ANKA
Oluşturulma Tarihi: Şubat 16, 2006 18:51
Devlet Bakanı Ali Babacan, cari açığın yıllar boyunca yüksek seyredeceğini ve serbest kur rejimi doğru uygulandığı sürece cari açıktan endişelenmemek gerektiğini savunarak, "Eğer petrol fiyatları 2005’te sabit kalsaydı cari açıkta GSMH’ya oranla düşme bile yaşanırdı" dedi.
Babacan, TOBB Yüksek Koordinasyon Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada, cari açığın öngörülerin çerçevesinde geliştiğini belirtti. Babacan, 2005’in başında öngörülemeyen tek şeyin enerji fiyatlarında çok ciddi bir artış olduğunu ve bundan cari açığın 6 milyar doların üzerinde etkilendiğini belirtti.
Cari açığın önceki yıllardan çok daha farklı olarak daha uzun vadeli sermaye girişleriyle finanse edildiğini kaydeden Babacan, doğrudan yabancı sermaye girişinin 10 milyar dolara yaklaştığını söyledi. Babacan, "Cari açık çok dikkatle takip ettiğimiz ve üzerinde hassasiyetle durduğumuz bir konudur ama şu andaki seviyesi ya da finansal şekline baktığımızda Türkiye ekonomisi açısından önemli bir yük değil" dedi.
Cari açığın yıllar boyunca yüksek devam edeceğini vurgulayan Babacan, "Yıllar boyunca bu konunun konuşulmasının sıkıcı gelmeye başlayacağını ve her gün dertlenmenin gereksiz olduğunu" kaydederek, "özellikle serbest kur rejiminin doğru uygulandığı sürece cari açıktan endişelenmek yersizdir. Yıllarca cari açık yüksek olacak buna alışacağız" dedi.
Cari açığın içine girilen ekonomik yapının doğal bir sonucu olduğunu ve bunun çözümünün uzun vadeli tedbirlerden geçtiğini anlatan Bacbacan, "Yapısal reformların hızlı yapılması, rekabet gücünün arttırılması, yetişmiş insan gücünün artması gerekiyor. Bunlar sağlandığında cari açık sorun olmaktan çıkacaktır" diye konuştu.
SOSYAL GÜVENLİK REFORMUBabacan, sosyal güvenlik reformunun gerçekleştirilmesi için sosyal kesimlerle konsensüs oluşturulmasına gereksinim duyduklarını belirterek "Bütün bu aşamalar geçildi ve artık yasalaşma durumunda. TBMM’yi ilgilendiren konularda ekonomik programla ilgili dökümanlara biz öngörülen tarihi koyuyoruz. TBMM’nin kendi takvimi ve programı vardır. Bizim sadece bu takvimle ilgili beklentilerimiz olabilir. Önemli olan yasanın sağlıklı ve mümkün olduğunca toplumsal mutabakat sağlanmış bir biçimde TBMM’den geçip yasalaşması ve uygulanmasıdır. Yıllarca devam eden çalışmaların 1-2 ay önce veya sonra olmasının önemli değil" dedi.
Ali Babacan, IMF’nin stand-by’ın üçüncü gözden geçirme görüşmeleri için ne zaman Türkiye’yle geleceğine ilişkin bir soru üzerine, "Görüşmelerin zamanlaması bize aittir. Ne zaman başlayacağı ve heyetin ne zaman davet edileceği bize bağlı. Çalışmalar ne zaman belli bir noktaya gelirse özellikle yapısal reform alanında, takvimde belli bir noktaya kanaat getirildiğinde heyet çağırılır ve gözden geçirmeler başlar heyeti bugün davet etsek yarın gelir. Çalışmalar her an başlayabilir" dedi.
Babacan, artık bundan sonraki dönemde gözden geçirmelerin başlama tarihi, IMF heyetinin gelip gidişi gibi konular üzerinde durulmaması gerektiğini söyledi. Babacan, "Bunlar üzerinde durulması gereken konular olmaktan çıktı. Çünkü belli bir takvim ve çalışma sistemi var. Eskiden olduğu gibi 2001-2002’de olduğu gibi heyet geldi geliyor, gecikti psikolojisinden kurtulmak gerekiyor. Artık dönem başka bir dönem. Yeni bir bakışla yeni bir değerlendirmeyle bakılmalı" diye konuştu.
Kısa vadeli tahvillerin uzun vadeli tahvillerle değiştirilmesi konusunda yasal sistemin hazırlandığını hatırlatan Babacan, "Ne zaman piyasa şartlarını uygun görürsek o zaman bu tür işlemler yapılır. Bunun her zaman önü açık. Yapabiliriz de yapmayabiliriz de. Bu tamamen piyasa şartlarına bağlı. Bunun takvimi programı önceden açıklanmaz. Piyasa şartlarının el verdiği ortamda yapılır" dedi.
"MERKEZ BANKASI POLİTİKALARI KİŞİLERE BAĞLI DEĞİL"
Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti’nin görev süresiyle ilgili olarak Babacan, konuyla ilgili değerlendirmelerin aylar önceden yapılmasının anlamsız olduğunu belirtti. Merkez Bankası’nın kurumsal bir yapısı olduğunu vurgulayan Babacan, şunları söyledi:
"Merkez Bankası’nın politikalarının kişilere bağlı düşünülmemesi gerekir. Artık Merkez Bankası’nın kurumsal bir yapısı vardır ve kurum olarak hareket etmektedir. Merkez Bankası son üç yılda üzerine düşen görevi başarıyla yerine getirmiştir. Kurumun ana politikaları temel politikaları her şart altında devam edecektir. Bizim ekonomik programımız ortada. Makroekonomik çizgimiz belli ve bu çerçevede makroekonomik dengenin Merkez Bankası’nın rolü de belli.
Para politikalarının çerçevesi çizilir ve buna bağlı olarak merkez bankası görevini yerine getirir. Bu temel ilkelerden asla sapma olmaz. Merkez Bankası’nın çalışma ve karar alma şekli para politikası kuru artık öyle kararlar akşamdan sabaha sürpriz bir şekilde alınmıyor ve açıklanmıyor."