurucu ortağı da İş Bankası’dır. Son 4 yıl içinde Bursa’da yapılan yatırım tutarı 460 milyon dolara ulaştı. İş Bankası, yatırımlarla Bursa’da yaklaşık 2 bin 200 civarında istihdam sağlıyor. Bursa’da 38 şubeyle en geniş teşkilatı olan bankayız. 3 yeni şubeyi de araştırıyoruz.”

Haberin Devamı

Berksoy: Türkiye’nin çıkış ivmesi yüksek

BAHÇEŞEHİR Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Taner Berksoy, Avrupa’da kamu dengesinin hızla bozulduğuna dikkat çekerek, “Avrupa’da büyük bir borçlanma problemi var. Enflasyona baktığımızda önümüzdeki dönemde enflasyon bir problem olma özelliği taşıyor. Çünkü hem ABD ve Avrupa ülkeleri bir süre daha faiz oranlarını rahatça kullanabilir” dedi. Berksoy, şöyle devam etti: “Büyük bir dengesizlik ortaya çıktı. Çok radikal şekilde kamu idare anlayışı değişti. Çok büyük kitlesel para enjeksiyonları yapıldı. Türkiye’de ise kriz akışında risk ögeleri düşük. Türkiye ekonomisinin görüntüsü görece daha düzgün. Çıkış ivmesi yüksek. Kamu açığı görece daha düşük. Faiz üzerinde acil bir baskı yok. Türkiye hızlı büyüyor.”

Haberin Devamı

Ölçek ekonomisi sorunu çözülmeli

DÜNYA Gazetesi Yazarı Rüştü Bozkurt, Türkiye’nin ‘ölçek ekonomisi problemini’ çözmesi gerektiğini söyledi ve “Türkiye küçük işletmelerle hiçbir yere gidemez. Bugünkü KOBİ yapısıyla Türkiye bu krizdeki fırsatını yakalayamaz, geleceğini yönlendiremez” dedi. Farklılık yaratmayan, yenilikleri ciddi bir birikime dönüştürmeyen ülkelerin hiçbir geleceği olmayacçağını söyleyen Rüştü Bozkurt şöyle konuştu: “İşletme yönetimi temelinin kuralları önümüzdeki 10 yıl içerisinde değişecektir. Değişim maliyetini düşüren işletmeler gelecekte var olacak. Bunu yapmak için ya kendi imkanlarımızla büyüyeceğiz ya ortaklıklar kuracağız ya da şirketler satın alacağız. Türkiye hiç bir zaman bugün yakaladığı fırsatı yakalamamıştır. Niye? Çünkü Balkanlardan Çin Gölü’ne kadar en iyi girişimciye bu ülke sahip. Sanayi tesisi bakımından, lojistik açıdan en iyi olan ülkelerden biriyiz. Ülkede sorunlar varsa bunun nedenleri politikacılar değil, biziz. Çünkü derdimizi anlatamamışız.”

Haberin Devamı

BTSO: Euro Bölgesi’ne zor satış yaparız

BURSA Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Başkanı Celal Sönmez, “Euro Bölgesi’nde ürün satmakta sorun yaşayacağız. Kriz döneminde özel bankalar kredi koşullarını ağırlaştırdıkları için KOBİ’lerin kredileri azaldı. Bankaları özel sektörü büyütmek için daha aktif olmaya davet ediyoruz. Biz, kriz döneminde kendi kaynaklarımızdan üyelerimize 170 milyon lira kredi kullandırarak, kredi anlaşmaları yaparak kötü gün dostu olmaya çalıştık” dedi. Toplantıda, İş Bankası ile BTSO arasında kredi ve nakit yönetimi ürünlerinin kullanımına ilişkin bir de protokol imzalandı.

