Oluşturulma Tarihi: Kasım 14, 2006 21:03
ULAŞTIRMA Bakanı Binali Yıldırım, marka olmak için güven ve istikrarın önemli olduğunu belirterek,"Ülkeler için de bu durum böyle. Ülkeler de marka olabilir. Bakın ekonomik krizler yaşandı, ülke umutsuzluğa doğru gitti. Ama 2003’ten sonra durum değişti. Enflasyon, faizler düşürüldü ama yeterli değil. Büyük
Atatürk’ün Cumhuriyeti kurduğunda hedef gösterdiği yön Batı’dır. Batı çağdaşlığı, ülkeyi kalkındırmayı ve insanımızı zenginleştirmeyi ifade ediyor. Bunun için gittikçe büyümeye ihtiyacımız var. Küresel rekabette de ezilmemeliyiz. İstediğiniz kadar geçmişinizle övünün, meziyetlerinizi anlatın. Çalışmadan başarıyı ve markayı sağlayamazsınız. Yönetimde bir anlayış vardır. Büyük düşünün ama küçük başlayın" dedi.
ÜRETMEYİ ÖĞRENDİK AMA: Yıldırım Türkiye’nin üretmeyi öğrendiğini, pazarlama ve dağıtımı, ihracatı da başardığını ancak marka olmayı ve Ankara’ya sırtını dayamadan iş yapmayı beceremediğini söyledi. Yıldırım şöyle devam etti: "Son birkaç yılda vatandaş küresel rekabeti gördü ve buna göre adımlarını atmaya başladı. Marka olmadan ticaret yapabilir, ekonomiyi geliştirebilir miyiz? Bu elbette ki mümkün. Ama sürekliliği yok. Marka size kısa sürede prim yaptıran bir şey. Mesela tekstilde hazır giyimde fasondan markaya geçemiyoruz. Öyle markalar var ki mesela Mont Blanc, bu bir dolmakalem. 100 yıla yakındır var. Fakat 1998’den bu tarafa 2 üniversiteli gencin kurduğu Google arama motoru, en tanınan ve bilinen ve 132 milyar dolarlık cirosuyla dikkat çeken bir marka. Bilişim teknolojisindeki gelişmeler, yaşam tarzını da etkiliyor. Bir Türk Telekom’un 165 yıllık bir mazisi var, cirosu 6.5 milyar
dolar. Bu fark küresel düşünmek ve küresel iş farkıdır. Birisi 6.5 milyar insanı hedef almış, diğeri 70 milyonu hedef almış. Mesela CocaCola. Geçen yılki cirosu 67.5 milyar dolar. Türkiye’nin geçen yılki ihracatı 75 milyar dolar."