Çağlayan'a ABD'de dava

Güncelleme Tarihi:

Çağlayana ABDde dava
Oluşturulma Tarihi: Eylül 07, 2017 23:48

ABD’de eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan hakkında ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarını ihlal ettiği iddiasıyla dava açıldı. Hazırlanan iddianamede Çağlayan ve Aslan’ın, ABD’de tutuklu bulunan Reza Zarrab ile işbirliği yaptığı ileri sürülürken, mallarına el koyma talebi de yer aldı. İddianamenin Çağlayan ile ilgili bölümünde ‘rüşvet’ iddiaları da bulunuyor.

Haberin Devamı

ABD’DE eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan ve eski Halkbank yöneticisi Levent Balkan hakkında iddianame hazırlandı ve mahkemeye sunuldu. Eski Başsavcı Preet Bharara’nın yerine New York Güney Başsavcılığına vekaleten bakan Joon H. Kim tarafından hazırlanan son iddianamede Çağlayan ve Aslan yaptırımların ihlali için komplo ve işbirliği yapmakla suçlanıyor.

İddianame, halen ABD’de tutuklu olarak yargılanan İran asıllı Reza Zarrab aleyhinde devam eden davada yeni bir aşama oluşturuyor. İddianamede sanıklar, “Amerikan finans sistemini kullanarak İran hükümeti ve başka İran kurumları adına, yüz milyonlarca dolarlık yaptırımlarla yasaklanmış işlemi planlamak ve bu amaçla işbirliği yapmakla” suçlanıyor. Böylece, Güney New York Federal Mahkemesi’nde 30 Ekim’de başlaması planlanan Reza Zarrab davasında iddianame dördüncü defa yenilenmiş oldu.

MALLARA EL KOYMA TALEBİ
53 sayfadan oluşan yeni iddianameye ilk olarak mallara el koyma (müsadere) talebi getirildi. İddianamede zanlıların kara para aklarken kullandıkları takibi yapılabilecek mal ve mülklerinin durum tespit süresince bulunamaması, satılmış ya da üçüncü şahıslara devredilmiş olması halinde dahi ABD hükümetinin zanlıların diğer mallarına el koyma hakkının bulunduğu belirtildi.

Çağlayana ABDde dava

SÜLEYMAN ASLAN

ABD Adalet Bakanlığı internet sitesinden yayımlanan iddianamede; Zafer Çağlayan, Süleyman Aslan, Levent Balkan ve Zarrab’ın kuryesi Abdullah Happani’nin halen yargılamaları süren Reza Zarrab, Mehmet Hakan Atilla, Mohammad Zarrab, Camelia Jamshidy ve Hossein Najafzadeh ile aynı sistem içinde hareket ettikleri savunulurken, Süleyman Aslan’ın genel müdür, Mehmet Hakan Atilla’nın, uluslararası bankacılıktan sorumlu genel müdür yardımcısı, Levent Balkan’ın da Atilla’nın yardımcısı olduğu suçların da Halkbank üzerinden işlediğini ileri sürüldü.

RÜŞVET İDDİASI
İddianamenin eski bakan Çağlayan ile ilgili bölümlerinde Temmuz 2011 ve Aralık 2013 tarihleri arasında ekonomi bakanlığı yaparken 10 milyonlarca dolarlık nakit ve mücevher rüşvet aldığı iddia edildi. İddianamede Çağlayan’ın İran devleti ve kurumları lehine hizmet sunduğu, kara para aklama sistemini diğer üyelerini belli türde aldatıcı işlemlerde bulunmaya yönelttiği, diğer üyeler tarafından sistemi uygulamak için atılan adımları onayladığı ve sistemi rakiplerden ve denetlemeden koruduğu ileri sürüldü.

Başsavcı tarafından hazırlanan iddianamede Aslan’ın da Halkbank genel müdürüyken İran hükümetine hizmet sunmak ve ABD’li makamlardan gizlemek için bu sistemin gelirlerinden on milyonlarca dolar rüşvet nakit para aldığı iddia edildi. Aslan’ın ABD Hazine Bakanlığı’ndan yetkililerle yaptığı toplantı ve iletişimlerde bu işlemlerin gerçek niteliğini gizlediği savunulan iddianamede, böylece Halkbank’ın ABD tarafından yaptırım uygulanmaksızın İran hükümetine milyarlarca dolarlık hizmet sunabildiği ileri sürüldü.

HAKİM BERMAN: TÜRK HÜKÜMETİ İÇİN RETORİK İDDİALAR VAR HALKBANK'IN ROLÜ DAHA BELİRGİN
Mehmet Hakan Atilla’nın önceki itirazı için gerçekleştiren oturumda konuşan hakim Richard Berman, yeni iddianameyle ilgili olarak tutuklu sanıkların ifadelerinin alınması için Zarrab’a 11 Eylül, Atilla içinse 25 Eylül gününü belirledi.

Berman; ‘Burada Türk hükümeti yetkilileri için retorik iddialar var. Çağlayan ve İranlı üst düzey yetkililerin ABD yaptırımlarını delmek üzere görüşme gerçekleştirdikleri, Çağlayan ve Türk yetkililerin bu sistemi korumak için çabaları ve Halkbank’ın buradaki rolü daha belirgin görülüyor’ dedi.

Atilla’nın avukatı Kathy Fleming de, ‘Savcılarla iki hafta önce beraberdik. Türkiye’ye gidip davayla ilgili delilleri araştıracaktık. Dün döndüğümüzde yeni iddianameyi gördük. Şimdi yarın yeniden Türkiye’ye dönmemiz gerekiyor. Bu bize haksızlık. Bu iddianameye itiraz edeceğiz’ diye konuştu.

