Çevreden tasarruf olmaz

Güncelleme Tarihi:

Çevreden tasarruf olmaz
Oluşturulma Tarihi: Haziran 05, 2021 07:00

Rudolf Duraner Genel Müdürü Rasim Çağan, çevreyi tasarruf edilemeyecek bir değer olarak görerek maliyet dezavantajına rağmen yüksek maliyetli ama çevreci ürünlerle üretimlerine devam ettiklerini söyledi. Çağan, “Çevreden tasarruf olmaz. Bu ekosistemi daha iyi korumalıyız. Aşırı tüketim ile dünyanın dengesini bozduk” diye konuştu.

Haberin Devamı

Tekstil kimyasalları sektöründe faaliyet gösteren Rudolf Duraner Genel Müdürü Rasim Çağan, son yıllarda kontrol edilemez tüketim alışkanlıkları sonucu oluşan atıklar ile dünyanın düzeninin bozulduğuna dikkat çekti. Koronavirüs salgınının, sağlıklı toplumsal yaşamın, sağlıklı çevresel sisteme bağlı olduğunu daha da açık bir şekilde görmemizi sağladığını ifade eden Çağan, üretim ve tüketim yöntemlerinde küresel ölçekte dönüşüm zorunluluğunun kaçınılmaz olduğunu belirtti. Çağan, “Atıklar ile dünyanın düzenini bozduk. Tropik ormanları istila ettik. Buralarda bulunan ve insan türünden uzak şekilde evrimleşen çok sayıda bitki ve hayvanlarda bilinmeyen virüsler mevcut. Ekosistemlerini bozduğumuz bu virüslerin doğal ev sahiplerini öldürünce onlar da kendilerine yeni ev sahipleri bulma yoluna gitti. Çin’de olduğu gibi bir virüs 3 ay gibi kısa bir sürede dünyaya yayılarak hepimizi olumsuz etkiledi. Artık bu ve bunun gibi olumsuz gelişmeler, firmaları, rekabet koşulları içerisinde doğal kaynak tüketimi konusuna eğilmeye mecbur etti” diye konuştu. Çağan, “Rudolf Duraner olarak, çevre konusunu içselleştirmiş, özümsemiş 100 yıllık bir geçmişe sahip olan Alman ortağımız ile çevreye olan farkındalığı çok önceden yakalamış bir kültürle ilerliyoruz” şeklinde konuştu. Çağan, şöyle devam etti:

Haberin Devamı

Çevreden tasarruf olmaz

EKOSİSTEMİ KORUMALIYIZ

“Herkes bu ekosistem içinde yaşadığını bilmeli ve ona göre dikkat etmeli. Rudolf Duraner’in ürün güvenliği departmanı 10 yıldır var. 10 yıl öncesine kadar da en başından bu yana Alman ortağımız Rudolf GmbH’den destek alıyorduk. Kısacası Rudolf bir dünya firması olarak yıllardır gönüllü olarak ürün güvenliği ve kimyasal yönetimi yapıp, yasaklı kimyasalları elimine ederek faaliyetlerini sürdürüyor. Ürün güvenliğini kimse bilmiyorken biz Rudolf Duraner olarak benimseyip uyguluyorduk. Ürün güvenliği departmanımızda kimyasal yönetimimizi yapacak, gelen ürünleri kontrol edecek, envanter kayıtlarını tutacak, yasaklı kimyasalları elimine edecek nitelikli çalışanlarımız mevcut. Organize sanayi bölgelerinde üretim yapmak veya belli kuruluşların sertifikalarına cevap vermek bir firmayı çevreci yapmıyor. Biz Rudolf Duraner olarak yaptığımız işi ‘biz’ bilinciyle ve ekosistemi düşünerek yapıyoruz.”

Haberin Devamı

‘SORUMLULUK ALMALIYIZ’

Organize sanayi bölgesinde çevreci üretim yaptıklarını ve bu konudaki bütün sorularıa cevap verdikleirni söyleyen Çağan, “Çevre bir bütünlük işi. 15 sene önce Alman ortağımızın oğlunun Türkiye ziyaretinde firmamıza geldiği gün ilk yaptığı iş, şirketi değil arıtmayı görmekti. Kısacası Rudolf Duraner olarak çevreye olan farkındalığı çok önceden yakalamış bir kültürle birlikte ilerliyoruz. Bu şekilde çalışan şirketler olmamız lazım. Firmalar sözde değil özde çevreci olmalılar. İş sahipleri her şeye sırf maliyet olarak değil, sosyal sorumluluk olarak bakmalı. Çevrenin para tasarruf edilecek bir şey olmadığını düşünmeli. Maliyetimiz fazla olsa bile ürünlerimizde bazı hammaddeleri değiştirmiyoruz. Yüksek maliyetli ama çevreci ürünlerle devam ediyoruz. Dolayısıyla bu da bize ekstra maliyet dezavantajı olarak geliyor ama çevre bizim Rudolf’ta önceliğimiz” diye konuştu.

