Güler Sabancı, Topluluk çalışanlarına yönelik olarak yayınladığı mesajda, pek çok ülkeye göre olumlu görünen Türkiye ekonomisinin son çeyrekte dünyadaki aşırı olumsuz ekonomik gelişmelerden etkilendiğine ve ekonomi açısından 2009 yılının birinci çeyreğinin, harekete geçmek için kritik bir zaman dilimi olacağına dikkat çekerek, “2008 yılına Sabancı Topluluğu olarak temkinli bütçelerle girdik. Her sektörde göreceli olarak daha az etkilendiğimiz bir yılı geride bırakıyoruz” görüşünü ifade etti.
“KRİZİN TEMELİNDE GÜVEN KRİZİ YATIYOR” Güler Sabancı,“ değerli arkadaşlarım” diye başlayan mesajında şöyle dedi:
“Geçen yıl yaptığım açıklamada, 2008 yılının dünya için belirsizlikler yılı olacağını, 2008 başında pek çok şeyin tam anlamıyla “bıçak sırtında” durduğunu ve ne tarafa düşeceğini kestirmenin son derece güç olacağını ifade etmiştim. Türkiye’nin bu belirsizliklerden dolayı temkinli ve tedbirli olması gerektiğini, Avrupa Birliği sürecine ivme kazandırılması, verimliliği arttıracak mikro düzenlemeler ve geriye kalan yapısal reformları bir arada ve eş zamanlı yapmak zorunluluğundan bahsetmiştik. Üzülerek belirtmem gerekir ki, 2008 yılı, tahmin ettiğimizin de ötesinde pek çok olumsuzluğun gerçekleştiği bir yıl oldu. Birçok finansal krizin temelinde olduğu gibi bu krizin temelinde de derin “güven kaybı” yatmaktadır ve bu güvenin hala tam olarak sağlanamadığını görüyoruz.
Dünyada yaşanan ekonomik krizin iki boyutundan birisi olan reel sektörde 2009’un sonuna doğru rahatlama ve tekrar kıpırdanma olacağı öngörüsünde bulunan Sabancı, “Zira bununla baş etmek için neler yapılması gerektiğini dünya nispeten daha iyi biliyor ve uygulamaya başladı. Bu alanda kritik olan,
kredi musluklarının açık tutulması ve piyasalara gereken likiditenin sağlanmasıdır. Tabii bu da mali sektörün sıhhatine bağlıdır. Bu alanda ülkeler tarafından hayata geçirilen önlemler faydalı olacaktır” dedi.
“AB SÜRECİ ÖNCELİK SIRASINDA GERİDE KALIYOR”Türkiye’nin, 2008 yılını ağırlıklı olarak iç siyasete odaklı geçirdiğine işaret eden Sabancı, ”2008 başında bahsettiğimiz reformların bir kısmı halen yapılmamakla beraber pek çok ülke ile karşılaştırıldığında olumlu görününen Türk ekonomisi, son çeyrekte dünyadaki aşırı olumsuz ekonomik gelişmelerden etkilenmiştir.
Aynı dönemde ekonomi yönetimi birçok tedbir almasına rağmen piyasaların beklentileri tam olarak sağlanamadığı için reel sektörde önemli düşüşler görülmektedir. Ülkemizin geçmişteki krizden bu yana altyapısını sağlamlaştırmış bir bankacılık sektörü olmasına rağmen, piyasalarda likidite sıkıntısı doğmuştur. Para politikamız ve ilgili kararları doğru yönde olmasına karşın büyüme hızımız önemli düşüş göstermektedir. Geçtiğimiz 2001-2007 yılları arasında yakalanan ekonomik başarının önemli çıpası olan IMF ve AB konularında ise maalesef IMF ile anlaşma 2009 yılı başına kalıyor gözükürken, AB süreci öncelikler listesinde oldukça gerilere düşmüş izlenimini vermektedir” görüşünü dile getirdi.
“DÜNYA DÜZENİ ARTIK BATIDAN DİKTE EDİLMİYOR”Mesajında dünya ekonomisinin durumundan söz eden Güler Sabancı’nın bu konudaki değerlendirmesi şöyle oldu:
“Krizin ikinci boyutunda, dünyadaki mali sektörün bilançolarının düzelmesi, “toksik asset”lerden kurtulmaları, daha sağlıklı bir gelir akımına kavuşmalarının bugün tahmin edilenden daha uzun, 5-8 yıl süreceğini düşünüyoruz. Tabii bu arada, mali sistemin yeniden yapılanması, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonunda oluşan uluslararası yapının tekrar gözden geçirilmesi ve yeniden tasarlanması dünya gündemini önemle meşgul edecektir. Göz önünde bulundurulması gereken husus ise, bu değişimlerin İkinci Dünya Savaşı sonrası gibi, Batı tarafından dikte edilemeyeceğidir. Dünya dengelerinde önemli değişiklikler olmuştur. 10-15 yıldır zaten gözlediğimiz, üretimin “Batı”dan BRIC(T) diye andığımız ülkelere, özellikle Çin ve Hindistan’a, doğru kaymış olması, ilk ağızda buralarda hızlı gelir artışına yol açmıştır. Ayrıca buraları dünya genelinde tasarrufun tüketimden çok olduğu ender ülkelerden olduğu için, önümüzdeki yıllarda ihtiyaç duyulan likiditenin de kaynağı bu ülkeler olacaktır. Gerek piyasaların boyutları ve üretim güçleri, gerek insan kaynaklarındaki hızlı gelişme, gerekse ellerinde biriken mali kaynaklara bakıldığında bu ülkelerin yeniden yapılanacak dünya düzenine ağırlıklarını koyacakları gözükmektedir”
“IMF İLE ANLAŞMA YAPILSIN”Mesajında, mali alanda regülasyonların daha kısıtlayıcı olduğu, reel alanda piyasaların daha çeşitli ve akışkan, firma bazında ise “sürdürülebilirliğin” daha önem kazanacağı bir dünya düzenine doğru ilerleneceğini kaydeden Sabancı, “Bu düzende ülkemizin önüne önemli fırsatlar çıkacaktır. Ülkemizin de bu uzun vadeli önemli oluşumlarda etkin temsil edilmesi bu açıdan daha da önem kazanmaktadır. Türkiye’de ise Hükümet yetkililerinin açıkladıkları gibi IMF ile bir anlaşma zemininin en kısa zamanda yaratılacağını ve bunun da uluslar arası likidite imkanlarını Türkiye’ye açacağını düşünüyorum. Ayrıca durgunluğun aşılmasındaki en önemli araçlardan olan iç talebin yeniden canlandırılması konusunda da hala alınması gereken tedbirler vardır” dedi.
