Ardıç AYTALAR / İSTANBUL
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 01, 2006 00:00
Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin İstanbul’daki toplantısı, çiftçilerin önünde hükümet-muhalefet kavgasına dönüştü. Çiftçiler Başbakan Tayyip Erdoğan’ın sözünü sık sık keserek protesto ederken, CHP Lideri Deniz Baykal’a da alkışlarla destek verdi. Baykal, hükümeti çiftçilere verilen sözleri tutmamakla, Erdoğan da Baykal’ı hamaset yapmakla suçladı.
TÜRKİYE Ziraat Odaları Birliği’nin Cevahir Otel’da düzenlediği "Türkiye-AB Entegrasyonunda Tarım" konulu konferansa katılan Başbakan Tayyip Erdoğan ve CHP lideri Deniz Baykal arasında söz düellosu yaşandı. Baykal, tarım kesimine verilen sözlerin tutulmayıp, çiftçinin gözden çıkartıldığını söylerken Erdoğan, Baykal’ı hamaset yapmakla suçladı. Başbakan konuşmasında zaman zaman çiftçilerden tepki alırken Baykal’ın konuşması sık sık alkışlarla kesildi. Son dönemde tarımsal ithalatın çok tehlikeli bir şekilde artış gösterdiğini söyleyen Baykal, "Ne IMF’nin önerileri, ne Dünya Bankası’nın proje adı altında bizden talep ettikleri Türkiye’de tarımı bir karış ileri götürmemiş, tam aksine tarımın tüm alanlarda ve sosyal alanda ciddi bir çöküş yaşamasına neden olmuştur" diye konuştu. Deniz Baykal, Ege tütünü ve yaş çay haricinde bütün tarım ürünlerinde fiyatların düştüğünü, ekmekteki alım gücünün fazla azalmamasınınsa, buğday fiyatlarının düşmesinden kaynaklandığını vurgulayarak "Hükümet tütün ve pancarı sadece yabancıların çıkarları doğrultusunda ürettiriyor. Yerel
seçimler öncesi dağıtılan hayvanlar kısır ya da hastalıklı çıktı" dedi.
EN ZORLAYACAK BAŞLIK TARIM: Baykal’ın 20’den fazla kez alkışlarla kesilen konuşmasının ardından kürsüye çıkan Başbakan Erdoğan, AB sürecinin 1963’te başladığını vurgulayarak muhalefeti "1963’deki yasal sürecin içerisinde bizzat kendileri vardı. Kabul etmeseydiler. Yani lütfen burada kendimizi aldatmayalım. Hamaset yapmanın da anlamı yok" diye konuştu. Erdoğan, Deniz Baykal’ı ima ederek, "Böyle sığ bakarsanız, işte o zaman bugünkü hamaseti okursunuz. Şu anda sayın muhalefet lideri bu ülkede 1978-1979 yıllarında enerji bakanıydı. Çiftçi kardeşim, günlerce kuyruklarda mazot beklemiyor muydunuz? O elektrik kesintilerini falan unutmayın. Şu anda Türkiye’nin böyle bir sorunu var mı? Bunları aştık" diye konuştu.
ÇİFTÇİLERLE ZITLAŞTI: Erdoğan, çiftçilere mazot ve gübre desteğinin kendilerinden önce olmadığını söyleyince, çiftçiler, "Vardı vardı" diye bağırdı. Birkaç kez karşılıklı "vardı", "yoktu" denilmesinin ardından Erdoğan’ın "Yoktu. Bizim dönemimizde başlamıştır" dedi. Toplantıya katılan çiftçilerin ’Yıllardır yapılıyordu. Nasıl bilmezsin’ sözlerine Erdoğan yanıt vermedi. Erdoğan, tarım sektörünün 2005’de yüzde 5,6 büyüdüğünü söyleyince salonda bulunan Mersinli çiftçi Hatice Alpsakal’ın ’Biz küçüldük’ dedi. Bunun üzerine Erdoğan, "Küçülmedin, küçülmedin. Nasıl büyüdüğünü ayrıca göstereceğim. Cebinizdeki paranın alım gücüne bakın" dedi.
Çok sancılı dönüşüyoruz TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye AB ilişkilerinin yeni ve çok kritik bir döneme girdiğini belirterek, "Bu dönem sonunda, ’ucu açık’ kaydı olsa bile biz inanıyoruz ki, Türkiye AB’ye üye olacaktır" dedi. Bayraktar, Türkiye’de dönüşümün başladığını, ancak başlangıcının bile sancılı geçtiğini belirterek, şöyle konuştu: "Geçen yıl 907 bin kişi tarımı terk etmiş ve sektörümüzün istihdamdaki payı yüzde 34’den yüzde 29,5’e düşmüştür. Bu bir yılda yüzde 12’yi aşan ve daha önce ülkemizde benzeri görülmemiş bir azalmadır."