11 milyar dolarlık makine ihraç ediyoruz kilosu 5 dolara gidiyor

Haberin Devamı

ORTA Anadolu Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği ile Makine Tanıtım Grubu Başkanı Adnan Dalgakıran, Türkiye’de teknoloji üreten bir yapılanma olmadığını söyledi. Dalgakıran, şöyle konuştu: “Teknoloji ihracatı 1995-2005 arası Almanya’da yüzde 50 civarında artmış. ABD da ise yüzde 60’lar seviyesinde. Türkiye’nin teknoloji ihracatı son 20 yılda milim bile kıpırdamamış. Yüzde 3 civarlarında. Türkiye’deki bütün sektörlerde katma değeri yüksek alanlara yürümek zorundayız. 11 milyar dolarlık makine ihracatı yapıyoruz ama kilogramını 5 dolara satıyoruz. Almanya kilogramını 100 dolara satıyor. Bu bizim açımızdan çok olumsuz bir tablo. Ancak bunu fırsata çevirebiliriz. Bunun içinde siyaset bürokrasi ve iş dünyasının el ele verip bir strateji oluşturması gerekiyor.”

Hedef, AB’nin otomotiv Ar-Ge merkezi olmak

OTOMOTİV Sanayi Derneği (OSD) Genel Sekreteri Prof. Dr. Ercan Tezer, “Türkiye’de bankacılık sektöründeki çürüklerin ayrılması ciddi maliyetler yarattı ama sağlıklı mekanizmalar kurulmasına da yol açtı” dedi. Türkiye’nin mutlaka kurumlar ve kurallar ülkesi olması gerektiğini söyleyen Tezer, şöyle devam etti: “Sektör olarak da tüketicinin daha ucuz araca yönleneceğini tahmin ediyoruz. Elektrikli ve hibrit çevreci araçlara talep artacak. Teknik ve çevre mevzuatının sanayi üzerindeki baskısı artacak. Üretim ve Ar-Ge faaliyetleri de geleneksel merkezlerden, az gelişmiş ülkelere kayacak. ABD kısmen düzelirken AB ekonomisi hızla krize giriyor. Euro ve dolar ilişkisinde belirsizlikler var. Türkiye’de ise 2001’den farklı olarak kamu maliyesi çok daha iyi durumda. Vizyonumuz otomotiv tedarik zinciri içinde daha fazla katma değer üreterek Avrupa Birliği içindeki en rekabetçi üretim ve gelişmiş bir Ar-Ge merkezi olmak. 2 milyon adet üretim, 1.5 milyon adet ihracat ve 50 milyar dolar ihracat geliri hedefliyoruz.”

Güneye ve doğuya kayış

Tezer, Bursa için çok kritik olan otomotiv sektörünün küresel gelişimi konusunda da şu bilgileri verdi: “2009 yılında dünyada üretim yüzde 15 geriledi. Gelecek yıllarda yavaş artış bekleniyor. 2009 yılında Çin, Hindistan ve İran’da önemli üretim artışı oldu. Çin yüzde 48 artış ve 13.8 milyon adet üretimle ilk sırayı aldı. Gelecekte otomotiv üretimi büyük oranda Asya’ya kayacak. Küresel üretim de kuzeyden güneye, batıdan doğuya kayıyor. Kriz dönemlerinde Türkiye’de iç talepteki büyük düşüşlerin üretime yansıması, ihracatın istikrarlı artışı ile giderildi. 2008 yılında ihracatın toplam üretimdeki payı yüzde 79’a kadar yükselmişti, 2009 yılında AB’deki satışların düşmesiyle yüzde 72 geriledi. 2009 yılı nisan ayından bu yana ihracatta kısmında artış gözleniyor. Otomotiv sanayi olarak dış ticarette fazla veriyoruz. Sektörde Ar-Ge devlet yatırımları, küresel düzeyde rekabetçi yeni ürün projelerinin üretime geçmesini sağladı. Değişen küresel ortamda hedef, tasarımdan üretime stratejik iş biriliği ve tasarımdan üretime tüm süreçlerde yenilikçilikle sürdürülebilir küresel rekabeti yakalamak. Bir bütün ancak parçalarının gücü kadar güçlüdür.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!