"SEÇİMLER ENGEL OLMASIN”Ekonomi açısından yılın birinci çeyreğinin harekete geçmek için kritik bir zaman olacağına vurgu yapan Sabancı şu görüşleri aktardı:
“Ekonomimizdeki yavaşlamayı geriye çevirmek için boş geçen her gün işleri daha zor kılacaktır. Tabii bunun siyasi maliyeti de olacaktır. Bu, Avrupa Birliği ilişkileri için de geçerlidir; en Türk dostu olanlar bile önemli adımlar gerçekleşmediği takdirde sürecin zora gireceğini açık açık söylemektedirler. Avrupa Birliği ile ilişkileri yeniden canlandırmalı, yaşanan ekonomik krizi fırsata çevirmeli ve bu süreçte bu ilişkiye daha fazla asılmalıyız. 29 Mart Yerel Seçimleri atılması gereken bu adımlar için engel değil, önünü açıcı olmalıdır”
"GÖRECELİ ETKİLENME"2008 yılına Sabancı Topluluğu olarak temkinli bütçelerle girdiklerini belirten Güler Sabancı bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı:
“Yılın ilk 9 ayında her şey planlandığı gibi ilerledi. Son üç ayda ise, ülkemizi de etkisi altına alan krizin piyasaları daraltması her sektörde hissedildi. Önemli olan faaliyet gösterdiğimiz her sektörde “göreceli” olarak ne kadar ve nasıl etkilendiğimizdir. Nasıl ki ülkemiz diğer birçok ülkeye göre “göreceli olarak daha dayanıklıysa”, biz de gerek güçlü öz kaynak yapımız, gerekse etkin yönetim anlayışımız ve siz değerli arkadaşlarımın kuvvetli verimlilik kültürü ile, içinde bulunduğumuz her sektörde “göreceli” olarak daha az etkilendiğimiz bir yılı geride bıraktığımızı görüyoruz. Kesin konsolide rakamlarımız ortaya çıktığında bunları açıklayacağız”.
"2009 BÜTÇEMİZİ DURGUNLUK KOŞULLARINA GÖRE YAPIYORUZ”Sabancı Topluluğu olarak 2009 yılına, dünyada ve Türkiye’deki gelişmeleri yakından takip ederek, alınması gereken birçok tedbirleri alarak ve planları ona göre yaparak girdiklerini hatırlatan Sabancı mesajında şunları söyledi:
“Yılın sonunda yaşanan durgunluğun 2009’un ilk yarısına da hakim olacağını,
emtia ve petrol fiyatlarındaki düşüşün enflasyonist baskıları azaltacağını öngörüyoruz. Bütçe, plan ve tedbirlerimizi ona göre yapıyoruz. Daha öncede söylediğim gibi, piyasalardaki rahatlamanın yılın ikinci yarısında, en geç son çeyreğinde görüleceğini tahmin ediyoruz.
Bütün bunlara rağmen, 2009 yılının çok düşük büyüme ile geçeceğini bekliyoruz. Moralimizi bozmadan daha çok ve daha etkin çalışacağız.
“ZOR OYUNU BOZAR”Sabancı mesajını şöyle tamamladı:
“Rahmetli Sakıp Bey, “Zor, oyunu bozar” derdi. İşte şimdi bildiğimiz kutuların, sınırların dışında düşünmeliyiz. Sürekli yapmakta olduklarımızı, iş süreçlerimizi gözden geçirmeli, değiştirmeye, kısaltmaya hatta kaldırmaya daha cesur olmalıyız. Değişen koşullara değişimle cevap vermeliyiz. Son yıllarda odaklandığımız inovasyon çalışmalarımız, başarılı Altı Sigma kazanımlarımız, kuvvetli finansal yapımız, etkin nakit ve performans yönetimimiz; Sabancı Farkı ile 2009 yılının zorluklarını başarıyla aşarken, gerek kendi içimizde ve yapımızda, gerekse piyasada ve pazarımızda fırsatlar yaratacağımıza inanıyorum. Böyle dönemlerin, bizim gibi güçlü sermayesi ve etkin yönetim anlayışı olan gruplar için gerçek fırsatlar yarattığını biliyoruz. Her zaman olduğu gibi bu fırsatları birlikte yakalayacağız. Bize yakışan Türkiye’nin Sabancı’sı bayrağını daha da yukarılara taşıyacağız”