Güncelleme Tarihi:
OECD Genel Sekreteri Angel Gurria ile ortak basın toplantısı düzenleyen Babacan, 23-24 Mayısta Paris'te yapılacak OECD Bakanlar Konseyi toplantısının başkanlığını yürüteceğini belirterek, bugün OECD Genel Sekreteri Gurria ile OECD sekretaryasındaki üst düzey yetkililerle ve aynı zamanda iş ve çalışma dünyasından temsilcilerle hazırlık toplantısı gerçekleştirdiklerini söyledi.
Hazırlık toplantısına OECD'nin iş çevreleriyle olan ilişkilerinin temsilcileri ile çalışanların temsilcilerinin de katıldığını anlatan Babacan, Türkiye tarafından da Hazine Müsteşarlığı ile diğer ilgili kuruluşların iştirak ettiğini kaydetti.
Babacan, toplantının özünün, Bakanlar Konseyi toplantısının gündemini gözden geçirip, iş dünyasının ve çalışma hayatının önerilerini dinleyerek, toplantının gündeminin ve içeriğinin berraklaşmış ve mutabakat sağlanmış şekilde hazırlanması ve Bakanlar Konseyi'ne hazır olarak gitmek olduğunu bildirdi.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ticaretin serbestleşmesi gerektiğini belirterek, “Ticaretin serbestleşmesiyle her ülke kazanacak, daha sürdürülebilir bir büyüme gerçekleşecek, büyümenin getirdiği nimetler daha adil paylaşılacak ve dünyadaki toplam istihdam artacak” dedi.
Bakanlar Konseyi'nin en çok vakit harcayacağı gündem maddesi olacağını kaydeden Babacan, “Küresel ekonomik büyümede iyi sonuçlar elde edilmesi gerekir. Bu büyümenin aynı zamanda istihdam üreten ve toplumun tüm kesimlerini olumlu etkileyen büyüme olması gerekiyor” dedi.
Toplantının ikinci önemli gündem maddesinin Kalkınma Stratejileri olduğuna ifade eden Babacan, kalkınmanın geniş bir alanı kapsadığını, eğitim, sağlık, alt yapı gibi konuların kalkınmanın olmazsa olmaz unsuru olduğunu bildirdi.
Kalkınmanın olmazsa olmaz unsurları arasında bulunan unsurlardan eğitimin, içerisine yaşam boyu öğrenim kavramını, mesleki eğitim kavramını, kadınların eğitime daha çok katılımı ve iş gücüne katılımıyla ilgili konuların eklendiğini ifade eden Babacan, “Dolayısıyla kalkınmanın pek çok boyutunu ele alacağımız bir oturum olacak” diye konuştu.
Bu oturumdaki önemli perspektifin Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki gelişmeler olduğunu belirten Babacan, şöyle konuştu:
“Biliyorsunuz OECD üyesi olan ülkeler var, OECD ile ortak olan ülkeler var, aynı zamanda OECD'ye sistem ya da coğrafya olarak yakın olan ülkelerin OECD ile olan ilişkisinin bir çerçevesi var. Bu çerçevede, Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki bu tarihi dönüşüm sürecine OECD'nin nasıl katkıda bulanabileceği gündem maddesi olarak yer alacak. Aynı zamanda bu toplantıda Rusya ve Tunus'un bazı OECD mekanizmalarına katılmalarıyla ilgili imza töreni yer alacak, kararlar verilecek.”
Bakanlar Konseyi toplantısının üçüncü ve son gündem maddesinin ise ticaret, uluslararası ticaretin serbestleşmesi ve bu uluslararası ticaretin serbestleşmesinin istihdam oluşumuna nasıl katkı vereceği olduğunu bildiren Babacan, 2008-2009 krizinden sonra pek çok ülkede korumacı eğilimlerin olduğunu, ticareti sınırlayan, duvarları yükselten, yasaklar getiren, gümrük vergilerini artıran, kotalar getiren bir anlayışın bazı ülkeler tarafından uygulandığını anlattı.
Bunun böyle olmaması gerektiğini dile getiren Babacan, ticaretin serbestleşmesiyle her ülkenin kazanacağını, kazan-kazan sonucunun elde edileceğini, böylece de daha sürdürülebilir bir büyümenin gerçekleşeceğini, büyümenin getirdiği nimetlerin daha adil paylaşılacağını ve dünyadaki toplam istihdamın artacağına dikkati çekti.
Bakanlar Konseyi'nden bir gün önce yapılacak OECD Forumu'nun, toplantının başlayacağı saate kadar devam edeceğini kaydeden Babacan, Foruma katılacak siyaset, akademi ve iş dünyası, sivil toplum kuruluşları ve çalışma hayatından pek çok temsilcinin görüşlerini farklı oturum ve panellerde yansıtacaklarını söyledi.