Haberin Devamı

Çevreden tasarruf olmaz

‘YOL GÖSTERİYORUZ’

Ar-Ge, üretim ve pazarlama konusunda entegre bir şirket konumunda bulunan Rudolf Duraner ile tekstilde proseslerin kısaltılacağı, daha az su kullanarak boyama yapılabilecek kimyasal ürün gamı ile müşterilerine katma değer sağladıklarını söyleyen Çağan, “Suyu az tüketerek üretim için geliştirdiğimiz Yenilikçi Kimya ve Proseslerimizi müşterilerimize sunuyoruz. Tüm bu hizmetleri müşterilerimize sunarken, sadece kendi üretim süreçlerimizin değil aynı zamanda müşterilerimizin proseslerinin de çevreye yan etkisini azaltmak önceliğimiz. Sürdürülebilir bir çevre için yaptığımız çalışmalar ile müşterilerimiz ve markalara bu konuda yol gösterici olma gayreti içindeyiz” dedi.

Haberin Devamı

BUNDAN SONRAKİ SINAV:SU

Rasim Çağan, sanayide suyun bir maliyet olarak görülmez iken su tüketimini azaltan kimyanın ise her zaman bir ilave maliyet olarak görüldüğünü belirterek, şöyle devam etti: “Azalan su kaynakları da devlet otoritesinin dikkatini çekti ve suyun doğru kullanılmasına yönelik önlemler almaya yöneltti. Türkiye tekstilinin en büyük problemi artan talebi karşılamaktan çok bu talebi yerine getirirken sınırlı su kaynaklarını ne kadar etkin kullanacağı olacaktır.

KAN TAHLİLİ GİBİ

Türk tekstilinin bundan sonraki imtihanı su ile olacak. Bir firmanın tükettiği suyun analizinin insandaki kan tahlili ile eş değer olduğunu düşünüyoruz. Bir işletmede çok fazla su kullanılıyorsa doğaya olumsuz etkisi olurken üretim maliyeti açısından da verimsiz bir iş yapılıyor demektir. Artan rekabet koşulları hem üretim maliyetleri hem de doğal kaynak tüketimi olarak bu konuya eğilmeye bizi mecbur edecektir. Sanayiciler, sattıkları malın içerisine oluşturulan atığın maliyetini bilerek fiyatlandırmalı.

Haberin Devamı

Çevreden tasarruf olmaz

SIKI KONTROL ŞART

Rekabetin çok olduğu yerde ‘çevreye daha az duyarlı olmayı’ bir maliyet avantajı olarak kullanmamalı. Ve bunu da devlet otoritesinin daha sıkı kontrol etmesi lazım. Türkiye’de çevrenin daha fazla konuşulması ve herkesin daha fazla eğitilmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü Türkiye’de çok büyük bir su israfı var. Su kaynaklarının kontrolleri iyi yapılmıyor ve maliyeti olmayan her şey hunharca kullanılıyor. Türkiye’de şu anda suyun maliyeti yok. Bugün boyahanelere gittiğiniz zaman suyu yerin altından çekiyorsa bunun o sanayiciye maliyeti yok. Dolayısıyla bundan tasarruf etmesi için de motivasyonu yok. Dolayısıyla Türkiye’de çevrecilik ‘mış’ gibi yapılmamalı. Çevreye bakışımız, sahip olma değil, emanet olduğu düşüncesiyle değerlendirildiğinde, kıymet ifade edecektir. Gönülden yapılmadıkça, vizyon olarak benimsenmedikçe olmaz. Bu konuda rakiplere değil, kendimize rakip oluyoruz. ‘Bunu daha iyi nasıl yaparız?’ diye sürekli kendimizi sorguluyoruz. Müşterilerimize de öncü oluyoruz.”

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!