Güncelleme Tarihi:
BAŞBAKAN Binali Yıldırım, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi’nde (YİK), iş dünyasının ekonomiye ilişkin endişelerine yanıt verdi. Yıldırım, “Hiç kafanız karışmasın, yatırım yapmaya devam edin. 2017 çok daha güzel olacak. Her zaman yanınızdayız, işler daha iyi olacak. İyimserlik pompalamıyorum” dedi. Dalgalanmanın 20 Ocak’a kadar devam edeceğini belirten Yıldırım, “Endişeye gerek yok her türlü tedbiri alıyoruz. Bunu hoşunuza gitsin diye söylemiyorum” ifadesini kullandı.
KÖTÜMSER OLABİLİRİZ
Yıldırım, toplantıda TÜSİAD yöneticilerinin dünyadaki belirsizlikleri ortaya koyup, endişelerini haklı olarak ifade ettiklerini belirterek “Hatta Tuncay Bey iki senaryo çizdi, birisi kötü birisi iyi senaryo. Kötümser olmak için şu günleri eğer baz alırsak, çok sebebimiz olabilir. Ama biraz geniş, uzun vadeli düşünürsek o zaman kötümser olmamız için bir sebep yok. Tedbirleri alırken kötümser düşünelim de, gelecek beklentilerimiz için kötümser olmamıza ihtiyaç yok diye düşünüyorum. Her şeyden önce özellikle kısa vadeli bir şu yaşadığımız ortamı değerlendirmekte fayda var. Doğru teşhis koyamazsak çözümü de doğru geliştiremeyiz. Her şeyimiz mükemmel iddiasında değiliz. Hatalar var” dedi.
TÜRK LİRASI İKİ KAT SAPTI
8 Kasım’dan sonra ekonomik piyasalardaki dalgalanmadan Türkiye’nin de nasibini aldığını söyleyen Yıldırım şöyle konuştu: “Bizim bir ayrışmamız olduğu doğru. Doğruları konuşalım. Genel olarak bütün para birimleri yüzde 5– 6 sapma yaptıysa bizim onun iki katı yaptı. Bunu da sebeplerini de biliyoruz. Unutmayalım, Türkiye geçtiğimiz 4 ay içerisinde uçurumun eşiğinden döndü. Finansal sektörün iş aleminin dünya ile alışverişi devletten kat kat fazla. Eskiden Türkiye Cumhuriyeti devleti borçlanma yapamıyordu ama şimdi bizim özel sektörümüz kendi başına işlerini büyütmek, yeni iş alanları açmak, yeni istihdam oluşturmak için 200 milyar doların üzerinde küresel kaynak kullanmış. Bu muazzam bir şey. Bunun bu güvenin korunması, devam ettirilmesi için her türlü tedbiri alıyoruz.” Yıldırım dalgalanmanın 1-1.5 ay daha süreceğini, 20 Ocak’ta Trump iş başına geldikten sonra biraz daha öngörülebilirliğin artacağını belirterek “Son 14 yılda Türkiye’nin her şeye rağmen 27 çeyrek ardı ardına büyümesinin en temel nedeni istikrardır, güvendir. Bunu bildiğiniz için büyüdünüz, açıldınız, yatırım yaptınız. Eğer öngörmeseydiniz bunları yapmazdınız. Hiç kafanız karışmasın yapmaya devam edin. Başbakanı olarak söylüyorum, gereken tedbirleri alıyoruz, sizi rahatlatmak için söylemiyorum. İnandığım için söylüyorum” dedi.
BİZE MADİK ATTILAR
BAŞBAKAN Yıldırım, 2017’den itibaren Gümrük Birliği Anlaşmasını tekrar gözden geçireceklerini ve güncelleme yapacaklarını bildirerek, “Çünkü o Gümrük Birliği’nde de maalesef bize madik attılar. Mal ve hizmetler serbest dolaşacaktı, üstüne yattılar. Bunları biliyoruz. Bu millet bunları biliyor” dedi. Yıldırım, AB ile 18 Mart’ta yapılan anlaşmaya değinerek, bu anlaşmada Ege’den kurtarılan her mülteciye karşılık AB’nin Türkiye’den bir mülteciyi almasının yer aldığını, Türkiye’nin bu çerçevede Geri Kabul Anlaşması’nı imzaladığını ama onaylamadığını anımsattı. AB’nin vizelerin kaldırılacağını açıkladığını ve mültecilere “3 artı 3 milyar Euro” destek vereceğini bildirdiğini aktaran Yıldırım, bütün bunlara karşılık da Türkiye’den 72 maddeden oluşan reformları yerine getirmesinin istendiğini söyledi.
