OluÅŸturulma Tarihi: Ekim 29, 2002 00:00
Türkiye Cumhuriyeti, bugün 79'uncu yaşını kutlarken ekonomimiz 79 yılda 15 kriz yaşadı. Buna rağmen, Türkiye bugün dünyanın en büyük 18'inci ekonomisi.OSMANLI Devleti'nden 12.5 milyon nüfuslu, toprakların büyük bölümünü kaybetmiş, yıkılmış, harap, neredeyse bir Ortaçağ ülkesi devralan Türkiye Cumhuriyeti, 79 yıllık dönemde 15 yılını krizlerle geçirmesine rağmen ekonomisini, dünyanın 18'inci, bulunduğu bölgenin en büyük ekonomisi konumuna getirmeyi başardı.Çağdaş medeniyet olarak görülen batı ile arasındaki farkı birçok alanda yüzlerce yıllıkseviyeden, on yıllar seviyesine indiren Türkiye, potansiyeli olan yüzde 7-8'lik ortalama büyümeyi tutturabilse (kriz yılları hariç Cumhuriyet döneminde yüzde 7.8 büyüdü), 15 yıl içinde Fransa, İngiltere'nin şimdiki boyutlarında bir ekonomiyi yakalayabiliyor. Dünya Bankası verilerine göre, 444,8 milyar dolarlık satınalma gücü paritesine göre milli gelire sahip Türkiye, yüzde 8 büyürse, 2001 fiyatlarıyla, 2022 yılında 2,2 trilyon
dolar milli gelire sahip olacak. İngiltere ve Fransa ise şu anda 1.5 trilyon dolar olan milli gelirlerini, yıllık yüzde 2 büyümeyle 2022 yılında yine 2.2 trilyon dolara çıkarabiliyorlar. Türkiye'nin yüzde 8 büyüme ile 1.5 trilyon dolarlık milli geliri 2017 yılında yakalaması bekleniyor. Türkiye Cumhuriyeti, 2001 yılında 444,8 milyar dolarlık satınalma gücü paritesine göre milli geliriyle dünyanın 18‘inci, Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkaslar’dan oluşan içinde yer aldığı bölgenin en büyük ekonomisi konumuna getirmeyi başardı.KOMŞULARDAN İYİYİZTürkiye, ekonomik olarak çok büyük nüfusuna rağmen, 21 yıldır Avrupa Birliği (AB) üyesi olan ve her yıl 3-4 milyar dolar net destek alan Yunanistan hariç bütün komşularından daha iyi durumda.Türkiye'nin satınalma gücü paritesine göre kişi başına milli geliri 2001 yılında 6 bin 483 (son nüfus verileriyle 6 bin 483-Dünya Bankası‘nın eski nüfus verileriyle 6 bin 640) dolarken, İran’nınki 6 bin 230, Bulgaristan'ınki 5 bin 950, Suriye'ninki 3 bin 440, Azerbaycan'nınki 3 bin 20, Ermenistan'nınki 2 bin 880, Gürcistan'ınki 2 bin 860 dolarda kalıyor. Satınalma gücü paritesiyle milli gelirin Irak'da 3 bin dolar dolaylarında olduğu tahmin edilirken, Yunanistan'da 17 bin 860 doları buluyor. 1990'lı yılları ekonomik açıdan istikrarsız bir havada geçiren Türkiye, bu dönemde 1994, 1999 ve 2001 yıllarında 3 büyük kriz yaşadı. Üç krizden özellikle 1994 ve 2001 yılı krizleri Türkiye'nin daha önce yaşadığı krizlerden farklıydı. Krizler bankacılığı vurmuştu. 1994'de 3, 1997 ve 1998 yıllarında birer, 1999'da 6, 2000'de 3, 2001'de 8 ve 2002'de bir banka Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kapsamına alındı. Bir diğer ifadeyle krizler sonucu 23 banka iflas etti. Fon'daki bankalara 20 milyar doların üzerinde kaynak aktarıldı. Türkiye Emlak Bankası, Türk Ticaret Bankası (Türkbank), Demirbank, Pamukbank gibi büyük bankalar krize yenik düştüler. Emlakbank ve Türkbank gibi bankalar tarih oldu. Dünyada ‘buhran’ vardı bizde eksi enflasyonTÜRKİYE Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu'ndan yarı sömürgeleşmiş, çok geri kalmış bir ekonomik yapı devralmıştı. Temelde tarıma dayanan Osmanlı ekonomisi, kapitülasyonlar, dış borçlar ve ayrıcalıklı yabancı sermaye yatırımları yoluyla tam anlamıyla dışa bağımlı, neredeyse bir koloni ekonomisi niteliğindeydi. Büyük ölçüde yabancıların ve azınlıkların denetiminde olan sanayi, küçük işletmelerden oluşuyordu, toplam işçi sayısı 15 bini geçmiyordu. Sanayi temel tüketim mallarında bile iç talebi karşılamaktan acizdi. Türkiye, 1924-1930 döneminde yıllık ortalama olarak yüzde 9.4 büyüdü, kişi başına milli gelir 7 yılda yüzde 61.5 arttı, enflasyon ise yıllık eksi yüzde 1.67 idi. 1925-1933 döneminde ise fiyatlar yüzde 53.2 (dünyada Büyük Buhran yılları) geriledi. Cumhuriyetin ilk yıllarında 80 kuruş olan ABD Doları,
Atatürk dönemi boyunca 1 lira dolayında seyretti. 79 yılda kiÅŸi başına gelirimiz sadece 7 kat arttı 1923-1930 döneminde kiÅŸi başına milli gelir yüzde 61,5 artarken, bu rakam 1990-2000 döneminde yüzde 21'e düştü. Bu da 2. Dünya Savaşı'nın yaÅŸandığı 1940‘lı yıllar hariç (1940-1950 döneminde kiÅŸi başına milli gelir yüzde 2,6 geriledi) en düşük düzeyi oluÅŸturdu. Sonuçta 1923-2002 döneminde ülke nüfusu 12 milyon 475 binden 69 milyon 749 bine, gayri safi milli hasılası (GSMH) 2002 yılı sabit fiyatlarıyla 4,6 milyar dolardan 178,7 milyar dolara, kiÅŸi başına geliri 6.8 kat artarak 370 dolardan 2.563 dolara yükseldi ama Türkiye, çeÅŸitli nedenlerle potansiyelinin (yıllık ortalama yüzde 7-8) altında büyüdü. Â
button