Oluşturulma Tarihi: Kasım 17, 2005 00:00
Hazine Müşteşarı İbrahim Çanakçı, Tüpraş ve Türk Telekom özelleştirmelerinden elde edilen gelirin de hesaba katılmasıyla 2006 faiz dışı fazla oranının yüzde 6.8 olacağını belirterek, ‘Cari işlemler açığı, ekonomik dengeler açısından bir risk değil’ dedi.
CARİ işlemler açığının ekonomik dengeler açısından bir risk olmadığını belirten Hazine Müşteşarı İbrahim Çanakçı, Tüpraş ve Türk Telekom özelleştimelerinden elde edilen gelirin de hesaba katılmasıyla 2006 faiz dışı fazla oranının yüzde 6,8 olacağını söyledi. Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nde (MÜSİAD) ekonomi ve yatırım teşviklerine ilişkin değerlendirmelerin yapıldığı toplantıda konuşan Çanakçı, cari açığı tek başına ele almamak gerektiğini söyledi. Cari açığın bir endişe kaynağı olarak görülmemesi gerektiğine işaret eden Çanakçı şöyle konuştu: ‘Cari işlemler açığı ekonomik dengeler açısından temel bir risk oluşturmuyor. Ama hiçbir şey yapmıyor muyuz? Hayır. 2004’de de cari işlemler açığını takip ettik, bazı tedbirler aldık. 2006 bütçemizi yaparken Türk Telekom ve Tüpraş hariç tutulduğunda, faiz dışı fazla hedefi yüzde 6.5’dir. Türk Telekom ve Tüpraş dahil edildiğinde yüzde 6.8’dir.’
AÇIĞIN NEDENLERİ: Çanakçı cari işlemlerdeki açığın milli gelire oranının 2004’te 5,2 olduğunu hatırlatarak, bu yıl oranın yüzde 6 ve 2006’da yüzde 5,8 olmasının beklendiğini söyledi. Cari işlemler açığına yol açan unsurlar ve finansmanın analizinin önemli olduğunu kaydeden Çanakçı, ‘Tüketim malı ithalatındaki artış geçen yılki düzeyini korumakta. Yatırım ve ara malı ithalatlarında ise artış sürüyor’ dedi.
OLUMLU BEKLENTİ: Bu yıl enerji ihtiyacının geçen yıla göre 6.2 milyar
dolar daha yukarıda olacağını ve bunun fiyattan kaynaklandığını kaydeden Çanakçı ‘Son günlerde ara malı ve enerji fiyatlarında bir gevşeme var. Bunun kalıcı olup olmayacağını anlamak için biraz daha gözlemlemek lazım. Enerji fiyatlarında yaşanacak olumlu bir gelişmeye, turizm ve ihracat gelirlerinin güçlü yapısını da katarsak önümüzdeki dönemde bu cari işlemler ve dış denge performansına olumlu yansıyacaktır’ diye konuştu.
DOĞRUDAN YATIRIMLAR:
Türkiye’nin finansman yasına bakıldığında doğrudan yatırımların payının arttığını ve 2006 yılı için 5,3 milyar dolar doğrudan yatırım öngördüklerini kaydeden Çanakçı şunları söyledi: ‘Bankacılık dışı özel sektörün yurt dışından ticaret ve yatırımın finansmanı için
kredi sağlmaları başka bir önemli kriterdir. bu yıl böyle 9,5 milyar dolarlık bir giriş bekliyoruz. Bu krediler borcumuzu artırıyorlar ancak üretim, ihracat kapasitelerimizi de artırıyorlar. Bu kredileren geri dönüşü portföy yatırımlarıyla mukayese edilemez. Gerek kamu kağıtları gerekse
hisse senedi piyasasında portföy yatırımları da artıyor. Artık bunlar daha uzun vadeli girişler yapmakta.’