TÜSİAD YİK BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN: KARAMSARLIK ETRAFI SARMIŞ
TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan, gelişmelerin iyimser ve kötümser iki senaryoyla değerlendirilebileceğini belirtirken, çarpıcı örnekler verdi. Özilhan, “Herkesin yüzü asık. İşsizlik yüksek, büyüme en iyi ihtimalle düşük. İhracat geriliyor. Petrol fiyatları artıyor. Sermaye çıkışı başladı. Liradaki değer kaybı hepimizin canını sıkıyor. Değer kaybının kalıcı olması halinde enflasyonun yükselmesi de kaçınılmaz. Arka arkaya gelen terör saldırıları güvenlik endişelerine yol açıyor. Karamsarlık o kadar etrafı sarmış ki en iyi yetişmiş elemanlar, akademisyenler, girişimcilerden yurtdışına gitmeye başlayanlar olduğunu duyuyoruz” dedi. Bu tabloya bakıp da gelecek hakkında endişesiz olunamayacağını belirten Özilhan, “İkinci bir yoruma göre olumsuz gidişatı dengeleyebilecek hatta değiştirebilecek faktörler de var” diye konuştu. Bu senaryoya göre ekonomide olumlu gelişmeler olacağı ve bunun da siyasi ve sosyal alana yansıyacağı beklentisinin bulunduğunu belirten Özilhan, şöyle devam etti:
“Bu iki farklı bakış açısından hangisinin daha gerçekçi olduğunu sizin takdirinize bırakıyorum. Hiç şüphesiz hepimiz iyimser yorumun doğru olmasını canı yürekten isteriz. Fakat bir noktayı gözden kaçırmamamız gerekiyor. Kötümser yorumun doğru olması ihtimali karşısında bizi bekleyecek gelecek, yukarıda çizdiğim karanlık senaryodan da daha karanlık olabilir. Bu durumda, kazanan olmaz. Bilelim ki hepimiz kaybederiz.”
AB’NİN ÖZEL YERİ
Gelinen noktada ya birlik ve beraberliğinin sağlanacağını belirten Özilhan, “Ya da birbirimizden şüphe etmekten ve kendi kendimizle çatışmaktan yorgun düşeceğiz” ifadelerini kullandı. Küresel gelişmeler iyimser olsa dahi, toplumsal dokuyu harap eden gerilimleri düşürmenin şart olduğunu söyleyen Özilhan, “Mağdurlar ve küskünler geri kazanılmalı, hiç kimse kendisini karar alma mekanizmalarından dışlanmış hissetmemeli, tüm sorunların sivil siyaset içinde çözülebileceği beklentisi canlı tutulmalıdır. Arzu ettiğimiz toplumsal düzen açısından Avrupa Birliği ile ilişkilerin de özel bir yeri var” dedi.
Özilhan, AB konusunda karşı tarafının yapıcı olmayan tavrının da önemli olduğunu söylerken, “Fakat AB’nin bu tavrına duyulan öfkeyle kalkılırsa zararla oturulur” saptamasında bulundu.
