Güncelleme Tarihi:
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli, geçen hafta yaşanan ekonomik gelişmelerle ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu. Türkiye ekonomisinin 2020 yılının ilk çeyreğinde yüzde 4.5 büyüdüğünü ve bu rakamın dünyadaki en yüksek büyüme oranı olduğunu ifade eden Canikli şunları söyledi:
GERÇEKLEŞMEYECEK
“Türkiye ilk çeyrekte büyümede dünyanın lideridir. Daha ötesi var mı? Parasal genişlemeyi ve düşük faiz politikasını eleştirmek ve temsilcisi oldukları sermayenin avukatlığını yapmak için parti bile kuracak kadar kökü dışarıya bağlı olanların manipülatif kehanet ve temennileri hiçbir zaman gerçekleşmeyecektir. Döviz kurundaki dalgalanmalarla Türkiye ekonomisi ilk defa karşılaşmıyor. Her seferinde gemi fırtınayı atlatmış ve güvenli limanlara ulaştırılmıştır. Bu seferde
sakinleşme sağlanacaktır. 180 milyar dolar ihracatı olan ve her yıl 50 milyon turisti ağırlayan bir ekonomiye döviz üzerinden yıkıcı bir operasyon çekilemez. 18 yıldır her alanda sayısız reforma imza atarak tarih yazan Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, daha güçlü ve tam bağımsız Türkiye yolunda kararlılıkla yürümeye devam ediyoruz.”
TÜRKİYE ZENGİNLEŞTİ
Canikli yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye ekonomisinin, ‘kadrolu baykuşların’ maaşlı önyargılarından hiç etkilenmediğini, bunların 2004’ten beri, her yıl kriz tellallığı yaptığını ifade etti. Nurettin Canikli, “’Geldi, gelecek’ dediler. O kriz hiç gelmedi. Yine de vazgeçmediler, halen de kulaklarına fısıldanan fitne tohumlarını saçmaya devam ediyorlar. Boşuna beklemeyin, 100 defa sonuç alamadınız, 101. kez de efendileriniz hayal kırıklığı yaşayacak.” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin kararlılıkla yoluna devam edeceğini ve menziline ulaşacağını vurgulayan Canikli, şöyle devam etti: “Bazıları kafalarını kuma soksa da, beyazı siyah olarak göstermeye çalışsalar da güneş balçıkla sıvanmıyor. 18 yılda Türkiye büyüdü, zenginleşti, güçlendi. Tüm vatandaşların hayat standardı inanılmaz şekilde yükseldi. Herkes, her aile kendi durumunu değerlendirsin. 18 yıl önceki ekonomik gücü ve hayat standardı neydi, bugün hangi seviyede. Bir başkasını değil herkes kendi durumunu karşılaştırsın. Zengini-fakiri, çalışanı-çalışmayanı, işçisimemuru, genci-yaşlısı, muhalifimuhalif olmayanı, kısacası herkes bu karşılaştırmayı yapsın. Sadece varlıklarını değil, borçlarını da hesaba katsın. Sonuçta 18 yıldaki refah artışına kendisi bile şaşıracaktır. Hayat standardındaki inanılmaz yükselişi fark edecektir.”
"PARASAL GENİŞLEMEYİ ELEŞTİRİYORLAR"
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının da bu dönemde parasal genişlemeye başvurduğunu belirten Nurettin Canikli, ancak bunun ABD Merkez Bankasının sağladığı likiditenin sadece 2 binde biri kadar olduğuna dikkati çekti. Canikli, şu değerlendirmelerde bulundu: “IMF ve benzeri kuruluşların şablon ekonomik programlarının otomatik pilotu olmaktan öteye geçemeyen ve ekonomik kapasitesi olmayan bazı kadrolu baykuşlar bu parasal genişlemeyi eleştiriyor. Böyle bir dönemde parasal genişleme olmayınca faizler yükselir. Kredi faizleri yüzde 25’in üzerine çıkar. Bu faiz oranı ile otomobil, beyaz eşya, konut ve diğer tüketim ürünlerine talep artışı olmaz, özellikle yatırımcı firmaların bu kadar yüksek faizle yeni yatırım yapmaları mümkün olmaz, yüksek finansman maliyeti nedeniyle binlerce şirket iflas ederdi. Eğer Cumhurbaşkanımızın kararlılığı ve isabetli öngörüsü sonucu faiz oranları düşürülmemiş olsaydı Türkiye ekonomisi pandemi sürecinden çıkamazdı, çökerdi.”
EKONOMİYE GİRİŞ DERSİNDE OKUTULUYOR
Kadrolu bazı baykuşların ‘kurtuluş reçetesi’ olarak parasal sıkılaştırmayı ve faizlerin yükseltilmesini önerdiğini ifade eden Nurettin Canikli, “Ekonomiye giriş derslerinde bile okutulur, eğer pandemi sürecinde olduğu gibi genel ve yoğun bir talep daralması yaşanıyorsa hem talebi kamçılamak ve hem de yatırımları tahrik etmek amacıyla parasal genişlemeye gidilir ve faizler düşürülür” açıklamasını yaptı. Salgın sürecinde ABD Merkez Bankasının 2.5 trilyon dolar ek parasal genişlemeye başvurduğuna dikkati çeken Canikli, Avrupa Merkez Bankasının ise piyasaya enjekte ettiği likiditenin 2.3 trilyon Euro’yu aştığını belirtti. Hem Amerika hem de Avrupa’da faiz oranlarının sıfıra doğru ilerlediğine, reel faizlerin negatif olarak uygulandığına işaret eden Canikli, 2008 krizinde ABD ve AB’nin aynı genişletici ekonomik politikaları uyguladıklarını belirtti.