KAMU BORÇLARI:
Türkiye ile ilgili karar alacak yatırımcıların borç meselesini bir sorun olarak görmemesini isteyen Çanakcı, kamu kesimi borçlanma gereğindeki iyileşmenin çok çarpıcı olduğunu ve Türkiye’nin bu yıl bütçe, kamu açığı göstergesi bakımından Maastricht kriterlerini yakaladığını bildirdi. Kamu kesiminin borçlanma gereğinde önemli bir iyileşme olduğunu bildiren Çanakçı ‘2001’de kamu kesiminin borçlanma gereğinin Milli Gelire oranı yüzde 16,4 iken, bu yıl yüzde 1 civarına gerileyecek. 2006’da ise eksi 0,7 planlanıyor. Bu demek ki gelecek yıl kamu dengesi fazla verecek.’ Çanakçı dış borçlanma maliyetlerinin düştüğüne ve iç borçlanmaların vadesinin uzadığına da dikkat çekerek ‘Kamu borç stoğunun milli gelire oranı 2001’de yüzde 90,5 iken, bu yıl yüzde 50,7 olması hedefleniyor’ dedi.
Sıcak para soğuk para tanımı doğru değil
SICAK para girişine ilişkin bir soru üzerine İbrahim Çanakçı şunları söyledi: ‘Bu rakam şu anda 40 milyar dolar civarında. Sıcak para tanımını çok doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum. Parada yurt dışı yerleşikleri sıcak, yurt içi yerleşikleri soğuk diye değerlendiremezsiniz. Bu doğru değil. Bir yatırım türünü sıcak, öbürünü soğuk, diğerini ılık diye adlandırmak yanlış. Tasarrufların niteliği ve ekonomik öngörülebilirlik önemli.’
Millet 300 milyarlık borç yükünü 6 yıldır çekiyor
MÜSTAKİL Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Ömer Bolat ise yaptığı konuşmada ‘Krizin ardından kemer sıkmanın ağır bir bedeli oldu. Batırılan, hortumlanan bankalar ve kamu maliyesinin yaklaşık 300 milyar dolarlık yükünü millet 6 yıldır çekiyor. Reel sektör olarak 2006’nın farklı ve ezberi bozan bir yıl olmasını istiyoruz. 2007’de fedakarlık yapan kesimleri rahatlatmak, orta direği güçlendirmek ve KOBİ’leri güçlendirme programı uygulamak temel politika olmalıdır’ dedi.
Devleti zarara sokan memur faturayı ödeyecek
MALİYE Bakanlığı, kamu görevlilerinin kasıt, kusur, ihmalleri nedeniyle oluşan kamu zararlarının tahsili amacıyla yönetmelik hazırladı. Kamu zararı, sulh ve takas yolları ile İcra ve İflas Yasası hükümlerine göre tahsil edilebilecek. Maliye Bakanlığı, Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu ikincil mevzuat çalışmaları kapsamında kamu zararının tahsiline ilişkin yönetmelik taslağını görüş almak üzere Sayıştay’a gönderdi. Taslağa göre, brüt asgari ücretin yarısını geçmeyen kamu zararından doğan alacaklar, tebliğ tarihini izleyen aybaşından itibaren üst yöneticilerin izniyle aylıklarından kesilerek tahsil edilecek.
Değerli TL’den gururlanmalıyız
BORÇ yükünün düşmesi, borç kompozisyonunun daha güçlü bir yapıyı kavuşmasıyla hem yurt içinde hem yurt dışında ciddi bir güven oluştuğunu bildiren Çanakçı şunları söyledi: ‘Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası’nın da bulunduğu yabancı kuruluşlar YTL cinsinden tahvil ihraç etmeye başlamıştır. Yapılan tahvil ihraçları Kasım sonu itibariyle 5,6 milyar dolara ulaştı. Mevduat, kamu borçlanma senetleri dahil olmak üzere tüm finansal tasarruflarda portföy tercihlerinin dağılımında TL önemli pay almıştır. 2002’de toplam tasarruflar içinde TL tasarruflarının payı yüzde 52,8 iken, 2005’te yüzde 73 çıktı. TL’nin değerli olmasından şikayet ediyoruz ama bu olguya alışmamız gerekiyor. Hem doğrudan yatırım, hem portföy yatırım işi TL cinsinden olacaktır. TL değer biriktiren, talep edilen bir para olmuştur. Bununla gururlanmalıyız.’