HALKBANK'TAN KAP'A AÇIKLAMA
HALKBANK, Kamuyu Aydınlatma Platformu'na (KAP) açıklama gönderdi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: "Bazı basın yayın kuruluşlarının ABD'de görülmekte olan bir dava hakkında sunulan yeni iddianameye atıfta bulunarak bankamız ve bankamızın bazı eski yöneticileri hakkında kamuoyunu ve yatırımcıları yanıltıcı haberler yaptığı anlaşılmaktadır. Konuyla ilgili bankamızca müteaddit zamanlarda yapılan özel durum açıklamalarında bankamızın tüm işlemlerinde ulusal ve uluslararası düzenlemelere uygun hareket ettiği konusunda detaylı bilgilendirme yapılmıştır. Bu nedenle söz konusu süreçle ilgili bankamız açıklamaları dışındaki haberlere itibar edilmemesini kamuoyunun ve yatırımcıların bilgisine sunarız."


HÜKÜMET VE MUHALEFET İDDİANAME İÇİN NE DEDİ?
ESKİ Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan hakkında, İran’a yönelik yaptırımların ihlali için komplo ve işbirliği iddiasıyla ABD’de açılan davaya hükümet ve iktidar partisi sert tepki verdi. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Çağlayan’ın Türkiye’nin çıkarları aleyhine hiçbir işleminin olmadığını, asıl olanın Türkiye’nin çıkarları olduğunu söyledi. İşte tepkiler:

İSPATLA MÜKELLEFLER
BAKAN Zeybekci Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir bakanının olmadığı gibi Çağlayan’ın da ülke menfaatleri aleyhine hiçbir işlemi olmadığını, asıl olanın Türkiye’nin çıkarları olduğunu bildirdi. Zeybekci, şunları söyledi: “Burada iddia edilen İran’a uygulanan ambargoların, Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde olup olmadığına öncelikle bakmak lazım. İddia sahipleri, bunları ispatla mükelleftir. Çok değerli bakanımızın da Türkiye’nin ve Türk halkının menfaatlerine aykırı bir hareketi hayatı boyunca olmamıştır.”

SUÇ OLUŞTURACAK DELİL YOKTU
SORUŞTURMA Komisyonu Başkanı, AK Parti Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü de Hürriyet’e, “FETÖ’nün hamisi ABD’nin hukukuna akıl ermez, ortada suç oluşturacak bir delil yoktu, onun için ciddiye almıyorum, dava olsa olsa siyasidir” dedi. Köylü, şöyle devam etti: “Olayın bizim komisyonumuzdaki dosyayla uzaktan yakından alakası yok. Zaten Çağlayan’ın ne Halkbankası ne de başka bir şeyle irtibatına ilişkin bir şey yoktu ki. Onu savcılık yürütüyordu, bizim soruşturmamız sürerken de takipsizlik kararı verildi.”

ULUSLARARASI YARGI ÇALIŞIYOR
CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı da, “Bu iddialar zamanında örtbas edilmeyip Yüce Divan’a gönderilmiş olsaydı, bir suçları varsa cezasını çekmiş, yoksa da aklanmış olacaklardı. Biz kendi yargımızı çalıştırmadığımız için uluslararası yargı çalışıyor, biz de bunların yüzünden başımız önde geziyoruz. Çağlayan ile ilgili 700 bin liralık saat konusu ortaya çıktığında gelip inadına Meclis kavşağına bir kol saati heykeli diktiler. Tavsiyem, o saati bugün kaldırıp ABD Büyükelçiliği önüne diksinler, belki işe yarar” dedi.

FIRSAT VERMİŞ OLDUK
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan ise Hürriyet’e, “Siz kendi yargınızın önünü parmak hesabıyla tıkarsanız başkalarına fırsat vermiş olursunuz. Ben ABD mahkemesinin tutumu üzerinden yorum yapmak istemem. Bağımsız yargının önünü açıp, hukuk önünde bu meseleleri tartıştırmazsanız başınıza gelen bu tip olaylar karşısında ne söyleyeceğini bilemezsiniz. Yeni bir Meclis soruşturması açılma imkanı vardır. Meclis soruşturması açıp Yüce Divanda yargılamayı sağlamak lazım”diye konuştu.

TWITTER ÜZERİNDEN TAKİP
ZAFER Çağlayan konuya ilişkin bir açıklama yapmazken, kendisini “seven ve destekleyenler” tarafından adına oluşturulduğu bildirilen bir Twitter adresinden, Çağlayan’a destek mesajları retweet edildi. Bu mesajlardaki, “Biz bu ülke üzerinde kimsenin operasyon yapmasına izin vermeyeceğiz”, “Hedef sayın bakanımız değil Türkiye’dir, uyanık olalım”, “Sayın Bakana sırtını dönen, arkasından iş çeviren, Sayın Bakanın adını ağızlarına alarak lekeleyenlere kapak olsun, ibret olsun, gerçek mutlaktır” ifadeleri dikkat çekti.

KEŞKE KAPIYA KOYABİLSENİZ
CHP Grup Başkanvekili Levent Gök şöyle konuştu: “Yolsuzluğun hesabı mahkemede görülür. 17-25 Aralık dosyalarında görüldüğü gibi. O iddialar talimatla kapatıldı. O bakanlar da iktidar partisi oylarıyla adaletten kaçırıldı. O gün Türk yargısının önünden kaçırılan bakan hakkında ABD’de dava açıldı. Şimdi ne olacak? Bak ABD peşinde. İktidarın bu konuda Türkiye’ye vereceği çok önemli bir hesap vardır. Onun için yolsuzluk yapanı kapıya koyarız söylemi ucuz, boş bir söylemdir.” / Turan YILMAZ-Rifat BAŞARAN/ANKARA

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!