TÜSİAD BAŞKANI CANSEN BAŞARAN SYMES: OHAL KALKSIN KHK DA BİTSİN
TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes, “Olağanüstü halin (OHAL) bir an önce kaldırılmasını, TBMM’nin yeniden asli görevini yapmaya odaklanmasını ve kanun hükmünde kararnamelerle (KHK) yönetimin sonuna gelinmesini beklediklerini belirtirken, “Zamanımız giderek daralıyor” dedi. Symes, açılışta yaptığı konuşmada TÜSİAD olarak sıkıntıları tüm açıklığıyla bahsetmek zorunda olduklarını söylerken, “Tıkanmakta olan büyüme hızından, artan işsizlikten, eksilen güvenden, dünyadaki gelişmelerin ülkemiz ekonomisi üzerindeki etkilerinden ve elbette dolar karşısında son iki ayda yüzde 15 civarında değer kaybına uğrayan paramızdan ve yol açacağı gelişmelerden bahsetmek zorundayım” dedi. TÜSİAD olarak vergilerin önemli bir bölümünü ödediklerini, kayıtlı çalışanların yarısını istihdam ettiklerini ve yurtdışında markalarla Türkiye’yi temsil ettiklerini belirten Symes, şöyle devam etti: “Çıkarlarımız ülkemizin gelişmesiyle birebir örtüştüğünden yapıcı eleştirilerimizle devletimize yardımcı olmak istiyoruz. Kurdaki hızlı yükseliş elbette yalnızca Türkiye’nin koşullarından kaynaklanmıyor. Özel sektörün döviz borcunu halen döndürebildiğini biliyoruz ancak bu durumun ilanihaye devam edebilmesi bize hayli güç gözüküyor. Küçük ve orta ölçekli işletmelerimizin de bu dalgalanmalardan ciddi hasar gördüğünü biliyoruz.”
YENİ HİKÂYE GEREKLİ
OHAL uygulamalarının özellikle Anadolu’da ticari hayatı olumsuz etkilediğini belirten Symes, “Türkiye’nin bir an önce normalleşmeye ihtiyacı var. Bunun da ancak toplumsal mutabakat zemininin yeniden oluşturulması, gerginlikleri azaltacak adımların atılması ve birleştirici bir söylemin benimsenmesi ile mümkün olabileceğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı. Acilen toplumun tüm kesimlerini içine katacak ve harekete geçirecek bir büyüme hikayesi gerektiğini söyleyen Symes, “Türkiye’deki sıkıntıların temelinde işbirliği ruhunun yitirilmesinin, siyasetin sıfır toplamlı bir oyun haline getirilmesinin ve rejimin kurucu ilkelerinin sorgulanmasının payının yüksek olduğunu düşünüyoruz. Güvenlik önlemlerinin de toplumsal güveni zedeleyici bir düzeye ulaşmamasını arzu ediyoruz” dedi.
Zekeriya Yıldırım, Yavuz Canevi, Muharrem Yılmaz, Rona Yırcalı, Nurettin Canikli, Erkut Yüceoğlu, Tuncay Özilhan, Güler Sabancı, Binali Yıldırım, Cansen Başaran Symes, Rahmi Koç, Ümit Boyner, Bülent Eczacıbaşı, Arzuhan Doğan Yalçındağ, Nihat Zeybekci, Ömer Aras, Agah Uğur (Soldan sağa)
ALLAH BÜYÜK AMA TEKNE KÜÇÜK, EL ATIN
PERDE ARKASI
Başbakan Binali Yıldırım, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi’ne katılan iş insanlarıyla toplantının kapalı bölümünde de bir araya geldi. Yıldırım, “Her gün bir krizle uyanıyoruz” diyen iş dünyasına fıkrayla yanıt verdi. Bir adamın yanına aldığı bir kişiyle beraber tekneyle karşıya geçmeye çalıştığını belirten Yıldırım, derenin ortasında ise bir fırtınaya yakalandıklarını söyledi. Tekneyi kullanan adamın sürekli olarak uğraştığını beraberindekinin ise sürekli olarak “Allah büyük” dediğini ifade eden Yıldırım, “En sonunda bizimki de patlıyor ‘Allah büyük ama tekne küçük, bir el at küreklere kardeşim’ diyor” dedi. Yıldırım’ın fıkrası salonda gülüşmelere neden oldu.
Edinilen bilgilere göre toplantı sırasında Ali Koç da söz aldı. Başbakan Yıldırım’ın toplantının açık bölümünde FETÖ’nün dişlerini 17-25 Aralık operasyonlarında gösterdiği yönündeki sözlerini anımsatan Koç, “Her şeye katılıyorum. Tek bir şey hariç. FETÖ dişlerini daha önce Ergenekon, Balyoz ve Fenerbahçe operasyonlarında göstermişti” mesajını verdi.