Babacan, bu forumun, Bakanlar Konseyi öncesinde fikir alışverişi, istişare ve beyin fırtınası ortamını oluşturacağını kaydetti.
“Türkiye'nin başkanlığından gurur duyuyoruz”
OECD Genel Sekreteri Angel Gurria de Türkiye'nin başkan, Polonya ve Şili'nin başkan yardımcısı olduğu troykanın OECD'yi temsil eden yeni bir nitelik taşıyacağını söyledi.
Üç ülkenin OECD'nin yapısı içerisindeki yapının dışında olan bir niteliğe sahip olduğunu belirten Gurria, Türkiye, Polonya ve Şili'nin en zor ekonomik koşullarda bile başarılı performans sergileyebildiğini dile getirdi.
Türkiye'nin büyüme anlamında çok iyi işler çıkarttığını ifade eden Gurria, şunları kaydetti:
“Ülkeniz, en sorunlu ekonomik krizlerin birinden başarı elde etti. Krizin iyisi olmaz, ama krizde bazı ülkeler daha başarılı oldu. Burada da politikalar öne çıktı. Çünkü politikalar fark yaratabilir ve zor bir durumu öne çıkartabilir. Bu yüzden Türkiye'den deneyimlerini OECD'nin diğer üyeleriyle paylaşmasını talep ediyoruz. Toplantılarda, büyüme, istihdam, kalkınma, eşitsizlik ve toplumsal cinsiyet konularını paylaşmasını istiyoruz. Toplumların refahını orta ve uzun vadede nasıl sürüdürebilirizi tartışmak istiyoruz. Bu sürecin sonunda istatistikler ve dokümanlar ortaya çıkacak ama bizim asıl yapmak istediğimiz, bakanları biraraya getirerek politikaların yakınsama sürecini başlatmak ve politikaların uygulanmasına aracı olmak.”
Türkiye'nin G20'nin de seçkin bir üyesi olduğunu ve bu tür çalışmaların orada da yürütüldüğünü anımsatan Gurria, OECD'nin kurucu, faal ve önemli bir üyesi olmasının yanında Türkiye'nin, dönem başkanlığı yapmasından da gurur duyduklarını ifade etti.
Bugünkü toplantıda dünyanın önemli ekonomilerinde nelerin olduğunun, yavaş büyüme, yüksek işsizlik, artan eşitsizlikler, yüksek bütçe açıkları ve borç birikimi gibi benzer sorunların gündemlerinde yer aldığını aktaran Gurria, şöyle devam etti:
“Bunların dışında devlet borçları, özellikle Avrupa bağlamında bankaların kapitalizasyonu gibi kısa vadelerle de ilgileneceğiz. Türkiye'de bu konular dramatik olarak ele alınmıyor. Çünkü bu alanlarda çok başarılı bir performans sergilendi ama diğer birçok ülkenin her gün gündeminde. Krizin bıraktığı miraslar var. Bu toplantıda bu mirasla nasıl başa çıkacağımızı, krizin toplumsal, ekonomik ve çevresel alanlarda oluşturduğu sorunları nasıl aşacağımızı tartışacağız.”
“Büyüme hedefi iç piyasanın canlılığını gösteriyor”
Türkiye'nin büyümesini nasıl değerlendirdiği ve Türkiye'nin 2023'te en büyük 10 ekonomi arasında yer alma hedefinin ulaşılabilir bir hedef olup olmadığını sorulması üzerine Gurria, şu yanıtı verdi:
“Çin, bu yıl yüzde 7-8 büyümeyi öngörüyor, ama daha fazla büyüyecek, yine ABD yüzde 2 büyümeyi planlıyor, ama yüzde 2,5 olabilir. Diğer yandan Avrupa ise büyüme konusunda dümdüz bir çizgi olarak karşımızda, yani Avrupa büyümüyor. Türkiye ekonomisine bakacak olursak orta ölçekli açık bir ekonomi. Ekonomik partnerlerinin büyüme hızları Türkiye'nin büyümesini etkileyecek. Bu yıl için öngörülen yaklaşık yüzde 4'lük büyüme Türkiye'de iç piyasanın yeteri kadar canlılığın olduğunu gösteriyor. Türkiye bir grup ülkenin tam kalbinde yer alıyor ve birçok önemli ülkenin ticari partneri. Dolayısıyla Türkiye'nin böyle bir ortamda büyümesini sürdürmesi olumlu bir gelişme.”
Türkiye'nin 2023'te 10 büyük ekonomi arasında yer alma hedefine ulaşmasını ümit ettiğini ifade eden Gurria, “Türkiye'nin sürdürülebilir büyümeyi sağlaması gerekir. Türkiye bunu başarmak için yapısal konular üzerine çalışyor” dedi.
(Bitti)
(ÖZC-ARF-NİF)
13:30 05/04/12
"