600 bin köylü aç, 10 milyon köylü yoksul TÜRKİYE’nin tarımda Uluslararası Para Fonu (IMF) ile imzalanan stand-by anlaşması çerçevesinde hareket ettiğini ve Dünya Bankası’nın tarım reformu projesini uyguladığını bildiren CHP Lideri Deniz Baykal, şunları kaydetti: "Köylü ve çiftçimiz her geçen yıl daha da yoksullaşmıştır. Devletin resmi rakamlarına göre aç köylü sayısı 600 binlere, yoksul köylü sayısı da 10 milyonun üzerine çıkmıştır. 2004’e göre 2006’da 1 milyon 207 bin tarımda çalışan sayısı azalmıştır. Yani tarım artık karın doyurmuyor, insanlar tarımsal alandan kaçıyor. Bu durum, uygulanan politikaların doğal bir sonucu. Çünkü çiftçi ne üretse zarar ediyor."
AB dönüşümünde zorlu bir süreç bizi bekliyor BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, AB’nin kırsal kalkınma politikalarına değinirken de, kırsal kalkınma yatırımlarının desteklenmesi hakkındaki kararla, 2006 yılında bütçeden 250 milyon YTL kaynak ayrıldığını, AB’den 2007 yılı sonrası sağlanacak destekle birlikte kırsal kalkınma programlarının ülke genelinde pilot çalışmasını da yapmaya başlayacaklarını bildirdi. "Kırsal Kalkınmayı Destekleme ve Ödeme Kurumu" adıyla bir ajansın kurulması için Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından bir kanun tasarısı taslağı hazırlandığını ifade eden Erdoğan, bu kurumun proje tekliflerini toplayacağını, bunları puanlama tekniği ile değerlendireceğini ve uygulama sürecini yöneteceğini ifade etti. "Zorlu bir süreç şüphesiz ki bizi bekliyor" diyen Erdoğan, şöyle devam etti: "Şimdi çok daha büyük bir yapısal dönüşümün arifesinde bulunuyoruz. Türk çiftçisini dünyayla rekabet edebilir hale gelmesi, hem ülkemizin, hem çiftçimizin gelirlerinin artması, tarım ürünlerinin değerlenmesi, verimliliğin artması, gıda güvenliğinin sağlanması gibi çok geniş bir yelpazede ülkemizin yüzünü güldürecek bir süreci başlatıyoruz. Bu dönüşüm zaman zaman sancılı olabilir ama sonucunda hepimiz kazanacağız. AB standartlarında tarım sektörüne sahip olacağız. Türkiye hem Avrupa, hem dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alacak. Türkiye bu potansiyele fazlasıyla sahiptir. Bu dönüşüm süreci ne kadar sancılı olursa olsun, sonuçta mutlaka ama mutlaka Türkiye’nin lehine olacaktır. Müzakere sürecinde, uyum sürecinde hiç kimsenin dışarıda kalması söz konusu değil. Türkiye, pek çok meselelerin üstesinden geldiği gibi, tarımda da bunu başaracak, hak ettiği seviyeyi kesinlikle kazanacaktır."
Erdoğan’dan ’para yok’ diyen çiftçiye ’yumurta’ hesabıDİNLEYİCİLER arasından "para yok" şeklindeki seslerin yükselmesi üzerine Erdoğan, şöyle konuştu: "Değerli arkadaşlar ben size vatandaşım olarak sağlanan imkanı anlatıyorum. Cebinizdeki alım gücünün artışını anlatıyorum. Kusura bakmayın mensubu olduğunuz bir siyasi parti olabileceği gibi, buna karşı benim partimi destekleyenler de var. Ne yapacağız? Asgari ücretle 2002’de 172 kilo sade makarna alınıyordu. Şimdi 337 kilo sade makarna alınıyor. Artış yüzde 96. Biz göreve geldiğimizde 69 kilo tavuk eti alınabiliyordu, bugün 144 kilo tavuk eti alınabiliyor. Yumurta... 1445 yumurta alınıyordu, şimdi 3459 yumurta alınıyor. Artış yüzde 139. Bunları arttırmak çok mümkün ama ben bunlarla böyle bir uluslararası konferansı sabote edemem. Sadece bu kadarıyla cevap vermek zorunda kalacağım. Ve kullandığım dakikalar da ortada. Aynıyla mukabelede bulunmayacağım. Çünkü o kadar ne sizin vaktiniz var, ne benim vaktim var."